Meral Danış: Seçim Kanunu ile hukuk yerle bir ediliyor 2022-04-01 09:05:51     Dilan Babat   ANKARA - Genel Kurul'dan geçen Seçim Kanunu'na dair değerlendirmelerde bulunan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş,  AKP ve MHP’nin, hazırladıkları seçim kanununa rağmen kazanamayacağını belirtti. Meral, kanunda en vahim olanın, il ve ilçe seçim kurullarına dönük düzenleme olduğunu kaydetti.   AKP ve MHP tarafından hazırlanan Seçim Kanunu Teklifi bütün tartışmalara rağmen dün akşam Genel Kurul’dan geçti. Kanuna göre seçim barajı yüzde 7 olacak. 15 maddelik yasa değişikliği ile siyasi partilerin seçime girebilmeleri için Meclis’te grup kurma şartının kaldırılması öngörülüyor.   Kanun, partilerin seçimden 6 ay önce en az 41 ilde örgütlenmeyi tamamlamış olma gerekliliğini içeriyor. Bu maddeyle milletvekili transferlerinin önüne geçilmesi planlanırken, seçimlere kısa bir süre kala seçmenlerin yer değiştirmesi mümkün olmayacak. Bunun için de seçmenin son bir yıl içerisinde sürekli olarak bulunduğu adres dikkate alınacak. Yeni düzenlemelere göre il ve ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kurayla belirlenecek ve İl Seçim Kurulu Başkanı bu kura sonucu belirlenecek. Sandık kurulu üyeliğine başka bir parti üyesi gösterilemeyecek.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş AKP ve MHP tarafından Genel Kurul'dan geçen Seçim Kanunu'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘Turgut Özal da yaptı fakat kaybolmaktan kurtulamadı’   AKP ve MHP’nin kendileri dışında kimsenin yararına olmayan, “gizli kapılar arkasında” bir kanun hazırladıklarını söyleyen Meral, “İktidar ‘Biz Meclis’teki çoğunluğu nasıl alırız, halkın oyları üzerinde nasıl oyunlar kurgulayabiliriz’ gibi garip ama bir o kadar çıplak bir kanun teklifi hazırlamışlar. İktidarlarını kaybetmişler, bütün anketler, sahadaki gözlemler AKP ve MHP’nin oylarının azaldığı, halkın ilgisinin düştüğü ve artık iktidar olamayacakları durumu olduğundan dolayı ‘Seçim Kanunu ile oynayalım, değiştirelim, bu yolla iktidar olalım’ meselesi. Siyaset alanına dair çok yabancı bir düşünce değil. Daha önce de birçok iktidar bunu yapmaya çalıştı, seçim kanunlarıyla oynamaya çalıştı. Bunlardan bir tanesi Turgut Özal’dı. Fakat kaybolmaktan kurtulamadı. Ellerindeki devlet olanaklarıyla, çoğunlukçu, baskıcı bir anlayışla bunu değiştirelim anlayışı ile hareket ediyorlar” dedi.    ‘Barajların Kürtlerin meclise girilmemesi için olduğunu herkes biliyor’   Seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesini “iktidarın bir pozitif propagandaya ihtiyaç duyduğu ve MHP’nin barajı aşamayacağı kesin olduğu için küçük ortağına böyle bir hediye verdiği” şeklinde değerlendiren Meral, bunun AKP-MHP arasında bir pazarlığa işaret ettiğini belirtti. Meral, “Asla kafalarında şöyle bir düşünce yok: ‘Yüzde 10 barajı çok yüksek düşürelim’. Diğer maddelerde daha az partinin seçime girebilmesi için küçük olan partilerin Meclis’te olmaması için o kadar çok engelleme, düzenleme yapmışlar. Barajı yüzde 7’ye indirerek aralarında bir paralellik yok, tam tersine bir durum yok. Bize göre baraj bile olmamalı, yüzde 10 barajının 83’ten bu yana Kürtlerin Meclis’e sokmamak için olduğunu herkes biliyor. Hep önümüze bir set olarak konuldu. Kürtlerin düşüncelerinin, iradelerinin Meclis’e yansımaması, yönetime katılmamaları için aslında faşizan bir baraj olarak ortaya koydu. Kürtlerin ağırlıklı olduğu HDP barajı geçtikten sonra yüzde 10’a ihtiyaçları kalmadı. Bu sebeple indirdiler. Türkiye toplumunu esas alan bir siyasal perspektif ile yaklaşıyoruz bu nedenle demokratik olarak barajın olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Buna ilişkin bir önergemiz de var; 100 bin imza toplayan her parti seçime girebilsin. Rakamın yüksek olduğunun farkındayız ama Cumhurbaşkanı adaylığı için 100 bin imza gösteriliyorsa milletvekili adaylığı da 100 bin imza ile gösterilsin. Bu çelişki ortadan kalksın. Yüzde 7 barajını demokratik bir adım olarak vermeye çalışıyorlar ama buna kimse inanmıyor” ifadelerini kullandı.    ’20 milletvekili ile grubu olanların Meclis’e girmesini engelliyor’   AKP’nin kendi yararı için getirdiği değişiklikleri, bir süre sonra kaldırdığına dikkat çeken Meral, bu yorumunu şöyle örnekledi: “AKP 20 milletvekili ile seçime girdi, 20 milletvekili ile grubu olanların Meclis’e girmesini engelliyor. Yaşamdan alıntılar alıyor ama aleyhte alıyor. İktidar ittifaklar konusunda baktı ki; Millet İttifakı var, bir Demokrasi İttifakı oluşuyor. Karşısında çok ciddi ve güçlü ittifaklar oluştuğu için parlamentodaki sorumluluğu alacağını biliyor. Düzenlemelerle birlikte partileri en az şekilde seçime sokmak, ittifakları engellemek siyasi bir projesi. HDP olarak, milletvekili kaybetmiş bir partiyiz. Geçmişte ittifaklardan dolayı Adıyaman’da çok fazla oy aldık ama CHP ve İyi Parti sebebiyle bir milletvekillimizi kaybettik ama buna rağmen biz meseleye kendimizi esas alarak yaklaşmıyoruz. Demokratik bir sistem olsun, fakat bu hamleler ittifakları daha da büyütür daha da güçlendirir. Halk nezdinde onlara olan güveni sıfırlar.”   ‘1950 yılından beri yürürlükte olan düzenlemeyi kaldırıyorlar’   İl ve ilçe seçim kurullarına getirilen düzenlemeye de değinen Meral, “Bu düzenlemenin kendisi hile. 1950 yılından beri yürürlükte olan bir düzenlemeyi kaldırıyorlar. En kıdemli hakimler il ve ilçe seçim kurulu başkanı oluyorlar. 1948 yılında bir bilim kurulu hazırlamış bu yasayı. O bilim kurulu 72 yıl önce seçim kurullarının siyasi partilerinin temsiliyle, en kıdemlilerin katılımıyla adil, demokratik bir seçim yapılması için bu çalışmayı yapmış. Şimdi bunlar bin 500 kıdemli hakimi görevden alıyor. Hukukta tabi hakim ilkesi diye bir ilke vardır. Bu da ‘Herhangi bir vatandaş bir suç işledi, hangi hakimin çıkacağı önceden belidir. O hakime müdahale edilemez, doğal hakim ilkesi’ denilir. Seçimde de bunlar doğal seçim kuruludur, müdahale edilemez. Bu hukukun temel kuralarını yerle bir ediyorlar. Kıdemli hakimleri görevden alıyorlar, kendi atadıkları ki FETÖ adı altında binlerce hakim savcı alınıp yerine 14 bin civarı yeni hakim savcı alındı. Bunların tamamına yakını AKP’li. Şöyle bir planları var; ‘Bu hakimler arasında kura çekeceğiz, birinci sınıf ayrılmış olanlar içerisinde seçilmiş olanları seçim kurulu başkanı yapacağız ve onlara emir vereceğiz’. Burada demokratik bir kaygı yok” şeklinde konuştu.   ‘En vahim düzenleme’   Seçim kurulunda yapılacak hakimlerin kura ile seçilme sürecine dair bilgileri olmadığını da dile getiren Meral, “Kapalı kapılar ardından nasıl yapacaklarına ilişkin bir açıklık yok. En vahim düzenleme bu. YSK’yı tamamen ellerine geçirdiler. YSK’ye yönelik eleştiriler, aldığı kararlardan kaynaklı seçim güvenliğine dair de bir güven yok. Bizim 6 belediyemize kayyım atayan, ikinci sırada belediye başkanlığı veren ve bunu KHK’ya bağlayan bir YSK var önümüzde. Şimdi il ve ilçe seçim kurullarında YSK’ya bağlamaya çalışıyorlar. Bundan halkımızın morali bozulmasın, neticede seçim kurullarında bizler de olacağız” ifadelerinde bulundu.    ‘AKP artık çözüm gücü olamaz’   Meral, AKP ve MHP’nin bu kanunla da seçimi kazanma şanslarının olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Onlar 2018 ve daha önceki yıllara göre hesaplıyorlar. ‘Biz bu kadar oy alacağız, bu nedenle küçük oynamalarla iktidarımızı garanti altına alalım’ diyorlar. Onlara olan destek bitti, güven zaten yok. Halk onlara oy vermeyecek, oy vermedikten sonra nasıl yapacaklar? Şu anda savaş politikası insanların iliklerine kadar işlendi. Bugün Kürt bir anne de dağdaki oğlunun yolunu gözlüyor, bir asker annesi de oğlunun yolunu gözlüyor. Kimse artık ölüm istemiyor. Newroz’da milyonlarca insan barış, çözüm talebini haykırdı. Türkiye Ukrayna-Rusya arasında barış güvercini pozisyonunu sürdürüyor ama içeride düşmanlığını tırmandırıyor. Türkiye toplumuna savaşı dayatıyor. AKP artık çözüm gücü olamaz. Miadını çoktan doldurdu, uzatmaları oynuyor. Bunlar da son hamleleri ve başaramayacaklar.”