‘Yargılanması gerekenler, vekillerimize saldıranların kendisidir’ 2022-07-13 09:01:01   Marta Sömek   İSTANBUL - İktidarın kadın mücadelesinden rahatsız olduğu için Kürt kadın siyasetçilerin dokunulmazlıklarını kaldırmaya çalıştığını söyleyen HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, bu politikalar karşısında mücadeleyi ortak yürütme ve dayanışmayı güçlendirme çağrısı yaptı.   İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde 23 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü talebiyle 12 Haziran’da düzenlenen “Gemlik Yürüyüşü”nde milletvekilleri ile birlikte çok sayıda yürüyüşçü darp edildi, şiddete maruz bırakıldı. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz de polis şiddetine karşı özsavunmasını kullanması gerekçe gösterilerek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından jet hızıyla hedef alındı, hakkında beş ayrı fezleke hazırlandı. Saliha’nın dokunulmazlığının kaldırılması gündemiyle Meclis Anayasa ve Adalet Komisyonu tarafından oluşturulan Hazırlık Komisyonu’nun, 5 Temmuz’da yaptığı toplantıda Saliha’nın savunması Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş tarafından yapıldı.   Rapor Karma Komisyon’a sunulacak   Hazırlık Komisyonu’nun 6 Temmuz’da yaptığı toplantı sonucunda ise Saliha’nın dokunulmazlığının kaldırılması yönünde rapor hazırlanmasına karar verildi. Hazırlık Komisyonu muhalefet şerhleriyle birlikte “dokunulmazlığın kaldırılması” yönünde hazırlayacakları raporu Karma Komisyon’a sunacak. Kürt kadın siyasetçilerin hedef alınarak dokunulmazlıklarının kaldırılması ve iktidarın kadın mücadelesine dönük topyekun saldırılarına ilişkin HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ile konuştuk.   İtaat ettirilemeyen kadın mücadelesi   Çok uzun süredir kadınlara yönelik saldırı dalgasıyla karşı karşıya olduklarını söyleyen Züleyha, iktidarın Kürt ve feminist kadınlar ile LGBTİ+’ların mücadelesinden rahatsız olduğunu belirtti. Kadın hareketinin hiçbir zaman mücadeleyi, sokakları ve meydanları bırakmadığını vurgulayan Züleyha, OHAL döneminde dahi ilk sokağa çıkanların kadınlar olduğunu hatırlattı. Bu nedenle de kadın hareketinin iktidar üzerinde önemli bir basınç oluşturduğunu dile getiren Züleyha, “Ama iktidar bunun aksine erkek egemenliğini daha büyüten bir sistem oturtmak istiyor. Kadınları dört duvar arasına sıkıştıran, makbul kadın dediği bir kadın modeli yaratmak istiyor. Bunun üzerinden de toplumu şekillendirmek istiyor. Siz bir ülkede kadınları susturamazsanız, sessizleştiremezseniz, itaat etmelerini sağlayamazsanız istediğiniz faşist düzeni yerleştirmenize imkan yoktur. O nedenle de kadın hareketine çok güçlü saldırıyor” dedi.   İrade ve mücadele yargılanmak isteniyor   Züleyha, Kobanê kumpas davasında da en çok hedef alınanların kadınlar olduğu örneğini vererek, “Kadın mücadelesi, eşbaşkanlık sistemimiz, 8 Martlarımız, 25 Kasımlarımız, kadınların kayyum rejimine karşı gösterdiği eylem ve etkinlikler, vekillerin sözleri yargılanıyor. Mücadeleye sahip çıkma iradesinin kendisi yargılanıyor ve özellikle de kadınların siyasette karar alma mekanizmalarında var olmaları yargılanıyor. Çünkü bu iktidar, kadınlar karar mekanizmalarında yer almasın istiyor ama aynı zamanda bu erkek siyaset aklını değiştirmek, bir kadın tarzı siyaset yaratmak da demek” şeklinde konuştu.   En çok kadınlar hedefte   Çok uzun zamandır partilerine yönelik de bir saldırı dalgası olduğunun altını çizen Züleyha, “Kayyumlarda ilk müdahaleleri eşbaşkanlık sistemine yönelik, kadın kurumlarını kapatmak olmuştu. Kadın kurumlarını kapatmak demek, kadınları güçlendirecek mekanizmaları ortadan kaldırmak demek. Kadınlar güçlenemezse yaşam alanlarından, siyasetten, mücadeleden geri çekilmek zorunda kalır, ‘hayır’ diyemez hale gelirler. O yüzden buralarda saldırı dalgası var” sözlerini kullandı. Bugün de milletvekillerine saldırıldığını belirten Züleyha, daha önce de Leyla Güven’in dokunulmazlığının kaldırıldığını, vekilliğinin düşürüldüğünü ve şu anda cezaevinde olduğunu anımsattı.   Talimatlı yargı aracılığıyla verilen ‘kararlar’   Züleyha, şu sözlerle konuşmasını sürdürdü: “Sonrasında Semra Güzel vekilimizin dokunulmazlığı kaldırıldı. Vekilliği duruyor ama dokunulmazlığı kaldırıldığı için milletvekilliği görevini yapamıyor. Şimdi de Saliha vekile yönelik benzer bir soruşturma dosyaları getirdiler fezleke ile ve bundan Alt Komisyon’da karar çıkarttılar. Şimdi Üst Komisyon’a gelecek. En son kararı vermesi gereken yer Meclis ama biz bu kararın nasıl olacağını şimdiden biliyoruz. Çünkü dokunulmazlığın kaldırılmasını gerektirecek bir durum olduğu için gelmiyor. Kadınların sokaktaki, Meclis’teki mücadelesinden rahatsız oldukları için hukuk tanımadan istedikleri gibi kullandıkları bir yargı aracı var. Bu talimatlı yargı aracılığıyla hemen soruşturma dosyaları hazırlatıyorlar, hemen ifadeler hazırlanıyor. Çünkü yargı ellerinde, istedikleri gibi oynuyorlar.”   ’Yargılanması gereken emniyet güçlerinin kendisidir!’   Gerçekte suç işleyenlerin halkın vekilleri değil, onlara saldıranlar olduğuna işaret eden Züleyha, “Ortada bir suç ve yargılanması gereken birileri varsa şiddet uygulayan polisin, emniyet güçlerinin, jandarmanın, yasak kararını veren kaymakamın, valiliğin kendisidir, İçişleri Bakanlığı’dır, bu iktidardır. Bu kararların topyekun merkezi olan nokta da hükümetin, iktidarın, sarayın kendisidir. Memlekette hukuk olmayınca, anayasa hiçe sayılınca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını tanımayan bir ülke olunca, bütün bu mekanizmalar muhalif olanı özellikle kadın olanları devre dışı bırakmanın aracı haline geliyor. Kürt halkının, Kürt kadınlarının sesini kısmak ne kadar iyiyse o kadar işime gelir diye bakıyor” ifadelerini kullandı. Meclis’te, sokaklarda ve meydanlarda kadın vekillerin etkin tutum aldığına değinen Züleyha, bundan rahatsız oldukları için de dokunulmazlıkları kaldırmaya çalıştıklarını aktardı.   Kürt kadın mücadelesinin rolü   Kürt kadın mücadelesi sayesinde kadınların oldukça önemli bir noktada olduğunu söyleyen Züleyha, “Çünkü İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmek neyse Saliha vekilimizin dokunulmazlığının kaldırılmasını istemek de aynı şey. 6284’ü uygulamamak, kürtajı fiili olarak yasaklamak neyse Saliha’nın ya da Semra vekilin dokunulmazlığının kaldırılmasını istemek, Leyla Güven’i cezaevine atmak da aynı şey” değerlendirmesini yaptı. Bu politikaların erkek egemen devlet aklı ve yeni yaratmaya çalıştıkları kadın düşmanı siyaset anlayışından beslendiğini paylaşan Züleyha, buna karşı bir bütün olarak cevap vermek zorunda olduklarının altını çizdi. Züleyha, parçalı duruşlar değil, kadın mücadelesini ortak yürütmek ve dayanışmayı daha fazla güçlendirmek durumunda olduklarını vurgularken, “Çünkü birimize yapılan saldırı aslında hepimize yapılan saldırıdır” dedi.