4 Kasım darbesinin 6’ncı yıldönümü: Saldırılara karşı direniş 2022-11-03 09:06:27       Dilan Babat   ANKARA - HDP’ye dönük siyasi darbe 6’ncı yılını geride bıraktı. Siyasi darbenin 7’nci yılında HDP’ye dönük operasyonlar, tutuklamalar hız kesmeden devam ederken, iktidarın Cumhuriyetin 99’ncu yılında “yüzyıl” olarak tanımladığı dönemde, yürüttüğü politikalar sonucunda Kürtlerin değil kendi tasfiyesini hazırladı.   AKP’nin, Kürt sorununun çözümü için süren müzakereleri sonlandırması ile Kürdistan ve Türkiye’de yeniden başlayan çatışmalı süreç, Kürtlere yönelik çok boyutlu saldırıları beraberinde getirdi. Bu süreç, Kürdistan'da savaş politikalarıyla devreye konulurken, Kürt seçilmişlere dönük de siyasi soykırım operasyonları da hız kazandı. Çözümsüzlükte ısrar eden iktidar, 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe girişimini de fırsata çevirerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerini hedef aldı. “Siyasi darbe” olarak nitelendirilen 4 Kasım 2016 tarihinde partinin, aralarında Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da olduğu 15 milletvekilini gözaltına aldı.   AKP’nin, Kürt siyasetine dönük projeleri elbette darbe girişimi ile şekillenmedi. 6-8 Ekim Kobanê olaylarının ardından 30 Ekim 2014’te toplanan 10 saatlik Mili Güvenlik Kurulu’ndan (MGK) çıkan “Çöktürme Planı” zaten adım adım devreye sokulmuştu.   Erdoğan’ın söylemi Türkiye'yi kaosa sürükledi   AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde yaptığı konuşmada, “400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün” açıklamalarının ardından istediğini elde edememesi sonucu Türkiye çatışmalı ve karanlık bir sürece geçti.  Bu sürecin ilk sinyalleri, 7 Haziran seçimleri öncesi 18 Mayıs 2015 tarihinde Adana ve Mersin’de HDP il binalarına dönük saldırılar ile verilirken, hemen akabinde 5 Haziran 2015’te ise HDP’nin Diyarbakır’da düzenlediği “Büyük İnsanlık Mitingi”ne yönelik DAİŞ’in saldırısı gerçekleşti. Buna rağmen halklar, HDP’yi 80 milletvekili ile Meclis’e gönderdi. Ve HDP’nin, halkların bu zaferi, DAİŞ’in 20 Temmuz 2015’te gerçekleştirdiği Suruç Katliamı ile karşılık buldu. Ardından ise Ceylanpınar'da iki polisin şüpheli ölümü, bunu bahane eden AKP’nin, Güney Kürdistan’a saldırıları ile savaş derinleştirildi. Her koldan Kürtlere dönük saldırıların ivme kazandığı dönemde Tayyip Erdoğan 28 Temmuz 2015’te “Dokunulmazlık zırhından bunları sıyırmak suretiye, terör örgütünü kendi arkasında görenler, biz sırtımızı şuraya dayıyoruz diyenler, bedelini ödemelidir” diyerek, siyasi darbenin talimatını da vermiş oldu.   HDP’ye dönük saldırılar   23 Temmuz-23 Ekim 2015 tarihleri arasında HDP il ve ilçe binalarına 127 saldırı gerçekleştirildi. Aynı tarih aralığında 2 bin 950’yi aşkın HDP’li gözaltına alındı, 630’a yakın partili tutuklandı. Adım adım örülen kaosun içerisinde Türkiye 1 Kasım seçimlerine doğru giderken, Emek ve Demokrasi Güçleri 10 Kasım 2015’te Ankara Gar Meydanı’nda “Barış Mitingi” düzenledi. DAİŞ’in bombalı saldırı gerçekleştirdiği mitingde 104 kişi yaşamını yitirdi. Halklar arasında korku iklimi DAİŞ eliyle örülürken, yeniden iktidara gelmek için bombaları devreye koyan AKP, tek başına iktidar oldu. Seçimlerin üzerinden çok geçmeden Kürdistan kentlerinde sokağa çıkma yasaklarıyla beraber, katliamlar gerçekleşti. İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) verilerine göre, bu süreçte 78’i çocuk, 71’i kadın, 322 sivil yaşamını yitirdi.   Dokunulmazlıklar kaldırıldı   Kürdistan’ın tüm bölgelerinde yoğun savaş süreci yaşanırken, Ankara’da HDP’li milletvekillerine dönük dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda harekete geçildi. AKP’li 316 milletvekillinin imzasıyla Meclis’e sunulan dokunulmazlıkların kaldırılması teklifine CHP, “Anayasaya aykırı ama evet” diyerek, AKP’ye destek verdi. Tepkilere rağmen AKP’nin dokunulmazlıkları kaldıran Anayasa değişikliği 20 Mayıs 2016’da 376 oyla kabul edildi.   Kayyım politikası   Anayasa değişikliği sonrasında 55 HDP’li milletvekili hakkında Meclis’e gelen fezleke sayısı 510’a çıktı. HDP’ye ve halklara dönük kaos sürecine ara vermeden devam eden iktidar, “Allah’ın lütfu” olarak gördüğü 15 Temmuz 2016 darbe girişimini fırsata çevirdi. 20 Temmuz 2016’da ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) sürecinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile birlikte Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yönetimindeki 24 belediyeye kayyım atandı. Tarihler 3 Kasım’ı gösterdiğinde ise, Diyarbakır, Bingöl, Hakkari ve Van’da siyasi darbe sürecinin çanları çalmaya başladı.   4 Kasım darbesi   AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım’ı 4 Kasım’a bağlayan gece, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ 00.45’te Ankara’daki evinden, Selahattin Demirtaş da saat 01.30’da Diyarbakır'daki evinden gözaltına alındı. Eş Genel Başkanların ardından Grup Başkanvekili İdris Baluken, milletvekilleri Selma Irmak, Leyla Birlik, Gülser Yıldırım, Abdullah Zeydan, Ferhat Encü, Nihat Akdoğan ve Nursel Aydoğan gözaltına alındı. Milletvekilleri çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Bununla da yetinmeyen iktidar, 11 Aralık 2016 yılında HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel ve milletvekili Besime Konca’yı Meclis çıkışında gözaltına alarak tutukladı. HDP’li Burcu Çelik ise, 19 Nisan 2017’de Muş’ta tutuklandı.   11 ismin vekilliği düşürüldü   HDP’liler hakkında fezleke hazırlayan savcı ve hakimler Fetullah Gülen Cemaati soruşturması kapsamında tasfiye olsa da usulsüz hazırlanan dosyalardan siyasetçilere ceza yağdırıldı. O dönemde Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’a 4 yıl 8 ay, Sırrı Süreyya Önder’e 3 yıl 6 ay, İdris Baluken’e 16 yıl 8 ay, Dilan Dirayet Taşdemir’e 1 yıl 8 ay, Meral Danış Beştaş’a 2 yıl 3 ay, Behçet Yıldırım’a 5 yıl, Mahmut Toğrul’a 2 yıl 6 ay, hapis cezaları verildi. Bu süreçte, Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 11 milletvekilinin vekilliği düşürüldü.   HDP’li belediyelere kayyım atandı   AKP’nin HDP ve Kürt düşmanlığı 2019 seçimleri ile de devam etti. 4 Kasım’da hızını alamayan AKP iktidarı, Kürt halkına ve siyasetçilerine boyun eğdiremeyince, seçimlerden kısa bir süre sonra 19 Ağustos 2019 yılında, HDP’li Mardin, Diyarbakır ve Van Büyükşehir belediyelerine kayyım atadı. AKP, HDP’ye yönelik yeniden başlattığı operasyonlarda 48 HDP’li belediyeye kayyım atadı.   Kobanê siyasi soykırım operasyonu   İktidarın güdümünde işleyen ve son yıllarda fazlaca ayyuka çıkan yargı, yine iktidarın talimatıyla HDP’li siyasetçilere yönelimine devam etti. Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş hakkında 20 Eylül 2019 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6- 8 Ekim Kobanê eylemleri gerekçe gösterilerek, soruşturma başlatıldı. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile ifadeleri alınan Figen ve Selahattin, mükerrer soruşturmadan tutuklandı. Yargılandığı ana davadan tahliye edilmeyen Figen hakkında ikinci kez tutuklanma kararı verildi.    Leyla Güven tutuklandı   Yargı sopasını Kürt seçilmişlerin üzerinde sallayan iktidar, 4 Haziran 2020’de de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven ile HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları’nın dokunulmazlığını kaldırdı. Bir süre cezaevinde kalan Musa Farisoğulları cezaevinden çıkarken, Leyla Güven “örgüt üyeliği” iddiasıyla hala cezaevinde tutuluyor.   Kobanê Davası   Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 25 Eylül 2020 tarihinde başlatılan Kobanê soruşturması kapsamında, yerine kayyım atanan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, eski milletvekilleri Beyza Üstün, İbrahim Binici, Ayla Akat Ata’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Yapılan operasyon kapsamında daha önce tutuklanan Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile birlikte 28 kişi tutuklandı.    Yapılan Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nda şimdi 20’si tutuklu 108 isim yargılanıyor.   HDP kapatma davası   6 yıl boyunca raflarda tutulan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Kobanê soruşturmasını, hızla tamamlayarak mahkemeye sundu. HDP’nin kapatma gerekçesi yapılan Kobanê iddianamesi, 7 Ocak 2021 tarihinde kabul edildi. HDP Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve milletvekillerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi hakkında açılan ve 350 ek klasörden oluşan iddianamenin kabulünün ardından başlayan yargılamalar devam ediyor. Hala iktidarın hedefinde olan HDP hakkında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından 7 Haziran 2021 tarihinde kapatma istemiyle iddianame hazırlandı. İddianamenin Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle soruşturma davaya dönüştü.   HDP’yi tasfiye etmek isteyenlerin kendileri çözüldü   İktidarın tüm saldırılarına rağmen, HDP daha fazla ses yükseltti. Yıllardır Kürt halkına ve iradelerine dönük AKP ve MHP’nin saldırılarını sistematikleştirdiği HDP yerine, iktidarın kendisinin çıkmaza girdiği, yine yeniden gazetecileri, muhalifleri hedef almasıyla bir kez daha görüldü.