Dilan Dirayet Taşdemir: 6’lı Masa’nın metni restore ve oyalama 2023-02-04 09:10:02     Dilan Babat    ANKARA - Kapatma davası, hazine yardımının bloke etme kararı ile 2023 seçimlerine şimdiden hile karıştığını belirten HDP Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, 6’lı Masa’nın açıkladığı “mutabakatı” ise “Restore etme ve oyalama metni” olarak tanımladı.    AKP iktidarının 7 Haziran 2015 seçimlerinde ciddi oranda kaybettiği oy oranının ardından Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik tasfiye süreci hız kesmeden devam ediyor. 7 Haziran’dan bu yana HDP ve Kürt halkına dönük saldırı, tutuklama, gözaltı operasyonları ile HDP’yi siyaset alanında uzaklaştırmaya çalışan iktidar, çareyi Kobanê Siyasi Soykırım Davası, HDP’ye dönük kapatma ve hazine yardımına bloke koyma konseptiyle devam ediyor. İktidarın bütün saldırılarına rağmen tasfiye sürecini boşan çıkaran HDP, iktidarın hazine yardımına bloke koymasına karşı başlattığı “Hazinemiz Halkımızdır” kampanyasına büyük destek verilirken, Emek ve Özgürlük İttifakı ile az bir zaman kalan 2023 seçimlerine de belirlediği adayıyla girmesini açıklaması yine binlerce kişi tarafından destek gördü.     HDP Agirî Milletvekilli Dilan Dirayet Taşdemir, partilerine dönük kapatma davası, hazine yardımına bloke konulması ve 6’lı Masa’nın açıkladığı mutabakat metnine dair değerlendirmelerde bulundu.    ‘HDP’yi demokratik siyasetten tasfiye etme çabaları tutmadı’   Gizli tanık ifadeleri üzerinden partilerinin hazine yardımına bloke konulması ve kapatma davasının bunun üzerinde şekillenmesinin açılan davaların hukuktan uzak olduğunu gösterdiğini söyleyen Dilan, partilerine yönelik kapatma davası, Kobanê davası ve bloke kararının iktidarın siyasal gündemi ile ilgili bir durum olduğunu ifade etti. Dilan, “Bütün yargıyı denetimine aldığı, bütün süreci kendileri organize ettikleri halde partiyi kapatacak düzeyde bir delileri yok. Bu başarılı olamayınca kumpaslar devreye giriyor. AKP uzun bir süredir partimize dönük bir kumpas hareketi başlatmış durumda. Hile, kumpas, algı ve manipülasyonla HDP’ye dönük saldırılarını meşrulaştırmaya çalışıyor. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra partimize yönelik saldırı konsepti devreye girdi. Belediyelerimize el konuldu, temsilcilerimiz, partimize düzenlenen etkinliklere katılma bile yargılama konusu oldu. İktidarın, ‘HDP’yi demokratik siyasetten tasfiye edebiliriz’ hesapları tutmadı. Halklarımız direndi, HDP’ye sahip çıktı. Bütün bu saldırı konseptine karşı HDP’nin etrafında kenetlenen bir gerçeklik açığa çıktı. Bunu da başaramayınca şimdi de yargı eliyle HDP’ye müdahale süreci başlattı” dedi.    ‘Seçimlere şimdiden hile karıştırıldı’   80 darbesi ürünü olan Anayasa’da bile bütün iddiaları kanıtlayacak bir delilin olmadığını bundan kaynaklı kumpas rejimi olarak gizli tanıkların devreye girdiğine işaret eden Dilan, “Onu bile ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı iki defa partimizin hesabına bloke konulması için başvuruda bulunuyor. AYM, ‘bir delil yok’ diyerek başvuruyu geri çeviriyor. Bir Cumartesi günü bir gizli tanık gazetecilere ilişkin ifade vermek isterken, hiç alakası yokken HDP’nin maliyesine ilişkin ifade veriyor. Ortada bir kumpas, bir suç söz konusu organize bir suç girişimi bu. 14 Mayıs’ta bir seçime gidilecek, iktidarı yenecek en güçlü rakip hileyle, manipüle edilerek seçim dışına çıkarılmaya çalışılıyor. Bu seçimlerin şeffaf ve eşit koşullarda yapıldığını söylemek mümkün mü? Şimdi bile seçimlere hile karıştırılmıştır. İktidarı yenebilecek güç olan HDP’nin hesaplarına bloke koyarak, siyaset yasağı getirilerek, son anda parti kapatma tehdidinde bulunarak bu gücün önüne engel konuluyor. Demokratik, şeffaf ve eşit şartlarda bir seçimin önü alınıyor. Aleni açık bir şekilde, ‘ben öyle istiyorum, bu parti cumhurbaşkanı olmamın önünde engel, o yüzden hile ve kumpaslarla bunun önüne geçiyorum’ demektir. İktidar bekası için tüm devlet kurumlarını suça bulaşturuyor” diye belirtti.    ‘AKP’nin hesapları halka çarptı’   İktidarın yaptığı hesabın çarşıya uymadığına dikkat çeken Dilan, 7 Haziran’dan bu yana AKP’nin saraydan sürekli HDP’ye yönelik yeni saldırı konseptini devreye soktuğuna işaret etti. Dilan, “Bu hesapları halka çarparak geri dönüyor. Bu da aynı şekilde olacak. Bloke koydular,  halkımız partisini sahiplendi. Bu süreci, seçim çalışmalarımızı daha rahat yürütebilmemiz için ‘Hazinemiz halkımızdır’ kampanyasına bağışlar yapılmaya başlandı. Bağışın kendisinden ziyade, halkın sahiplenme ve tepki koyma biçimi, gönüldaşlık kurma ve iradesine sahip çıkma biçimi bile bağıştan çok daha fazla anlam ifade ediyor. Maddi-manevi partisine sahip çıkan, partisi ile birlikte yürüyen bir siyasal gerçekliği göndermek ender bir durumdur. Bu kadar iktidarların hedef haline getirdiği bir hakikat var. HDP’nin dört duvardan oluşmadığını ve bir fikriyat olduğunu söylüyorduk ve her birey bir HDP’dir. Toplum böyle yaklaşıyor ve nelerinden feragat ediyorlarsa onu yapıyorlar. Bu sadece seçim sürecine bir katkı değildir, aslında tüm zorbalığa karşı duruş meselesidir” sözlerini kullandı.    ‘Kürtlerin bir kesimini konsolide etmeye çalışıyorlar’   AKP’nin Kürtlerden “nasıl oy alabilirim” hesabı içerisinde olduğunu söyleyen Dilan,  AKP’nin Kürtlerin hassasiyetini gözetiyormuş gibi yaparak, partilerine dönük tüm yaşanılan hukuksuzluklara karşı MHP’ye havale ederek bir manipülasyon yaptığını belirtti. Dilan, şöyle dedi: “Bugün bu ülkenin iktidarı AKP’dir, AKP bu ülkeyi yönetiyor ve bütün mekanizmalar onun elinin altında. Sadece MHP’nin üstüne atarak, ‘onlar söylüyor, biz söylemiyoruz, MHP’nin söylemleri’ şeklinde topluma lanse ediliyor. Muhafazakar Kürt kesimini, kendisine bir zamanlar oy veren Kürtlerin bir kesimini konsolide etmeye çalışıyor. Bunun büyük bir yalan olduğunu söyleyebiliriz. Partimize dönük tüm kumpasları da, kapatmaları da iktidar bloğu yapıyor. MHP bunu çok dile getiriyor çünkü siyaset yapacak bir alanı yok. MHP’nin ülkede yaşanılan krize ve sorunlara dair söyleyebilecek tek bir şeyi yok, tüm grup toplantıları HDP’ye hakaret etmekle geçiyor. Bu süreci AKP-MHP birlikte planlıyor ama topluma yansıtırken de AKP yapmak istemiyormuş da MHP buna zorluyormuş gibi algı yaratmaya çalışıyorlar.”    ‘Restore etme yaklaşımı’   Geçtiğimiz günlerde 6’lı Masa’nın açıkladığı mutabakat metninde Kürt sorunu ve İstanbul Sözleşmesi’ne dair yer verilmemesine de değinen Dilan, devamla “Türkiye’de yüzyıllık sorunlar var. Kürtlerin ve kadınların tarihsel sorunları var. Türkiye’de bütün ezilenlerin ve emekçilerin sorunları var. Bu sorunların adını koyarak, gerçek anlamda yapısal bir anlamda tartışma yürütmek, sadece seçim programı ile de bunlar çözülmez ama en azından bunların adının konulması lazım. Kendi iktidarı döneminde bu sorunlara nasıl yaklaşılacağını, çözüleceğini bir perspektifle ele alınabileceğine dair bir yaklaşım söz konusu değil. AKP döneminde bir çok adaletsizlik, hukuksuzluk yaşandı, insanlar mağdur edildi. AKP bunları kendi siyasal zeminini güçlendirmek için Anayasa’yı ve hukuku çiğneyerek yaptı. Tüm bu yaşanılan sorunlara dair ‘bu sorunları ortadan kaldıracağız’ söyleminde bulunuyor ama sorunun kaynağının, bu sorunları yaratan zihniyetin ne olduğuna dair bir perspektif ortada yok. Bir restore ve reforme etme yaklaşımı söz konusu. Bu ülkenin nasıl demokratikleşeceğine dair bir değişim yok. AKP burada tahribat yaptı ama 6’lı Masa boya badana yapıyor, temel sağlam değil, boya badana yapılması bir şey değiştirmiyor” dedi.   ‘Toplumu nefesiz bırakan eli gevşetme metni’   AKP’nin yarattığı yıkım karşısında toplumun değişim istediğine vurgu yapan Dilan, toplumun siyasi partilere, “Bunlar burada yolsuzluk yaptı biz yapmayacağız” vaadini artık kabul etmediğinin altını çizdi. Dilan, “Toplumun beklentisi ‘bunlar anti demokratik biz de mevcut anti demokratikliği kaldırıp parlamenter sisteme geri dönerek koruyacağız’ deniliyor bu da toplumun beklentilerini karşılayacak bir yönetim anlayışı değil. Bu konuda daha cesur adımların atılması ve net tutumların alınması gerekiyor. Kaos haline gelen toplumsal sorunların çözümünü de daha demokratik bir perspektifle yeniden nasıl düzenleyeceğine dair paydaşlarıyla tartışılması gerekiyor. 6’lı Masa’nın 250 sayfalık metnini hükümet programı gibi sundular. Kimi taraflarını olumlu bulanlar var ama özünde 250 sayfalık mutabakat metni bu ülkenin sorunlarına çare bulacak bir metin değildir. Sorunlara köklü bir şekilde yaklaşım da söz konusu değildir. Sadece bir restore eden ve oyalayan bir metin. Toplumu nefesiz bırakan eli biraz gevşetme durumudur. Bundan kaynaklı görev ve sorumluluk HDP ve Emek ve Özgürlük İttifakı’na düşüyor. Emek ve Özgürlük İttifakı tam da bunların dokunmadığı, kaçmak istediği, meselelerde siyaset ve çözüm üretiyor. Her yerden bu kadar kuşatılmamızın ve saldırı altında olmamızın nedeni de bu. Emek ve Özgürlük İttifakı, HDP ve Kürtler bu konuda sorumluluk alıyor. Sadece kendileri için değil, Kürt sorunu için değil, Türkiye’nin demokratikleşmesi için gerçekçi çözümler üretiyor. Bu üretimi yaptığı için bu kadar bedel ödüyor. Halklarımızın demokratik, adil, şeffaf, emeğin eşit paylaşıldığı bir ülkede yaşamak istiyorlarsa Emek ve Özgürlük İttifakı’nı güçlendirmek lazım. HDP’nin yanında yer almak lazım” şeklinde konuştu.