‘Muhalefet yanlış politikaları tekrar ederek mi Türkiye’yi demokratikleştirecek’ 2022-02-15 09:05:20     Dilan Babat   ANKARA - HDP’li Semra Güzel’e dönük süreci ve muhalefetin tutumunu değerlendiren HDP eski Milletvekili Tuğba Hezer, “Muhalefet her şeye karşı çıkıyor ama HDP ve Kürtler söz konusu olunca sus pus olmayı tercih ediyor” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılması için oluşturulan Hazırlık Komisyonu’nun 3 Şubat’ta yapılan son toplantısında AKP ve CHP’li üyeler “dokunulmazlığın kaldırılması” yönünde oy kullandı. Komisyon tarafından “dokunulmazlığın kaldırılması” yönünde hazırlanan rapor, 8 Şubat’ta ise Karma Komisyon’a sunuldu. Raporda, Semra’nın dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin 2 Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, suçlamalar, Semra’nın sözlü savunması ve deliler yer aldı.   Anayasa-Adalet Karma Komisyonu, rapor ve muhalefet şehrini inceledikten sonra Semra’nın bir hafta içinde sözlü ve yazılı savunması için süre tanıdı. Semra’nın vereceği savunmasının ardından Komisyon, Semra’nın dokunulmazlığının kaldırılmasını oylamaya sunacak. Dokunulmazlığın kaldırılması yönünde karar çıkarsa, raporu Meclis Genel Kurulu’na havale edecek. Genel Kurul oylamasında Semra’nın dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmayacağı belirlenecek.   Daha önce milletvekilliği düşürülen Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekili Tuğba Hezer, Semra Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılmasını değerlendirdi.    ‘Bu sürecin yabancısı değiliz’   Semra Güzel’e yönelik 8 yıl öncesine ait bir fotoğraf üzerinden saldırının devletin Kürt sorununa yaklaşımından bağımsız olmadığını söyleyen Tuğba, Semra’ya dönük saldırının kendilerine çok tanıdık geldiğini belirtti. Tuğba, “HDP’li bir milletvekillinin bir sözünden, pratiği üzerinden bir saldırı gerçekleştiriliyor. Bu saldırı ile beraber yargıyı devreye koyuyor ve dokunulmazlığının kaldırılması gibi bir süreç karşımıza çıkıyor. Bunu yaparken, medyasından tutalım yargısına kadar bütün imkanlarını seferber ediyor. Bunları yaparken bir yerden de faşizmin doğasında olan kadın düşmanlığı ve Kürt düşmanlığını araya sokuyor. Haftalardır Semra ile ilgili fotoğraf servis edilerek bir linçin önünü açıyor. Tüm bunları yaparken insanları gerçek gündemden koparmaya çalışıyor. Herkes sürecin küçük bir parçasına odaklanmış durumda ama insanların bütüne bakması gerekiyor” dedi.    ‘Rejim varlık yokluk krizi yaşıyor’   İktidar medyasının Semra Güzel’e dönük servis ettiği haberlerin yanı sıra Semra hakkında hazırlanan fezlekenin içerisinde de doğrudan “örgüt üyesi” olduğu iddiasına yer verildiğini ifade eden Tuğba, “O süreçte Semra Güzel, bir milletvekili değil, bir partinin üyesi bile değil. 2017 tarihinde bile Semra Güzel yine milletvekili değil. 2018 tarihinde Semra Güzel milletvekili seçilmesine rağmen bir soruşturma açılmış değil, 2022’de ise bu fotoğraf servis ediliyor. İktidar çok planlı bir süreci devreye sokuyor. Rejim hem siyaseten hem de toplumsal olarak varlık yokluk krizi çekiyor. Bu kriz içerisinde HDP’ye dönük saldırılar kesintisiz devam ediyor, seçim tartışmaları ve ittifak tartışmaları içerisinde bu fotoğrafı görmeye başlıyoruz” şeklinde konuştu.   ‘İktidar toplumun hafızasını silmek istiyor’   Basına servis edilen fotoğraf sürecinin de konuşulmasının önemine dikkat çeken Tuğba, şöyle devam etti: “2014 tarihinde çekilen fotoğraf savaşın durduğu ve çözüm süreci diye adlandırdığımız bir süreçti. Bu süreçte hükümet adına doğrudan Erdoğan da yer aldı. Çözüm süreci içerisinde insanlar çocuklarını, yakınlarını ve sevdiklerini görmek için doğrudan hükümetin teşviki ile gidip yakınlarını gördü. 23 Ağustos 2014 tarihinde Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, ‘Kandil’le direk görüşülmesini arzu ediyorum’ dedi. Hükümet ve PKK arasında böyle bir süreç vardı. Bu süreçte Semra Güzel de bir yakınını görmeye gidiyor. İddia ettikleri gibi örgütsel bir durum yok ortada.  Çözüm sürecine yüzde 84 destek verildi. Rejim bunları görmezden gelerek toplumun hafızasını silmek istiyor. Yaptığı katliamlar, işlediği suçlar ve yalanlarını toplumun hafızasını silerek yapıyor. Erdoğan Diyarbakır mitinginde, ‘Dağdakilerin indiği ve hapishanelerin boşaldığını göreceğiz’ diyordu. Bu sözler infial yaratmadı ama bu fotoğraf Türkiye’de bir linçe uğrama ve bir vekilliğin kaldırılma sürecine dönüştü. Erdoğan’ın sözlerine baktığımızda hapishaneler hiç olmadığı kadar doldu ve dağdakilere karşı da kimyasal silahların kullandığı bir süreç var.”   Muhalefetin HDP’ye yönelik tavrı   Daha öncede kendisinin ve partisinden diğer milletvekillerinin de vekilliklerinin düşürüldüğü süreci anımsatan Tuğba, muhalefet partisine bu tavrın kazandırmayacağını belirtti. Tuğba, “Erdoğan rejimi bir kalıp yaratmış durumda. Bu kalıp içerisinde sadece Kürt düşmanlığı yok. Muhalefet her şeye karşı çıkıyor ama HDP ve Kürtler konusu olunca sus pus olmayı tercih ediyor. 2016 tarihinde dokunulmazlıklarımızın kaldırıldığı süreçte Kılıçdaroğlu ‘Anayasaya aykırı ama evet’ diyeceğiz diyerek rejimin değirmenine su taşıdı. AİHM’den bir ihlal kararı geldi ve AİHM sadece Erdoğan’ı değil CHP’yi de mahkum etti bir kez daha. Şimdi yine CHP’nin rejimin yanlış politikalarına karşı durmasını bekliyoruz ama Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde, ‘Başa gelirsem Kandil’i yerle yeksan edeceğim’ demişti . Bunun meali ‘Erdoğan rejimi bu ülkenin varını yoğunu ortaya koydu başaramadı ama ben daha fazla yoksullaştıracağım ve Kürt sorununda çözüm yok’ diyor. Bunu ifade etmek ne Türkiye’nin gerçeği ile uyuşur ne de Kürt sorunu gerçeği ile uyuşuyor. Erdoğan rejiminin yanlış yol ve yöntem politikalarını tekrar ederek mi Türkiye’yi demokratikleştirecekler” diye sordu.   ‘Kürt sorunu bir terör sorunu değildir’   Muhalefet partisinin HDP’ye ve Kürtlere dönük yaklaşımının doğru bir noktada olmadığına vurgu yapan Tuğba, bu tavırla Türkiye’nin demokratikleşmesinin mümkün olmadığının altını çizdi. Tuğba, şöyle konuştu: “Bunun adı masal anlatmaktır. Devlet aklı ve varlığı Kürtlere dönük bu politikanın yüzyıldır sonuç vermediğini biliyor. Devlet aklı Kürt sorunun ne olduğunu, Kürtlerin haklı taleplerinin farkında. Ulus devlet çıkarlarına uymadığı için bunun karşısında duruyor. Muhalefetin savaş tezkerelerine evet demesi, kayyımlara sessizliği, dokunulmazlıkların kaldırılmasına dönük sessizliği sadece yarayı ve öfkeyi büyütüyor. Bu yöntemlerin sonuç vermeyeceğini muhalefetinde artık anlaması gerekiyor. Kürt sorunu bir terör sorunu değildir. Muhalefetin bunları görerek hareket etmesi gerekiyor.”