Devraldığı mücadele bayrağını bugüne taşıyan HDP 9 yaşında 2021-10-14 11:32:11   ANKARA - Kuruluşunun 9’uncu yılında olan HDP, HEP’ten aldığı mirasla Türkiye siyasi hareketine ivme kazandırmaya devam ediyor. Kuruluşundan bugüne iktidarın hedefinde olan HDP, buna karşı demokratik siyaset ve çözüm konusunda direniyor.   Farklı renkleri, sesleri, düşünceleri bir araya getirme amacıyla 2012’de siyasi hayatına başlayan Halkların Demokratik Partisi (HDP) 9 yılı geride bıraktı. “Barış” ve “demokrasi” kavramlarıyla bütünleşen ve “Türkiyelileşmeyi” esas alan HDP, 15 Ekim 2012’de siyasi çoğulculuk, radikal demokrasi, demokratik sosyalizm ve kadın özgürlükçü ideolojiyle “İnadına barış, inadına HDP” diyerek siyasi faaliyetlerine başladı. Baskı, şiddet, engelleme, tutuklama ve “imha” operasyonlarının son bulmadığı siyasi atmosferde HDP, ülkenin dört bir yanından çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.   HEP’ten HDP’ye   Türkiye’deki ilk Kürt partisi olan Halkın Emek Partisi (HEP) 7 Haziran 1990’da kuruldu. HEP’li milletvekillerinin Meclis açılışında yapılan yemin töreninde Kürtçe konuşması sonrasında hedef alınması üzerine harekete geçen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, HEP’e kapatma davası açmada gecikmedi. HEP’in kapatılma ihtimali üzerine 25 Haziran 1992’de Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP) kuruldu. 14 Eylül 1993’te ise HEP kapatıldı. HEP’in kapatılmasının ardından ÖZDEP’e de kapatılma davası açıldı. ÖZDEP Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından 23 Kasım 1993’te kapatıldı.   DEP vekili Mehmet Sincar katledildi   Ardından 3’üncü parti olarak 7 Mayıs 1993’te Demokrasi Partisi (DEP) kuruldu. 90’lı yılların “karanlık” döneminde siyasi faaliyetlerini sürdüren Kürt siyasetçiler tutuklamalar, baskılar ve faili meçhullerle karşı karşıya kaldı. Bu dönemde Mardin Milletvekili Mehmet Sincar ile Batman İl Yöneticisi Metin Can katledildi, çok sayıda siyasetçi ise çeşitli saldırılara maruz kaldı. Aradan geçen yıllara rağmen failler hala bulunmadı. 2 Aralık 1993’te DEP’e kapatma davası açıldı. Kapatma davası devam ederken 13 milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırıldı, çok sayıda milletvekili gözaltına alındı ve tutuklandı. DEP, 16 Haziran 1994’te AYM tarafından kapatıldı.   Kapatmalarla inatlaşma   Kürt siyasetçiler tüm baskı, şiddet ve tehditlere rağmen 11 Mayıs 1994’te Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) adıyla siyasi çalışmalarını sürdürdü. Ancak devlet tarafından “tehdit” olarak görülen HADEP’e de kapatma davasının açılması uzun sürmedi. 29 Ocak 1999’da kapatma davası açıldı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş partinin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne açtığı davanın "devlet kararı" olduğunu şu sözlerle açıklıyordu: "HADEP'in kapatılması, seçimlere sokulmaması ya da en azından mümkün olduğu kadar düşük oy alması yönünde bir devlet kararı…”   28 Haziran 1999’da Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından verilen cezaların Yargıtay tarafından onanması sonucunda aralarında HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak’ın da bulunduğu çok sayıda siyasetçiye siyasi yasak getirildi. HADEP, 13 Mart 2003’te AYM tarafından kapatıldı.   Kapatma değil feshetme   3 partinin kapatıldığı ve bir partiye yönelik kapatma davasının sürdüğü 24 Ekim 1997’de Demokratik Halk Partisi (DEHAP) kuruldu. 13 Mart 2003’te HADEP’in kapatıldığı gün DEHAP’a da kapatma davası açıldı. Kapatma davası sürerken DEHAP 19 Kasım 2005’te kendini feshetti.   Dünyada bir ilk: Eşbaşkanlık sistemi inşa edildi   Fesih kararının ardından Kürt siyasetçiler bu defa 9 Kasım 2005’te Demokratik Toplum Partisi’ni (DTP) kurdu. Türkiye ve dünya tarihinde bir ilke imza atan Kürt siyasi hareketi, geliştirdiği “eşbaşkanlık” sistemiyle siyasete bir ilki kazandırmış oldu. Diğer partilerin aksine DTP iki eş genel başkandan oluşarak eşit temsiliyeti esas aldı ve kadının siyasette ve yönetimdeki iradesine dikkat çekti. 16 Kasım 2007’de DTP hakkında kapatma davası açıldı ve parti 11 Aralık 2009’da kapatılan son parti oldu.      3 Mayıs 2008’de Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) kuruldu. BDP, 11 Temmuz 2014’teki 3’üncü Olağan Kongresi’nde Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) adını aldı. Parti bölge kentlerinde siyasi faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor.   HDK’nin kuruluşu   12 Haziran 2011 genel seçimlerinde Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile 20'ye yakın sosyalist parti ve hareket bir araya gelerek Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nu oluşturdu. Genel seçimlerde yüzde 10 seçim barajını aşarak bağımsız milletvekilleri ile Meclis’e girmeyi amaçlayan bu blok, 41 ilde 65 adayla seçime giderek 36 vekille Meclis’e girdi.  İttifakı genişleten partiler, Ekim 2011’de düzenlenen bir kongre ile geniş bir Türkiye muhalefeti örgütleme kararı aldı. Sosyalist partiler, sendikalar, kadın, LGBTİ, demokratik kitle örgütleri, başta Aleviler olmak üzere çeşitli dini azınlıkların temsilcilerinden oluşan, 81 ilden 820 delegenin katılımıyla düzenlenen çalışmada Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) kuruluşu ilan edildi. Mevcut siyasete alternatif yeni bir siyaset oluşturma amacıyla kurulan HDK, başta kadınlar, gençler, LGBTİ’ler, halklar, inançlar olmak üzere toplumun tüm “ötekileri”nin sesi olmayı hedefledi.     HDP nasıl kuruldu?   HDK’nin yeni bir soluk ve umut olma amacıyla siyasete adım atmasından bir yıl sonra HDK’nin içinden ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın önerisiyle 15 Ekim 2012’de HDP kuruldu. 75 kurucu imzasıyla kurulan HDP’nin ilk eşbaşkanları akademisyen Fatma Gök ve Yavuz Önen oldu. Farklı renklerin, seslerin, kadınların ve gençlerin bir arada oluşuyla ülke siyasetine farklı bir soluk kazandıran HDP, mahallelerden başlayan aşağıdan örgütlenme modeli ile katılımcı ve çoğulcu bir demokratik anlayışla çalışma yürütüyor. Kararların kurulan meclislerde tüm bileşenler tarafından alındığı bir parti olan HDP’de, yüzde 50 kadın kotasıyla yönetim ve yürütme biriminde kadınlara eşit temsiliyet sağlanıyor. Yine yüzde 10 gençlik kotası ve yüzde 10 LGBTİ kotası ile bu kesimlerin de parti çalışmalarındaki temsiliyeti sağlanıyor. İl ve ilçelerdeki örgütlenmelerin halk meclisleri yapısında olması ve tüm karar mekanizmalarının buralardan başlaması partinin en önemli çalışmalarından.   İlk kurul   27 Ekim 2013'te yapılan 1’inci Olağanüstü Genel Kurul’da Eş Genel Başkanlıklara İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü getirildi. 22 Haziran 2014'te gerçekleşen 2’nci Olağanüstü Genel Kurul'da ise Van Milletvekili Figen Yüksekdağ ile Hakkâri Milletvekili Selahattin Demirtaş Eş Genel Başkanlığı devraldı.   Çözüm süreci   Ülkede demokrasi ve adalet sorununa çözüm arayan HDP, ülkedeki tüm sorunların çözüm gücü olarak İmralı Cezaevi’nde ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı işaret etti. 28 Aralık 2012’de dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın bir televizyon programında Abdullah Öcalan ile görüştüklerini belirtmesi çözüm sürecinin adımlarından biri oldu. Bu açıklamanın ardından gerek ülkede gerekse de ülke dışında yaşayan -Fransa’nın başkenti Paris’te katledilen 3 Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez- Kürt siyasetçilere yönelik saldırılar devam etti. Tarihte önemli bir yere sahip olan 21 Mart 2013’te Diyarbakır’da milyonların katıldığı Newroz Bayramı’nda Abdullah Öcalan’ın kaleme aldığı mektup Sırrı Süreyya Önder tarafından okundu. Kürtlerde büyük bir heyecana yol açan bu mektup “müzakere süreci”nin deklaresi olarak yorumlandı.   Süreç resmiyet kazandı   Bu gelişmeler ışığında 25 Nisan 2013'te, PKK bütün silahlı güçlerini Türkiye topraklarından Federe Kürdistan’a çekeceğini resmi olarak duyurdu. İkinci aşama olan anayasal değişiklikler ile ilgili çalışmaların da çekilmeyle birlikte başladığı bildirildi. 11 Temmuz'da Cumhurbaşkanı onayına gönderilen çözüm süreci ile ilgili kanun 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak 16 Temmuz 2014’te "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" adıyla Resmi Gazete'de yayınlandı.   Çözüm heyeti   Sürecin henüz resmiyet kazanmadığı 3 Ocak 2013’te, İmralı heyetinde yer alan Ahmet Türk ve BDP milletvekili Ayla Akat Ata İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirdi. 4 Nisan 2014’te iktidar 7 bölge komisyonundan oluşan ve görevi çözüm sürecini halka anlatmak ve teşvik etmek olan “Akil İnsanlar Heyeti”ni açıkladı.   Pervin Buldan, İdris Baluken, Sırrı Süreyya Önder, Hatip Dicle, Ceylan Bağrıyanık, Ayla Akat Ata ve Selahattin Demirtaş gibi önemli isimlerden oluşan İmralı Heyeti Abdullah Öcalan ile görüşmelerini, iktidarın “sürecin buzdolabına kaldırıldığını ilan ettiği” 22 Temmuz 2015 tarihine kadar sürdürdü.   6-8 Ekim 2014   Çözüm sürecinin devam ettiği 6-7-8 Ekim 2014 tarihinde DAİŞ’in Kobanê’ye saldırdığı dönemde bölge kentlerinde gelişen protesto eylemlerinde çok sayıda kişi katledildi, polis şiddetine maruz kaldı, gözaltına alındı ve tutuklandı. Tayyip Erdoğan’ın “Kobanê düştü düşecek” sözlerine Kürtler alanlarda sergiledikleri protesto eylemleriyle yanıt oldu.   Çöktürme planı devreye girdi    PKK Lideri Abdullah Öcalan ve KCK ile diyalog sürerken hazırlanan "Çöktürme Planı"nı, 30 Ekim 2014’teki MGK toplantısında kabul edildi ve 24 Temmuz 2015’te yeniden Kürtlere karşı topyekun savaş başlatıldı. 1 Haziran 2017’ye kadar 10 ilde en az 43 merkezde 218 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 16 Ağustos 2015-18 Mart 2016 arasında 1 milyon 642 bin kişi, kentlerdeki çatışmalı süreçten etkilendi, 310 insan katledildi.   Dönüm nokta: 7 Haziran   7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine ilk defa parti olarak girme kararı alan HDP, ülkenin dört bir yanında seçim çalışması yürütmeye başladı. HDP, yürüttüğü seçim çalışmalarında saldırılara maruz kaldı ve mitingleri bombalandı. Seçimlerden 2 gün önce 5 Haziran 2015’te Diyarbakır’da düzenlenen mitinge bombalı saldırı düzenlendi. AKP iktidarının tüm baskı siyasetine karşı seçime giden HDP yüzde 13 oranında aldığı oy ile Meclis’e girdi. Ülkede büyük bir heyecan yaratan bu gelişme halklar arasında zafer havasında kutlandı.   HDP’li Bakanlardan istifa   HDP’nin Meclis’e girmesiyle tek başına iktidar olamayan AKP, hükümet kurmak için koalisyon oluşturamayınca 1 Kasım’da erken seçime gitme kararı aldı. Bu kararın ardından HDP’li 2 Bakan Ali Haydar Konca ile Müslüm Doğan 23 Eylül 2015’te Bakanlık’tan istifa ettiklerini duyurdu.   7 Haziran’dan 1 Kasım’a   7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında yaşananlar, ülkede hatırlanmak istenmeyen ancak tarih sayfalarından da silinmeyen bir süreç olarak hafızalarda yer edindi. Katliamların, ölümlerin yaşandığı bu dönemde 20 Temmuz Suruç Katliamı ve 10 Ekim Ankara Gar Katliamı gerçekleşti. 2 katliamda yüzü aşkın kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi ise yaralandı. HDP’nin yüzde 10 barajını aşamaması için gerçekleşen saldırılar ülkede baskı ve şiddet rejiminin hüküm sürmesine yol açtı. Baskı ve şiddet iklimiyle bir kez daha seçime giden HDP, yüzde 11,7 oranında oy alarak 59 milletvekiliyle yeniden Meclis’e girdi.   Dokunulmazlıkların kaldırılması    Baskı, saldırı ve şiddetin odağında olan HDP, siyasi varlığını devam ettirirken, Meclis kürsülerinde “dokunulmazlıkların kaldırılması” tartışılmaya başlandı. 20 Mayıs 2016’da 376 ‘Evet’ ve 140 ‘Hayır’ oyu ile dokunulmazlıkların kaldırılması oy çokluğuyla kabul edildi. Bu gelişme siyasette gelişecek olumsuzlukların ilk adımı olarak yorumlandı.   4 Kasım darbesi   HDP’li siyasetçilerin hedef alınarak kaldırılan dokunulmazlıkların ardından HDP’li çok sayıda siyasetçi gözaltına alındı, tutuklandı ve haklarında açılan davalar gerekçesiyle vekillikleri düşürüldü. Aralarında Eş Genel Başkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu 11 milletvekili, 4 Kasım 2016’da evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Siyasetçilerden eş genel başkanlar dahil 9 kişi çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.   Vekillikler düşürüldü   Bir yılda 55 milletvekili hakkında 510 fezleke düzenlendi ve 309 duruşma görüldü. Yargılamalar sonucunda HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’a siyaset yasağı getirilerek milletvekilliği düşürüldü. Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve Siirt Milletvekili Besime Konca’nın haklarındaki kesinleşmiş cezalar nedeniyle milletvekillikleri de bu süreçte düşürüldü. Van Milletvekili Tuğba Hezer ve Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın milletvekillikleri ise devamsızlıkları gerekçe gösterilerek düşürüldü. Ardından Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları’nın vekillikleri haklarında kesinleşmiş cezalarının olduğu gerekçesiyle düşürüldü. Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun da vekilliği önce düşürüldü ardından ise AYM’nin kararı doğrultusunda vekilliği iade edildi.   3’üncü ve 4’ncü Olağanüstü Kurul   Baskı atmosferinde siyaset yürüten HDP, 3 Şubat 2017'de 3’üncü Olağanüstü Genel Kurul’unu gerçekleştirdi. Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ hakkında kesinleşmiş cezası bulunması dolayısıyla Eş Genel Başkanlığa Serpil Kemalbay getirildi. Bir süre Serpil Kemalbay’ın yaptığı Eş Genel Başkanlığın ardından 2018’de Pervin Buldan ve Sezai Temelli, 2020’de ise Pervin Buldan ve Mithat Sancar Eş Genel Başkanlık görevine seçildi.   15 bin HDP’li gözaltında   Çok sayıda vekili tutuklu bulunan HDP’nin binlerce üye ve seçmeni de gözaltına alındı, tutuklandı. 15 bin HDP’li gözaltına alındı bunlardan 6 bini tutuklandı. Temmuz 2015’ten bu yana 89 il eşbaşkanı, 193 ilçe eşbaşkanı tutuklandı.   Kobanê Davası   Aralarında Eş Genel Başkanların da bulunduğu çok sayıda vekil ve siyasetçinin tutuklanmasının ardından 6-7-8 Ekim 2014’te gerçekleşen Kobanê eylemleri gerekçesiyle o dönem eşbaşkanlığı yürüten Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile çok sayıda MYK ve PM’nin de aralarında olduğu siyasetçi yargılandı. Kobanê eylemleri sırasında HDP tarafından yapılan paylaşım gerekçe gösterilerek 108 isim hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, 7 Ocak’ta Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma" iddiası başta olmak üzere birçok gerekçe ile yargılanan ve ilk etapta 28’i tutuklu olan siyasetçilerin ilk duruşması 26 Nisan’da Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü. Duruşmalarda 8 siyasetçinin tahliye edilmesiyle tutuklu bulunan isim sayısı 20’ye inmiş oldu. Aralarında HDP önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (BDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP önceki dönem milletvekili hasta tutsak Aysel Tuğluk, yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gülten Kışanak ve Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata’nın da aralarında bulunduğu 20 siyasetçi hala tutuklu bulunuyor. Davanın 5’inci duruşması ise 18 Ekim’de Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülecek.   Kapatma davası   Geçmişten bugüne iktidarların Kürt siyasetini hedef almasıyla birlikte demokrasi umudu taşıyan HDP de kapatma davasından kurtulamadı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin her açıklamasında HDP’yi hedef almasının neticesinde HDP de diğer partiler gibi kapatma davası ile yüz yüze kaldı. 17 Mart 2021’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin tarafından "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçladığı" gerekçesiyle HDP’nin temelli kapatılması ve partinin Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ile Mithat Sancar’ın da aralarında bulunduğu 687 üyeye siyasi yasak getirilmesi talep edildi. İddianame, 17 Mart 2021'de Yüksek Mahkeme olan Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gönderildi.   İddianame önce iade sonra kabul edildi   Davada Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, 19 Mart'ta iddianame üzerinde ilk inceleme raporunun düzenlenmesi için bir raportör görevlendirdi. AYM, davanın ilk incelemesini 31 Mart'ta yaptı. AYM Genel Kurulu iddianamede usul eksiklikleri tespit ettiklerini belirterek başvurunun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verdi. 15 Nisan'da AYM, gerekçeli kararı Yargıtay'a gönderdi. İncelemesini tamamlayan savcı Bekir Şahin, iddianameyi tekrar AYM'ye gönderdi. Ön incelemesini tamamlayan raportör, iddianamenin kabulünü istedi. AYM, 21 Haziran'da iddianameyi oy birliğiyle kabul etti.   İddianamenin kabul edilmesi ve HDP'ye tebliğ edilmesiyle 2 aylık ön savunma süreci başladı. HDP Hukuk Komisyonu, AYM'ye başvurarak 4 ay ek süre talebinde bulundu. AYM, bu talebi 2 Eylül'de karara bağladı ve hakkında siyasi yasak istenenlerin ön savunmasını hazırlaması için 30 günlük ek süre verdi.   HDP demokratik siyasette direniyor   Kuruluşundan bugüne sayısız kez saldırılara, katletmelere, tutuklamalara, gözaltılara maruz kalan HDP, bunlara karşı demokratik siyaset ve çözümde ısrarcı. Kapatmalara karşı geri adım atmayan HDP, direnişini sürdürüyor.