Nuran İmir: Tarihi bir duruşla tecridi kıracağız 2023-02-03 09:06:09     Sema Çağlak   ŞIRNEX - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kırılması için yapacakları yürüyüşü ve uluslararası delegasyonun gelişini değerlendiren HDP Şirnex Milletvekili Nuran İmir, Kürt kadınlar olarak tarihi bir duruşla tecridi kıracaklarını söyledi.     PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit devam ederken, yaklaşık iki yıldır kendisinden hiçbir haber alınamıyor. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve görüşmelerin yapılması için eylem, etkinlik ve çağrılar devam ederken Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri de haftalardır nöbet tutarak iktidarın İmralı kapılarını açmasını istiyor.    Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecride ilişkin HDP Şirnex Milletvekili Nuran İmir sorularımızı yanıtladı.    “İmralı Adası’ndaki politikalar Ortadoğu’daki savaşla bağlantılı. Türkiye’de 2000’li yılların başında F Tipi cezaevleri inşa edildi. F tiplerindeki hücreler tecridin temeliydi. O dönem birçok siyasi parti ve sivil toplum örgütü buna ilişkin uyarılarda bulundu. Ancak sahiplenme olmadı. Şimdi ise tüm cezaevlerine yayılmış durumda.”   *PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit giderek ağırlaşıyor. 23 aydır da hiçbir haber alınamıyor. Geçtiğimiz haftalarda 3 aylık yeni ‘disiplin cezası’ verildiği ortaya çıktı. Abdullah Öcalan’dan haber alınmaması Kürt halkında kaygılara neden oluyor. Siz bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?   Tecrit tek başına Kürt halkına yönelik uluslararası komplonun bir devamı. Kürt halkının taleplerine karşı sürekli olarak uluslararası bir oyun var. İmralı Adası’nda sistematik olarak derinleştirilen tecrit uluslararası güçlerin sessizliğinden dolayı da devam ettiriliyor. Tecrit 90’lı yıllarda Sayın Öcalan’ın esir alınması ile başlatıldı. Bugün Türkiye’deki ve uluslararası tüm kanunlar ihlal edilmiş durumda. Türkiye ve uluslararası güçler 24 yıldır bu suçu sürdürüyor. Tecridin kırılması için bazı eylemler ve açlık grevleri başlamış durumda. Başlatılan bu eylemler tecridin kırılması için hem halkın kararlılığını hem de kaygılarını gösteriyor. Tecridin derinleştirilmesi için her seferinde merkezi olarak kanun çıkarılıyor. Eğer bir kişinin dışarı ile tüm bağları koparılmışsa, avukat ve ailesi ile görüştürülmüyorsa bu tek başına büyük bir suç teşkil ediyor. Ancak İmralı’da Türkiye’nin kanunları bir gün bile uygulanmadı. Sürekli olarak özel merkezi yasalar devrede oldu. Son yıllarda birçok gerekçe ile görüşme engellendi. Daha sonra cezaevleri için özel bir yasa çıkarıldı. Ceza İnfaz Kurulu her söylem ile tecrit ve disiplin cezalarının verilmesine neden oluyor ve iletişimi yasaklıyor. İmralı Adası’ndaki politikalar Ortadoğu’daki savaşla bağlantılı. Türkiye’de 2000’li yılların başında F Tipi cezaevleri inşa edildi. F tiplerindeki hücreler tecridin temeliydi. O dönem birçok siyasi parti ve sivil toplum örgütü buna ilişkin uyarılarda bulundu. Ancak sahiplenme olmadı. Şimdi ise tüm cezaevlerine yayılmış durumda. Tecrit sadece bir söylem değil, derinleştirilmiş bir sistem. İmralı’da bir işkence sistemi var ve bu işkence tüm halklara uygulanıyor.    “Milyonlarca insan ve Kürt halkı Sayın Öcalan’ın durumuna ilişkin kaygılı. Kurdistan ve Türkiye her yer İmralı olmuş durumda ve toplum tecrit sistemi ile yönetiliyor. Bu yüzden de tecridin kırılması için herkesin sesini yükseltmesi, tutumunu net olarak ortaya koyması gerekir.”   *CPT İmralı’da yaptığı görüşmelere ilişkin raporunu açıklamış değil ve sessizliğini koruyor. CPT, sessiz kalmakta neden bu kadar ısrarlı?   CPT’nin tutumu AKP-MHP iktidarı ile işbirliğini ortaya koyuyor. Uluslararası bir kurum İmralı Adası’na gidiyor tecridi gözleriyle görüyor ama bu var olan tecridi kamuoyu ile paylaşmıyorsa bu bağımsız ve irade sahibi bir kurum değildir. CPT, siyasi kararlara göre yaklaşıyor. CPT’nin bir ciddiyeti kalmamıştır. CPT’nin görevi ve sorumluluğu görüşmelerini ve raporlarını kamuoyu ile paylaşmaktır. CPT tarafsızlığını yitirmiştir. Devletin çıkarları öne çıkmış. Uluslararası kanunlara ve insan haklarına göre yaklaşmıyor. CPT bu yaklaşımı ile tecrit suçuna ortak oluyor. Milyonlarca insan ve Kürt halkı Sayın Öcalan’ın durumuna ilişkin kaygılı. Kurdistan ve Türkiye her yer İmralı olmuş durumda ve toplum tecrit sistemi ile yönetiliyor. Bu yüzden de tecridin kırılması için herkesin sesini yükseltmesi, tutumunu net olarak ortaya koyması gerekir. Var olan durum tecridin kırılması için yeterli değil. Amed’de tecride karşı insanlar bedenini ateşe verdi. Bu tecridin ciddiyetini gösterdiği gibi aynı zamanda bir uyarı.  Sayın Öcalan esir alındığında onlarca Kürt ateşten bir çember oluşturdu. Dünyada bunun örneği yok. Aynı zamanda böyle bir tecrit de yok. Tecridin hem hukuki, hem siyasi hem de toplumsal ayağı var ve kırılmasının önemi burada. Ancak tecrit iktidarın politikaları ile manipüle ediliyor. Halklarda kafa karışıklığı yaratmak için spekülasyonlar yaratılıyor.     “Tecritte ısrar siyasidir. Çünkü tecrit ancak siyasi bir kararla sonlandırılabilir. Tecridin kırılmasının ve Kürt sorununun çözümü Meclis’ten geçiyor. İmralı’da yürütülen politikaları toplumun her alanında yürütmek istiyorlar.”   *Tecride karşı eylemler, açıklamalar ve nöbetler tutuluyor. Bunlar tecridin ağırlaştırıldığını gösteriyor. Özellikle milletvekillerinin Meclis önünde başlattığı nöbet devam ediyor. Milletvekillerinin bu nöbetini nasıl değerlendiriyorsunuz?   Tecride karşı nöbetimiz önemli bir role sahip.  Meclis önündeki nöbet halkın talepleri doğrultusunda başlatıldı. İmralı’ya gitmek için birçok girişimimiz oldu, heyetler oluşturuldu. Ancak nasıl ki Sayın Öcalan’ın avukatlarına bir cevap verilmiyorsa ve bir muhatap yoksa bizim için de öyle. Biz de bundan dolayı sorumluluk aldık. Her şekilde tecride karşı tavrımızı göstermek istedik. Meclis önünü tercih etmemizin bir anlamı var. Tecritte ısrar siyasidir. Çünkü tecrit ancak siyasi bir kararla sonlandırılabilir. Tecridin kırılmasının ve Kürt sorununun çözümü Meclis’ten geçiyor. İmralı’da yürütülen politikaları toplumun her alanında yürütmek istiyorlar. Bu ülkeye huzur ve demokrasinin gelmesi için tek yol tecridin kırılması ve Kürt sorununun çözülmesidir.    Kürt halkı Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılması için sürekli eylem halinde.  2005, 2011 en son da 2022 yılının Haziran ayında İmralı için yürüyüşler düzenlenmişti. Haziran ayındaki yürüyüşe iktidar tarafından vahşi bir saldırı oldu. Ancak tüm bunlara rağmen Kürt halkı tecridin kırılmasında ısrar ediyor.  İktidar adına o dönemde bir yazı kaleme alan Abdulkadir Selvi halkları maniple etmek istedi.  Yazısında ‘Yeğeni ve kardeşi kısa zamanda Öcalan ile görüşecek’ diyerek halkın tecridi kırmadaki kararlılığını gündemden düşürmek ve muğlaklık yaratmak istedi. Kuşkusuz tecridi kırmaya dönük çalışmalarımız sürecek. Geçen yıl Gemlik yürüyüşünü kurumlar ve baroların öncülüğü ile gerçekleştirmiştik. Yaklaşık 800 avukat İmralı’ya gitmek için başvuru yapmıştı. Halkın kafasında ‘İmralı’da neler oluyor?’ sorusu vardı. Bu disiplin cezaları nedir ki aile ve avukatlar görüşme yapamıyor? Halkın kaygı ve taleplerine gayrı ciddi bir yaklaşım var. Bunu da meşru görüyorlar. Çünkü Kürt halkı varlık ve yokluğunu tecridi kırmaya bağlamış.    “Tecrit derinleştikçe savaş da derinleşiyor. Toplumda huzur kalmamış. Hukuki açıdan insanların devletin kanunlarına inancı kalmış değil. Burada söz konusu olan sadece Kürtler değil. Kürt düşmanı politikalar tüm Türkiye halklarına ve Ortadoğu halklarına etkide bulunuyor."   *Tecridin bir sonucu olarak Kürtlere karşı bir savaş yürütülüyor. Tecridin ağırlaştırılması savaşında ağırlaştırılması olarak değerlendiriliyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, tecrit Kürt ve Türk halkını nasıl etkiliyor?   Kürt halkına karşı çok yönlü bir savaş yürütülüyor. Bunun birincil ayağı da tecridin derinleştirilmesi. İkincisi de yürütülen savaş. Zap, Avaşîn ve Metîna alanlarında ve Rojava’da yürütülen savaş sürüyor. Diğer yandan Kürt siyasetine karşı yürütülen bir savaş var. İktidar Sayın Öcalan’a yönelik tecritte ısrar ederek, Kürt halkına yönelik saldırılarını genişletiyor. Kürtler ne kendilerine yönelik zulmü unutuyor ne de taleplerinde geri adım atıyor. Bu şekilde gittikleri seçimlerle Kürt halkını alternatifsiz bırakmak istiyorlar. Ancak Kürt halkı örgütlü ve alternatifleri var. Bugün dünyanın birçok ülkesi Kürt halkının mücadele ve direnişinden ilham alıyor. İmha ve inkar siyaseti sonuç almıyor. Bu yüzden de Türkiye’de savaş, kaos ve karmaşa giderek büyüyor. Tecrit derinleştikçe savaş da derinleşiyor. Toplumda huzur kalmamış. Hukuki açıdan insanların devletin kanunlarına inancı kalmış değil. Burada söz konusu olan sadece Kürtler değil. Kürt düşmanı politikalar tüm Türkiye halklarına ve Ortadoğu halklarına etkide bulunuyor. Hatta Avrupa siyasetini etkiliyor. Uluslararası siyasetin tıkanmasının temelinde de bu var.    Söz konusu Kürt sorunu olunca aynı zihniyet kendini tekrarlıyor   Bu sistem sadece AKP-MHP iktidarının sistemi değil. Bu devletçi bir sistem. Kendine ‘muhalif’ diyen ve AKP-MHP’ye karşı mücadele ettiğini söyleyen güçler tecrit ve Kürt sorununun çözümüne göz yumuyor. Bugün muhalefet adı altında hukuk ve demokrasiden söz ediyorlar. Ancak bu adalet ve demokrasiyi kendilerine istiyorlar. Bu devlet sistemi aklıdır. Ancak tarihin tekerrür etmesiyle asla sonuç alınmamış ve alınmaz da. Bu şekilde siyasi tıkanıklık da giderek derinleşiyor. Bugün AKP-MHP Kürtlere ve Sayın Öcalan’a karşı saldırılarını açık bir şekilde sürdürüyor. Bu iktidar karşısında kendisine muhalif diyen güçler samimi ve net değil. HDP dışında hiç kimse çözüm geliştirmiyor. Söz konusu Kürt sorunu olduğunda aynı zihniyet ve akıl kendini tekrarlıyor. Kürtlerin varlığı hala da zihinlerinde kabul edilmiş değil. Tecride karşı çıkmak sadece Kürtlerin sorunu değil. Buna karşı büyük bir ikiyüzlülük var. Tecride karşı duruş kriminalize ediliyor ve hiç kimsenin bu hukuksuzluğa karşı çıkması istenmiyor.    “Sayın Öcalan şahsında yürütülen bu işkence tüm halklara karşı meşru görülüyor. Biz bu işkenceyi kabul etmiyoruz. Bu yüzden de 6 Şubat’ta iki koldan Gemlik’e yürüyeceğiz. Tüm eylemlerimizin amacı tecridi kırmak.”   *Geçtiğimiz günlerde uluslararası bir delegasyon geldi ve bazı görüşmeler yaptı. Yine uluslararası komplonun yıl dönümü vesilesi ile bir deklarasyon yayınlandı. Sizler de “Çözüm için İmralı’ya yürüyoruz” adı altında bir yürüyüş gerçekleştireceksiniz. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?   Uluslararası delegasyon tecride karşı eylemlere büyük bir güç veriyor. Gelen heyet gösterdi ki tecrit tüm ülkelerde tartışılıyor. Tecridin ciddiyeti görülüyor. Sayın Öcalan bilindiği gibi 15 Şubat’ta uluslararası bir komplo ile esir alındı. Sayın Öcalan şahsında yürütülen bu işkence tüm halklara karşı meşru görülüyor. Biz bu işkenceyi kabul etmiyoruz. Bu yüzden de 6 Şubat’ta iki koldan Gemlik’e yürüyeceğiz. Tüm eylemlerimizin amacı tecridi kırmak. İmralı’da kanunsuzluk yürütülüyor. Kürt halkı tecride karşı duruşunu her zaman gösteriyor. Ortadoğu’da barış ve huzurun yerleşmesi için tecridin bir an önce kaldırılması gerekir. Gemlik yürüyüşü çözüm yürüyüşü. Çözüm yolunda aktör Sayın Öcalan’dır. Bizler de Kürt kadınlar olarak tarihi bir duruşla tecridi kıracağız.