'İşsizlik sorunu pandemiden değil eşitsiz sömürüden kaynaklıdır' 2021-05-13 09:03:05     Dilan Babat   ANKARA - Derinleşen ekonomik kriz ve işsizliğin artmasını, iktidarın yarattığı düzene bağlayan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, partisinin “İş ve Aş” buluşmaları kapsamında yaptıkları ziyarette yoksulluk ve işsizliğin bölgede daha fazla açığa çıktığını söyledi. Serpil, “İşsizlik sorunu pandemiden kaynaklı değil, eşitsiz sömürü durumundan kaynaklı” dedi.    Türkiye’de gittikçe derinleşen ekonomik kriz,  en önemli sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Koronavirüs (Covi-19) salgını ile birlikte daha fazla hissedilmeye başlanılan krizin faturasını ise halk çekmeye devam ederken, beraberinde intiharları da getiriyor. DİSK’e bağlı Genel İş Emek Araştırması’nın açıkladığı verilerde, yoksulluk oranı son iki yılda yüzde 8.4 artarken, salgın döneminde ise bu sayı 7.7 milyonu geçmiş durumda.  Yine aynı şekilde yapılan araştırmalarda Türkiye’de açlık sınırı 2 bin 681 TL iken, yoksulluk sınırı ise 9 bin 274 TL civarında.     Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, derinleşen ekonomik krize ilişkin değerlendirmelerde bulundu.      ‘Ekonomik kriz salgın ile birlikte dört kat daha arttı’    Dünya genelinde kapitalizmin bir kriz içerisinde olduğunu, bir durgunluk, kar edememeden kaynaklı bir üretememe durumunda finansallaşmaya eğilim gösterdiğini ifade eden Serpil, aslında bu durumun uzun yıllardır devam ettiğini ve neoliberal kapitalist sistemin iyice daraldığını kaydetti. Serpil, “Çünkü gelir dağılımının adaletsiz olması büyük bir uçurum oluşturdu. Dünyanın bütün zenginlikleri bir avuç insanın elinde. Dünyanın geri kalanı ağır şartlara mahkûm edilmiş, toplumun dışına atıldı. İşsizlik had safhada ki bu bütün dünyanın genelinde olan bir kriz. Buna pandemi krizi eklendiği zaman en az bu krizi dört kat daha katladı. Şu anda istihdam konusunda dünyada ve Türkiye’de insanları çalışma yaşamından atan bir durumla karşı karşıyayız. İşsizlik sorunu pandemiden kaynaklı değil, eşitsiz sömürü durumundan kaynaklı. Teknoloji’de gelişmeler oldu, otomasyon, robotlaşma giderek artıyor ve önümüzdeki yıllarda bu işsizliğin daha da derinleşeceği öngörülüyor. Bu sorunlara daha köklü çözüm üretmek gerekiyor” dedi.       ‘Türkiye yüzde 1.1’i mili gelir transferi yaptı’    Dünya genelinde pandemi sürecinde halka yönelik destek paketlere ilişkin yapılan istatistiklerin açıklandığını belirten Serpil, bu istatistikleri şu sözlerle paylaştı: “Hiçbir yoksulluk testinden geçilmeden gelişmiş ülkeler mili gelirlerin yüzde 12’lerinde halka gelir transferi yapıyorlar. Orta gelirde olan Türkiye’de bunun içerisinde görülebilir. Bu tür ülkeler ise mili gelirlerinin yüzde 4’ünü transfer ediyorlar. Düşük gelir olan ülkeler ise yüzde 1.6’sını transfer ederken, Türkiye tüm bu rakamların da altında mili gelirinin yüzde 1.1’ine erişmeyen bir mili gelir transferi yaptı. Bunun da önemli bir kısmını sosyal güvenlik kurumlarındaki işsizlik fonlarında yaptı. Türkiye pandemi ve ekonomik kriz karşısında halkı, çiftçiyi, esnafı ve kadınları yalnız bıraktı.”    ‘AKP’nin politikaları obez politikalar’    Artan yoksulluğun kendisiyle beraber intiharları getirdiğini anımsatan Serpil, yaşanan ekonomik kriz, yoksulluk ve yoksunlukla mücadele edilmesi gerekirken Türkiye’de bunun tam tersinin yapıldığına dikkat çekti. Mevcut iktidarın sürekli piyasaya para pompalayan, hem kendisinin borçlandığı hem de yurttaşları borçlanmaya yönlendiren “obez” bir ülke olduğunu kaydeden Serpil, “AKP’nin ekonomi politikaları obez politikalardır. Borçlanmaya ve tüketmeye yönelik politikalardır. Ekonomik kriz, arkasında pandemi krizi geldikten sonra borçlanmış insanlar borcu borçla karşılaşan insanlar birdenbire kendilerini yalnız hissetiler. Hiçbir şekilde bir gelecek güvencesi olmadan, borçlarını ödeyemeden buna karşı tek başlarına kaldılar. Bu yalnızlık duygusu bazılarının tepkileri intiharlar şeklinde oldu. Toplum o kadar çabuk bir çöküş yaşıyorlar ki, bu çöküş karşısında beli kesimler o kadar yalnız hissediyorlar ki bu intiharlarla karşı karşıya kalabiliyoruz” diye belirtti.      ‘İntiharlar doğal olaylar(mış)  gibi gösteriliyor’    İktidarın pandemi sürecinde de sermayeyi önceleyen ve çarkların dönmesi için politikalar ürettiğini belirten Serpil şöyle devam etti: “Bu yanlışlarını, halka karşı işlemiş oldukları suçları örtmek için bu intiharları gizlemeye çalışıyor. Merkez Bankası’nın rezerve olması gereken ‘128 milyar nerede?’ sorusunu sorduğumuzda aslında bu kaynaklar, toplumun içerisinden geçmek üzere olduğu korku tünelinde insanları rahatlatabilecek ve halkımıza gelir transferleri yapılması gereken kaynaklar olduğu için soruyoruz. Onlar bir taraftan bu soruları sormamızı engellemek için baskıları artırıyorlar, bir taraftan da toplumun yaşadığı içinden geçtikleri kriz durumunu da örtbas etmek için intiharları da sanki ‘doğal olaylarmış’ gibi gösteriyorlar. Ama bizler intiharların bu kadar artmasının yegâne sebebinin, siyasi iktidarın tercihleri olduğunu biliyoruz. Eğer bu tercihleri halktan yana yapılmış olsaydı bugün bu intiharlar olmayacaktı.”     ‘Bıçağın kemiğe dayandığını gördük’    Bütün bunların yanı sıra kadın yoksulluğunun bu süreçte daha fazla hissedildiğini, 22 erkeğin servetinin Afrika kıtasındaki kadınların servetinden daha fazla olduğunu söyleyen Serpil bu örnekle kadın emeğinin görünmezliğini gösterdiğini ifade etti. Serpil, partisinin “İş ve Aş” buluşmaları kapsamında bölgelerde yürüttükleri “Kadın yoksulluğu” kampanyasına ilişkin de bilgiler paylaştı. Serpil, “Bölgeleri dolaştığımızda buralarda da öncelikle insanlarda ‘bıçağın kemiğe dayandığı’ anın geldiğini görüyoruz. Bu kadar vicdansız ve adaletsiz bir gelir dağılımı düşünülemez. Ebetteki bu sınıfsal bir şey, mevcut kapitalist sistem sermaye yanlısı bir sistem.  Ama dünyanın hiçbir yerinde bu kadar derin ve korkunç bir gelir dağılımı uçurumu olamaz. Bunun bölgesel yönüne tanıklık ettik. Kürdistan bölgesinde yoksulluğun ve işsizliğin daha derin olduğunu gördük. En çok rastladığımız cümle ‘eve ekmek götüremiyoruz’ noktasına gelmiş durumda. Bu pandemi yönetiyor adı altında yürütülen saçma sapan politikalar sebebiyle toplumun en altında kalanlar en çok pandemi sürecinde ezilmiş oldular” şeklinde konuştu.      'Her birey için temel bir gelir güvencesi sağlanmalı'   Önümüzdeki günlerde daha fazla derinleşecek olan işsizliğin temelinde iktidarın yarattığı düzen olduğunu vurgulayan Serpil, kapitalist sistemin bu düzeni oluştururken, Türkiye’de kapitalist sisteme ihtiyaç duyulmadan iktidarın bu düzeni oluşturduğunu dile getirdi. Bu düzene karşı alternatiflerin de olması gerekliliği üzerinde duran Serpil, “Saraya karşı mücadelemizi büyütürken, bu tek adam rejimine halkları, emekçileri yok sayan bu sistemi reddederken, bu sistemin yerine ne koyacağımızı da mutlaka tarif etmemiz gerekiyor. Biz şöyle düşünüyoruz; bu tablonun değişmesi ve toplumun ürettiği bütün kaynakların ve varlıkların toplumun hizmetine sunulması lazım. Bize göre bir sermaye bir patron bir şirketin sahibi bütün bunlar üretimi sağlayanlar değildir. Üretimi sağlayanlar toplumdur. Toplumun ürettiği topluma dönmesi gerekiyor. ‘İstihdam stratejileri açıklamak, işsizliği yeneceğiz’ açıklamaları yapmak yerine öncelikle şunu önümüze koymalıyız; Herkes için her birey için temel bir gelir güvencesi sağlamalı ve temel gelir desteği sunmalıyız. Pandemi ve krize karşı yapmamız gereken şey bu. Hiçbir sosyal destekten geçmeden her bireye temel gelir sağlamak ve kadınlar içinde büyük avantajlar sağlayacak diye düşünüyoruz” diye konuştu.     'İntiharların önüne geçilebilir'   Kadınlar için de verilecek olan temel destekle birlikte kadınların kendi tercihlerini yapabilecek ve iyi işler bulabilme imkanlarının da artıracağını dile getiren Serpil, kadınların bu sayede “erkekliğe, sermaye gruplarına ve devlete” karşı da güçleneceğini ifade etti. Serpil, “Cengizgillere vergi afları, teşvikler vermek, ‘sermayeyi koruyalım işsizlik büyümesin’ söylemi yerine halka temel gelir desteği sunulması gerektiğini düşünüyoruz. Böyle olursa pandemiden daha az hasarla çıkabiliriz. Bunun kaynağı da mevcut. Önemli olan bu kaynağı nasıl kullandığımızdır. Türkiye’nin zaten kaynakları, bütçesi ve mili geliri var. Bunu yaratan da emekçilerdir, toplumun kendisidir. Kadınların ev içerisinde ürettikleri değerin bütün dünyadaki sermaye grupların artı değer havuzuna eklediği mali katkı trilyonlarca ifade ediliyor. Ama bu görülmeyen bir emektir. Dolayısıyla bir şey yapmadan temel bir gelir isteriz diye kimse de düşünmesin bu sermayenin bize empoze ettiği bir bakış açısıdır. Halk olarak özellikle kadınlar olarak, iktidardan ya her birey için temel gelirin verilmesi için talep etmeliyiz. Bizim örgütlü taleplerimiz olduğu sürece temel gelirden tutalım pandemi ve krize karşı çözüm önerileri geliştirmemiz ve bunları hayata geçirmemiz mümkündür. İntiharlar ve yalnızlığın önüne bu şekilde geçilebilir” sözlerini kullandı.