Meral Danış Beştaş: Kobanê Davası’nı canlı yayınlayın 2021-11-03 08:27:15     ANKARA - Meclis Genel Kurulu’nda Kobanê Davası’na dair konuşan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Gelin, canlı yayınlarda bu duruşmaları yayınlayın, biz açığız buna. HDP, orada ne söylüyor ne anlatıyor, hakikat nedir, 84 milyon insan ve dünya bunu duysun” dedi.   Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen “Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin geneli üzerine söz alan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Kobanê Davası’na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘İfadelerin alınmadığı bir dosya’   HDP’li siyasetçilere yönelik Sincan Cezaevi Kampüsü’nde süren Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 8 Kasım’da görülmeye devam edileceğini kaydeden Meral, “Kobanê protestoları 2014 yılında oldu, 8 soruşturma savcısı değişti ve dosya açıktı, gizli değildi, ifade vermeye gitmek isteyenlerin bile geri çevrildiği, ifadelerin alınmadığı, ‘Gidin, sonra gelin’ dendiği bir soruşturma dosyası, şimdi tutuklamayla devam ediyor. Ne oldu? 2018 yılına kadar hiçbir gözaltı yoktu, hatırlanır tabii yakın tarih, 24 Haziran 2018'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri vardı. O zaman, Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, meydan meydan dolaşarak Demirtaş'a -çünkü HDP'nin Cumhurbaşkanı adayıydı alanlarda propaganda yaptı- her türlü cümleleri kullandı ve sistematik Kobanê protestolarını gerekçe yaparak bir kampanya yürüttü” dedi.   ‘Savcı özel bir savcı’   Kobanê Davası savcısı Ahmet Altun’un özel olarak atandığını kaydeden Meral, savcının yaptıklarını ise şöyle sıraladı: “Bu savcı özel bir savcı; delil yoktu o tarihe kadar, hiçbir delil bulunamamıştı, sadece siyasi haber kupürleri vardı. Dosya öylesine sıradan bir tahrik dosyasıydı ve bu Ahmet Altun gelir gelmez tüm savcılıklara, Türkiye'nin tüm savcılıklarına, öncelikle protestoların yaşandığı illere ‘acil’ koduyla ‘Tanık arıyorum’ dedi. Ne demişti? ‘İtirafçı tespitini, pişmanlık yasasından yararlanmak isteyenleri derhâl savcılığımıza bildirin, tanık araştırın.’ Tabii, talimatın diğer anlamı ‘Yoksa da yaratın’ talimatıydı. Ne oldu sonra? Ahmet Altun gelir gelmez dosyada gizlilik kararı verildi. Düşünün, aradan dört yıl geçmişti ve Ahmet Altun -sonra onu da anlatacağım- kendisince bu kumpasın en önemli aktörü olarak 3 bin 530 sayfalık bir iddianame hazırladı ve mahkeme de tayin edilen bir mahkemeydi, bir haftada 3 bin 530 sayfayı okudu ve kabul etti. Öyle bir hâle geldi ki tanık avına çıktı, bir tek gazetelere ‘Tanık arıyorum’ diye yazmadı; bunu ben ezbere söylemiyorum, bunu dosyadaki bilgi ve belgelerden söylüyorum, bütün müzakereler elimde.”   Gizli tanığın ifadesinde Kobanê yok   Dosyada yer alan itirafçı Kerem Gökalp’e dair de konuşan Meral, “Bu Kerem Gökalp, itirafçı, teslim olmuş iddiaya göre, tutuklanmış, cezaevinde; sonra bunu apar topar Ankara'ya getirmişler, Emniyet 15 gün gözaltı izni almış, gözaltındayken buna, bu davanın ana omurgasını oluşturan ifade imzalatılmış. İmzalatılmış, çünkü gizli tanıklarla ifadeleri aynı. Kerem Gökalp'ın ilk ifadesinde de ne Kobanê var ne HDP var ne böyle bir iddia var ne böyle bir soru var. Ne yapmış savcı? Bir delil yaratmış, çok açık bir şekilde ve diğer gizli tanıkları da aynı şekilde bu dosyaya dâhil etmiş” ifadelerini kullandı.   ‘Önce tutukladılar, sonra delil yarattılar’   Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da tanık, itirafçı ve gizli tanıkların beyanları öncesi tutuklandığının altını çizen Meral, “Kerem Gökalp'ın ifadesi 7 Ocak 2020 tarihli. Bu kadar acele etmelerine rağmen bu ifadeyi bulamadılar, gizli tanıkların ifadesiyse 4 Mart 2020. Önce tutukladılar, sonra delil yarattılar; bu kadar da açıkça ortada bir kumpas var. Peki, bu ifadeler nereden geldi? Kendileri mi başvurdu, savcı mı buldu? Buna ilişkin hiçbir bilgi dosyada, klasörlerde geçmiyor. Burada çok dikkat çekici bir şey var; Kobanê soruşturmasını hazırlayan, davayı açan savcı ile Yargıtay başsavcısı anlaşmış ve kumpası yürütmüşler. Partimizin kapatma iddianamesinin 742'nci sayfasında yer alan Gökalp'in ifadesi Kobanê dosyasında var, 743'üncü sayfa dosyada yok ama deliller arasında sayılmasına rağmen o ifadeye avukatlar ulaşamadı. Kapatma davasını açan başsavcı ve iddianameyi hazırlayan Ahmet Altun mahkemeden evrak saklıyorlar. Düşünün, ifadenin bir bölümünü kapatma davasına, bir bölümünü iddianameye alıyor ve bu konuda klasörlere ekleme gereği bile duymuyor; bu, kumpasın ispatıdır işte” dedi.   ‘Müdahilin yapamayacağı tek şey lehe delil toplamaktır’   Davaya müşteki olarak katılanları da tek tek sayan Meral, “Şimdi, şunu söyleyeceğim: Bir dosyada müdahale nedir? Müdahale: Savcıyla yan yana o davada cezalandırmayı istemektir. Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda iki ayrıksı nokta var: Müdahil tutuklama isteyebilir, delil toplamasını isteyebilir, tahliye isteyebilir. Müdahilin yapamayacağı tek şey lehe delil toplamaktır. Onu sadece savcı yapabilir ama savcının yapamayıp müdahilin yapabileceği bir iş var ki mahkemeyi reddedebilir yani Adalet Bakanlığı mahkeme heyetini reddedebilir. Emniyet Genel Müdürlüğü, Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma delil topluyor. Kobanê kumpas davasında delilleri oluşturanlar, hazırlayanlar, o davada müdahil koltuğunda ceza istiyor zaten. O delile niye güvenilsin, kim güvenebilir o delile? Zaten taraf, taraf olan bir kurum delil toplayamaz, hukukta böyle bir şey yok” ifadelerini kullandı.   ‘Yargı, yürütme, yasama birleşti’   “Adalet Bakanlığı ile savcı arasındaki ilişkiyi sanırım anlatmama gerek yok” diyen Meral, “Adalet Bakanı ve Bakanlığı bu davada taraf olamaz. Biz, hep yargı, yürütme, yasama birleşti diyoruz ya, burada siyasi olarak değil, fiziken birleşmiş. Adalet Bakanı orada, karar veren mahkeme orada, savcı orada ve bizim arkadaşlarımız rehin. Hepsi birleşmiş bu yargılamayı yapıyor. İşte, kuvvetler birliği dediğimiz, Kobanê kumpas davasında tam olarak mahkeme heyeti nezdinde orada vücut bulmuş. Hangi mahkeme heyeti, müdahilin Adalet Bakanlığı -ve bütün bakanlıkların saydım- olduğu bir dava dosyasında özgürce karar verebilir, nasıl tarafsız, bağımsız olabilir mümkün mü bu” diye sordu.   ‘Hakan Buksur niye hiç aklınıza gelmiyor’   Kobanê eylemlerinin iktidar sözcüleri tarafından Yasin Börü üzerinden istismar edildiğini söyleyen Meral, ekledi: “Yasin Börü, Diyarbakır'ın evladı, bu halkın evladı; ben öncelikle kendisini rahmetle anıyorum, mekânı cennet olsun.  Mesela, Hakan Buksur niye hiç aklınıza gelmiyor? Hamdi Caner, 16 yaşındaki Sinan Toprak, Bilal Gezer, Davut Nas 17 yaşında, Hasan Gökgöz, Farız Yıldız, Ahmet Albay; 8 yaşında ya, 8 yaşında Beşir Remezan Arif... Bunların isimleri neden yok? Çünkü siyasi istismar ve suistimalin malzemesi hâline getirilecekler. Yani bu cehalet mi, yalan mı? Sayıyı yanlış söylemek, yılı yanlış söylemek bunu halkın, kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”   ‘Kobanê davası değil, kumpas davası’   Davanın suçlama kısmının medyada yer aldığını ancak savunmanın yer almadığını vurgulayan Meral, “Gelin, canlı yayınlarda bu duruşmaları yayınlayın, biz açığız buna. HDP, orada ne söylüyor ne anlatıyor, hakikat nedir, 84 milyon insan ve dünya bunu duysun. Eğer canlı yayını kabul etmiyorsanız kameraları içeri alın, akşam ana haber bültenlerinde gösterin, arkadaşlarımızın orada ne söylediğini bütün Türkiye görsün. Evet, orada görülen bir Kobanê davası değil, HDP'ye kumpas davasıdır. Açıkçası buradan tüm muhalefet partilerine, tüm demokrasi güçlerine, sendikalara, odalara, demokrasinin bütün savunucularına şu çağrıyı yapıyorum: Gelin, bu tarihî davayı izleyin; ezbere HDP'ye yapılan suçlamaları yandaş medyadan izlemeyin. Gelin, o mahkeme salonunda neler dönüyor, bu kuvvetler nasıl hep birlikte bir partiyi ötekileştirip kriminalize ediyor... Bütün muhalefete sesleniyorum, biz açık çağrı yapıyoruz çünkü kendimize güveniyoruz” şeklinde konuştu.   ‘IŞİD yenildiyse o zihniyetin temsilcileri de yenilecek’   “Bu kumpası biz çökerteceğiz, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın” diyen Meral, şöyle konuştu: “Bu kumpas davasında dik duran, ilkelerimizi, partimizi, halkımızı savunan tüm arkadaşlarımıza buradan grubum adına sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Ne siz mahkeme salonlarında yalnızsınız ne biz dışarıda yalnızız. Dünyanın her tarafında bizimle dayanışma gösteren, gerçekleri bilen milyonlar var ve bunu er geç göstereceğiz. Tıpkı, dün Kobanê’de olduğu gibi ve nasıl ki Kobanê'de IŞİD yenildiyse o zihniyetin temsilcileri de yenilecek, ahd olsun ki yenilecek.”