Boğaziçi direnişinden vekil adaylığına: Temel neden 3’üncü Yol 2023-04-21 09:04:16     Rozerin Gültekin    İSTANBUL - Boğaziçi direnişinden bugüne verdiği mücadeleye, Yeşil Sol Parti’den Düzce Milletvekili Adayı olarak devam eden Ekim Devrim Çapartaş, aday olmasında 3’üncü Yol fikriyatının temel nedeni olduğunu vurguladı.    14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’ne sayılı günler kala, siyasi partilerin seçim çalışmaları da hızlandı. Türkiye ve Kurdistan’da startı verilen seçim çalışmaları öncesi açıklanan milletvekili listesine bakıldığında tarihin tekerrür ettiği bir kez daha ortaya çıktı. Kürt kadın mücadelesi sonunda yaşamın her alanında uygulanana eşit temsiliyet için yürütülen mücadele Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin (Yeşil Sol Parti) listesine yansırken, Millet ve Cumhur İttifakı’nın listesi ise bunun tam aksini oluşturuyor. Yüzde 44 oranında kadın vekil adayı ile oluşturduğu listesi ile Yeşil Sol Parti, kadınları tek çatı etrafında toplayarak ortak mücadelenin zeminini oluşturmakta kararlı.    Farklı kimliklerin yanı sıra farklı alanlarda mücadele eden kadınlardan Yeşil Sol Parti listelerinde yer alan Düzce milletvekili adayı Ekim Devrim Çapartaş, Boğaziçi direnişiyle başlayan mücadelesinin geldiği noktayı konuştuk.    Boğaziçi direnişinde yer aldı    Lise hayatından bu yana sürekli bir direniş halinde olduğunu söyleyen Ekim, ilk olarak direniş alanlarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan hukuksuzluklara karşı yürüttüğü mücadeleyi anlattı. Ekim şöyle devam etti: “Kürt kimlikli, sosyalist, aynı zamanda Alevi bir kadın olarak zaten varoluşumuz bir şekilde direnmek olmak durumundaydı. Ben de elimden geldiğince böyle bir varlık göstermeye çalıştım. 2016’da Boğaziçi’nin kendi iç mekanizmaları hiçe sayılarak yine Boğaziçi içerisinde rektör ataması yapılmıştı. O zaman da bu rektörün kayyım bir rektör olduğunu ifade etmiştik. Yine o dönem üniversiteleri KHK ile yürüten bir süreç vardı. Bu sürecin, Kurdistan’ın her yerine atanan kayyımlardan bağımsız olmadığını dile getirmiştik. O dönemde yine dile getirdiğimiz şey, ülkenin demokrasinin, kaderinin Kurdistan’da belirlediğiydi. Bu sefer o dönem yeterince karşılık alamamanın verdiği cesareti göstere göstere Boğaziçi’nden olmasını da önemsemeden 2020 yılında eski AKP adayını rektör olarak gönderdiler. Boğaziçi süreci birçok anlamda oradan başlamış gibi oldu.”   Saldırılara direnişle yanıt verdi    Boğaziçi direnişinin yanı sıra Türkiye’nin Efrîn’e yönelik saldırıları sırasında üniversitede, bir grup ülkücünün lokum dağıtmasına karşı, “İşgalin ve katliamın lokumu olmaz” diyerek gerçekleştirdikleri protestodan dolayı hakkında dava açılan Ekim, “Bunun, kutlanacak, gururlanacak bir yanının olmadığını ifade etmeye çalıştık. Yeni Şafak hedef göstermeleri, algı kampanyaları derken, Erdoğan’ın kürsülerden talimatıyla bir davayla muhatap olmuş olduk. ‘İşgalin katliamın lokumu olmaz’ diye bir pankart tuttuğumuz için terör propagandasıyla yargılanan öğrencileriz” dedi.    Aday olmasının temel nedeni 3’üncü Yol   Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Halkların Demokratik Partisi’nde (HDP) 2014 yılından bu yana çeşitli çalışmalarda yer alan Ekim, Yeşil Sol Parti’den milletvekilli adayı olmasının temel nedeninin ise ‘3’üncü Yol’ fikriyatı olduğunu vurguladı. Ekim şunları söyledi: “Boğaziçi sürecinde de gördüğüm ve öğrendiğim üzere biliyorum ki, Kürt illeri demokrasi görmeden batı illeri de göremez. Orası nefes almadıkça biz burada çok kısıtlı nefes alırız. Halkların birleşik mücadelesinden başka bir çıkar yolumuz yok. Bunu da zaten şu anda Yeşil Sol Parti’den başkasının vaat edebileceğini düşünmüyorum. Bütün ülkeye böyle bir zemini ancak bu fikriyat sağlayabilir. Dolayısıyla Yeşil Sol Parti’de siyaset yapmaya karar verdim. Her şeyden önce kadın olarak siyaset sahnesinde bu şekilde görünebilme imkanını sadece Yeşil Sol Parti içinde bulabileceğimi düşündüm. Kadınlara siyasetin sadece nesnesi değil, öznesi de olabilme imkanını, sadece HDP’nin, Yeşil Sol Parti’nin verdiğini görüyoruz. Siyaset anlamında her zaman kadınların önün açıldı. Kadınların aktif siyasetin özneleri olmaları desteklendi. Ben de kendimi burada buldum” sözleriyle neden Yeşil Sol’dan aday olmasının nedenlerini açıkladı.   ‘Kadınların hakları lütuf olmaktan çıkacak’   Seçilmesi durumunda Meclis’te kadınların varlık mücadelesinin sesi olacağını kaydeden Ekim, demokrasinin tesis edilmesi, akademik, özgürlüğün sağlanması gibi birçok sorun için mücadele yürüteceğine işaret etti. Ekim, “Millet İttifakı’nın içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ni öncelemeyen, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasında payı olan partiler var. Orası kadınlara herhangi bir özgürlük vaat eden bir ittifak değil. Yeşil Sol Parti sadece İstanbul Sözleşmesi’ni değil, kadınların yaşam hakkı, çalışma hakkı, eğitim alma hakkı, inançlarını özgürce yaşayabilme hakkını vaat ediyor. Bunlar, kadınlara sunulan lütuf olmaktan çıkacak. Aynı zamanda partinin tecrit ve savaş politikalarıyla ilgili perspektifi var. Tecrit ortadan kalkmadan bu ülkenin özgürleşemeyeceği, herhangi bir demokrasi yoluna giremeyeceği şeklinde. Tecridin kaldırılması, özgürlük alanının açılmasıdır. Savaş politikalarının özellikle genç kadınları nasıl etkilediğini biliyoruz. Bu anlamda, kadınların özel savaştan kurtulması da Yeşil Sol Parti ile mümkün olacak” ifadelerini kullandı.    ‘Seçim de bir mücadele alanı’   Kadınların Yeşil Sol Parti etrafında örgütlenerek iktidara, “Biz varız, buradayız ve bizi yok edemeyeceksiniz” diyen Ekim, Yeşil Sol Parti’nin kadınlara yaşamı vaat ettiğini vurguladı. Ekim son olarak şöyle konuştu: “AKP ve MHP’nin HÜDA PAR’ın, Yeniden Refah Partisi’nin, gerici kadın düşmanlarının kurduğu ittifak veya daha az gerici kadın düşmanlarının kurduğu ittifaka mecbur olmadığımızı, bu seçimde Yeşil Sol etrafında örgütlenerek göstereceğiz. Hem Yeşil Sol’u güçlendirerek, hem de bu süreçte elimizden geleni yaparak başka bir seçeneğin mümkün olduğunu, Cumhur ve Millet İttifakı’na mecbur olmadığımızı ifade edeceğiz. Yeşil Sol Parti’nin seçmeni için seçim bir mücadele alanıdır. Yüzde 6-7’lerden, bağımsız adaylardan bugüne gelerek, yüzde 10 barajını zaten çöpe attı. Dolayısıyla seçim bizim için sadece bir mücadele alanı. Asıl mücadelemiz 3’üncü Yol’da.”