Ayşe Acar Başaran: Kadınlar size boyun eğmez 2021-11-05 12:16:37   ANKARA - Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Bir kez daha tekrarlıyoruz; ne siyasi soykırım davalarınız ne siyasi darbe teşebbüsleriniz HDP’lilere, Kürtlere, kadınlara geri adım attıramaz. Kürtler size boyun eğmez, kadınlar size boyun eğmedi, boyun eğmez; bu da size dert olmaya devam edecek” dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, partisinin Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında kadın gündemine değerlendirmelerde bulundu.    ‘Kobanê dünyaya örnek olmaya devam ediyor’   1 Kasım Dünya Kobanê gününü selamlayarak konuşmasına başlayan Ayşe, Kobanê’nin  DAİŞ çeteleri tarafından düşürülmek istendiğini ancak bunun karşısında kadınların büyük bir direniş ve mücadele ile Kobanê’yi özgürleştirildiğini hatırlattı. Ayşe, “Şu anda Kobane’de yeni bir yaşam modeli kendini var etmeye ve tüm dünyaya örnek olmaya devam ediyor. Buradan başta Kobanîli kadınlar olmak üzere bütün Kobanî halkını bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz” dedi.   ‘Türkiye siyasi tarihine kara bir leke’   Partilerine dönük 4 Kasım siyasi soykırım operasyonlarının 5’nci yıl dönümüne değinen Ayşe, “Bir gece yarısı, aralarında o dönemki eş genel başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın bulunduğu birçok arkadaşımızın evine baskın yapıldı, akabinde de bu darbe sonucunda arkadaşlarımız tutuklandı. 4 Kasım darbesi, Türkiye’nin siyasi tarihine kara bir leke olarak girmiştir. O gün sadece demokratik siyaset rehin alınmadı, o gün kadın mücadelesine, kadın kazanımlarımıza yönelik bir saldırı olarak geliştirildi. Hala 4 Kasım’dan bu yana devam eden siyasi soykırım operasyonları nedeniyle arkadaşlarımız cezaevinde rehin olarak tutuluyor ve hasta tutsaklar içinde yer alan Aysel Tuğluk hala intikamvari bir yaklaşımla, 7 Haziran seçiminin yenilgisinin intikamı için cezaevinde rehin tutulmaya devam ediyor” diye belirtti.   ‘Dünkü fotoğraf direniş ve mücadelenin resmiydi’    Darbenin karşısında direndikleri ve tepkilerini göstermek amacıyla dün bir çok kentte eylem gerçekleştirdiklerini anımsatan Ayşe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dün bir fotoğraf direnişin örneği ve mücadelenin resmiydi. Van’da kadın arkadaşımızın, tıpkı İdris Baluken’e yapıldığı gibi kendi başını eğmeye çalışan polise verdiği cevap aslında bütün kadınların, Kürtlerin, HDP'lilerin iktidara verdiği mesajdı. Kadın arkadaşımız, ‘Biz kadınların başını eğemezsiniz’ diye cevap verdi. Aslında biz bu cevapları Deniz Poyraz katledildikten sonra annesinin verdiği mücadeleden biliyoruz. Biz de bir kez daha tekrarlıyoruz; ne siyasi soykırım davalarınız ne siyasi darbe teşebbüsleriniz HDP’lilere, Kürtlere, kadınlara geri adım attıramaz. Kürtler size boyun eğmez, kadınlar size boyun eğmedi, boyun eğmez; bu da size dert olmaya devam edecek.”   Ayşe’nin konuşmasından satır başlıkları şöyle:   Türkiye’nin sürekli gündemlerinden biri kadına yönelik şiddet ve katliam. Kurumların, yetkililerin kamuoyunu bilgilendirecek net istatistikler vermediği ortada. Basına düşen istatistiki bilgilere göre; Ekim’de 22 kadını öldürdü, en az 53 kadına şiddet uygulandı, en az iki çocuk öldürüldü, en az 49 çocuk istismar edildi,  en az 280 kadını taciz edildi. 23 yaşındaki Gıda Mühendisi Şebnem Şirin, Denizli'de Furkan Zıbıncı tarafından katledildi. Annesi Pervin Şirin, Şebnem’in Denizli’de ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’ eylemlerine katıldığını söylemiş. Pervin Şirin, ‘Ben kendim zamanında Özgecanlar ölmesin diye pankartlar tuttum, adliye önlerinde eylemler yaptım. Ben kızımı kurtaramadım. Her seferinde ‘bu son olsun’ diye pankart tuttum’ diyor. Bizler de her seferinde bir kadın daha erkek şiddeti sonucu katledilmesin diyoruz.    Erkek yargı söz konusu kadınlar olunca cezayı bol veriyor   Yine, geçen yıl Cemal Metin Avcı tarafından katledilen Pınar Gültekin’in Muğla’da duruşması vardı geçtiğimiz hafta. Aradan bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen katil Avcı'nın ‘haksız tahrikten’ yararlanması istemesi nedeniyle dava sonuçlanmadı ve Avcı’ya henüz ceza vermiş değil. Ancak bu yargı, Pınar’ın annesi Şefika Gültekin hakkında jet hızıyla soruşturma açabiliyor, yine aynı erkek yargı söz konusu kadınlar ve kadın mücadelesi olunca cezayı bol vermekten imtina etmiyor. Bunun bir örneği TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’a verilen cezaydı.  Tam 30 yıl ceza verildi ve üstelik tutukluluğunun üzerinden bir yıl bile geçmeden! Yine bu yargı, iktidarın yargısı, cezai ehliyeti olmamasına rağmen 96 yaşındaki Aliye Yabansu’ya 'cumhurbaşkanına hakaret'ten ceza verebiliyor.   Baskı politikalarınız bizi yıldırmayacak   Yine bu erkek yargı, kendisine şiddet uygulayan Hasan Karabulut’a karşı özsavunma hakkını kullanan Çilem Doğan’a verilen 15 yıl hapis cezasını onadı!  Aslında, yargı bu kararlarla kadın düşmanlığını her seferinde göstermiş oluyor. Çilem bir mektup yazdı cezası onandıktan sonra. Diyor ki mektubunda:  ‘15 yıl cezayı oynayarak, Çilem Doğan'ı hapsetmediniz. Siz, 8 yaşındaki bir çocuğu ve dünyadaki bütün kadınları hapsettiniz. Erkek adaletten bir şey beklemedik, beklemiyoruz. Yine bizi yanıltmadı. Biz kadınlar, ‘Kirpiğimiz yere düşmesin’ diye omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz.   5’nci Yargı Paketi   Kadına yönelik şiddet ayyuka çıkmışken iktidar ne yapıyor? Yine bir yargı paketi! Her yargı paketinde reform diye yola çıkıldı ancak insan hakları adına adım atılmadı, kadın kazanımların hedef alındı. Bu 5’inci yargı paketi de yine bizi şaşırtmadı; kadınların değil, erkeklerin talebine göre düzenlendi.  Çocukların teslimine dair bir düzenleme var. Biz bu düzenlemenin kadınların nasıl bir riskle karşı karşıya kalacağı bir düzenleme olduğunu biliyoruz. Çünkü çocuk teslim büroları olacak ve kadınlar bu bürolara gittiklerinde nasıl korunacaklar diye herhangi bir düzenleme yapılmamış. Çocuk teslimi yaparken kadınları kim koruyacak? Kadınları korumak için herhangi bir adım atılacak mı? Erkeklerin taleplerine göre yasa çıkarmaktan vazgeçin, kadınların daha acil talepleri var. Bir düzenleme yapacaksanız eğer kadınları nasıl koruyacağına dair düzenleme yapın!    Sokakta insanlar şiddete kafasını çevirmediği için katlediliyor   Meclis’te bu yasalar hazırlanırken kadınları korumak isteyenler de bu şiddetin bir hedefi haline geliyor. Geçen Ankara Batıkent’te iki kız çocuğuna yönelik tacizi engellemek isteyen 28 yaşındaki Haydar Can Kılıçdoğan, tacizciler tarafından katledildi. Suçun tanıkları Batıkent Meydanı’nda kadınların madde bağımlıları tarafından sürekli taciz edildiğini, Emniyet’e yapılan şikayetlerden ise sonuç alınmadığını dile getiriyor. İşte bu cezasızlık politikası daha birçok katliama ve şiddet suçuna zemin hazırlıyor. Ne taciz edene, ne tacizi görmezden gelene bir yaptırım yok; sokakta insanlar iktidarın yaptığı gibi kadına ve çocuğa şiddete kafasını çevirmediği için katlediliyor.   Devlet Kürt kadınlarının bedenlerine saldırarak sindirmeye çalışıyor    Bu şiddetin başka bir boyutu da Van’da gerçekleşti. Van’da görev yapan uzman çavuş Talip K., lise öğrencisi iki çocuğa cinsel istismarda bulunmaktan tutuklandı.  Cinsel saldırıya maruz kalan iki çocuğun, ifade için gittikleri emniyette polisler tarafından olayın kapatılmasına dönük yönlendirilmeye çalışıldı. Suçu işleyen üniformalı olunca suçu örtmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Batman’da İpek Er’e tecavüz ederek ölümüne neden olan Musa Orhan’da olduğu gibi, Gülistan Doku’nun kaybettirilişinde olduğu gibi Kürdistan’da kadınlara karşı özel bir savaş politikası olduğunu biliyoruz. Kürdistan’da taciz ve tecavüz iktidar tarafından savaş aracı olarak kullanıyor. Son örneği de Hakkari’de gündem gelen vakalar. Devlet ve iktidar, Kürt kadınlarının bedenlerine saldırarak, yıldırma ve sindirme politikalarını devreye koyuyor.    7 Kasım’da genç kadınlar sanat yarışmasında buluşuyor’   Kürdistan’da tecavüz çetelerinin kılına dokunmayanlar adalet talebinde bulunan Emine Şenyaşar’a kolundaki seruma rağmen müdahale ederken hiç tereddüt yaşamıyor. Çünkü amaç belli,  politika belli. Düpedüz Kürt ve kadın düşmanlığı bu. Kürdistan’daki  özel savaş politikalarına karşı gençlik meclisimizin başlattığı ‘Bağımlılığı Kıralım, Yeni Yaşamı Kuralım’ kampanyası. Bu kampanya Kürdistan’da, hem uyuşturucu hem de özellikle genç kadınların cinsel birlikteliğe  zorlanmasına karşı başlatıldı. Kampanya kapsamında birçok il ve ilçede yapılan etkinliklerle gençlerle ve toplumla bilinçlenme buluşmaları gerçekleştirildi. Bu kampanya kapsamında 7 Kasım’da Batman’da kampanyaları kapsamında genç kadınlar sanat yarışmasında buluşuyor. Resim ,şiir ,öykü, fotoğraf ve folklör yarışmasının finalini gerçekleştirecekler. Gençler, iktidarın kendilerine dayatılan politikalara karşı ses çıkardıkları için, iktidarın istediği bir gençliği kabul etmedikleri için de gözaltı ve baskılarla sindirilmek isteniyor. Gençler susmadı, susmayacak. Gençlerin iradesini teslim alamayacaksınız.   20 yıl sonrasına yaşanacak bir dünya bırakmıyorlar   Kadın yoksulluğuna hayır demek için kadınlarla buluşmaya devam ediyoruz. Geçen hafta Dersim’de ‘Kadın ve Ekoloji’yi konuşmak için bir araya geldik. Bir süre dünyaca ünlü iklim aktivistlerinden biri demişti: Evimiz yanıyor. Mevsimler birbirine geçiyor, buzullar eriyor. Bir tarafta sular yükselirken diğer tarafta kuraklık yaşanıyor. Dünyanın ekolojik dengesi alt üst olmuş durumda. Bir tek ağaca bile sıkı sıkı sarılmamız gerekirken erkek iktidarlar yine bildiğini okuyor. Bugün ceplerine 5 kuruş -pardon, milyon dolarlar- girsin diye 20 yıl sonrasına yaşanacak bir dünya bırakmıyorlar. Ormanlar yanıyor, söndürecekleri yerde birilerini suçluyorlar. Ne hikmetse onlar birilerini suçlarken tamamen yanan arsayı ertesi hafta imara açılmış görüyoruz. Nerede bir nefes, nerede bir yudum su görseler tüketme derdindeler. Özellikle Dersim’de doğa talanına barajlar ile başladılar; orman yangınları, maden projeleri ile devam ediyorlar. Dersim’de ormanlar yanmıyor, yakılıyor hem de devlet eliyle. Orada sadece ormanlar yakılmıyor, ormanları yakma politikasıyla halkın kimliğine, kültürüne, değerlerine bir saldırı var.    Dosyaların yüzde 70’i reddedildi   Yine İzmir’de KHKli kadınlarla buluştuk. KHK’li kadınlar sendikal haklarını kullandıkları için, dernek üyesi olmak gibi kişilerin anayasal haklarını kullandıkları için işlerinden edildiler. OHAL Komisyonuna başvuranların dosyaların yüzde 70’i reddedildi. Bu süreçte bu insanlara adeta sosyal bir ölüm dayatıldı. Ne kamuda verildi, ne kredi verildi, ne de hakları geri verildi. KHK’liler bu süreçte iş kazalarında yaşamını yitirdi, intihara sürüklendi. Bazılarını dalga geçer gibi yaşamlarını yitirdikten sonra işlerine iade ettiler. Bu durum da en çok kadınları vurdu tabi. Daha çok kadın güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda kaldı. Kadınları ekonomik ve politik alanlardan çekebilmek için KHK ile uzaklaştırdıkları yetmedi, ailelerinin iş imkanlarına bile el uzattılar. Peki sonucu ne oldu? Kadınlar yine buluştu, yine örgütlendi, yine direndi. Kadınlar erkek egemen zihniyete dedi ki ‘Elinizden geleni ardınıza koymayın, direnir, dayanışır, yine yaşarız!’   Peki halka ne ayırıyor?   Biliyorsunuz ki Meclis’te bütçe süreci devam ediyor. Milletvekillerimiz, Bütçe Komisyonu’nda kadınların nasıl bir bütçe istediğini anlatıyor. Kadınları derin bir yoksulluğa hapsetmek ve yaşamdan adeta silmek isteyen AKP-MHP iktidarı, bir yandan yandaşları tıka basa doyururken diğer yandan savaşa yüzde 86 bütçe ayırıyor. Peki halka ne ayırıyor? Hiçbir şey! Halk asgari ücretle ev kirasını ödese elektriğini; suyunu ödese doğalgazını ödeyemiyor. Krize hapsedilen halka, her seferinde ekonomisine sıkılan kurşunun faturası çıkarılıyor. İşte buna itiraz etmek için biz kadınlar bütçede kadın sözünü kurmak adına İstanbul’da ‘Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçe’  çalıştayında buluştuk. Bakanlık kalemlerinin halk tarafından okunmasının zorluğundan savaşa ve ranta ayrılan bütçeye, kadına yönelik şiddete karşı mücadele için ayrılması gereken bütçeden kadınların kazancından kesilen vergilere kadar her konuyu tartıştık. Taleplerimizi, beklentilerimizi derledik ve söz verdik: Tarladan, atölyeden, kampüsten, fabrikalardan, evlerden yükselen talepleri Meclise taşıyacağız. Şeffaf bir bütçe için direteceğiz. Tam da şuan da arkadaşlarımız bütçe komisyonunda bunun mücadelesini veriyor.”   Kadın Meclisi 10 Kasım’da toplanıyor   Ayşe son olarak 10 Kasım’da Kadın Meclisi’nin 25 Kasım gündemiyle toplanacağını belirterek, “Hem çalışmalarımıza yoğunlaşacak hem de yeni dönem hattımızı hep beraber çizeceğiz. Bunun sözünü kuracağız. Biz kadınlar her dönemin beklentilerine cevap veren politikalar üretmek adına her alanda buluşacağız” dedi.