Saliha Aydeniz: Bu tezkere Kürdün fermanıdır 2021-10-26 18:57:50     ANKARA - Meclis Genel Kurulunda konuşan DBP Eş Genel Başkanı  Saliha Aydeniz, “Halkları daha da yoksullaştıracak, kutuplaştıracak, yeni felaketlere sürüklemeye sebep olacak en önemlisi de Kürdün fermanı olacak bir tezkere onaya sunuluyor” dedi.   Meclis Genel Kurulu’nda AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla getirilen Irak ve Suriye tezkeresinin görüşmeleri başladı. Meclis Genel Kurulu genel görüşmeler ardından Danışma Kurulu önerisinde en fazla iki konuşmacıya söz verilmesi oylamaya sunuldu. Önerinin kabul edilmesi ardından Meclis Başkanlığı tarafından okunan tezkerenin okunmasıyla görüşmelere geçildi.   İyi Parti ve MHP’li vekillerin söz almasının ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz söz aldı.   İktidarın dış politikada yanlış yapma istikrarına sahip olduğuna dikkat çeken Saruhan, “Yakın tarihimize baktığımızda, dış politikada böylesi sorumsuz davranan bir iktidarı bu ülke görmedi diyebiliriz. Diplomasi yerine kabadayılık, devlet aklı yerine akılsızlık, iç iktidar hesapları ile dışarıda çatışmaların parçası olan bir zihniyet. Doğu Akdeniz fiyaskosu da böyle yaşanmıştır, Mısır’la ilişkiler de böyle altüst edilmiştir. Ege politikaları da böyle çözümsüz kalmıştır. Libya tuhaflığı da böyle ortaya çıkmıştır. Bu adımlar yanlıştır dediğimizde, diplomasiyle çözülmesi gereken sorunları askeri yöntemlerle çözemezsiniz dediğimizde, bizi yerli olmamakla suçlayanlar, sonunda bizim dediğimiz noktalara gelmişlerdir” dedi.    ‘Çare Washington’da değil Meclis çatısı altındadır’    Kürt sorununa demokratik ve barışçı çözüm konusunda ısrarcı olduklarını ifade eden Saruhan, bu sorunların ve çatışmaların gözyaşları ile değil, diyalogla çözülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Saruhan, “Çare Washington’da, Moskova’da değil, Ankara’da, bu Meclis çatısı altındadır. Kendi sınırlarında yaşayan Kürtlerle, komşu sınırlarda yaşayan Kürtlerle barışmaktadır. Bu Meclis’in diyalog kurmak gibi tarihsel bir vazifesi vardır. Hangi partiden olursa olsun her milletvekilinin vicdani görevi vardır. Çağrımız herkesedir. Kürt, Türk ve Arap halklarının birlikte eşit olarak yaşamaları, ortaklıkları bölge için huzur ve refah adımı olacaktır. Bizler, meşru olan demokratik çözüm ve barış mücadelemizin hem ülkemizde hem de komşularımızda kararlı takipçisi olmayı sürdüreceğiz. Gelin beraberce barışı örelim. Eşitliği ve kardeşliği sağlamlaştıralım. Parti, görüş ya da konum fark etmeksizin insanların ölümüne, yerinden edilmesine karşı çıkan, savaş ve çatışma karşıtı olan herkesedir çağrımız. Biz insanlar ölmesin, bu topraklara bu coğrafyaya barış gelsin diye bu yola çıktık. Hiçbir zorluk bizi yolumuzdan geri çeviremez. Hayır da hayır vardır” diye belirtti.    Yapılan konuşmaların ardından DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, tezkereye ilişkin söz aldı.    İşkence ve ölüm evlerine dönüşen cezaevlerinde rehin tutulan siyasi tutsaklara, her türlü baskıya ve saldırılara karşı direnişten vazgeçmeyen halkları selamlayarak konuşmasına başlayan Saliha Aydeniz, “84 milyon içerisinde üç beş azınlığın dışında kalan halkları daha çok yoksullaştıracak, kutuplaştıracak, yeni felakete sürüklemeye sebep olacak en önemlisi Kürdün fermanı olacak bir tezkere onaya sunuluyor. Her geçen gün daha çok eriyen, çürüyen, kriz ve kaoslarla boğuşan iç ve dış siyasette gittikçe çaresiz kalan bu iktidar, çareyi yine çözümsüzlükte ve savaş siyasetinde bulmak için tezkereye sarılıyor. Çünkü topluma şiddet ve kaostan başka bir şey vaat edemeyen bu iktidar biliyor ki; vatan, millet, Sakarya edebiyatı ve Kürt düşmanlığı Türkiye’deki ilkel milliyetçiliği her zaman hareketlendiriyor. Bitme noktasına gelen iktidar yıllardır sınır güvenliği ve kan üzerinden HDP dışında diğer muhalefeti istediği çizgide hizalıyor” dedi.   ‘Kürt sorunu bölgesel bir sorun haline gelmiştir’   Saliha konuşmasına şöyle devam etti: “Yıllardır savaşa ve saldırılara zemin haline gelen Irak Suriye tezkereleri birçok açıdan sorunların derinleşmesine neden olmuştur. Derinleşen bu sorunların en başında Kürt sorunu gelmektedir. Yıllardır Kürt sorununa yaklaşımı, imha, inkar olarak derinleştiren iktidar kendi eliyle isteyerek Kürt sorununu bölgesel bir soruna dönüştürmüştür. Yıllardır ‘terörle mücadele adı altında’ kan meselesi aldatmasıyla güvenlik gerekçesiyle Kürt halkına düşmanlık yapılıyor ve bu düşmanlık üzerinde doğa, kimliği, kültürü ve varlığı tehdit altında tutuluyor. Kürt sorununu bitirdik diyenlere buradan sormak istiyorum; Kürt sorununu Türkiye’de 20 milyonun konuştuğu dili bilinmeyen bir dil olarak tanımlayarak mı çözdünüz. Kürt sorununu, cezaevlerinde Kürtçe halay çeken kadınlara disiplin cezası vererek mi çözdünüz. Kürt sorununu daha birkaç gün önce Diyarbakır’da gerçekleştirilen anaların sarı, kırmızı, yeşil eşarplarına tahammülsüzce davranarak mı çözdünüz. Tecrit kayyım, siyasi operasyon politikalarını, darbe mekaniğini  yönetim şekli haline getirerek mi çözdünüz.   Yeni Osmanlı projelerinizden vazgeçin   Freni patlamış bir kamyon misali aşağı  doğru giden bu iktidar dizginlenemez bir çıkmaza girdiğinden sınır güvenliği ve kan meselesi bahanesiyle tezkereyi süsleyerek sunarlarsa sunsunlar bu tezkere bir çözümsüzlükten başka bir şey değildir.Tezkere içeride ve dışarıda Kürdün  fermanıdır. Biz  bu politikayı Afrin’de, Serkaniye’de, Gri Spi’de İran, Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi’nde yürüttüğünüz politikalardan çok iyi  biliyoruz.  21’inci yüzyılda yeni Osmanlı projesi hayallerinden vazgeçin. Bu hayallerinize başta Kürt halkı olmak üzere uluslararası dengeler izin vermez. Tezkerelerle Kürdün olduğu yerleri işgal politikaları kabul edilemez. Beka ve sınır güvenliği ile kendi tükenmişliğini saklamaya çalışmasına şaşırmıyoruz. Bu iktidarın kaybedeceği çok şey var. Kaybettiklerinde, onca yolsuzlukların, adaletsizliklerin nedeniyle hesap vereceklerini iyi biliyorlar. Bu sebepten sarılacakları tek yol savaş, işgal ve talan politikalarıdır.   Muhalefete çağrı: Hayır deyin   Önemli olan barıştan ve sorunu çözme iradesi olduğunu ifade eden tüm muhalefetin bu tezkerenin çıkmaması için net tutum alıp almayacağıdır. Önemli olan herkesin cesaretle savaşın ekonomik, siyasal krizlerin ve ölümün sebebi olacağı bu tezkereye hayır diyebilmesidir. Önemli olan muhalefetin ırkçılığı siyaset olmadığını söylemesidir.  AKP ve MHP ittifakı bütünlüklü çözümsüzlük siyaseti yürütmekte buna karşı mücadele  bütünlüklü olmasıdır.Tezkereye  hayır çıkması tarihi halklar için bir sınavdır. Bu tarihi sınavda onurlu duruş sergilemeyenler halklara hesap verecektir. Bir yıl planlanan tezkerenin 2 yıl planlamasının onaylanması demek bu iktidarın muhalefeti ve  toplumu savaş politikaları ile kendi bekası için teslim alması anlamına gelmektedir. Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye halkları savaşta ve seçimde  demokratik zeminde toplumsal adalet zeminde  elbet hesabını soracaktır. Kürtün fermanına yoksullaştırılması, yolsuzluklara ülkeyi ve haklarımızın korumanın anlamı bu tezkereye hayır demektir.”   Öte yandan, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ında oylamaya katılacağı belirtildi.