Pervin Buldan: Garê’den kaçıyorlar, çünkü suçlular 2021-02-23 13:18:07     ANKARA - Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, iktidarın Garê sorularından kaçtığını belirterek, “Hedefleri Garê’de, kullanabilecekleri siyasi bir zafer çıkarmaktı. 13 insanı bu siyasi hesaplarına alet ettiler. Siyasi amaçlarına ulaşamayınca 4 koldan HDP’ye saldırdılar. Varlıklarını HDP’nin yokluğuna bağlamış durumdalar” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.   Toplantıya katılanları Kürtçe selamlamayarak konuşmasına başlayan Pervin, 2 gün önce, 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nün kutlandığını anımsattı. Pervin, “Bu vesileyle tek dil dışında hiçbir dile yaşam alanı tanınmayan Türkiye’de varlık mücadelesi veren, dünyadaki çok renkliliği ve sesliliği yansıtan, dünyamızı güzelleştiren bütün halkların anadil gününü kutluyoruz” dedi. Dillere yönelik her türlü saldırı ve asimilasyon girişiminin insanlığın varlığına yönelik bir saldırı olduğuna dikkat çeken Pervin, “Anadilini savunmanın en güçlü yolunun anadili ile yaşamak olduğunun bilinciyle bizler de partimiz içinde Kürtçe öğrenme seferberliği başlattık. Tüm arkadaşlarıma başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.   ‘AKP muhalefette olsaydı Garê için kıyamet kopardı’   Garê operasyonunun sonuçlarını sormaya devam edeceklerinin altını çizen Pervin, “Çünkü Garê çok önemli bir kırılma noktasıdır. Şu an iktidarda bir başka parti olsaydı ve AKP muhalefette olsaydı, Garê için kıyameti koparırdı. ‘Ölümlerin sorumlusu bu iktidardır’ derdi. Biz de hem muhalefet olarak hem de HDP olarak aynısını yapıyoruz, halk adına hesap soruyoruz! Sormaya da devam edeceğiz. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz. İktidarda olmanın sorumluluğu, insanları ölü olarak değil canlı olarak getirmektir. Bu nedenle AKP iktidarı, Garê’de yaptıklarından da, yapamadıklarından da sorumludur. Garê, savaş politikalarıyla ayakta durmaya çalışan iktidarın ülkeyi ne gibi felaketler içerisine sürükleyeceğinin çok açık bir örneğidir. Siyasi kibir ve güç gösterisi nedeniyle kendi vatandaşlarının hayatını hiçe sayan bir anlayışı herkes Garê’de bir kez daha gördü ve tanıklık etti” ifadelerini kullandı.   ‘Garê’den kaçıyorlar, çünkü suçlular’   Pervin’in konuşmasından satır başları şöyle:   “Siyasi kibir ve güç gösterisi nedeniyle kendi vatandaşlarının hayatını hiçe sayan bir anlayışı herkes Garê’de bir kez daha gördü ve tanıklık etti. Kamuoyunun, HDP’nin ve muhalefetin geçmişte olduğu gibi o insanların kurtarılması için neden adım atmadığı sorusuna iktidar aradan geçen bir haftadır yanıt vermiş değildir çünkü bu sorudan kaçıyorlar! Garê’den kaçıyorlar. Niye biliyor musunuz? Çünkü suçlular! Amaçlarının Garê’de o insanları kurtarmak olmadığı ayan beyan ortadadır. Amaçları eğer bu olsaydı, gerçekten 13 insan ailesine teslim edilmiş olsaydı, izlenecek yol da farklı olurdu, operasyon değil diyalog yolunu seçerlerdi.   13 insanı siyasi hesaplarına alet ettiler   Nitekim geçmişte 335 insan diyalog yoluyla Türkiye’ye getirildiğini, ailelerine sağ salim teslim edildiğini bizlere kanıtlamıştır. 2015’te bizzat benim de içinde bulunduğum bir heyet, alıkonulan insanları İmralı Heyetinin girişimleri sonucu 2 gün boyunca Lice’de kalıp uzman çavuşları aldık, Lice Kaymakamlığı’na teslim ettik ve o insanlar bize teşekkür etti. Biri evliydi, çocuğu olur olmaz birimizin ismini vereceğini söylemişti. 13 insanın getirilmesi için de parti olarak hükümete defalarca çağrı yaptık ve bu tür girişimlerde bulunduğumuzu söylememize rağmen dikkate almadılar. Hedefleri Garê’de kullanabilecekleri siyasi bir zafer çıkarmaktı. 13 insanı bu siyasi hesaplarına alet ettiler. Siyasi amaçlarına ulaşamayınca 4 koldan HDP’ye saldırdılar. HDP kapatılsın korosu her gün gürültü çıkarmaya, nefret iklimi yaymaya devam ediyor. Varlıklarını HDP’nin yokluğuna bağlamış durumdalar.   AKP’li utanmadan HDP seçmenine beddua ediyor   Kontrolü ve şuuru artık iyice kaybetmeye başlayan bir iktidarla karşı karşıyayız. 31 Mart seçimlerinde Ankara’nın siyaset çöplüğüne gönderilen bir AKP’li utanmadan sıkılmadan HDP’ye oy veren insanlara beddua etti. Ona tek bir cümlemiz var. Biz seni Allah’a havale ediyoruz. Bir diğeri çıkmış, 6-7 yıl önce alıkonulan bir asker annesinin ricası üzerine devreye girmiş olmamı, en insani bir girişimimizi dahi utanmadan sıkılmadan saldırı gerekçesi yapmakta ve bunun üzerinde günlerdir tepinmektedir.   Çukur kanallarında gezip iftira atan bakana cevap vereceğim   Bunların bir de fotoğrafçı bakanları var; gezdiği çukur kanallarında yalan rüzgârı estiren bir bakanları var, bir fotoğraf bakanı var! Ona, yaptıklarına, söylediklerine, attığı iftiralara ben buradan cevap vereceğim. Çözüm sürecinde Kandil’e yaptığımız onlarca ziyaretin fotoğrafları üzerinden algı yaratma telaşında olduklarını belirtmek isterim! Fotoğraflara birazdan geleceğim ama bu yetmiyor, bir vekil arkadaşımıza açıkça iftira atmaktan geri durmuyor.   Milletvekilimizin Garê’ye gittiği kuyruklu bir yalandır   Güya HDP’li bir kadın milletvekili Garê’ye gitmişmiş! Orada boy göstermiş, talimat almış, gelmiş, siyaset yapmaya devam ediyor. Pes doğrusu! Buradan açıkça söylüyorum: Bu, kocaman kuyruklu bir yalandır. İftiradır, kara propagandadır. Kendi suçlarını örtbas etme telaşıdır. Bu kara propagandanın arkasına sığınanlar yarın öbür gün bunun altında kalacaklarını düşünmüyorlar mı? Bu kadar büyük bir yalan propagandanın siyaseten, vicdanen, ahlaken ne kadar büyük bir günah olduğunu bilmiyorlar mı?   Dünyadaki en derin çukur Ankara’daki iktidarın içine düştüğü çukurmuş   Nasıl bir durum yaşıyorlar biliyor musunuz? Resmen dibin de dibindeler! Dünyanın en derin çukurunun Büyük Okyanus’taki Mariana Çukuru olduğunu biliyorduk. Meğer en derin çukur, dibin de dibi Ankara’daki iktidarın içine düştüğü çukurmuş, son günlerde bunu net olarak gördük ve bunu biliyoruz.   Fotoğrafları gösteren bakan, Erdoğan’ın koltuğuna göz dikmiş   Bize yönelik iftira, kumpas ve saldırı kampanyası aynı cemaat döneminin yöntemleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Belli ki bunlar, cemaatteki abilerinden çok dersler almışlar, çok şeyler öğrenmişler!  Bu fotoğrafları gösteren bakanın derdi Erdoğan’ın koltuğuna açıkça göz dikmiş olmasıdır. Buradan çağrı yapıyorum: Kendi içinizdeki iktidar ve koltuk kavgasını açık yapın! Savaşınızı HDP üzerinden yürütmeyin! HDP buna izin vermez! Aynı bakan, heyetimizin çözüm sürecinde devletin ve iktidarın bilgisi, onayı ve ricası dâhilinde gerçekleştirdiği ziyaretlerin fotoğraflarını çıktığı programlarda gösteriyor. Bunun adı algı yaratmaya çabasıdır. O fotoğrafları keşke televizyonlara çıkmadan önce genel başkanına sorsaydın. Recep Tayyip Erdoğan’a gösterseydin önce. Sonra ‘bunlar Kandil’e gidiyor, neler yapıyor’ diye ondan sonra deseydin. Erdoğan o süreçte ne olduğunu bildiği için keşke önce ona gösterseydin. Kendisi o süreci gayet iyi bilir.   Yaptığımız her görüşme devletin onayı dahilinde yapılmıştır   Bu zata aynı birilerine anlatır gibi tane tane şimdi anlatıyorum: Bak iyi dinle, iyi öğren, O dönemde neler oldu? Biz, çözüm sürecini üç ayak üzerinden yürüttük. Birinci ayak İmralı’ydı, ikinci ayak Kandil’di, üçüncü ayak hükümet-devlet kanadıydı. O süreçte İmralı’da Sayın Öcalan’la yaptığımız her görüşme, devletin ve hükümetin bilgisi ve onayı dâhilinde yapılmıştır. İmralı ziyaretinden sonra yine devlet ve hükümetin onayıyla bizler Kandil’e gidiyorduk. Kandil’de yapılan görüşmelerin sonuçlarını devlet ve hükümet heyetine döndüğümüzde aktarıyorduk. Devlet heyeti ise bu bilgileri biz İmralı’ya gitmeden kendisi gidiyor, kendisi bu bilgileri götürüyor, Sayın Öcalan’la paylaşıyordu. Sonra çözüm heyetimiz İmralı’ya gidiyordu ve yani Sayın Öcalan devlet heyeti ile yaptığı görüşmenin çerçevesini bize aktırıyordu. Biz sonra devletin bilgisi ve onayı dahilinde bu bilgileri Kandil’e ve PKK yetkililerine aktırıyorduk. Olay budur. Görüşme trafiği aynen böyle işledi.   Kandil’de görüşme yaparken iki İHA tepemizde dolaşıyordu   Hatta bir anekdotu da buradan paylaşmak istiyorum. Birine kapak olsun diye bu anekdotu paylaşıyorum. Bir defasında Kandil’de görüşme gerçekleştirdiğimiz esnada üzerimizde 2 tane İHA dolaşıyordu. İHA nedir, ne değildir onu biliyoruz. Bir hareket gördüğü andan itibaren bombaları atar, harekete geçer. Böyle bir şey ile karşı karşıya kaldık 2 tane İHA’nın tepemizde dolaştığını gördük. Ağaçların altına girdik İHA’lar gittikten sonra toplantımızı gerçekleştirdik. Ankara’ya döndüğümüzde devlet ve hükümet heyetine bu durumu sorduğumuzda bize ‘Sizin güvenliğinizi sağlamak için uçuyorlardı’ dediler. Yani İHA’lar bizim güvenliğimizi sağalmak için oraya gönderilmiş.   Genel başkanın fotoğrafları heyecanla bekliyordu   Evet, o Kandil görüşmelerini devletin güvenlik amaçlı uçurduğu İHA’ların altında gerçekleştirdik. Bütün bunlar devletin kayıtlarında mevcuttur. Çünkü her yaptığımız görüşme, Kandil görüşmeleri de hükümet ve devlet yetkilileri ile yaptığımız görüşmeler de kayıtlarda mevcuttur. Ne bir fazlasını, ne bir eksiğini söylüyorum. Bu benim siyasi ve ahlaki terbiyeme yakışmaz. Soylu Efendi iyi dinlesin! Sana o fotoğrafın hikâyesini de anlatayım! Kandil fotoğrafları, PKK’den silahları bırakacağına dair mektupları aldığımız ziyaretlere aittir Soylu Bey. Aynen o fotoğraflar, iki gün önce TV kanalında gösterdiğin fotoğraflar Sayın Öcalan’ın silahların bırakılacağı çağrısı yapılacağı mektuplarını götürdüğümüz o mektubun görüşüldüğü toplantıya ait fotoğraflardır. Senin Genel Başkanın Erdoğan da neler getireceğimizi heyecanla, umutla bekliyordu. Biz o mektupları getirdik, onlar da kayıtlarda mevcuttur. O fotoğrafları Kandil’dekiler çekti. Bize diyorlar gidip boy boy fotoğraflar çektirmişler. Oraya gidince de, İmralı’ya gidince de telefonlarımız yok. Fotoğraf çekebileceğimiz bir makina yok. Çekilen hiçbir fotoğrafı bizler çekmedik. Kandil'deki fotoğraflar bizler geldikten sonra basına yansıdı.”   ‘Kimin nerede oturacağını belirleyen bizzat Erdoğan’dır’   Pervin, İmralı Cezaevi’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan ile çekilen ve Dolmabahçe Mutabakatı’nda hükümet yetkilileri ile beraber çekilen fotoğrafları göstererek, şu ifadeleri kullandı: “Başka bir fotoğraf var. İmralı’daki bu fotoğrafı kim çekti? Kim getirip bu fotoğrafı bize verdi? Soylu bunu açıklasın. Bir başka fotoğraf. Hükümet ve devlet yetkileriyle 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı’nın fotoğrafı. Bunu da biz çekmedik, yetkililer ve temsilen gelen insanlar çekti. Her 3 fotoğraf üzerinden İçişleri Bakanı’na sesleniyoruz. Bu 3 fotoğrafın amacı aynıydı kimler tarafından çekildiği belliydi. Dolmabahçe Mutabakatı’nın yapıldığı gün ince bir detay var. O salonda kimin nerede oturacağını belirleyen bizzat Erdoğan’dır.”   ‘Çözüm sürecinde yaptıklarımızı bugün olsa gene yaparız’   “Çözüm sürecindeki girişimlerimize saygısızca yaklaşan zihniyetlere verilecek tek cevabımız şudur” diyen Pervin, “O süreç halklarımızın geleceği için, annelerimizin gözyaşlarının durması için, bedenlerin toprağa düşmemesi için fedakârca yürütülen bir süreçti. Bugün de olsa hiç tereddüt etmeden aynı fedakârlığı yine yapmaya devam ederiz. Yeter ki tek bir insanımızın bile burnu kanamasın. Bırakın yaşamını yitirmesini, tek bir insanımızın tırnağına taş değmesin diye bu fedakarlığı yapmaya hazırız. Ne mutlu bize ki bu ülkeye cenazeler gelmedi hiç bir tanesinin kapısına tabut gitmedi. Ne mutlu bize ki 3 yıl boyunca yürüttüğümüz onurlu bir duruş vardı ve bunun arkasındayız” diye ekledi.   ‘Çözüm sürecinde neler vaat edildiğini zamanı geldiğinde açıklayacağız’   Pervin, “Çözüm sürecinde bize vaat ettiklerinizi yeri ve zamanı geldiğinde ayrıca paylaşacağız. Bunun böyle bilinmesini tarihe not düşüyorum. Çözüm sürecinde bizlere partimize heyetimize neler vaat edildi, nelerin yapacağına dair bizlere vaat edildiğinde yeri ve zamanı geldiğinde açıklamazsak namerdiz.  Ne yaparsanız yapın, HDP’ye ne kadar saldırırsanız saldırın, hukuksuzluklarınızın, suçlarınızın üzerini örtemeyecekseniz. Bize attığınız çamur, üzerimize asla yapışmaz ama o çamur elinizde kalmaya devam edecektir” diye konuştu.   ‘Elinizden geleni ardınıza koymayın’   HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na verilen cezayı AKP’nin Yargıtay’daki ilgili dairesinin jet hızıyla onaylandığına dikkat çeken Pervin, “Saray’dan talimat aldılar, Bütün bu hazırlıkların amacı bellidir. Garê’nin intikamını HDP’den almak istiyorlar! Kaybettikçe korkuyorlar, korktukça HDP’ye saldırıyorlar. HDP’ye saldırdıkça kaybettiklerinin farkında değiller. Biz de diyoruz ki; elinizden geleni ardınıza koymayın! Elinizden geleni ardınıza koymayın, sizden korkan sizin gibi olsun” ifadelerini kullandı. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun yanı sıra İnsan Hakları Derneği, Eren Keskin, Şebnem Korur Fincancı’nın vicdanın ve hakikatin sesi olduğunu dile getiren Pervin, “Bu sesi susturmaya gücünüz yetmeyecektir! Buradan bu saydığım isimlere aynı amaçla mücadele yürüten binlere milyonlara kucak dolusu selam ve sevgilerimizi gönderiyorum. Onları bu onurlu barış yolunda yalnız bırakmayacağız” dedi.   ‘Mutabakata sadık kalınsaydı bugün bambaşka bir ülke olurdu’   Yıkıcı bu sürecin tek nedenin Kürt sorununun demokratik yol ve yöntemlerle çözülmek istenmemesi olduğunu belirten Pervin, “Savaş politikalarından vazgeçmedikçe ne yazık ki bu acılar son bulmayacaktır. Birkaç gün sonra 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatının yıl dönümüdür. Dolmabahçe’de, şiddetin, çatışmanın son bulacağı, demokratik müzakereye dayalı bir çözümün yolu açılmıştı. Ancak, Erdoğan, ülkenin geleceğini değil, iktidarlarının geleceğini düşündü ve Dolmabahçe’yi reddetti. Böyle bir görüntüyü reddetti. Dolmabahçe Mutabakatına bağlı kalsalardı, bugün bambaşka bir ülke ortamında olacaktık. Son 6 yılda binlerce insan hayatını kaybetmemiş olacaktı” şeklinde konuştu.   Garê’nin yaşandığı gün, 3 yeni yandaş şirket daha kuruldu   Ülkede bütçenin savaşa ayrıldığını kaydeden Pervin,  halkın parasının Garê’ye bomba olarak yağdırıldığını söyledi. Pervin, “ İçimizi acıtan intiharlara her gün yenisi eklenmektedir. Garê’nin yaşandığı gün, Cumhurbaşkanının kararıyla enerji alanında 3 yeni yandaş şirket daha kuruldu. Tabi Garê nedeniyle kaçtı ama kurulan şirketlerin ortaklık yapısı başta olmak üzere tüm yetkiler Cumhurbaşkanına verildi. Kendilerine yeni bir rant kapısı daha açtılar. İhaleler bu şirketlere akacak. Bir yerde tilkiler vaaz vermeye başlarsa gözünüz tavuklarda olsun! Yani bunlar ne zaman vatan, millet, beka derse gözünüz mutlaka cebinizde olsun! Bunlar ne zaman bu operasyonları başlatırsa gözünüz mutlaka zamlarda, artan vergilerde olsun. Erdoğan Saray’a geçtiği günden bu yana temel gıda maddelerinden benzine, doğalgaza, elektriğe varıncaya kadar A’dan Z’ye her şeye zam üstüne zam yapıldı” dedi.   ‘Kürt sorununun çözümsüzlüğünden zafer çıkmaz’   Pervin, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden zafer çıkmayacağını vurgulayarak şöyle konuştu: “Bunu anladığınız gün zaten iktidardan gittiğiniz gün olacaktır. Biz Türkiye’nin bu çözümsüzlük girdabından çıkması ve daha fazla bedel ödememesi için mücadele ediyoruz. Kürt sorunu, demokrasi ve adalet sorunlarının çözümü için demokratik siyaset yürütüyoruz. Tüm saldırı ve engellemelere rağmen demokratik siyasette ısrar ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Bu yoldan vazgeçmeyeceğiz. Bu temelde farklılıklarla bir arada ortak yaşamın mümkün olduğuna olan inancımızla Herkes İçin Adalet diyoruz, demeye devam edeceğiz ‘Erkek adalet değil kadınlar için gerçek adalet’ diyoruz. Cezaevlerinde tecrit ve hak ihlallerine karşı başlatılan açlık grevlerini sahiplenerek cezaevleri için adalet diyoruz. İş ve Aş Buluşmalarımızla, işsizlerle, kepenklerini kapatmak zorunda kalan esnaflarla, hakları için diren işçiler için sosyal adalet diyoruz. Açlıkla yüz yüze bırakılan milyonlarca işçi ve emekçi için adalet diyoruz.”