‘Bombardımanlar, DAİŞ’in tamamlayamadığı katliamı devam ettirme isteğidir!’ 2021-12-13 20:58:56     ANKARA - Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği katliamlara dikkat çeken HDP’li Feleknas Uca, “Size karşı hiçbir tehdit oluşturmadığı halde bu halk neden saldırılarınızın hedefi oluyor? Bu bombardımanlar DAİŞ'in tamamlayamadığı katliamı devam ettirme isteğinden başka bir şey değildir. Êzidîlere saldırmaktan vazgeçin artık” dedi   Meclis Genel Kurulu’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı 2022 bütçeleri ve 2020 Kesin Hesapları’nın görüşmeleri devam ederken, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grubu adına söz alan HDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Feleknas Uca, Dışişleri Bakanlığı’na dair konuştu.   ‘Birçok alanda Türkiye son sıralarda’   Sözlerine cezaevlerinde tutulan siyasetçileri selamlayarak başlayan Feleknas, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte, Avrupa Birliği Bakanlığı’nın kapatılarak Dışişleri Bakanlığı’na bağlandığını hatırlattı. Feleknas, “Bu rejim değişikliği, Avrupa Birliği’yle ilişkileri ilerletme konusunda bütün kurumları feshederek Avrupa Birliği’yle yaşanan gerilimleri iç siyaset malzemesi haline getirmiştir. Özellikle son 6 yıldır tamamen demokrasi ilkelerinden uzak bir rota izleyen AKP hükümeti, Avrupa Birliği’nin 2021 yılı raporu başta olmak üzere, birçok uluslararası raporda Türkiye'yi, Türkiye halklarını hak etmediği bir konuma soktu. İnsan hakları ihlallerinden yolsuzluklara, yargı bağımsızlığı ile hukukun üstünlüğü ilkesinin yok sayılmasından devletle bağlantılı suçların en çok olduğu ülke kategorisine kadar birçok alanda Türkiye son sıralarda” şeklinde konuştu.   ‘Yargı üzerindeki baskı devam ediyor’   İç hukukta bağlayıcı olan AİHM kararlarının ısrarla uygulanmadığına dikkat çeken Feleknas, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin yaptığı toplantılarda gündemine aldığı ve derhal serbest bırakılmaları çağrısında bulunduğu Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davalarına ilişkin AKP hükümetinin yargı üzerindeki baskısının devam ettiğini vurguladı. Feleknas, “Hükümet, imzacısı olduğu uluslararası sözleşmeleri ve kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi gibi uluslararası platformları hiçe saydığını açıkça ilan etmektedir. Son Bakanlar Komitesi toplantısından sonra çıkabilecek ağır bir yaptırım kararı Türkiye'nin dünya genelindeki itibarını hiç olmadığı kadar düşürecektir” dedi.   ‘Desteklediğiniz çeteler sayısız savaş suçu işledi’   Feleknas, AKP'nin iktidarı boyunca propaganda malzemesi olarak kullandığı Avrupa Birliği’ne üyelik vaatlerinin Avrupa Birliği’nin demokrasi eksenli değişim taleplerine karşılık vermemesiyle tamamen durduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “AKP'nin dış politikaya yönelik çizdiği gerçek dışı tablo, Suriye, Karabağ, Libya, Doğu Akdeniz ve Afganistan'da çökmüştür. Savaş ve şovenizmle beslenen iktidarın gerçek yüzü bu dış politika perspektifiyle daha da berraklaşmıştır. İnsancıl dış politikadan bahsediyorsunuz ancak, şu an Suriye başta olmak üzere insani kriz içinde olmadığınız tek bir komşumuz yok. Bu mu insancıl dış politikanız? Suriye'ye yabancı savaşçıların geçişi için her türlü imkanı sağlayıp, Antep ve Hatay'ı onlarca farklı köktenci örgüt için lojistik üssüne dönüştürdünüz. Desteklediğiniz çeteler, Suriye toprakları içinde sayısız savaş suçu işlediler.”   ‘Kürt sivil alanlarını bombaladınız’   Suriye’deki Kürtlere yönelik politikalara dikkat çeken Feleknas, “Suriyeli Kürtlerin kendi coğrafyalarında meşru bir siyasi irade olmasının önüne geçecek her türlü provokasyonu ve muhatap devlet liderleriyle her türlü kirli pazarlığı yapmaktan çekinmediniz. Kuzey Suriye'den Türkiye'ye yönelik hiçbir tehdit ve saldırı olmadığı halde yüzlerce kez sınır boylarındaki Kürt sivil alanlarını bombaladınız. Efrîn işgalinden sonra bölgede Kürt kültürüne, ekonomisine yönelik sistematik saldırılar gerçekleştirdiniz, demografik yapıyı değiştirmeye çalıştınız. Farklı inançlara ait mezarlar tahrip edildi. Efrîn zeytinlerinin Türkiye üzerinden başka ülkelere satılması da işlediğiniz savaş suçlarından biri. Birlikte yaşadığınız halkların yaşam hakkını savunmak yerine bölge halklarının bir arada yaşama umuduna karşı asıl tehdidi iktidarınız oluşturdu” ifadelerini kullandı.   ‘Irkçı müdahale olmasaydı Suriye krizi yıkıcı hal almayacaktı’   Suriye'de insanların yerlerinden edilmesine sebep olan mezhepçi ve ırkçı dış müdahalenin değil, siyasal çözümü teşvik eden bir politikanın benimsenmiş olunması durumunda Suriye krizinin yıkıcı bir hal almayacağını kaydeden Feleknas, sözlerini şöyle sürdürdü: “Düzensiz göç ve sınırlardan denetimsiz geçişleri çeşitli gizli anlaşmalar ve amaçlar doğrultusunda teşvik ettiğinizi biliyoruz. Bir taraftan ucuz iş gücü, örgütsüz emek, güvencesiz çalıştırmayla sermaye sınıfı beslenirken, diğer taraftan mülteciler şantaj malzemesi haline getirilerek Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’den para almak gibi çok yönlü hesaplar yapılıyor. Avrupa Birliğinden alınan paralar karşılığında mültecilere karşı gardiyan rolünün üstlenilmesini asla kabul etmiyoruz. Göçlerin kaynağı olan yıkım süreçlerini ortadan kaldıran ilkeli ve yapıcı politikaların hayata geçirilmesini savunmaya devam edeceğiz.   Êzidî soykırımı   Yanı başınızda tarihin en büyük soykırımlarından biri yaşandı; Êzidîler katledildi, binlercesi topraklarından edildi. Şengal halkı özerk bir yönetim istiyor, Êzidîler maruz kaldıkları soykırımdan sonra kendi güvenliklerini sağlayabilme konusunda haklı gerekçelere sahiptir. Şengal'deki Êzidî özsavunma güçleri Türkiye için bir tehdit olmadığı halde hava saldırılarıyla bombalanıyor. Geçen seneki bütçede de Şengal'i bu kürsüde dile getirdim. Geçen seneden bu yana Şengal yine bombalandı ve saldırılar devam etti. Bu sene içinde Şengal'e 4 kez saldırdınız. Hastaneyi, Halk Meclisi’ni bombaladınız. Êzidî halkına karşı bu düşmanlık neden? Size karşı hiçbir tehdit oluşturmadığı halde bu halk neden saldırılarınızın hedefi oluyor? Bu bombardımanlar DAİŞ'in tamamlayamadığı katliamı devam ettirme isteğinden başka bir şey değildir. Êzidîlere saldırmaktan vazgeçin artık. Êzidî katliamına Birleşmiş Milletler ‘soykırım’ demişken, Avrupalı ülkeler tanımışken, siz halen kabul etmediniz. Almanya'da bir DAİŞ'li, Êzidî soykırımından sorumlu tutulup mahkum edilirken burada etkin bir soruşturma dahi yapılmıyor. Hatta Türkiye'de yüzlerce sivilin katledildiği DAİŞ saldırılarına dair de doğru düzgün bir soruşturma yok. Yaptıklarınız ortadayken dünya DAİŞ'le gerçek anlamda mücadele ettiğinize inanmaz.   DAİŞ’in kaçırdığı çocuklar Türkiye’nin başkentinde çıktı   DAİŞ çeteleri tüm savaş suçlarının yanı sıra en büyük insanlık suçunu Êzidî kadınlara karşı işledi. Yüzlerce kadın ve kız çocuğunu köle pazarlarında satan bu çetelerin kaçırdıkları kadın ve kız çocukları Türkiye'nin başkentinde ortaya çıktı. Dün Şengal'de yapılan bu kadın kırımı, bugün desteklediğiniz silahlı gruplar tarafından Efrîn'de ve yine desteklediğiniz Taliban yönetimi tarafından Afganistan'da yapılıyor. Afganistan yönetimi 55 yaşındaki bir adamın 9 yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenmesine onay veriyor. Kadınlar türlü işkencelere uğruyor. Afgan kadınları sanattan, spordan, eğitimden, kısacası yaşamın her alanından izole edildiler. Taliban'ın bu uygulamaları ortadayken Erdoğan Taliban için ‘Türkiye'nin inancıyla ters bir yanı yok’ açıklaması yapabiliyor.   Barışa hizmet eden bir Dışişleri Bakanı hiç olmadınız   Siz kadınları koruyan uluslararası sözleşmelere düşman, Afganistanlı kadınları şiddete maruz bırakan Taliban'ı VIP odalarda karşılayan bir Dışişleri Bakanısınız. Siz Efrîn'de kadınlara yönelik insanlık suçu işleyenlerin yanındasınız. Siz Türkiye'nin uluslararası itibarını yükseltmeye çabalayan, komşu ülkelerle sorunları diplomatik bir zeminde çözmeye, tüm halkları kapsayan barışçıl politikaları uygulamaya dair bir misyon üstlenmiyorsunuz. Siz şimdiye kadar toplumsal barışa hizmet eden bir Dışişleri Bakanı hiç olmadınız.   Türkiye ancak AKP'nin gidişiyle itibara kavuşacak   Asker postalını, diplomasinin önüne koyan anlayış, Türkiye'yi, çözümsüzlüğü dayatan ve kriz üreten bir ülke konumuna getirdi. Doğu Akdeniz'de yalnızlaşmayı, Libya'da, Suriye'de ve Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün tarafında olmayı Türkiye hak etmiyor. Türkiye, ekonomik kaosa sürüklenmeyi ve bunun sonucunda Katar gibi ülkelere parsel parsel satılmayı hak etmiyor. Türkiye ancak AKP'nin gidişiyle, dünyada hak ettiği itibara kavuşacak, komşularla müzakere ve diyaloğa açık ve kadınlar için güvenli bir ülke olacak.”