HDP kapatma davası: İddiaların kanıtı dosyada yok 2022-01-21 13:54:11     ANKARA - HDP’ye dönük kapatma davası ve tebliğ edilen mütalaaya ilişkin açıklama yapan HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, İspanya’da verilen bir kararın HDP’nin kapatma davasına gerekçe gösterildiğini ancak AİHM’in kararlarından söz edilmediğini belirterek, “Savcı iddianamede yer verdiği iddiaların kanıtını dosyaya sunmamıştır. AYM dosyayla sunulmamış delilleri esas alamayacaktır” dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, partilerine dönük kapatma davası, dün tebliğ edilen mütalaa ve bundan sonraki sürece ilişkin Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi.    ‘Savunmamızı  bize süre içerisinde tamamlayacağız’   Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın mütalaasının Anayasa Mahkemesi tarafından kendilerine tebliğ edildiğini ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bir kısım kararlarını da kendilerine ulaştığını söyleyen Ümit, “Savcının mütalaası 41 sayfadan oluşuyor. 800 sayfalık bir iddianameden sonra 41 sayfaya sıkışan bir mütalaa dikkat çekici. Tabi biz mütaalayı inceledik çok daha derinlikli incelememiz devam edecek. Buna karşı savunmamızı da AYM’nin bize verdiği süre içinde tamamlayacağız” dedi.   Savcı iddianamede uzun uzun PKK’yi anlatmış   41 sayfalık mütalaada benzer tüm mütalaalarda olduğu gibi uzun uzun PKK’nin anlatıldığına dikkat çeken Ümit, “Bu mütalaayı okuyan herhangi biri, davadan haberi olmayan biri bu davanın PKK’nin  kapatma davası gibi anlayabilir. Amaç algı yaratmaktır. HDP’nin anayasa metnimizde belirtilen kapatma gerekçelerini taşıyıp taşımadığımızı anlatmak yerine, algı yaratmaya çalışıyor. Bunu biz mütalaayı okumaya başlarken bunu çok net bir biçimde görüyoruz. Savcılığa sunulan ön savunmamıza cevap verilmiş. Bu husus önemli. İddianamede Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, eline geçen bütün bilgileri birçok yığınını iddianame içine boca etmişti ki AYM ilk iddianameyi iade etmişti. Bizim ön savunmamızda vurguladığımız tezlerimizce cevap vermeye başlamış ve savcılık savunmaya geçmiş durumda. Bizim ön savunmamıza cevap verme telaşına girmiş. Bunu başaramamış olması bu davanın siyasi olduğunu gerçeğini gösteriyor” diye belirtti.    ‘Talimatı veren Bahçelidir’   Kapatma davasının siyasi bir dava olduğunu ve tarihin de buna göre seçildiğini ifade eden Ümit, “Savcı, çok acele ettiği için iddianamede bir çok eksik olduğunu AYM belirtti. Bu eksikliğe rağmen savcı bu iddianameyi 18 Mart’taki MHP kongresine yetiştirmek için acele etmişti çünkü bu talimatı veren Bahçeli’dir. Özellikle 7 Haziran tarihine denk getirildiğini iddia ediyoruz ama savcı bu tarihler tesadüftür diyor. Oysa bu tarihe yetiştirmek için savcı eksik sundu iddianameyi daha sonra eksikleri tamamladı. 7 Haziran’da iddianamenin sunulmuş olması da davanın siyasi bir dava olduğunu ifade edelim” ifadelerinde bulundu.   ‘Savcının can simidi itirafçı beyanları’   Ümit’in konuşmasına şöyle devam etti: “Mütalaa incelendiğinde fark edilecektir savcının can simidi itirafçı beyanlarıdır. Bu beyanların tamamı hukuka aykırı bir şekilde elde edilmiştir bir siyasi partinin kapatılma davasının bunun üzerine oturtulması savcının nasıl aciz kaldığını göstermektedir. Hem iddianamenin hem de mütalaa bu hukuka aykırı ifadeler üzerine oturtulmuştur.   Hukuk metni değil siyasi bir metindir   Arkadaşlarımızın konuşmalarına hem mütalaada hem de iddianamede yer verilmiş ama savcı yandaş basın gibi önünü arkasını keserek, AYM üzerinde bir algı oluşturmak üzere bunları almış. Hiç bir arkadaşımızın konuşmasının tamamı verilmemiş. Bu haliyle bile herhangi bir hukukçunun ilk değerlendirilmesinde bütün bu konuşmaların ifade düşünce özgürlüğü çerçevesinde olduğunu ve dönemin koşulları içinde değerlendirildiğinde barışın önünü açan Kürt sorunu başta olmak üzere bu ülkenin sorunlarını çözmek adına söylenmiş konuşmalar ve sözlerdir. Bunu tespit etmek çok kolay. Örneğin mütalaanın 10’uncu sayfasında HDP’nin neden olduğunu sözüm ona açıklamış. Savcı bunu ifade ederken neden HDP’nin kapatılmaması gerektiğini kendisini açık bir şekilde ifade etmiş. Bir diğer husus mütalaa incelendiğinde görülecektir birçok eylem ve fiil, HDP’nin  kurulmadan önce yapılan eylem ve fiillerdir. Bunlar sanki HDP’liler tarafından gerçekleştirilmiş gibi konulmuş bunu savcı bilmeyecek durumda değil. Bunların dosyayla konulmuş olması da algı operasyonunun sonucudur. Bu metin bir hukuk metin niteliğinde değil algı yaratmaya yönelik siyasi bir metin niteliğindedir.”   ‘Çözüm sürecinin kriminalize etme çabası var’   Savcının, çözüm ve barış sürecini kriminalize etme çabası olduğuna vurgu yapan Ümit, o dönemde çıkarılan yasa kapsamında yürütülen faaliyetlerin yargılama konusu yapılmayacağını ön savunmalarında belirttiklerini kaydetti. Ümit,  “Bundan öte uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan barış hakkı faaliyetleri yargılama konusu yapılamaz. Tam tersine barış için mücadele etmenin güvence altına alınmış temel bir hak olduğunu ifade etmiştik. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının neden o dönemin yargılama konusu yapılması gerektiğini söylemiyor. Buradan HDP’ye kapatma kararı çıkmaz ama buradan AKP’ye seslenmek istiyorum hem Kobani Kumpas Davasında hem de kapatma davasında AKP’nin de altında dinamit döşeniyor. O dönem yürütülen faaliyetlerin hiçbiri sadece HDP tarafından yürütülen faaliyetler değildi. Bizzat Erdoğan’ın koordinasyonunda Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın MİT’in asker ve sivil bürokrasinin katılımıyla yürütülen bir süreçti. Bu sürecin yargılama konusu yapılması Türkiye açısından demokrasi açısından olduğu kadar AKP açısından da tehdit barındırıyor” şeklinde konuştu.    Herri Batasuna örneği   Hedeflenen HDP ve HDP’li siyasetçilerin olmadığını dile getiren Ümit, “Barış ve müzakere döneminde yapılan faaliyetleri yargılama konusu yaparak bundan sonra hiç kimse bu süreci yürütmesin bu çatışma devam etsin, şiddeti reddeden yöntemlerle Türkiye halklarının sorunları çözmeye cesaret edilmesin diye yargılama konusu yapılıyor. Bizim de ön savunmamızda  altını çizdiğimiz hususlar vardı. Avrupa hukuk sistemine tabiyiz. Daha önce verilen kapatma davalarına ve kararlarına ilişkin AİHM’in verdiği sayısız kararlar var. Bu kararlarda sadece ‘Refah Partisi’ kararı aleyhe bir karar diğerlerinde ise kapatma kararının hukuka uygun olmadığını söyledi. Bunlardan en önemlisi de DTP konusunda verilen karardı. Savcı verdiği mütalaada da siyasetçiler de ısrarla ‘Herrri Batasuna’ kararını örnek gösteriyorlar. ‘Herri Batasuna’nın  ETA’yı  eleştirmediği ve kınamadığı için o kararın verildiğini savunuyor ki gerçek bu değil. Bir taraftan savcı AİHM’in bir kararına uzun uzun atıf yaparken öte yandan diğer AİHM kararlarını tümden görmezden geliniyor” ifadelerini kaydetti.    İspanya kararı HDP’yi kapatma davasına gerekçe gösterildi   İspanya’da verilen bir kararın HDP’nin kapatma davasına gerekçe gösterildiğini ama AİHM’in kararlarından söz edilmediğini söyleyen Ümit,   sözlerini şöyle sürdürdü: “CMK’ya göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bir iddianame hazırlarken ya da mütalaa sunarken sanığın lehine de olan delilleri sunması gerekiyor. HDP lehine olan hususları mahkemenin gözünden kaçırıyor kötü niyetle hareket ediyor düşmanca hareket ediyor. Bu da savcının tarafsız ve bağımsız bir şekilde hareket etmediğinin aksine HDP’yi düşman olarak gördüğünü ve bununla mütalaayı ortaya koyduğunu gösteriyor. Sadece HDP kapatma davasında değil genel olarak bir suçlama yönelttiğinizde bunun 3 kriteri içermesi gerekiyor. Biri kanuniliktir. Bir diğeri demokratik toplum gerekliliğidir. Demokratik toplumda HDP’nin kapatılmalı mıdır kapatılmaması mıdır? Son olarak meşru amaç çok önemlidir. Bir kişi fiiliyle bir tehdit oluşturuyorsa bu kişinin eylemini engellemek meşru bir temele dayanıyorsa bir anlam ifade edebilir. Hukuki bir temeli olmayan bu davanın meşru bir temeli olduğu ileri sürülebilir mi?.”   Ön savunmalar alınmadı   Dün AYM’nin kendilerine tebliğ ettiği 3 karar olduğunu ifade eden Ümit, kararları şöyle açıkladı: “Bu kararlardan biri şu AYM siyasi yasak istenen 451 kişiye iddianameyi tebliğ etmeyi ve yazılı savunmalarını almalarını kabul etmişti. Biz ön savunmamızı verdikten sonra bu kişilerin savunmaları alındıktan sonra mütalaanın verilmesinin doğru olduğunu söylemiştik. Eğer bu yapılmış olsaydı savcı mütalaasında bir çok hatasını da düzeltecekti. AYM bu talebimizi reddetmiş.  Biz AYM’nin bu kararının hukuka uygun olmadığını düşünüyoruz. Eğer savcının kişilerin savunmasını okumasına gerek yoksa savunma yapmasına da gerek yoktur. Savcının okunmasına gerek yok biz okuyacağız diyor mahkeme o zaman savcıya ne gerek var. Yargının 3 temel ayağı var. Bu ayaklardan herhanginin birinin eksik olması o yargılamanın adil yargılama olmaktan çıkarır. AYM kararının hem savunma hakkının kısıtlamaya yönelik bir eksik yaratacağını hem de savcının mütalaasının da eksikliğe yol açacağını ifade etmek isteriz.”   ‘İrfan Fidan’ın davaya bakma talebimiz de reddedildi’   800 küsur sayfalık iddianamenin 4/3’ü kişilerin eylem ve söylemlerine yönelik soruşturmalar olduğunu ve savcının en çok bunlara güvendiğini kaydeden Ümit, “Biliyorsunuz İrfan Fidan daha önce savcılık yapmış ve ardından AYM üyesi olarak belirlemiştir. İrfan Fidan’ın bu iddianamede yer alan 40’ı aşkın dosyanın da savcısıdır. Eğer bir hakim soruşturma aşamasında savcı ya da bilirkişi olarak dahil olmuşsa o hakim o davaya bakamaz bu emredici hükümdür. Biz de İrfan Fidan’ın savcı olarak bu dosyaya müdahil olmasından kaynaklı önüne gelen dosyalara ilişkin karar vermiş iddianame hazırlamış. İhsası rey niteliğindedir. Ben bağımsız tarafsız olarak bu olayı inceleyeceğim demesini böyle bir şey dese biz bunu kabul etmeyiz. Öncesinde de fikir belirtmiş. Şu anda hakim olarak HDP’ye kapatma davasına hakim olarak katılmasını AYM’nin güvenirliliğini de zedeleyecektir. Biz İrfan Fidan’ın bu davaya katılmaması gerektiğini istemiştik AYM bu talebi de red reddetmiş” şeklinde konuştu.    ‘AYM fezlekelerin avukatlara verilmesi kararını reddetti’   Ümit, siyaset yasağı olan siyasetçilerin avukatlarının AYM’ye başvurarak müvekkilleriyle ilgili iddialara ulaşamadıklarını çünkü bunların bir kısmının fezleke olduğunu ve bunların kendilerine tebliğ edilmesinin ise mümkün olmadığını vurguladı. Ümit, “TBMM’de fezlekeleri kişilere avukatlarına göndermiyor diğer taraftan gizlilik kararı olduğu için ulaşamadıkları dosyalar olduğunu belirtiyorlar. O yüzden müvekkilleriyle ilgili dosyalara ulaşmak için fezlekelerin kendilerine ulaştırılmasını istiyorlar. Biz de bunların bize tebliğ edilmesini istemiştik. Savunmayı etkin olarak kullanmak için. AYM bu talebi de reddetmiştir” sözlerini kaydetti.    ‘Savcı iddianamede yer verdiği iddiaların kanıtını dosyaya sunmamış’   Ümit son olarak şu ifadelere yer verdi: “Bakın verilen her karar gerekçeli olmak zorundadır mahkemeler karar verirken dosya içerisinde bulunan tarafların ulaşabildiği delilleri sadece esas alabilir. AYM bizim talebimizi reddederken AYM diyor ki bunlar zaten dosyada da yok. Dolayısıyla dosyada olmayan bir şeyi ben size gönderemeyiz. Bu şu demek savcı iddianamede yer verdiği iddiaların kanıtını dosyaya sunmamıştır. AYM dosyayla sunulmamış delilleri esas alamayacaktır. Aksine bizim ulaşmamıza dokunmamıza izin vermediği delilleri esas alarak bir hüküm kurarsa o hüküm geçersiz olacaktır. Biz AYM’nin bu belgelere dayanarak hüküm kurulamayacağı bir kanaat bizde oluştu.”   AYM koridorlarında hazırlan bir dava değil   Sizlerin de dikkatinizi çekmiştir. Uzun süredir bir sessiz varken bir anda bu mütalaa bize tebliğ edildi. Biz AYM’nin yazılı savunmalarının bekleyeceğini düşünüyordu. Biz aynı noktaya geliyoruz bu dava hukuki bir dava değil, iddianamelerin AYM’ye verildiği tarih de rastgele seçilmiş bir tarih değildir. Dün itibariyle mütalaanın bize tebliğ edilmesi de rastgele yapılan bir durum değil. Bir süredir Semra Güzel vekilimiz üzerinde çok haksız ahlaksız bir kampanya yürütülüyor. Bu yalan üzerinden  toplumda algı operasyonu yapılıyordu ve algı operasyonunun bir parçası olarak HDP’nin kapatma davasına ilişkin mütalaa bu ortam içerisinde bize tebliğ ediliyor ikisi arasında bir bağ kurarak bu yargılama süreci yürütülüyor. Biz kapatma davasını öğrendiğimiz ilk andan itibaren ısrarla şunu belirttik. HDP’ye yönelik açılan bu kapatma davası sadece AYM koridorlarında hazırlanan bir dava değil. Topyekün iktidarın en güçlü şekilde muhalefet yürüten HDP’yi etkisiz hale getirme çabasıdır. Güçlü bir avukat ekibimiz var ve güçlü bir savunma hazırlığımız var bu konuda kendimize güvenimiz tam. Fakat bu davanın savunmasını bütün toplumla haklarımızla birlikte yapacağız dedik. Demokratik çevrelerle hukukun üstünlüğüne inan çevrelerle birlikte yürüteceğiz. Sadece bizim büromuz AYM koridorları bu davanın görüleceği yer değil. Şimdiye kadar yanımızda olan bütün çerçeveleri HDP’yi savunmaya davet ediyoruz.”   HDP Hukuk Komisyonu'nun önümüzdeki günlerde savunma için ek süre talep etmesi bekleniyor.