Pero Dündar: Rojava’da açtığınız savaş kadınların direnişinden geri dönecek! 2022-12-13 22:13:34   ANKARA - Genel Kurul’da konuşan HDP Milletvekili Pero Dündar, Rojava’ya dönük saldırılara dikkat çekerek, “Rojava’da, Şengal’de, kadınlar öncülüğünde gerçekleşen devrime açtığınız savaş, kadınların direnişinden geri dönecektir” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mêrdîn Milletvekili Pero Dündar, Meclis Genel Kurulu’nda 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerinde oylanacak olan Madde 3 üzerine söz aldı. Pero Dündar, sözlerine Urfa Adliyesi önünde 645 gündür Adalet Nöbeti eylemini sürdüren Emine Şenyaşar’ı selamlayarak başladı.     Kapitalist sistemin yapısal kriz içinde olduğunu belirten Pero, “Özellikle ‘savaşların ve çatışmaların olmayacağı’ iddiaları derin bir aldatmacadan ibaret olduğu ortaya çıktı. Çünkü sistem, bu krizden çıkmak için tüm dünyayı adeta savaş ve kaos alanına çevirmiştir. Tekinsiz bir ortamı yaratan gerçekliğin kalbinde yine bu sistemin kendisi vardır. Yıllardır Ortadoğu üzerinden derinleşen savaş, Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte Avrupa’ya da sıçramıştır. Küresel güçlerin bu paylaşım savaşları dün olduğu gibi bugün de Ortadoğu’da en derin haliyle yaşanıyor. Bu savaş, düzenli orduların yanında paramiliter güçlerle, cihatçı çetelerle, bölgesel işbirlikçilerin eliyle yürütülüyor. Hem savaşlar hem de kapitalizmin sebep olduğu iklim değişikliği büyük bir soru işareti olarak ortada dururken, yıkımın yarattığı fatura halklara çıkmakta ve milyonlarca insanı mülteci ya da göçmen durumuna düşürmektedir” dedi.    'Gidişiniz yakındır'   Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz, halkların ayrıştırılması ve Kürt sorununa da değinen Pero, 90’ları aşan zulümle karşı karşıya kalındığını ifade etti. Pero, insanların sokak ortasında vurulduğunu kaydederek. “Kemal Kurkut’u, Servet Turgut’u, Hacı Lokman Birlik’i hatırlıyor musunuz” diye sordu. Pero, “Cenazesi 7 gün sokakta bekletilen Taybet Ana’yı, cenazesi buzdolabında saklanan Cemile’yi hatırlıyor musunuz? Sur’da Rozerin Çukur’u, Kızıltepe’de Uğur Kaymaz’ı, İstanbul’da Berkin Elvan’ı, Nusaybin’de Selamet Yeşilmen’i hatırlıyor musunuz? Mehmet Sincar’ı, Apê Musa’yı unuttunuz mu? İşte utanmadan 90’lar geride kaldı dediğiniz günlerin içinde bu olaylar yaşandı. ‘Kürt meselesi benim meselemdir’, ‘Çözüm yolu Diyarbakır’dan geçiyor’ dedikten hemen sonra kendi sözlerinizin inkarına koştunuz. ‘Kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yaparız’ diyerek şiddet sarmalına sığındınız. ‘Yok ettik, bitirdik’ demekle bu sorunun çözülmediğine, bunu söyleyenlerin de kalıcı olmadığına halklar da şahit oldu. Sizin gidişinize de şahit olması yakındır” sözlerini kullandı.   ‘Savaş kadın direnişinden dönecek’    Kürt sorununun inkar ve imha ile çözülmeyeceğini vurgulayan Pero, “Hakikatlerle yüzleşmeden, sizin raporlarınızda da geçen faili belli cinayetler araştırılmadan, Diyarbakır Zindanı’nda yaşananlarla yüzleşmeden bu sorun çözülemez. Kürt siyasal hareketi geçmişten bugüne yapılan tüm saldırılara, işkencelere rağmen diz çökmeyen, boyun eğmeyen bir mücadele geleneğine sahiptir. Bunu ne zaman anlayacaksınız? Anlaşılması gereken önemli bir konu da şudur; Kürt kadın özgürlük mücadelesi büyük emek ve bedellerle bugüne gelmiştir. Büyük kazanımlar elde etmiştir. Kadın komisyonlarından kollaşmaya bugünlere gelen, kota sisteminden eşit temsiliyete, eş başkanlık sistemine uzanan ve Kadın Meclisi olarak her yerde örgütlenen kadın özgürlük mücadelemizi kriminalize ederek, bu sorunu çözemeyeceksiniz. Bin bir emek ve bedelle Kürt kadınların elde ettiği kazanımlarını hedef alarak, Rojava’da, Şengal’de, kadınlar öncülüğünde gerçekleşen devrime açtığınız savaş, kadınların direnişinden geri dönecektir” şeklinde konuştu.   Aile Bakanı’na istifa çağrısı    İktidarın artan saldırılarının sadece Kürt kadınlara yönelik olmadığını dile getiren Pero, şunları söyledi: “Her defasında çıkardıkları yasalarla, kadın katillerini, çocuk istismarcılarını koruyan erkek yargısıyla bu defalarca kez tescillemiştir. Tüm toplumu ilgilendiren bir konu olan çocuk istismarını göz ardı ederek, nasıl meşrulaştırdıklarına tüm ülke şahit oldu. Bunu yapan da bu ülkenin aile bakanıydı. İki yıl önce bakanlığa giden 6 yaşındaki çocuğun istismar olayı, kamuoyuna yansıyana kadar bakan sessiz kalmayı tercih etmiştir. Başta Aile Bakanı olmak üzere, bu olaya sessiz kalan, sorumlu olan herkes istifa etmelidir. Yargının önünde hesap vermelidir.”   Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik kimyasal silah saldırılarına değinen Pero, şöyle devam etti: “Savaş hukukunu bile tanımadan, uluslararası sözleşmeleri yok sayarak defalarca kez kimyasal kullanıldığına dair görüntüler uluslararası basında yer aldı. Bunun araştırılması için araştırma ve soru önergeleri verdik, ancak AKP-MHP oylarıyla reddedildi. Fakat geçen gün Savunma Bakanı bu Meclis’te bir heyet oluşturduklarını ve heyetin kimyasalı araştırmak için gittiğini, yapılan incelemeler sonucunda kimyasal verilere ulaşılmadığını söyledi. Madem heyetiniz gidebiliyor, o halde bağımsız bir heyetin gitmesinde de sorun yoktur. Soruyoruz: Gönderdiğiniz heyet kimlerden oluşuyor? Bu heyetin içerisinde bağımsız kurum temsilcileri var mıdır?”   Kürt sorununda çözümsüzlüğün adı    PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik mutlak tecridin derinleştirildiğine dikkat çeken Pero, 20 aydır haber alınmamasının toplumsal kaygıları artırdığını söyledi. İmralı Cezaevi’nin yasaların uğramadığı tek mekan olduğuna vurgu yapan Pero, “Özel bir infaz rejimi olarak uygulanan tecrit, Kürt sorununda çözümsüzlüğün adıdır. Kürt sorununu muhatapsız bırakma çabasıdır. Kürt halkı başta olmak üzere demokrasiden, eşitlikten ve özgürlükten yana olan tüm kesimleri sindirme çabasıdır. Üç yıl devam eden müzakerelerde çözümün de çözümsüzlüğün de yolunun bu meseleden geçtiğini tüm dünya gördü. Kürt sorunu, asıl muhataplarını yok sayarak çözülemeyecek kadar tarihsel ve toplumsal kökleri vardır. Kürt sorununa dönemsel yaklaşan, farklı hesaplara giren her türlü politika sorunu derinleştirmekten öteye gidemez. Öyle bağırarak, çağırarak, ‘yoktur’ diyerek, bu sorun yok olamaz. Unutulmamalıdır ki yine bu sorunun en büyük taraflarından birisi de bu Meclis’tir. Gelinen noktada dünyada ve Türkiye’de yaşanan üç temel kriz vardır; toplumsal, siyasal ve ekonomik kriz. Bunların derinleşmesinin temelinde ise tecrit, savaş, Kürt sorunu vardır ve buna bağlı olarak savaşa ayrılan bütçe vardır, halkın kaynaklarının savaşa aktarılması vardır. Bunların tamamını bakanların itiraflarında da gördük. AKP ise her açıdan yaşadığı çoklu krizin bedelini topluma ödetmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.    ‘Çözüm için adımlar atılmalı’    İktidarın Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarla çözümü sağlayamayacağını dile getiren Pero, çözüm için siyasi ve iktisadi adımların atılması çağrısında bulundu. Pero, şöyle devam etti: “Çözüm, İmralı’da ağırlaştırılmış bir tecrit uygulayarak, Kürt kazanımlarına saldırmak değil. Bu durum siyasetsizliktir, akıl tutulmasıdır. Ülkenin durumu da ortadadır. Bundan ötürü derin ekonomik kriz altındaki halkların, emekçilerin dertlerine çözüm için gerekli adımlar atılmalıdır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gerekli yasal değişiklikler yapılmalı, İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe konulmalıdır. Cezaevlerindeki tutukluların merkezi bir karar sonucu içerisinde yer aldıkları ağır hak ihlalleri sonlandırılmalı, hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır. Bu hem ahlaki hem de vicdani sorumluluğunuzdadır. Doğa talanına ve rant politikalarına son verilmelidir. Yandaşlara ve en önemlisi beşli çeteye aktarılan kaynaklar derhal geri alınıp, gerçek sahibine, halka verilmelidir. Bunların ne yönetenlerin ne de yönetmeye aday olduklarını söyleyenlerin ajandasında olmadığını çok iyi biliyoruz.   Üçüncü yol vurgusu    Fakat herkes şunu iyi bilmelidir; insanca çalışılacak ve yaşanılacak olan bir ekonomik düzeni, gasp siyasetine karşı halkın egemenliğine dayanan bir demokrasiyi, Kürt sorununda barışçıl ve demokratik çözümü, kadınlar, gençler için adalet, eşitlik ve özgürlüğü, doğanın, çevrenin ve kültürel varlıkların korunmasını savunan HDP var. Emek ve Özgürlük İttifakı var. Tüm bunları örecek üçüncü bir yolumuz, inancımız ve umudumuz var. Bu bütçe gücü elinde bulunduranların bütçesidir. Olurumuz yoktur.”