Meral Danış Beştaş:Yeni yaşam ekonomisini hayata geçireceğiz 2020-12-18 17:35:10   ANKARA - Bütçe görüşmelerinin son gününde konuşan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Bizler, açlık ve yoksulluktan dolayı insanlar intihar ederken “ohhh” çekenlerin değil, “ahh” çekip hep birlikte açlık ve yoksulluğu bitirenlerin iktidarını yaratacağız” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinin son gününde HDP Grubu adına konuştu.   Cezaevlerinde tutsak bulunan siyasetçileri anarak konuşmasına başlayan Meral, “Tutsaklık iradenin tek adama, makam ve mevkiye teslim edilmesi ile başlar. Özgürlük ise dört duvar ve demir kapıya bakmaz. Özgürlük bir duruş, ruh hali ve dünyaya karşı erdemli olmaktır. Bu kapsamda cezaevinde tutsak edilen ve demokratik talepleri için açlık grevine giren bütün erdemli ve duruş sahibi tutsakları ve mücadelelerini buradan bir kez daha saygıyla selamlıyoruz. Bugün Şeyh Bedrettin ve Celaleddin-i Rumi’nin  hakka yürümesinin yıldönümü. Kendilerini saygı ve hürmetle anıyorum” dedi.   'Halka istibdat rejimi, yoksulluk, işsizlik, baskı ve sefalet'   2008 yılında ortaya çıkan kapitalizmin krizinin hızla tüm dünyaya yayıldığını anımsatan Meral, bu krize karşı uluslararası sermayenin, eşitlik ve adalet taleplerini duymak yerine otoriter sağ popülist liderlere sarıldığını kaydetti. “Türkiye’nin önünde iki yol vardı. Ya Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere demokratikleşmeyi sağlayacaktı ya da otoriter bir yola girecekti” diyen Meral, şöyle devam etti: ”İktidar dünyadaki bu gelişmeleri görüp zaten sınırlı olan demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlükleri baskı altına aldı. Türkiye halklarına OHAL şartları altında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen otoriter yönetim sistemini dayattı. Bu sistem, Türkiye halklarını siyasi ve ekonomik anlamda süreklileşmiş krizlere, vesayet kurumlarına ve siyasi etikten yoksun politika anlayışına mahkûm ediyor. Bu sistem Saray tebaasına çoklu maaş sistemi, yandaşa ısmarlama ihale düzeni, halka ise istibdat rejimi, yoksulluk, işsizlik, baskı ve sefalet getiriyor.”   ‘2015’te 3 milyon olan  işsiz sayısı bugün 10 milyon’   Kürt sorununun demokratik çözümünün inkâr edildiği ve AKP-MHP ittifakının kurulduğu gün faiz oranının 7,5  olduğunu anımsatan Meral, “Saray rejimine geçildiği gün 17,5, bugün de 15 puan. Demek ki, ‘faiz lobisi’ sizlerin otoriterleştiği bataklıkta büyüyor.  Siz saraylar inşa ettikçe faiz lobisi kazanıyor.2015 Haziran ayında bu memlekette 3 milyon işsiz vardı. Siz halk iradesini hiçe saydınız, sırf iktidarda kalmak için topluma şiddeti dayattınız. OHAL şartlarında Saray rejimine geçtiğiniz gün işsiz sayısı 4 milyona ulaştı. Bugün ise tam 10 milyon işsiz var. Siz ağzınızı her açtığınızda ‘dış güçler’, ‘kur saldırısı’ diyorsunuz. Bakalım, bu ülkenin parasına kur saldırısı kimler yapmış? 2015 yılının Haziran ayında dolar 2,68 TL idi. Saray rejimine geçildiği gün 4,71 TL oldu. Bugün ise 7.67 TL’dir” ifadelerini kullandı.   ‘İnsanlarımız iş aş diyerek intihar ediyor’   Meral, “Karl Marx’tan ilhamla söylersek; sizler, kriz büyüdükçe ‘90’ların ruhlarını geri çağırıyor, onların beka sloganına sarılıyor, milliyetçi kıyafetlerini’ giyiyorsunuz. Onlar 'hayali ihracat' ile kötü ün sahibi olurken, sizler 'hayali istihdam' ile tarihin kara sayfalarına yazılıyorsunuz. Fakat bilmiyorsunuz ki, tarihte olaylar iki defa yaşanır. Birincisinde trajedi, ikincisinde komedi olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve otoriter Saray rejimi, Türkiye halklarına ekonomik, toplumsal ve siyasal çoklu krizleri yaşatıyor. Ekonomik kriz artık inkâr edilemeyecek hale geldi. Her geçen gün işsizlik, yoksulluk, borçlar büyüyor, insanlarımız ‘iş, aş’ diyerek intihar ediyor” dedi.   ‘Krizi büyüdükçe halk borcunu ödeyemiyor’   Türkiye ekonomisinin rant, özelleştirmeler, sermayeye yapılan vergi kıyakları ve halkı borçlandırma ile büyük bir çöküşün eşiğine geldiğini kaydeden Meral sözlerini şöyle sürdürdü: “2010 yılından bu yana 6 defa borçların ve alacakların yapılandırıldığına şahit olduk. Sadece bu yapılandırma süreçlerinde bile AKP’nin yurttaşları nasıl borç batağına sürüklediğini görüyoruz. 2014’de 42,5 Milyar TL’lik borç yapılandırıldı. Halk ödeyemedi. Borç arttı, 2016 ve 2017 yılında toplam 120 Milyar TL’lik borç yapılandırıldı. Halk yine ödeyemedi.2018 yılında 60 Milyar TL’lik borç yapılandırıldı. Hayalete dönüşen damat bakan “bir daha yapılandırma yok, bu son artık” diyerek cebinde parası, hesabında lirası olmayan halkı tehdit etti. Fakat gün geçtikçe yoksulluk derinleşti, kriz büyüdü ve halk yine borcunu ödeyemedi. Buna rağmen borçları silmediniz. Geçen ay 500 Milyar TL’lik bir yapılandırma kanunu Meclis’ten geçirildi. Peki, soruyoruz; 10 yıldır her yıl artan borcun büyüklüğüne bakmıyor musunuz? Her yıl artan yurttaşın ödeyememe gücünü, halini görmüyor musunuz?”   ‘Kaynaklar halkın acısına yansıyor’   AKP- MHP ittifakının Türkiye’yi bir savaş makinesine çevirdiğini ve bununla da her fırsatta övündüğünü dile getiren Meral, “'Eve ekmek götüremiyoruz' diyen yurttaşa; 'Bir merminin fiyatından haberiniz var mı' diyerek otoriter ve militarist hakikatlerinizi itiraf ettiniz. Bakın, 2021 yılı bütçesinde İçişleri, MİT, Emniyet, Jandarma, Milli Savunma Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına toplamda 148,5 milyar lira ayrıldı. Bu rakam 2020 yılında 129 milyar liraydı. Sadece bu kurumlara değil, 2021 bütçesine sakladığınız savaş ve güvenlik kalemlerine toplam 230 milyar TL ayırdınız. Bu rakam, çok değil 5 yıl önce Çözüm Süreci devam ederken sadece 50 milyar TL’ydi. O dönem bu kaynaklar halkın sofrasına yansıyordu, şimdi ise halkın acısına yansıyor” diye konuştu.   ‘Asıl güvenlik sorunu bu ittifakın kendisi’   2015 yılında Savunma Sanayi İthalatı'nın 2 milyar 800 milyon TL olduğunu, 2020 yılında bu tutarın yaklaşık olarak 10 kat arttığını ve 24 milyar 700 milyon TL’ye yükseldiğini söyleyen Meral şöyle konuştu: “Esnaf on kat yoksullaştı, emekliler geçim derdi yaşıyor, işsizlik 3 milyondan 10 milyona çıktı, yoksul sayısı 10 milyondan 20 milyona çıktı. Halka ise 'zorda sabır dilendi', baskı ve şiddet dayatıldı. Bu ittifakın güvenlik aygıtlarının kendisi, insanlarımız ve halkımız için bir güvenlik sorunu haline geldi. Eğer bir ülkede çocuklar panzerler tarafından uykularında öldürülüyorsa, işsizlikten ötürü intiharlar gerçekleşiyorsa, açlık ve yoksulluktan ötürü insanlar sokak ortasında bedenlerini ateşe veriyorsa, bu ülkede güvenlik aygıtı halkın can ve mal güvenliğini tehdit eder hale gelmiştir. AKP-MHP ittifakı barut ve metal olmadan yaşayamayan bir beton ittifakıdır. Asıl güvenlik sorunu bu ittifakın kendisidir.   ‘Kadın karşıtlığını her alana yaydınız’   Kadın karşıtlığınızı ekonomi politikalarından tutalım da toplum mühendisliğinize kadar geniş alana yaydınız. Ama sizler de biliyorsunuz ki, AKP-MHP ittifakına karşı kadın direnişi görkemli şekilde gerçekleşti. 8 Mart’ta kadınlar TOMA’larınızı, gaz bombalarınızı anlamsız hale getirdi.Ayrıca kadınlar sadece baskıya ve şiddete karşı direnmedi, eş zamanlı olarak birçok kazanım elde etti, bunları güvence altına aldı. İstanbul Sözleşmesi ve eşbaşkanlık sistemi kadınların bu temel kazanımlarından ikisidir sadece. Bakın, kadınların bu tarihi kazanımları sadece şiddetle ve ayrımcılıkla mücadele etmiyor. Aynı zamanda toplumsal ve siyasi alanda cinsiyet özgürlükçü bir dönüşüm sağlıyor. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasanın tam uygulanması bu nedenle hayati önemdedir. Yine eşbaşkanlık sistemi bütün partilerde hayata geçerse kadınlar politika yapım sürecinin her aşamasına aktif şekilde dâhil olur. İşte HDP eşbaşkanlık sistemini tam da bu amaçla hayata geçirmiştir. Ancak iktidar İstanbul Sözleşmesi ve eşbaşkanlığa saldırıyor.    ‘Kadın işsizliğine son verme zamanı’   Fakat burada bir kez daha belirteyim, Türkiyeli kadınlar kazanılmış haklarını korumak ve bunları büyütmek için direniyor. Bu direnişten sadece bütçe görüşmelerine dair bir rakam vereyim. Partimiz adına 435 dakika sadece kadın milletvekillerimiz konuştu. Bu büyük bir kazanımdır. Diğer partilerin sürelerini söyleyip mahçup etmek istemiyorum. Açık ara bir öncülük durumumuz var. Burada onların geride olmasını eleştiren değil daha yükselmelerini savunan, kadınların bütün partilerdeki temsiliyetinin artışını savunan bir düşünceye sahip olduğumuzu belirtmek istiyorum. Şimdi toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeyi bu ülkeye kadınların gücüyle getirme zamanıdır. Kadın işsizliği, yoksulluğu, ayrımcılığına son verme zamanıdır. Biz kadınlar biliyoruz ki, her türlü yoksulluğa, krize karşı en önemli çözüm; örgütlü mücadelemiz ve dayanışmamızdan geçiyor. Dayanışma ile örgütlü mücadele ile başaracağız ve mutlaka biz kadınlar kazanacağız!   ‘Kamu borçları 2002 yılından bu yana 9 kat arttı’   Bu iktidarın ülkeyi getirdiği yer, büyük bir borç batağıdır. 18 yılda hem kamu hem de bu ülkenin yurttaşları tarihi bir borçlanma ile karşı karşıya kaldı. Kamu borçları, 2002 yılından bu yana 9 kat arttı. Öyle bir borç-faiz sarmalına girdiniz ki; 2019 yılında yaptığınız borç ödemelerinin yarısını faiz ödemeleri oluşturdu. Türkiye’nin kayıtsız şartsız faiz lobisi sizsiniz siz!  O yüzden sizi uyarıyoruz. Bir daha çıkıp da kimseye faizden de lobiden de bahsetmeyin.   ‘Sizlerin pusulası Saray bizlerin ise halkı gösteriyor’   2021 yılı bütçe görüşmeleri boyunca bizler halkların yaralarını konuştuk. 7 Aralık ile 15 Aralık arasındaki görüşmelerde kim ne demiş bakalım. 344 defa kadınların sorunlarından, 211 defa emek hayatının sorunlarından, 150 defa açlık ve yoksulluktan, 43 defa ihale, israf, yolsuzluktan bahsettik. Sizler ise 34 defa kadın, 4 defa emek ve sadece bir defa yoksulluk dediniz. Bizler açlıktan, işsizlikten, gençlerin sorunlarından bahsettik. Sizler her kürsüye geldiğinizde ‘Sayın Cumhurbaşkanımız’ dediniz, 'güvenlik' dediniz. Sizlerin pusulası Saray’ı, bizlerin ise halkı gösteriyor. Hani derler ya 'dil varlığın heybesidir' diye. Bizim heybemizde ezilenler var, sizin heybenizde saraylar. Bizim heybemizde halk var, sizin heybenizde yandaşlar!   'Yıllarca okuyan gençler simit satıyor'   Bu iktidar ülkeyi yönetemiyor. Niye? Çünkü bol torpil, sıfır liyakat var. Çünkü nepotizm zirve yapmış. Çünkü ülkede işsizlik yüzde 30 iken, bir bakan maşallah tüm ailesini işe yerleştirmiş, ailesinde işsizlik yüzde sıfır, halktan ona ne! Ama biz biliyoruz ki, siz sadece eş ve dostlarınızın işsizliğini sıfırlamadınız aynı zamanda bu halkın var olan, kalan güvenini de sıfırladınız. Sadece hikâyenizi değil, halkın inancını da kaybettiniz. Yıllarca okuyan gençler simit satıyor, inşaatlarda yaşamlarını yitiriyor, bu ülkeyi bir an önce terk etmek istiyor. Bilmelisiniz ki, bu gençlerin sadece 'dislike' değil aynı zamanda ahı var sizin üstünüzde, ahı!     ‘Asrı saadet diye yola çıktınız saadet zincirleri kurdunuz’   Türkiye’nin gençlerini, kadınlarını ve yoksullarını 'asr-ı saadet' diyerek yola çıkıp 'saadet zincirleri' kuranlardan kurtaracağız. 'Halka hizmet eden garson devleti yaratacağız' diyen ama ülkeyi açık cezaevine, halkı aç, bi-ilaç hale, devleti gardiyan devlete çevirenlere karşı eşitlikçi ekonomiyi hep birlikte var edeceğiz. HDP ile yönetimde bilimin, bilginin, liyakatin otoritesi yaşatılacak. Kişinin eline, ailenin keyfine, yandaşın insafına bırakılan değil; ortak akla, müzakere ve katılıma dayanan bir ekonomik sistemi yaratacağız.   ‘Yeni yaşam ekonomisini hayata geçireceğiz’   Yeni Yaşam Ekonomisini hayata geçirerek bu toprakların bereketini yeniden dirilteceğiz. Bizler, açlık ve yoksulluktan dolayı insanlar intihar ederken 'ohhh' çekenlerin değil, 'ahh' çekip hep birlikte açlık ve yoksulluğu bitirenlerin iktidarını yaratacağız. Kuru hamaset yüzünden çöp kutularına mahkûm olan bir ülke değil; demokratik yaşamın, liyakatın, ortaklığın, kooperatiflerin olduğu bir ülkeyi hep birlikte var edeceğiz.Yeni Yaşam Ekonomisi ile; Temel yurttaşlık geliri”ni hayata geçireceğiz. Vergide adaleti sağlayacağız. Bugüne kadar hep yoksullardan, çalışanlardan alınarak zenginlere aktarılan vergi düzenine son vereceğiz. Bu ülkede artık birileri çöpten ekmek toplarken, birileri vergi aflarından kasalarına indirdikleri paralarla özel jetler alamayacak. Çünkü Faturasız Yaşama geçeceğiz. Halkın temel ihtiyacı kadar kullandığı elektrik, su, doğalgaz, internet gibi temel ihtiyaçları nedeniyle fatura ödemek zorunda olmayacakları bir ülke yaratacağız. Paranın geçmediği yaşam alanlarını inşa edeceğiz.   ‘Halkın yaşadığı Türkiye AKP’nin hayalinden daha büyük’   2021 bütçe görüşmelerinde de gördük ki, iki Türkiye var: Birincisi, iktidar ve çevresinin yaşadığı sınırları misak-ı saray olan AKP’nin hayali Türkiye’sidir. İkincisi ise 82 milyonun umutsuzca yaşadığı, sefalet ve işsizliğin yaşandığı, dünü, bugünü, barışı ve mutluluğu çalınmış Türkiye’dir.İktidarınızın Türkiye’si 17-25 Aralık yolsuzluklarının ve kayyım hırsızlıklarının Türkiye’sidir. Halkın Türkiye’si ise 7 Haziranların, 31 Martların, 23 Haziranların hesap soranların ve direnenlerin Türkiye’sidir. Halkın yaşadığı Türkiye, AKP’nin hayali Türkiye’sinden çok daha büyüktür."