Barış Heyeti’nden parlamenter: Alman hükümeti savaşı destekleme çabasında 2021-06-16 09:05:41     Habibe Eren   İSTANBUL - Hewler’e gidişleri Alman hükümeti tarafından engellenen “Barış Heyeti”nde yer alan Sol Parti Hamburg Eyalet Milletvekili Cansu Özdemir, Alman hükümetinin savaşı destekleme çabasında olduğunu ve Kürtlerin iradesini kırmaya çalıştığını belirtti. KDP-Türkiye işbirliğine de değinen Cansu, “Amaç PKK’yi gerekçe gösterip Kürtleri ve Kürdistan’ın dört parçasında büyük bir mücadele ile elde edilen kazanımları tasfiye etmektir” dedi.   Türkiye’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile işbirliği içerisinde olduğu sınır ötesi operasyonuna karşı barış ve diyalog çağrısı yapmak üzere aralarında farklı ülkelerden Kürt ve enternasyonalist siyasetçiler, gazeteci, aydın ve yazarların da bulunduğu Barış Heyeti, 12 Haziran’da geldikleri Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewlêr kentinde gözaltına alınıp, sınır dışı edildiler. Aralarında Kürt siyasetçi Abdullah Demirbaş ve Sol Parti Hamburg Eyalet Milletvekili Cansu Özdemir’in de bulunduğu 27 kişiden oluşan bir diğer heyet ise Almanya’nın Düsseldorf kentinde gözaltına alınıp, haklarında yurtdışı yasağı getirildi.   Gözaltına alınan heyete, Alman hükümeti tarafından “Türkiye ile ilişkilerimiz bozulacak” gerekçesiyle izin verilmedi. Sol Parti Hamburg Eyalet Milletvekili Cansu Özdemir, Almanya hükümetinin tutumunu ve var olan savaş durumunu değerlendirdi.   ‘Alman hükümeti savaşı destekleme çabasında’   Alman hükümetinin  “Erdoğan-metotlarını” uygulayarak Türkiye’yi memnun etmeye çalıştığına dikkat çeken Cansu, bunun için hukuka aykırı uygulamalarda bulunduklarını kaydetti.  Heyet olarak barışa katkıda bulunmak istediklerinin altını çizen Cansu, “Uluslararası sessizliğe karşı ses olmayı çabaladık. Fakat Alman hükümeti her zaman ki gibi, Türk devletini Kürtlere yönelik uluslararası hukuka aykırı olan savaşında destekleme çabasında” dedi.     ‘Kürtlerin gücünü ve iradesini kırmaya çalışıyorlar’   Almanya ve Türkiye arasında kirli bir ittifakın olduğunu ve söz konusu ittifakın Kürtleri hedef aldığını belirten Cansu, “Türk devleti katliamlar yaparken, Alman devleti eşzamanlı Kürt aktivistlerini hedef alıp kriminalize ediyor. Kürtlere karşı kullanılan silahlar Alman devleti tarafından gönderiliyor. Yani kısacası, ekonomik, jeostratejik ve savaş konusunda Alman devleti Türk devletini hem koruyor hem destekliyor, hem de teşvik ediyor. Alman devleti ve dış güçler özellikle NATO, Kürdistan’ın dört parçasında her zaman kendi hegemonyasını oluşturmak istediler. Bu yüzden, Kürtlerin gücünü ve iradesini kırmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.     ‘Asıl mesele PKK değil Kürdistan topraklarının işgali’   KDP ile Türkiye’nin işbirliği ve savaş ortaklığına da değinen Cansu, “KDP şunu çok iyi anlamalı, Türkiye’yle aynı masaya oturmak, ittifak kurmak ve PKK’ye yönelik imha savaşını desteklemek, Kürdistan’ın dört parçasında yaşayan Kürdistanlılar için büyük bir tehlike demektir. Türk devletinin amacı sadece PKK’yi imha etmek değil, PKK’yi gerekçe gösterip Kürtleri ve Kürdistan’ın dört parçasında büyük bir mücadeleyle elde edilen kazanımları tasfiye etmektir. Geçtiğimiz günlerde Maxmur Kampı’na yönelik bombalı saldırı oldu. Ve bu saldırı Türk devletinin asıl planını ortaya koydu. Tasfiye ve imha dışında, Kürdistan topraklarının işgali söz konusu. Kürtlerin düşmanı faşist Türk devletidir. Bu faşist devlet ve eli kanlı diktatörü Erdoğan, Kürtlerin parçalanmasını hedefliyor ve Kürtleri iç savaşa sürüklemeye çalışıyor” diye belirtti.   ‘Türkiye’nin planı NATO tarafından destekleniyor’   Türkiye’nin söz konusu planının NATO tarafından desteklendiğini vurgulayan Cansu, Kürtlerin Ortadoğu'da güçlenmesi ve daha çok kazanım elde etmesinin dış güçlerin planlarına aykırı olduğunu ifade etti. “Özellikle Türk devletinin tarihine bakılırsa her zaman Kürtlerin kanını dökmeyi ve Kürt halkını imha etmeyi hedeflemiştir” diyen Cansu, Kürtler arasında olabilecek çatışma ve savaş durumunun -dört parçada yaşayan Kürtleri zayıf duruma düşüreceğine dikkat çekti. Cansu, bu durumun Kürtlerin saldırılara daha yoğun bir şekilde maruz kalmasının yanı sıra özsavunma mekanizmalarını kaybetme tehlikesini de beraberinde getireceğine işaret etti.   ‘İç çatışma riskini önlememiz gerekiyor’   “Barış Heyeti” olarak engellemeler karşısında hukuki girişimlerde bulunacaklarını aktaran Cansu, “Hukuki mücadeleyi kazanacağımızdan eminim.  Biz Barış Heyeti olarak yola çıktık ve ulaşmak istediğimiz Güney Kürdistan’a ulaşamadık, fakat bulunduğumuz her yer de dâhil olduğumuz her mekanizmada, her oluşumda ve her ortamda, Kürtlerin arasında bir iç çatışma riskini önleyebilmemiz gerekiyor.  Bir savaş başlatmak kolaydır ama bedeli çok ağırdır. Fakat barışı sağlayabilmek kolay da olmasa, Kürt halkı açısından özgürlüğe en büyük adımdır” dedi.