'Tezkereler geçmeseydi Garê'de 13 can toprağa düşmeyecekti' 2021-02-17 15:58:42   ANKARA - Meclis’te düzenlediği basın toplantısında konuşan Meral Danış Berştaş, “Tezkereler geçmeseydi Garê'de 13 can toprağa düşmeyecekti. Garê meselesinde yanıtlanmayan bütün soruların takipçisi olacağız” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, TSK’nin Garê’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırı başta olmak üzere güncel konulara ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.   ‘Saray'daki hesap Meclis'e uymadı’   Gündemin yoğun olduğunu ancak temel gündemlerden birinin Garê olduğunu söyleyen Meral, dün Milli Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanı’nın Meclis Genel Kurulu'na bilgilendirme amacıyla geldiğini ancak burada bir bilgilendirme yapmadıklarını ifade etti. “Hesap vermeye değil hesap sormaya gelmişlerdi” diyen Meral, “Onların hesabı Meclis'e uymadı. Saray'daki hesap Meclis'e uymadı. Ne yaptılar? Genelkurmay basın bültenini okudular. Halbuki halkın Meclisi böyle bilgilendirilmez. Kamuoyunun, ailelerin sorduğu hiçbir soruya dün yanıt verilmedi. Bu sorular sorulunca da iftiraya, kara propagandaya başvurdular. Gerçekleri çarpıtarak işin içinden çıkmaya çalışan iki bakan ve iktidar sözcüleri gördük. Barış gibi, çözüm diyalog gibi çok temel meseleler asker kafasıyla ve haritalarıyla açıklanamaz. Meclis dün buna bir kez daha tanıklık etti” şeklinde konuştu.   ‘Malatya Valisi mi karar verdi Garê operasyonuna?’   Karşılarında siyasi sorumluluk almayan bir iktidar olduğunun altını çizen Meral, herhangi bir faaliyette başarılı olunca müjde veren iktidarın başarısız olunca valiye açıklama yaptırdığına dikkat çekti. Bunun, Türkiye halklarının aklıyla dalga geçmek olduğunu kaydeden Meral, “Malatya Valisi mi karar verdi Garê operasyonuna? Neden ona açıklatılıyor? Garê'de hesap veremediler. Suçlarını örtmeye çalıştılar. Ama örtemeyince de suçlarını öğrenmiş oldular. Aslında dünün özeti buydu. Ülkenin her yanında Garê katliamının büyük acısı var. Ellerinde tomar dosya ve kağıt ile geldiler ama ne oldu? Süleyman Soylu'nun elindeki dosyalar, kağıtlar, fotoğraflar dağıldı. Bu iktidarın da dağıldığının göstergesiydi. Kendisi konuşmasında onları gösteremedi, o kadar dağınıktı ki kapalı dosyalarla konuşmayı tercih ettiler. Türkiye savaş politikası ile savaş siyaseti ile hiçbir sorununu çözemedi, 10 yıllardır çözemedi” sözlerini kullandı.   ‘Tezkereler geçmeseydi Garê'de 13 can toprağa düşmeyecekti’   Demokratik siyasetle çözümü savunan bir parti olduklarını vurgulayan Meral, çözüm yerinin parlamento olduğunu söyledi. Meselenin bütün boyutlarının konuşulması, tartışılması ve çözüm önerilerinin değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Meral, “Demokratik siyaset ve Meclis bunun için vardır. Halk bize oy veriyor bunu çözmemiz için. Çözüm yolları ortaya çıkarmamız için oy veriyor. Biz HDP olarak sınır ötesi operasyonlara, savaş siyasetine, ölüm siyasetine her zaman karşı olduk. Tezkereleri hiçbir zaman onaylamadık, evet demedik. Bu tezkereler geçmeseydi Garê'de 13 can toprağa düşmeyecekti. Garê'nin özetlerinden biri de budur” dedi.   ‘Ölümler haritalara sıkıştırılamaz’   İktidarın, Filipinler'de Moro gerillaları ile hükümet arasında arabulucu olduğunu hatırlatan Meral, “Peki bizim vatandaşlarımız hayatı Moro ile hükümet arasında arabuluculuk yapan iktidar için önemsiz mi?” diye sordu. Dünyanın öbür ucunda arabuluculuk yaptıklarını ancak burada ölüm ve savaş siyaseti yürüttüklerini belirten Meral, iktidarın kutuplaştırma ve savaş siyasetiyle iktidarını garantiye almaya çalıştığını dile getirdi. Meral, “Bunu artık bütün Türkiye görüyor. Biz Garê operasyonunun, ölümlerin haritalara sıkıştırılamayacağını ifade etmek istiyoruz. AKP'nin kongre salonlarında geçiştirilecek bir mesele değildir. Can yakan bir meseledir. Ölümlerin yaşanmaması meselesi demokrasi ve özgürlük meselesidir. İşin burasını kimse konuşmuyor. Meclis’in sorumluluk alması gerekiyor. Bu konuda iktidara hesap sormaya devam edeceğiz. Bu soruların yanıtlarını aramaktan kesinlikle vazgeçmeyeceğiz. Araştırma ve soru önergeleriyle orada yaşananların tüm şeffaflığı ile açığa çıkmasını istiyoruz. Tüm Türkiye’nin istediği bu.” İfadelerini kullandı.   ‘Bu büyük bir trajedidir’   AKP’nin Rize Kongresi’nde Tayyip Erdoğan’ın yaşamını yitiren askerin annesini aradığını hatırlatan Meral, “Bu büyük bir trajedidir. Anne bir açıklama yapmış, ‘Kongre salonundan aradığınızı bilmiyordum’ diyor. Rize'de kongre salonunda lebaleb bir görüntü ile büyük bir mutlulukla büyük sevinçle, gülücüklerle bu mesele nasıl anlatılabilir. Oradan siyaset diline nasıl geçilebilir. Bu acıyı yüreğinde hisseden bizler kesinlikle bunu kabul etmiyoruz, hiçbir zaman da kabul etmeyeceğiz” dedi.   ‘Muhalefet Meclis'te demokratik bir tutum ortaya koydu’   Garê meselesinde yanıtlanmayan bütün soruların takipçisi olduklarını kaydeden Meral, “İktidar, daha morgda cenazeler teşhis edilmemişken, daha otopsi raporları bilinmiyorken muhalefete saldırdı. Siyaset yaptı. Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Bu insani değerlerle asla örtülebilecek bir mesele değil. Ama dün muhalefet Meclis'te demokratik bir tutum ortaya koydu. İktidarın hesap vermeme, hesap sorma niyetine karşı bir kaya gibi durdu. Ve muhalefet bu dönemde gelecek açısından da büyük bir umudu Türkiye yurttaşlarına gösterdi. Biz bu umudun peşinde olacağız. Demokratik muhalefetin, demokratik güçlerin bir arada bu iktidarın tutumuna karşı el birliğiyle, güç birliğiyle başarı sağlayacağına yürekten inanıyoruz” diye konuştu.   ‘Bütün şeffaflığı ile Garê'de ne oldu?’   Garê ile ilgili söylenecek çok şeyin olduğunu aktaran Meral, bunu önümüzdeki günlerde de konuşacaklarını ifade etti. Uluslararası hukuktan bir not iletmek istediğini dile getiren Meral, “Uluslararası insan hakları hukuku devletlerin çatışmanın tarafı olmayan kişileri tehlikeye düşürecek operasyonlardan kaçınması ve yaşam hakkı için gerekli önlemleri almasını emreder. Orada alıkonulan insanların çatışmanın tarafı olmadığı, silahlı olmadıkları ve korunmaları gerektiği her türlü tartışmanın dışındadır, izahtan varestedir. Bütün şeffaflığı ile Garê'de ne oldu? Ailelerin, bizlerin, demokratik muhalefetin sorularının yanıtını derhal istiyoruz” sözlerine yer verdi.   ‘Kim bu 718 kişi biliyor musunuz?’   Partilerine yönelik saldırıları değerlendiren Meral sözlerini şöyle sürdürdü: “Partimize saldırarak kendi suçlarını örtmeyi hedeflediler. Yine HDP, yine HDP'ye saldırı. Garê operasyonundaki soruları karartmak için İçişleri Bakanlığı garip bir şekilde ‘718 kişiyi gözaltına aldık’ dedi. Şaka gibi. Kim bu 718 kişi biliyor musunuz? Bizim il eşbaşkanlarımız, ilçe eşbaşkanlarımız, yöneticilerimiz, PM üyelerimiz, Gençlik Meclisi üyelerimiz, Kadın Meclisi üyelerimiz. Dosyalarda hiçbir şey yok. Tamamen psikolojik bir harekat. Ben soruyorum avukatlara, iddia ne? Diyorlar ki '1 satırlık ihbar tutanağı var'. Türkiye’de 84 milyon hakkında ihbar tutanaklarını kolluk düzenleyebilir. Ne var dosyada? 10 yıl önce attıkları bir tweet ya da facebook paylaşımı var. Ne var dosyada? Parti genelgelerinin kendilerine ulaşması var. Parti genelgesi tabi ki gidecek yönetime.     Bizim ışıklarımız hiç sönmeyecek   HDP'ye yönelik gözaltı ve tutuklama operasyonlarının tamamı psikolojik operasyonlardır. HDP'yi kendince kriminalize edecek, ötekileştirecek ve kamuoyunda kendince farklı bir algı oluşturacaklar. Değil 718 kişi 7 bin kişi de alsanız HDP bitmeyecek. Bunu unutmayın. Bugüne kadar yaptıklarınızın 10 katını da yapsanız, biz bitmeyeceğiz burada olmaya devam edeceğiz. HDP'nin tek bir odasının ışığı bile açık olsa uykularınız kaçmaya devam edecek. Ama bizim ışıklarımız hiç sönmeyecek. Tek bir kişi kalsak bile. HDP bu ülkede milyonlarca insanı temsil eden ve bu temsiliyet sonucunda parlamentoda grubu bulunan bir parti olarak faaliyetlerine, çalışmalarına sonuna kadar devam edecek. Birileri baraj altına düşüyor olsun, düşmeye devam etsin. Bizler hızla yükseleceğiz. Türkiye yurttaşlarının gerçeği öğrenmesi için her şeyi demokratik siyaset yöntemi ile yapmaya devam edeceğiz. Biz tek bir insanın bile burnunun kanamaması için, barışın egemen olması için, ölüm siyasetini değil, yaşam siyasetini sürdürmeye devam edeceğiz.    İşsiz sayısını 3 milyondan 10 milyona çıkardı   Esnaf kan ağlıyor. Ciddi bir olumsuz tablo var. Kan ve barut kokusuna mahkum eden bir AKP-MHP ittifakı, halka yoksulluk ve işsizlik veriyor. İktidar 5 yıl içinde işsiz sayısını 3 milyondan 10 milyona çıkardı. Saray günde 10 milyon harcıyor. Bu cümleyi kimse unutmasın. Günde 10 milyon harcayan bir Saray var. Maskeli balolar, beyaz çaylar, ejder soslu yiyecekler israf sarayında tüketiliyor. Saray'da 1000 oda tek adam tarafından kullanılıyor. Onlarca yoksul metro altında yaşamaya devam ediyor. Bu resim Türkiye'nin resmidir. Metro altlarında, bu kışta, eksi 10 derecede, bu kar ortamında soğukta halk bu şekilde yaşıyor.    AKP Genel Başkanı ne yapıyor?   AKP Genel Başkanı ne yapıyor? Çıkmış 94 yılında İstanbul Belediyesi'nden görüntüler paylaşıyor. Sözde Gönül Belediyeciliği yapıyor kayyımların kayyımı Erdoğan. Ama bu Gönül Belediyeciliğine kimse kanmıyor artık. 94'ü konuşacağınıza gelin belediyelere atadığınız kayyımları ve sokaklarda yatırdığınız insanlardan bahsedin. Öğrenciye ve Kürtlere kelepçe, iş aş isteyenlere, kadınlara gaz ve cop, yoksullara keyif çayı, devam sütlerine özel kilitler bu iktidarın yarattığı felaket tablosudur. AKP-MHP iktidarı sofrayı ekmeksiz bıraktı, tencereyi tuzsuz bıraktı. Hayatı tatsız hale getirdi. Bu iktidar el kadar bebekler için hayati öneme sahip devam sütlerine muhtaç hale getirdi. Karnı açken ağlamaktan uyumayan bebeklerin ebeveynlerine söyleyecekleri tek bir sözleri yok. Ekonomi kesinlikle Türkiye'nin en temel gündemi. Esnaf kazanamıyor. İşçi kazanamıyor. Emekli kazanamıyor. Bir tek beşli soygun çetesi kazanıyor.   Yoksulluk karşısında utanıyoruz   Türkiye, tarihinde ilk defa bu kadar yoksulluk görüyor. Bizler bu yoksulluk karşısında utanıyoruz. Biz utanıyoruz, karnı tok yatan herkes utanıyor. Maaş alan ve kıt kanaat geçinen emekli memur da utanıyor. Aslında hepimiz utanıyoruz. Ama kim utanmıyor biliyor musunuz? Bir tek iktidar ve Saray sahipleri utanmıyor. Edward Young'ın çok güzel bir sözü var bu konuda. Diyor ki, ‘Yalnızca zalimler utanmazlar. Çünkü zalimlerin kalbi ve vicdanı ölmüştür. Onları iktidar ve para hırsı teslim almıştır.’ Oysa bizler yasaların yetersiz kaldığında utanma duygusunun bizleri bir arada tuttuğuna inanan insanlarız. Utanmadıktan sonra hiçbir yasa etki edemez.”   Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Meral, İçişleri Bakanı’nın Garê’ye giden bir milletvekili olduğunu söylemesine, “Bu sorunun muhatabı biz değiliz. Kendisine sorun. Kendisi bir iddia ortaya attı. Üstümüze alınmadığımız bir durum” şeklinde yanıt verdi.