Dilan Dirayet Taşdemir: Bir sonraki hedef KDP olacaktır 2021-06-10 09:04:41   ANKARA - TSK'nın KDP eliyle Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük başlattığı askeri operasyonlara ilişkin konuşan HDP’li Dilan Dirayet Taşdemir, "Şengal işgal edildiğinde, Maxmur Kampı’na saldırılar üst perdeye çıkarıldığında Rojava'daki halkların ortak mücadelesi yenilgiye uğratıldığında KDP'nin Başur'daki kazanımlarını koruyacağının bir garantisi yok. Sonraki hedef orası olacaktır" dedi.    Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), Federe Kürdistan Bölgesi'ne yönelik 23 Nisan'da başlattığı askeri operasyon devam ediyor. Operasyon kapsamında Zap, Avaşîn ve Metîna bölgesinde askeri hareketlilik ve savaş yoğun şekilde devam ederken, geçtiğimiz günlerde Maxmur Kampı Silahlandırılmış İnsansız Hava Aracı ile (SİHA) bombalandı. Kampa dönük saldırıların yanı sıra Metîna bölgesine de askeri sevkiyatlar yapılmaya devam edildiği de basında yer yer aldı.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir ile TSK'nın KDP eliyle Federe Kürdistan Bölgesi'ne dönük saldırılarını konuştuk.    'PKK'ye yönelik operasyon yapılıyor (muş) algısı yaratıldı'   Dilan, AKP'nin iktidara geldiği günden bu yana Federe Kürdistan Bölgesine dönük saldırı girişiminin dile getirildiğini ara ara siyasetçilerin de Suriye, Mısır, Tunus ve Irak'ta yeniden bir “Misakı Milli” sınırları çizileceği hatta Kerkük'e plakalarının verilmesi gerektiği üzerinden bir siyaset izlendiğini söyledi. Dilan, "Kendi niyetini açık beyan eden, oradaki sınırları kendi toprakları olarak gören bundan vazgeçmeyen dönemin konjonktürüne göre siyaset belirleyen bir yaklaşım olduğunu biliyoruz. 2011 Suriye savaşındaki plan ve projeler boşa çıktı. Suriye siyasetinde bir başarısızlık yaşanmışsa da Ortadoğu ve öne sürdükleri coğrafyalarda dış siyasette bir başarısızlık söz konusu olsa da aslında temel harç Kürdistan'a yönelik siyaset tarzı. İşgalden vazgeçemediği, diğer cephelerde aldığı yenilgiyi bir şekilde burada tolere eden bir siyaset tarzı izleniliyor. Orada işgal niyeti yokmuş gibi sadece sınır dışında PKK'ye yönelik bir operasyon yapılıyormuş gibi bir algı yaratılıyor. Kamuoyunu yanıltmak için özellikle diğer parçada bulunan Kürdistanlıların rızası var üzerinden siyaset izleniliyor" dedi.    ‘Dünya Kürtlerin hak sahibi olmasını istemiyor’   Federe Kürdistan Bölgesi’ne yapılan saldırıların tamamının Kürtlerin kazanımlarına dönük olduğunu vurgulayan Dilan, kendini yeniden güncelleyen dünyanın Kürtlerin Ortadoğu'da hak sahibi olmasını istemediğini söyleyerek,  "21'inci yüzyılda Kürtlerin ülkesi nasıl dört parçaya bölünmüşse her bir parça ulus devletin iradesine verildiyse yüzyıl içerisinde Kürtlerin ortaya çıkardığı direniş, ortak kazanım, ulus bilinci bir tehlike olarak görülerek yeniden yok edilmek isteniyor. Bugün bu siyaseti de başka isimlerle normalleştirmek ve Kürtlerden rıza gösterilmesini sağlamak istiyorlar. KDP'yi bu siyasetin bir parçası haline getirerek aslında Kürtlere yalan söylüyorlar. Özünde karşı çıkılan şey, Kürtlerin bu yüzyılda bir statü ve kimlik sahibi olmasına dair bir siyasettir" şeklinde konuştu.    'Êzidîlerin statüleri kabul edilmiyor'   Şengal'in bütün Kürtler açısından tarihi bir önemi olduğunu ifade eden Dilan, Ortadoğu'da dengelerin yeniden oluşmasıyla birlikte DAİŞ’in Şengal'e dönük ciddi bir katliam gerçekleştirdiğini hatırlattı. Şengal'de DAİŞ eliyle yapılan katliamların tarihe "utanç" olarak geçtiğini kaydeden Dilan şöyle devam etti: "Bu saldırıların bir boyutu Şengal'in coğrafik konumu stratejik bir öneme sahip olması. Rojava ve Başur üçgeninde yer almasından kaynaklı Kürdistan'ı bölmek ve birbirleriyle bağlantısını koparmak isteyen başka güçlerin müdahalesine verilerek orada tampon bir bölge oluşturulmak isteniliyor. Diğer bir boyutu ise Êzidî halkının ve Kürtlerin ana yurdunu terk etmesi orada kendini yönetme iradesinin oluşması bir saldırı olarak görülüyor. KDP'nin de bu siyasete çok ciddi bir öncülük yaptığını üzülerek görüyoruz."   'KDP neden rahatsızlık duyuyor?'   Kürdistan partisi olarak kendini tanımlayan KDP'nin kendini tanımladığı şekilde hareket etmediğini dile getiren Dilan, uluslararası güçlerin Kürtleri karşı karşıya getirmek istediğini ama KDP'nin buna öncülük etmesinin, Kürtler açısından tarihsel bir kayıp olduğuna dikkat çekti. Dilan, "Şengal'in özel statüsünden KDP neden rahatsızlık duyuyor? Açıkçası buna KDP'lilerin cevap vermesi ve halkın bunu sorgulaması gerekiyor. Özellikle 2014 tarihinde IŞİD'in oraya saldırması ve katliamlar gerçekleştirmesinde, KDP'nin pratikleri ortada. KDP'nin Şengal'e dönük özeleştirel pozisyonda olması gerekiyor. Bu tehlikelere daha geçmemişken, Êzidî halkı bir kez daha soykırım ile karşı karşıya iken Şengal halkının kendini korumasını sağlamaya dönük bu tahammülsüzlük anlaşılır gibi değil. Bunun KDP'ye de bir yararı ve kârı olmayacak. Orada başka güçler tarafından üs kurulmasına izin vermek bu alanı sanki geçici bir süreliğine onlara bırakıyormuş gibi yapmak aslında tarihi bir hata. Biliyoruz ki, Türkiye ve uluslararası güçler girdiği bir alandan kolay kolay çıkmaz ve tamamıyla da ele geçirir" diye belirtti.    'KDP tarihsel bir yanılgı içerisinde'   Kürtlerin yüzyıl boyunca ittifak olmaması ve bundan dolayı ödediği bedeli anımsatan Dilan şu sözleri kullandı: "Burada temel faktör halkın parça gözetmeksizin bütün Kürtlerin hakkını ve hukukunu izleyen bir siyaset yürütmesi gerekiyor. Maalesef görüyoruz ki 'dar, ailesel' çıkarlarla hareket eden, kendi güvenliğini böyle sağlayacağını düşünen bir yanılgı söz konusu. Güney'de bir referandum olacağı söylendiği zaman en fazla bugün hareket ettikleri ve üs kurdukları AKP iktidarı 'kapıları kapatacağız, aç kalacaksınız' diye tehdit etti. Şimdi bunun sadece kendisi içinde bir güvenlik alanı olacağını düşünmek tarihsel bir yanılgıdır. Kürtler açısından da tarihsel bir kırılmaya neden olur. Bundan kaynaklı Başur'daki siyasetçilerin ve KDP içerisindeki bazı siyasetçilerin de bu konuda buna rıza göstermeyeceğini düşünüyoruz. Yoksa bir yüzyıl daha Kürtlerin kaybının nedeni olabileceğini biliyorlar. Çok ağır bir sorumlulukla karşı karşıyalar.”    'Sonraki hedef KDP'nin kazanımları olur'   Geçtiğimiz günlerde SİHA'ların Maxmur Kampı’na dönük saldırısına da değinen Dilan, “Maxmur bombalanmadan iki gün önce Erdoğan Maxmur’u hedef göstermişti. İki gün sonra kamp SİHA'larla bombalandı. Bu siyaset ve bölgenin çıkarları ile açıklanacak bir durum değildir, ciddi bir siyasetsizliktir. Kürtlere kaybettirmek için aslında 'koçbaşı' görevini üstlendiği ve bir misyon verildiğini de gösteriyor. Bugün Şengal, Maxmur ve Rojava hedef gösteriliyor. Biliyoruz ki, Şengal işgal edildiğinde, Maxmur Kampı’na saldırılar üst perdeye çıkarıldığında, Rojava'daki halkların ortak mücadelesi yenilgiye uğratıldığında, KDP'nin Başur'daki kazanımlarını koruyacağının bir garantisi yok. Sonraki hedef orası olacaktır. Bugünkü siyaset 'kendi altını oymak ve saldırıları kendi halkına çevirmek' anlamına geliyor. Kürt partisinin bu kadar Kürtlere nefes aldırmayan,  AKP iktidarının siyasetinin yanında olarak önünü açmasının bir izahı yok. Bu, KDP'nin tarihine yönelik bir hakarettir. Mustafa Barzani'nin mücadelesine yönelik karalamadır, siyasetsizlik biçimidir."   Kürt düşmanı iktidarlarla iş tutmak Kürtler açısından hazin bir tablo    Gelinen noktada Kürtleri inkar eden, asimilasyona uğratan, Kürt düşmanlığını güncelleyen bir iktidarın öncülüğünü KDP'nin yapmasını ve hala bu siyasetin arkasında olmasını eleştiren Dirayet, "Sadece sözünü ettiğimiz yerlerde Kürtler kaybetmeyecek. Bir an önce bu siyaseten vazgeçilmesi ve dört parça Kürdistan'da bütün Kürtler ulusal çıkarı ne ise ona hizmet etmesi gerekiyor. Siyasi partilerden, ideolojilerden bağımsız olarak hangi parçada Kürtlerin ulusal çıkarı, güvenliği, nasıl korunacak ise ona göre siyaset yapmak lazım. Birbirine zarar veren, küçük hesaplar yapan siyasete öncülük edilmemeli, Kürt düşmanı iktidarlar ve devletler ile iş tutmak Kürtler açısında çok hazin bir tablo olur" dedi.