Ebru Günay: Öcalan’ın çözüm iradesine ve tutsaklara ses verilsin 2021-03-01 11:47:05     ANKARA - “Herkes için Adalet”  kampanyası kapsamında Mart ayında gerçekleştirecekleri eylem ve etkinlik programını açıklayan HDP Sözcüsü Ebru Günay, Dolmabahçe Mutabakatı’nın yıldönümüne ilişkin ise “Öcalan’ın çözüm iradesine, o iradeye inanan milyonlara, barış uğruna bedenini açlığa yatıran tutsaklara ses verilsin” çağrısında bulundu.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısında hafta sonu gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu ( MYK) ve Milletvekili Grubu toplantılarının sonuçlarını açıkladı.   ‘İktidar ülkeyi sonu karanlık bir tünelin içine soktu’   Türkiye’nin önemli ve kritik bir süreçten geçtiğine dikkat çeken Ebru, “İktidar bütün ülkeyi sonu karanlık bir tünelin içine sokmuş, toplumun tüm kesimlerini korkunç politikalar ile karşı karşıya bırakan bir dönemden geçiyor. Bu kapsamda iktidar, partimize yönelik saldırılarını sürdürüyor. Saldırıların tek hedefi HDP değil, aslında bu saldırılar ile kendilerine boyun eğmeyen tüm muhalefet partilerine karşı bir operasyon yapıyor. Hem merkez yürütme kurulu hem de meclis grubumuz önceki iki gün önemli toplantılar yaptı ve bu süreci etraflıca ele aldı” dedi.   Adalet talebi valilik tarafından ‘kışkırtıcı ve tahrik edici’ bulundu   Sadece Şubat ayı itibari ile 500’e yakın gözaltı ve 40’a yakın tutuklama yaşandığını anımsatan Ebru, birçok il ve ilçe binalarına polislerce baskın düzenlendiğini söyledi. Yine birçok il ve ilçe yöneticisi ve üyesinin gözaltına alındığını ve tutuklandığını ifade eden Ebru, “Eskişehir’de billboardlara asılan ‘Herkes İçin Adalet’  afişlerimiz iktidarın hedef göstermesi sonucu saldırıya uğradı. Adalet talebi Batman’da valilik tarafından ‘kışkırtıcı ve tahrik edici’ bulundu. Hatay il örgütümüzün tabelası kimliği öğrenilemeyen kişilerce kırıldı” diye konuştu.   ‘Talimatı iktidarın küçük ortağı MHP veriyor’   HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın da aralarında olduğu 9 milletvekili hakkında hazırlanan Kobanê fezlekelerinin, Adalet Bakanlığı’na gönderildiğini  aktaran Ebru, sözlerini şöyle sürdürdü: “Oradan da meclise gönderiliyor, talimatı kim veriyor,  tabi ki iktidarın küçük ortağı MHP. Tamamen siyasi ve ırkçı saikler ile işleyen bir hukuk sisteminin  tanığıyız. Milletvekilimiz Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Twitter’da yaptığı bir paylaşım nedeniyle örgüt propagandası yapmak suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası Yargıtay tarafından da onanarak kesinleştirildi. Bu hukuk garabetine söyleyecek söz bulamıyoruz artık. Gergerlioğlu, cezaevleri ve çıplak arama başta olmak üzere birçok kesimden vatandaşın sorununa değindiği ve gündeme getirdiği için hedef alındı.”   ‘İktidarın derdi temsil ettiğimiz halkla’   “İktidarın derdi bizimle değil temsil ettiğimiz halk ve Türkiye’de maya tutan siyasi çizgimizledir” diyen Ebru, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin HDP için “Lanet olsun oylarına. Onların oylarının Allah belasını versin" sözleriyle aslında bu ülkede demokrasi barış ve eşitlik isteyen herkese duydukları düşmanlığı da dile getirdiklerine dikkat çekti. İktidarın halk iradesine düşman olduğunu ifade eden Ebru, “Toplumun özgür iradesiyle seçim yapma hakkına düşmandır. Özgür bir toplum değil, kendilerine koşulsuz şartsız biat eden bir tebaa istiyorlar” dedi.   ‘Vekilliklerimizi düşürme girişimi çözümsüzlük siyasetidir’   İktidarın Garê’deki sorumluluğunu kapatmak için daha önce de yaptığı gibi yine HDP’ye, eş başkanlara, vekillere ve seçmenlerine saldırdığını vurgulayan Ebru, “ Topluma saldırıyor. O nedenle HDP’yi fiilen tasfiye etmek için vekillerimiz aleyhine, uydurma ve yalanlarla dolu kumpas iddianamelerle davalar açılmaya ve vekillikler düşürülmeye çalışılmaya devam ediliyor. Bu çözümsüzlük siyasetinin kendisidir ve bunda ısrardır.  Halk açlıktan intihar ediyor, esnaf kan ağlıyor, iktidar ve ortağı ise HDP'yi kapatma derdine düşmüş. Size çok açık ve net bir şey söylüyoruz; gücünüz halkı sindirmeye, bizi demokratik siyaset dışına itmeye yetmiyor, hiçbir zaman da yetmeyecek. Buradan tekrar belirtmek istiyoruz… Sizin her saldırınız, her yöneliminiz, her kapatma davanız, her soruşturmanız HDP’yi zayıflatmaz güçlendirir. Halk sizden kaçıyor ve yönünü HDP’ye çeviriyor” ifadelerini kullandı.   ‘Biz bu oyunu çok önceden gördük’   Ebru, “Bu topraklar belki de tarihinin en karanlık dönemlerinden geçiyor. Faşizm ve yoksulluk, sis bulutu gibi ülkenin üzerine çökmüş durumda. Peki, tüm bu karanlığın sebebi mesela Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri mi? Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri mi 128 milyar doları hiç etti? Ya da HDP milletvekilleri mi? Mesela Ömer Faruk Gergerlioğlu mu Türkiye’yi basın özgürlüğü endeksinde 154. sıraya geriletti? Ya da Türk Tabipler Birliği ve İnsan Hakları Derneği mi işsizlik rakamlarını zirveye çıkardı? İktidara sorsanız cevapları öyle. Aslında tablo çok açık. İktidarın kötülük planlarını okumak hiç zor değil. Çünkü biz bu oyunu daha önce defalarca gördük. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Hızlı bir özet geçeceğim” dedi.   'Üç yıl boyunca ölümler durdu'   Ebru, devamında şöyle konuştu: “Hatırlarsınız, 2013’te Sayın Öcalan'ın mektubu Newroz kutlamalarında okundu. Çatışmaların, savaşın, ölümlerin son bulabileceğine dair çok güçlü bir adımdı. Buraya gelinene kadarki süreç ilmek ilmek örülmüştü. Sonrasında Meclis’te Çözüm Süreci Komisyonu kuruldu, Akil İnsanlar Heyeti oluşturuldu,  binlerce görüşme yapıldı. Hızlıca özetlediğim bu süreçte, yani üç yıl boyunca ölümler durdu. Çünkü diyalog başlamıştı.   ‘Mutabakat bir başlangıç niteliği taşıyordu’   Tüm bu sürecin geldiği nihai aşama Dolmabahçe Mutabakatı’ydı. Dolmabahçe Mutabakatı; Türkiye toplumunun demokrasi, barış ve özgürlük hayallerini gerçek kılmaya, geleceğe umutla bakmasını sağlamaya, toplumsal barış ve kardeşleşmeyi yaratmaya yönelik bugüne kadar atılmış en önemli ve kritik adımlardan biri olarak tarihe geçti. Dolmabahçe Mutabakatı esasen bu ülkenin onurlu bir barış içerisinde birlikte yaşamasının teminatı, halklar arasına inşa edilmiş sımsıkı bir kardeşlik köprüsü, Kürt sorununda demokratik çözümün önünü açacak yol haritası olarak tanımlanıyordu. Taraflara sorumluluklar yükleyen, halklara nefes aldıran, kucaklaşmayı, eşitliği, özgürlüğü, adaleti var edecek koşullar için bir başlangıç niteliği taşıyordu.”   ‘Savaştan beslenen klik akan kanın durmasına izin vermedi’   Dolmabahçe Mutabakatı’nın yüz yıllık Kürt sorununun çözümü ve bin yıllık Kürt-Türk ittifakının güncellenmesi için yaratılmış tarihi dönüm noktalarından biri olduğunu dile getiren Ebru, söz konusu mutabakatın barışa, akan kanın tamamen durmasına tek bir adım kaldığını vurguladı. Savaştan beslenen klikler buna izin vermediğini ifade eden Ebru, “O büyük hayal, o yüz yıllık umut; seçimlere, küçük siyasi hesaplara kurban edildi. Bu ülkenin geleceği bir koltukla değiş tokuş edildi. Erdoğan, Dolmabahçe Mutabakatını reddettiği gün büyük bir savaş başlattığını da ilan etmişti. Bu savaş Kürtlere, demokrasi güçlerine, kadınlara, gençlere karşı başlatılan ve her gün dozu ve baskısı artırılarak devam edecek olan bir savaştı” diye belirtti.   ‘10 Maddelik Dolmabahçe Mutabakatı’nda ne vardı?’   Mutabakatın içeriğinin “Silah yerine siyaset, eşit yurttaşlık hakkı, yasakçı yasaların iptali ve değişimi, bölgesel ekonomik kalkınma, siyasi mahpuslar için infaz yasasının düzenlenmesi, kadın, kültür ve ekolojik kıyımına son verilmesi, kimlik ve anadil hakkını düzenleyen yasaların oluşturulması ve bütün sürecin sonunda anayasal düzenleme öngörüyordu” sözleriyle anımsatan Ebru,  sözlerini şöyle sürdürdü:   “Bugün Türkiye’nin tümünü karanlığa boğan sorunlar bunlar değil mi? Dikkat ederseniz bu başlıklarda tam bir faşizm ve inkar siyaseti yürütülüyor. Aslında Dolmabahçe belgesi aynı zamanda Türkiye’nin tüm sorunlarına çözüm öngören bir reçeteydi. 7 Haziran’da AKP'nin ilk kez koalisyon hükümeti kurmak zorunda kalması bu savaşın dozunu artırdı ve güç kaybını kabul etmeyen Erdoğan, Türkiye için derin bir karanlığı başlattı. Diyarbakır katliamı, Suruç Katliamı, Ankara Gar Katliamı, Sur, Nusaybin, Cizre, Şırnak, Yüksekova’nın yerle bir edilmesi, Kobanê protestolarında yitip giden canlar... Tüm bu felaketler, kaybetmeye tahammül edemeyen iktidarın 1 Kasım seçim kampanyası oldu. Sonrası zaten büyük tufan. Başkanlık sistemi, tek adam rejiminin inşası, belediyelere, STK’lara, üniversitelere kayyım atamaları, seçim hırsızlıkları, 15 Temmuz darbesi, 4 Kasım siyasi darbesi, ardı arkası kesilmeyen Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, halkın cebinden eksilip yandaşın cebine dolan paralar, işsizlik, yoksulluk, açlık…   Türkiye bambaşka bir yer olurdu   İşte denklem bu kadar basit. Barış ve çözüm umudunun kendi oylarını düşürdüğünü gören, seçim kaybetmeyi kabul edemeyen iktidar; Dolmabahçe Mutabakatını reddederek binlerce insanın ölmesine, Türkiye’nin derin bir karanlığa gömülmesine sebep oldu. Tek adam olma sevdası yüzünden reddedilen Dolmabahçe Mutabakatı işte bu kadar hayatiydi. O mutabakatın oluşmasına kadar giden süreçte emeği olan tüm taraflar bugün aynı noktada olsaydı, Türkiye bambaşka bir yerde olurdu. Tutarsızlığı siyaset edinenler, işine gelince birlikte süreç yürüttüklerini, işine gelmeyince terörist ilan etti.   Sayın Öcalan aynı noktada ve ‘koşullar oluşursa barışı sağlayabilirim’ diyor   Ama biz ve bir bütün Kürt halkı biliyor ve diyoruz ki o dönemin diğer muhatabı Sayın Öcalan o gün hangi noktadaysa bugün de aynı noktada. Ve diyor ki ‘koşullar oluşsun, silahları durdurabilir, barışı sağlayabilirim’. Böylesi bir cümleden, üstelik çözüm süreci deneyimleri de ortadayken kim, neden korkar? Bakın Sayın Öcalan’ın bu iradesine inanan milyonlar var bu ülkede. Öcalan’ın barışı sağlayacağına olan inançla cezaevlerinde 95 gündür devam eden açlık grevleri var. Cezaevlerinden açlık grevleri yoluyla yükselen bu itiraz İmralı’da yaşanan insanlık dışı tecride karşı bir direniş çığlığıdır. Sayın Öcalan’ın konuştuğu mesajlar verdiği, diyalog kurduğu her gün bu ülkenin demokratik geleceğinde yeniliklerin gelişmesine, barış umutlarının serpilmesine hizmet etmiştir. 95. gününe giren açlık grevleri de işte tam bu noktada Sayın Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesi ve ülke üzerine çökmüş olan tecrit rejiminin kaldırılması için bir eylem biçimini almıştır. Bu sese kulak vermek, bu topraklarda demokratım diyen herkesin insani ve vicdani sorumluluğudur.”   ‘Öcalan’ın çözüm iradesine ve tutsaklara ses verilsin’   HDP olarak Dolmabahçe Mutabakatı’nın ruhunun yeniden canlanması için çalıştıklarına işaret eden Ebru, “Öcalan’ın çözüm iradesine, o iradeye inanan milyonlara, barış uğruna bedenini açlığa yatıran tutsaklara ses verilsin. Aksi halde tüm Türkiye son 5 yılda olduğu gibi kaybetmeye devam edecek, daha çok eve ateş düşecek. Biz buna razı değiliz. Siz de olmayın” dedi.   Bir sonraki durak Çukurova   Türkiye’nin asli meselesinin işsizlik, yoksulluk, açlıkla mücadele olduğuna dikkat çeken Ebru, iş ve aş sorunun bu ülkenin halklarının en öncelikli talebi ve hakkı olduğunu belirtti. Bu sebeple HDP olarak İş ve Aş buluşmalarımızı gerçekleştirmeye devam ettiklerini aktaran Ebru,  Diyarbakır’dan başlattıkları İzmir ile devam ettiği buluşmaları Van halkı ve esnafı ile bir araya gelerek sürdürdüklerini söyledi. ”2021 yılı içerisinde Türkiye’nin her yerinde emekçilerle, esnaflarla, kadınlarla, gençlerle buluşmaya ortak bir mücadele yürüterek yeni bir yaşam ekonomisi oluşturma azmini ortaya koyacağız” diyen Ebru, Mart ayında iş ve aş buluşmaları için Çukurova’da olacaklarını söyledi.   ‘Halkın biriken öfkesinin ve çözüm taleplerinin temsilcisiyiz’   Van başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinde iş ve aş taleplerinin büyük bir öfkeyle dile getirildiğini söyleyen Ebru,  bu öfkenin ve halkın çözüm taleplerinin temsilcisi olduklarını belirtti.  İş ve aş taleplerinin karşılanması için dayanışmayı büyüterek yeni yaşam ekonomisini hayata geçireceklerinin sözünü veren Ebru, “Türkiye halklarına sonra da bu utanmaz iktidara veriyoruz. Aymazlığın, çifte standardın, ikiyüzlülüğün resmi AKP kongrelerinde, cenaze törenlerinde, yandaş düğünlerde açık bir şekilde ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.   ‘Halklar sizin sonunuzun manifestosunu yazacak’   HDP kongrelerinde  ve etkinliklerinde herkese pandemi nedeniyle ceza kesildiğini aktaran Ebru, “10-15 milletvekiliyle Kapıköy sınır kapısında yapmak istediğimiz açıklamayı engelleyeceksiniz, sokakta yaşayacak hale getirdiğiniz yurttaşlara sokağa çıkma yasağı gerekçesiyle ceza keseceksiniz ama AKP kongrelerine gelince ‘lebalep dolu’ diye övüneceksiniz! Minibüslerle taşıyıp doldurduğunuz suni kalabalığınız değil; kirasını ödeyemediği için bitirdiğiniz esnaflar, iş vermediğiniz gençler, kadınlar, eğitimini vermeden sınav yapmaya kalktığınız öğrenciler sizin sonunuzun manifestosunu yazacaklar” diye belirtti.   ‘Herkes İçin Adalet’ kampanyası Mart boyunca devam edecek   ‘Herkes İçin Adalet’ kampanyasının Şubat ayı programını geride bıraktıklarını  anımsatan Ebru,  kampanyanın Mart ayı programına dair ise şu bilgileri aktardı:   “*1 - 9 Mart tarihleri arasında ‘İsyanımız Özgürlüğümüz İçin’ sloganıyla kadın meclisimiz 8 Mart kutlamaları için alanlarda olacak. 5 Mart tarihinde tüm illerde HDP Kadın Meclisi olarak İstanbul, Amed, Batman, Mersin, İzmir, Antalya, Denizli, Eskişehir, Aydın, Kocaeli, Van, Adana ve Ankara’da özgün etkinliklerimiz yapılacaktır. Bu kapsamda Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan 8 Mart’ta Van’daki kutlamalara katılacak.   *Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar’ın katılacağı Halklar ve İnançlar Komisyonu öncülüğünde Ankara’da İslami kesimlerle bir toplantı düzenlenecektir.   *Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar’ın katılımıyla Çukurova Bölgesinde İş ve Aş Buluşmaları devam edecek.   * 12 Mart darbesinin yıldönümünde İstanbul’da ‘Darbelerle Yüzleşmek İçin Adalet’ sloganıyla alanlarda olacağız.   * Amed’de Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’ın katılımıyla Kürdistani Partilerle Ulusal Birlik siyasetinde stratejik yol haritası üzerine bir toplantı gerçekleşecek. Aynı gün Kürdistani partilerle Newroz’un bu yılki kutlamalarına dair görüş alışverişinde bulunacak.   * 21 Mart’ta hep birlikte Newroz Bayramı’mızı kutlayacağız.   * Eş Genel Başkanlarımızın katılımıyla Ankara ve İstanbul’da restoran, lokanta ve kafe emekçileri ve işverenleri ile buluşma gerçekleştirilecek.   * Halklar ve İnançlar Komisyonu öncülüğünde İslami çevreyle ‘İslam ve Adalet’ konulu buluşma düzenlenecektir.   * Doğubayazıt’ta ‘Tecrit’ temalı bölgesel bir yürüyüş düzenlenecek.   *Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar katılımıyla Yerel yönetimler komisyonu öncülüğünde Mardin’de  ‘İradem için adalet’ şiarıyla bir program düzenlenecektir.    * 12 Mart darbesinin yıldönümünde İstanbul’da ‘Darbelerle Yüzleşmek İçin Adalet’ sloganıyla alanlarda olacağız.   * Amed’de Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’ın katılımıyla Kürdistani partilerle Ulusal Birlik siyasetinde stratejik yol haritası üzerine bir toplantı gerçekleşecek. Aynı gün Kürdistani partilerle Newroz’un bu yılki kutlamalarına dair görüş alışverişinde bulunacak.”   ‘Gizli kapaklı anlaşmalar yapıldı sonucu çıkarılamaz’   Açıklama sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ebru, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın Meclis’te gerçekleştirilen grup toplantısında çözüm sürecine ilişkin sarf ettiği sözlerin farklı yorumlanması sorusuna şöyle yanıt verdi: “Çözüm süreci hükümet, devlet ve Öcalan arasında karşılıklı bir mutabakat ile yürütüldü. HDP ise bu görüşmelerde kolaylaştırıcı bir rol oynadı. O süreçte temel derdimiz çözümün gerçekleşmesi ve kanın durmasıydı. Fakat tüm heyet üyelerimiz soruşturmalara uğradı. Eş Genel Başkanımız Sayın Pervin Buldan, o tarihsel sürecin sonuca ulaşmamasının sebebini iktidarın ve savaş odaklarının devreye girmesi olarak ortaya koydu. Eğer o süreç için HDP’yi yargılamaya çalışırsanız, esas olarak kendinizi yargılamalık yaparsınız ve altından kalkamazsınız” uyarısını yaptı. Bu açıklamadan hiç kimse ‘o süreçte toplumdan gizli kapaklı anlaşmalar yapıldı’ sonucunu çıkaramaz. O süreçte hükümetin Kürtlere, demokratik kamuoyuna ve akil insanlara sözünü verdiği adımları atmaması nedeniyle ve barış yerine savaşı tercih etmesi üzerine süreç tıkandı. Eş Genel Başkanımız buna vurgu yaptı.”