Saliha Aydeniz: Savaş politikaları sarayın bekasına hizmet ediyor 2021-05-14 09:05:59     Derya Ren-Sema Çağlak   DİYARBAKIR - Türkiye'nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik operasyonlarını değerlendiren DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, "Kürt halkı bir bütünen yok edilmek isteniyor. Savaş politikaları sarayın bekasına hizmet ediyor" dedi.    Türkiye 23 Nisan günü Federe Kürdistan Bölgesi’nde askeri operasyon başlatmış, Kürdistan Bölgesel yönetiminden Mesrur Barzani ise, operasyona ilişkin “PKK ve Türkiye arasında yaşanan sorundur” derken, bölgedeki köylerde yaşayan halkın durumunu görmezden gelmişti.    Operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulunan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, operasyonların kriz ve kaosu derinleştirdiğini belirtti.    'Topyekun bir şekilde kırım politikası uygulanıyor'   Söz konusu operasyonların yüzyıllardan beri süre gelen politikaların bir sonucu olduğunu söyleyen Saliha, bu politikalar ile Kürtleri yok etme ve tasfiye etme amacı taşındığını ifade etti. Son 40 yıldır askeri operasyonlar, göç ettirmeler ile Kürtleri kendi doğalarından uzaklaştırmaya, kültürlerini, dillerini, statülerini yok etmek istediklerini kaydeden Saliha, “En son Şengal, Başur ve Rojava’da başlatılan operasyonlar ile Türkiye'de siyasetçilere yapılan operasyonlar birbiri ile bağlantılıdır. Aslında Kürtler üzerine topyekün bir şekilde kırım politikası uygulanıyor. Ortadoğu, Hegemon ve ulus devletlerin çıkarları için yeniden dizayn edilmek isteniyor. Ancak Kürt halkının mücadelesi Ortadoğu'da bulunan tüm halklar için büyük bir umut oldu" dedi.   'Diktatörlük sisteminin politikaları ile hareket ediliyor'   "Ortadoğu halkları kapitalizm sistemine karşı kendini yönetmek istiyor. Bunun yanında Kürt halkı yeni bir düzen oluşturdu. Bu düzenin mimarı da Sayın Öcalan'dır" diyen Saliha, oluşturulan yeni düzenin tüm halklara umut ve örnek olduğunu kaydetti. Kürt halkının diğer halklar için de mücadele ettiğini ve tüm dünyanın bunu gördüğünün altını çizen Saliha, verilen mücadelenin üstünü kapatmak için askeri operasyonların yapıldığını dile getirdi. Saliha şöyle devam etti: "AKP-MHP iktidarı savaş, kırım, diktatörlük sisteminin politikaları ile hareket ediyor. Bundan kaynaklı da halklara vereceği bir şey kalmamış. İktidarını sürdürmek için savaş politikası ile hareket ediyor. Bu politikalarını da her zaman Kürt halkı üzerinde uygulatıyor. Şu an Türkiye'ye baktığımızda diğer devletler ile savaş içerisinde olduğunu görmekteyiz. Bunun en büyük nedeni iktidarın ayakta kalmaya çalışmasıdır" dedi.   2014 yılında MYK toplantısında alınan "Çöktürme planı"nı hatırlatan Saliha, son yıllarda uygulanan tüm politikaların "Çöktürme planı" ile ilgili olduğuna işaret etti. Saliha konuşmasının devamında şunları söyledi: "'Çöktürme planı' ile şehirleri yıkma, dil, kültür yok edilmek isteniyor. Son süreçlerde başlatılan operasyonlar da bununla bağlantılı. Hegemon devletlerin çıkarları için Kürt halkının tasfiyesi yapılmak isteniyor.”   'Operasyonlar kriz ve kaosu derinleştiriyor'   Ortadoğu’da yaşanan savaşların etkilerinin en fazla Kürtlerin yaşadığı bölgelerde görüldüğünü kaydeden Saliha, "Türkiye NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip ve aldığı savaş kararlarını tek başına almıyor. Amerika'dan, Avrupa'dan, İran'dan ve KDP gibi partilerden destek alıyor. En gelişmiş teknikleri kullanıyor. Her gün sivillerin yaşadığı alanlar bombalanıyor, doğa tahrip ediliyor. Hegemon devletler de kendi çıkarları için Kürdistan'ın topraklarını parçalamaya çalışıyor. Türkiye şu an her taraftan kriz ve kaos içerisinde. Yaşanan krizlerin temel nedeni ise halkları yok saymaktan geliyor. Başûr üzerinde yürütülen operasyonlar kriz ve kaosu daha da derinleştiriyor. AKP-MHP iktidarı savaş gündemi ile ekonomik krizin, toplumsal sorunların konuşulmasının önüne geçmeye çalışıyor. Tırnak içinde belirtmek gerekirse iktidar sürekli 'Beka sorunu' diyor, ancak savaş politikaları ülkenin bekasını değil, sarayın bekasına hizmet ediyor" diye kaydetti.   'Toplumu çaresiz duruma sürüklüyor'   1980'li yıllardan bu yana Türkiye'nin sürekli operasyonlar gerçekleştirdiğini hatırlatan Saliha, bu nedenle kutuplaşmaların da arttığına işaret etti. Siyasetin ve mafyanın iç içe girdiğini ifade eden Saliha, “Geniş çaplı yürütülen operasyonlar, halk arasında kriz ve kaosun derinleşmesine neden oluyor. Toplumu çaresiz duruma sürüklüyor. Kürt halkı ile savaşta ısrar edenlerin Kürt halkının düşmanı olduğunu bilmekte fayda var. Şu an Kürt halkı da bu gerçekliği görmüş ve ona göre hareket etmekte. Başûr halkı yürütülen operasyonlar karşısında tavırlarını net bir şekilde ortaya koymakta" sözlerini kullandı.   'Kürdistan'ın üç parçasında savaş yürütülüyor'   "KDP ya gerçekleri görmemekte ya da kendi çıkarları için çalışmakta. Yürütülen operasyonlar için Mesrûr Barzani 'PKK ve Türkiye arasında yaşanan bir sorundur' demişti. Bu çok dar düşünmedir. O zaman biz Efrîn, Serêkaniye, Girê Spî operasyonlarını nereye koyalım? 2017 referandum seçimlerini nasıl ele alalım? Türk hükümeti 2017 yılında Başûr'da gerçekleşen referandum seçimleri için, 'Sınırlarını kapatırız, açlıktan ölürsünüz' diye ifadeler kullandı. Başûr hükümeti kendi kendine yönetebilecek güce sahip, peki o zaman biz bu söylemleri nasıl ele alalım?" diye soran Saliha, Türkiye'nin Kürtlerin yaşadığı üç bölgede savaş yürüttüğünü söyledi.   'Kürt halkını yok etme sorunudur'   Şengal’e yönelik saldırılara da değinen Saliha, DAİŞ'in Şengal'e saldırıları karşısında kimsenin ses çıkarmadığını ve bundan kaynaklı da kimsenin Şengal'in yönetimi ile ilgili söz söyleme hakkında sahip olmadığını vurguladı. Şengal halkının ne istediği üzerinde hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Saliha, "Türkiye Kürt halkının kazanımlarını yok etmeye çalışıyor. Çünkü Türk devletinin sistemi yok etme ve talan etme sistemidir. Kürt halkının her zaman istila altında olmasını istiyor. Kobanê sürecinde dönemin Başbakanı, 'Başûr'da hata yaptık ama Rojava'da hata yapmayacağız' demişti. Bu söylem, 'Kürt halkının hiçbir zaman statü sahibi olmasına izin vermeyeceğiz' anlamına geliyor. Türkiye her zaman siyasetini, Kürt halkını yok etmek üzerinden yürütüyor. Bunu net bir biçimde görebiliyoruz. Sorun PKK, Rojava, Serêkaniye, Girê Spî, Başûr değildir, Kürt halkını yok etme sorunudur. Bunu bir bütünen görmekte fayda var" dedi.    'Ulus devlet savaşların çıkmasına neden oldu'   Gücünü halktan almayan her sistemin yok olmakla karşı karşıya olduğunu anımsatan Saliha, KDP'nin tutumunun Kürt halkının çıkarına olmadığını söyledi. Saliha, Federe Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere diğer parçalarının büyük bedeller ödediğini dile getirerek, 16 Mayıs 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında imzalan Sykes-Picot Antlaşması’nı hatırlattı. Saliha, "Antlaşmanın asıl hedefi Kürdistan topraklarını 2'ye bölmekti. Çünkü Kürt halkı yüzyıllardan beridir kendi toprakları üzerinde özgürce yaşamıştı. Bunu parçalamak istediler. Sykes-Picot Antlaşması’ndan sonra 24 Temmuz 1923 yılında Lozan Antlaşması ile Kürdistan 4 parçaya bölündü. Daha sonrasında Kürdistan topraklarında böl-parçala-yönet politikası uygulanmaya başlandı" diye belirtti.   'Böl-parçala-yönet politikaları kendini var edemez'   Saliha, son olarak şöyle konuştu: "100 yıl önce ulus devlet Avrupa'da ortaya çıktı ve Ortadoğu'da da uygulanmak istendi. Ulus devlet Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünyada savaşların ve kırımların ortaya çıkmasına neden oldu. Bugüne baktığımızda Ortadoğu da böl-parçala-yönet politikası uygulanıyor. Ama Kürt halkı eskisi gibi değil, şu an Kürt halkı tüm dünyada biliniyor, özgürlüğü, dili, kültürü, statüsü için mücadele veriyor. Bu mücadeleyi verirken salt Kürt halkı için değil tüm halklar için veriyor. Sistem kendisini Sykes-Picot ve Lozan Antlaşması’nın politikaları ile yeniden var edemez. Kürt halkının mücadelesi var olan sistemi değiştirecektir."