Kadına yönelik şiddet önergesi reddedildi 2021-11-24 17:06:33     ANKARA - HDP’nin 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Genel Kurul’da görüşülen araştırma önergesi AKP ve MHP oyları ile reddedildi. Önergeye dair söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, milletvekillerine “Kadınların gördüğü şiddet için milletin vekilleri olarak ne yapıyoruz?” diye sordu.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından sürekli artış gösteren kadınlara yönelik fiziksel, duygusal, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetin sebeplerinin araştırılması, kadına yönelik şiddetin önlenmesi,  toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, etkin politikaların oluşturulması, yasaların ve uluslararası sözleşmelerin etkin bir biçimde uygulanması için Meclis Araştırması verdi.   HDP’nin verdiği araştırma önergesi Genel Kurul’da görüşülen İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşülmesi öncesinde değerlendirildi.    ‘Altı günde 285 kadın katledildi’   HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy verdiği önergeye ilişkin söz aldı. Mirabel kardeşleri anarak konuşmasına başlayan Oya, erkek devlet şiddetine, savaşa ve yoksulluğa karşı mücadele eden, kadın hareketinin mücadelesiyle kazandığı haklarından vazgeçmeyen, cezaevinde olan Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ, Ayşe Gökkan şahsında tüm kadın siyasetçileri dillendiren Oya, “Evet, dolar 13,5 lirayı gördü. Kadınlar yoksullaşıyor, kadınlar işsiz, çalışan kadınlar güvencesiz, kadınlar ekonomik şiddete ve yoksulluğa karşı isyanda. 1 Ocak’tan itibaren, bu yılbaşından itibaren 23 Kasım’a kadar, üç yüz yirmi altı günde en az 285 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Erkekler tarafından katledilen 193 kadının ölümü basına ‘şüpheli’  olarak yansıdı. Ve bu ay, sadece kasımın yirmi üç gününde ise erkekler, 29 kadını katletti ve 41 kadını da yaraladı. Evet, kadınlar, en yakınındaki erkekler tarafından, evlerinde, işlerinde, işlerine giderken, yolda, otobüste, sokak ortasında erkekler tarafından katlediliyor” dedi.    ‘Kadının ve çocuğun beyanı esastır bunu kafanıza kazıyın’   Kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarının boyutunun artık bir kadın “kırımı” haline geldiğine dikkat çeken Oya, “Türkiye'de son on sekiz yılda 542.821 kız çocuğu doğum yaptı biliyor musunuz? Siz ne yapıyorsunuz? Dördüncü yargı paketinde -dediniz ki yeni bir yargı paketi, evet, yargı reformu- cinsel istismar suçlarında ispat yükümlülüğü getirdiniz. Şiddeti önlemeniz, kadınları şiddete karşı korumanız ve şiddet faili erkekleri cezalandırmanız gerekirken cinsel istismar suçlarına ispat yükümlülüğü getirerek failleri ödüllendirdiniz ve failleri koruyacağınızı gösterdiniz. Cinsel istismar suçlarında kadının beyanı esastır, çocuğun beyanı esastır, bunu artık kafanıza kazıyın” diye belirtti.   ‘Söylemleriniz kadınların, çocukların şiddete maruz kalmasına neden oluyor’   Oya şöyle devam etti: “Kadın düşmanı politikalar; kadınların toplum içerisindeki rolünü biyolojik özelliklerine indirgeyip ikinci sınıf vatandaş haline getiren, kadını aile içine hapsedip ev içi emek, hasta, yaşlı, çocuk bakımını kadınların sırtına yükleyen; erkeklere kadının hayatı, bedeni, emeği üzerinde karar hakkı veren; makbul kadın yaratma çabasıyla topluma pompalanan o erkek egemen, kadın düşmanı politik söylemler var ya, kadın-erkek eşitliğine inanmayan yöneticiler, kürtaj ve nafaka hakkına saldırı kampanyalarınız, kadınlara ‘3 çocuk doğurun, 5 çocuk doğurun.’  tavsiyeleriniz ve ‘Sinirlenirse çay getirin.’  öğütleriniz, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme gerekçesi olarak LGBTİ+'ları hedef göstermeniz, tüm bunların hepsi kadınların, çocukların ve LGBTİ+'ların şiddete maruz kalmasına neden oluyor.”   ‘Erkek egemen sistem katillere bu savunmaları söyletiyor’   Erkekleri güçlendiren cezasızlık politikaları sonucundan kadınların katledildiğini ve faillerin savunmalarının hep aynı olduğuna vurgu yapan Oya, “Hepsi aynı ağızdan aynı şeyi söylüyor, bakın: ‘Akıl sağlığım yerinde değil.’ ‘Namus için işledim.’ ‘Hak etmişti.’ Peki, bu ifadeleri bu katillere kim ezberletiyor? Çok net çünkü bu katillere bu sistem bu savunmaları öğretiyor. Cinsiyetçi ve kadın düşmanı söylemleriyle erkek egemen sistem katillere bu savunmaları söyletiyor. Kadın katillerine haksız tahrik indirimleri, iyi hâl indirimleri havada uçuşurken ölmemek için meşru müdafaa hakkını savunan Çilem Doğan on beş yıl hapse mahkûm edildi bu ülkede. Aleyna Çakır'ın katili Ümitcan Uygun'un sokaklarda elini kolunu sallayarak gezmesine izin verildi; peki, ne oldu? Esra Hankulu katledildi” şeklinde konuştu.   ‘İstanbul Sözleşmesi biziz’   İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile birlikte, kadınların mücadele ve kazanımlarına savaş açıldığını dile getiren Oya, “Ama siz bir şeyi unutuyorsunuz: İstanbul Sözleşmesi biziz, biz kadınlar ‘İstanbul Sözleşmesi biziz.’ diyoruz. Bugün, vermiş olduğumuz mücadelemizin size ve kadın düşmanı politikalarınıza cevabı, kendi hayatlarına ve haklarına sahip çıktığı için sokaklarda polis şiddetine uğrayan kadınların, Salihli'den İkizdere'ye toprağına sahip çıkan kadınların ‘ILO'nun 190 sayılı Sözleşmesi'ni, iş yerinde şiddet ve tacize karşı mücadele sözleşmesini hızla onaylayın.’ diyen DİSK'li kadınların, hani yok saydığınız, her yerde ve her seferinde ölüme terk ettiğiniz trans kadınların, bunların hepsinin ortak, birlikte mücadelesinden gelecek. Evet, biz, 25 Kasımda memleketin dört bir tarafında sokaklardayız, haklarımızdan, hayatlarımızdan birbirimizden ve İstanbul Sözleşmesi'nden asla vazgeçmiyoruz” ifadelerinde bulundu.   ‘Yönetemeyenlerin anlayışından kadınlar şiddet görüyor’   HDP’nin verdiği önerge üzerine konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü ise, son yıllarda kadın ve şiddet kavramlarını yan yana çok sık duyduklarını belirtti. İstanbul’da tanımadığı bir erkek tarafından katledilen Başak Cengiz’i örnek gösteren Jale, “ ‘Normalde beni darp ediyordu, hıncını benden almamak için 3 aylık bebeği öldürdü özellikle.’ diyen Beyza Nur Erol'dan mı söz edeyim? Yoksa o hani ülkeye akın akın giren Afgan erkekleri tarafından Gebze'de öldürülen Ayşegül'ü mü anlatayım size? Sadece canice öldürülenler mi; kadının gördüğü şiddet, sadece kadın cinayetleri ve fiziksel şiddetle sınırlı değil ne yazık ki. Ülkeyi yönetemeyenlerin anlayışı, söylemi ve elleriyle kadınlar, ne yazık ki ekonomik, psikolojik, dijital olarak şiddet görüyor bu ülkede” şeklinde konuştu.   ‘584 milletvekili olarak ne yapıyoruz’   Milletvekillerine , “Kadınların gördüğü şiddet için milletin vekilleri olarak ne yapıyoruz?” diye soran Jale, “Ben, size ne yapıldığını söyleyeyim: Sosyal medya sayfalarından kınama mesajları paylaşılıyor, şehrimizde ise taziye ziyaretlerine gidilip medyaya poz veriliyor ya da davalar takip edilerek basına demeçler veriliyor. Peki, 584 milletvekili olarak, milletin vekilleri olarak bu kadınların canından sorumlu değil miyiz? Bir erkek çıkıyor gece yarısı karar veriyor, ‘İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıyoruz.’ diyor ve muhalefet partileri dışında tek bir vekil, özellikle de AKP'li kadın vekiller tek bir cümle kullanmıyor. En çok da bu kadın vekillerin sessizliği içimizi acıtıyor. Ve Bakan, nereye baktığı belli olamayan İçişleri Bakanı anlatıyor mevzuatta neler yaptıklarını; 2018'den beri polislerin eğitildiğini söylüyor, sonuç? Öldürülen Şebnem. Polis kapıyı çalıyor, ses yok diye dönüyor, Şebnem öldürülüyor. Artık gerekli sorumluluğu almamızın zamanı geldi de geçmiyor mu? Tüm milletvekilleri olarak gerekli sorumluluğu almak için harekete geçmeliyiz” sözlerini kaydetti.    Önerge AKP ve MHP’nin oyları ile reddedildi.