'Bütçeyi var eden bizler, kullanılmasında hak sahibi değil' 2020-12-07 09:02:00   Habibe Eren   ANKARA - Meclis Genel Kurul’a gelecek olan 2021 Bütçe teklifinde “toplumsal cinsiyet eşitliği” ilkesinin görmezden gelindiğini kaydeden HDP’li Serpil Kemalbay,  “Kadın emeği köle emeği olarak görülüyor ve kadınlar köleleştiriliyor. Kadınların istihdamdaki payı 25 yıl daha geriledi. Türkiye’de ki servet sahipleri büyürken tam tersine kadınlar, emekçiler ve tüm kesimler daha da yoksullaşıyor” dedi.    2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. 27 Ekim’de başlayan ve pandemi nedeniyle hafta sonları görüşmeleri yapılmayan bütçenin komisyon görüşmeleri bir ay sürdü.    Komisyon görüşmelerine, kadın örgütleri, sivil toplum örgütleri, ilgili meslek örgütlerinin katılma talepleri reddedildi. Muhalefetin bütçe görüşmelerinin internet üzerinden canlı izleyebilmesini sağlamaya dönük öneriler de kabul edilmedi.  HDP’nin “Saraya, savaşa ve yandaşa” diyerek tanımladığı ve halktan kaçırıldığını belirttiği bütçe teklifi 7 Aralık’ta Meclis Genel Kuruluna gelecek.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay bütçe görüşmelerinde bir ayda yürütülen tartışmaları ve bütçe teklifinde karşı çıktıkları noktalara ilişkin konuştu.    'Eller kalksın bütçe geçsin mantığıyla hareket edildi'   Bütçeyi “erkek bütçesi” sözleriyle tanımlayan Serpil, bir taraftan da savaş ve rant bütçesi olduğunu kaydetti. Bütçe teklifinin bugüne kadar katılımcı ve demokratik bir şekilde oluşturulmadığına dikkati çeken Serpil, “ Bizim en temel yaklaşımımız toplumun en geniş kesimlerinin bütçe konusundaki görüşlerini, taleplerini içermesi ve komisyon tartışmalarına yansıması gerektiğiydi. Kadın örgütleri, feminist hareket başta olmak üzere, işçi sınıfından, sendikalardan ve demokrasi güçlerinden taleplerin görüşmeye yansıması gerekiyordu fakat bu kesimler dışarıda tutularak  ‘bir an önce eller kalksın bütçe geçsin’ mantığıyla hareket edildi” dedi.    ‘Bütçenin temel motivasyonu ‘sermaye gruplarını nasıl rahatlatırız’   Bütçe teklifinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin göz ardı edildiğinin altını çizen Serpil, “Şeffaf olmayan bir bütçe planı ile karşıyayız. Şeffaflık son iki yılda bu daha da karartılıyor. Bütçe kalemlerinden neye, ne kadar harcandığı yönündeki açıklamalar daha görünmez hale getirildi. Bakanlıkların bütçelerini tartışıyoruz, büyük kalemler görüyoruz ama o kalemlerin nasıl harcanacağını göremiyoruz. O açıdan kadınları, engellileri, yoksulları, işçileri ve emekçileri görmeyen bir bütçe. Bütçenin temel motivasyon kaynağı ‘pandemi sürecinde sermaye gruplarını nasıl rahatlatırız’ üzerine kurulu” ifadelerini kullandı.    ‘Ev emekçisi kadınlar için 10 milyar pay ayrılması gerekiyor’   Bütçenin halkın ihtiyaçlarını karşılamadığını ve bir avuç yandaş sermayedarın çıkarlarına hizmet ettiğini kaydeden Serpil, bu durumun bütçede açıkça görüldüğünü söyledi. Kadınların ev içinde görünmeyen emeğinin görünür ve tanınır olması için mücadele ettiklerinin altını çizen Serpil, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bunu bütçe görüşmelerinde gündemleştirdik: Ev emekçisi kadınların sosyal güvenlik ve emeklilik haklarına kavuşması için bir bütçe ayrılması gerektiğini savunduk ve bununla ilgili önerge de verdik. Bunun için yaklaşık 10 milyarlık bütçe kalemini kadınlar için ayırmak gerekiyor. Bu da kadını kocaya, babaya ve erkeğe bağımlı olmadan; sağlık hakkından yararlanmayı ve emeklilik ile desteklenmeyi getiriyor. Kadınların yeniden üretim meselesinde yaşamı nasıl inşa ettiğini, toplumsal artı değere ne kadar büyük bir katkı yaptığını düşündüğümüz zaman kadınların ürettiklerinin yanında hiç kalır.”   ‘Bütçede şiddete karşı ne politika ne pay var’   Buna ilişkin Meclise sundukları tüm önergelerin reddedildiğini aktaran Serpil,  2020’nin toplumsal muhalefet açısından en önemli gündem maddelerinden birinin de kadına yönelen şiddet olduğunu söyledi. Kadınların her gün, erkek ve devlet şiddetiyle katledildiğini anımsatan Serpil, “Bu sorunun bir başka çözümü bütçede bu konuyu planlamak ve pay ayırmaktır. Bu açıdan da baktığımız kadınların korunması için herhangi bir bütçe payının ayrılmadığını görüyoruz.  Şiddete karşı bir politika da olmadığını görüyoruz. Kadına yönelen şiddetin temelinde erkek tahakkümünü ve devlet tahakkümü görüyoruz ve bu tahakküm ilişkisini ortadan kaldıracak, kadınların güçlendirecek politikalara ihtiyaç var. Bunun da bütçede karşılıkları olmalı” şeklinde konuştu.    ‘Kadın emeği köle emeği olarak görülüyor’   “21. yüzyıldayız ve neo-liberal politikalar duvara dayanmış. Artık hiçbir kimseye gelecek sunmayan politikalar olarak önümüzde duruyor” diyen Serpil iktidarın dört elle bu politikalara sarıldığını kaydetti. Serpil, “ Kadınlar bu ekonomi politikaların şemsiyesi altında işsizlikle, baş başa. Kadın emeği köle emeği olarak görülüyor ve kadınlar köleleştiriliyor.  Güvencesiz, kayıtsız, işçi sağlığı ve güvencesi açısından hiçbir önlem alınmayan alanlarda ve esnek istihdamda kadınları görebiliyoruz. Kadınların istihdamdaki payı 25 yıl daha geriledi. Bu yalnız pandeminin değil, içinde bulunduğumuz ekonomik krizin ve neo-liberal kapitalizmin tıkanmışlığının da sonucu. Yani artık topluma hiçbir şey veremeyen bir ekonomi politika var karşımızda. Sadece enerji şirketleri, inşaat şirketleri, holdingler, sermaye grupları yandaşlar beşli çete dediğimiz Cengizgilleri koruyan bir sistem var. Bu sistemin dışında kalan herkesi de yok sayan bir anlayış var. Dolayısıyla kadın istihdamı konusunda herhangi bir planlama yok. O yüzden toplumsal cinsiyet körü olan, kadınları ötekileştiren yok sayan ve bütün dezavantajlı grupları yok sayan bir bütçe ile karşı karşıyayız” diye konuştu.    ‘Yoksuldan alıp zengine verilen bir para transferi var’   TÜİK'in verilerine göre; Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekte düşük faizli kredilerin etkisiyle ‘büyümesine’ değinen Serpil,  hükümetin daha önce sermaye grupları için kredileri saldığını ve ucuz kredi dağıttığını anımsattı.  Şirketleri kurtarmak adına piyasaya sürülen ucuz kredilerin ‘büyüme’ olarak lanse edildiğini vurgulayan Serpil, “ Bu durum aslında Türkiye’deki servet sahiplerinin beslendiğini ve büyüdüğünü gösteriyor. Tam tersine kadınların, emekçilerin ve tüm kesimlerin de daha da yoksullaştığını gösteriyor. Burada yoksuldan alıp zengine veren bir para transferi var. Şimdi ‘biz büyüdük’ diyorlar ama insanlar mutfağında ve cebinde yanan ateşin farkında. O yüzden kadın işsizliği ve yoksulluğu daha da derinleşti. Hem ekonomik krizin sonucu olarak ama esas olarak da pandemi sürecinde işçiler daha kötü koşullara mâhkum oluyorlar, patronlar ise zenginleşiyor. Gayri Safi Milli Hasıla’da (GSMH) işçilerin payı yüzde 36’dan yüzde 20’li rakamlara gerilediğini patronların  ise yüzde 60’a yükseldiğini görüyoruz. Pastanın büyük kısmını alan patronların pandemi sürecinde daha da büyük dilim kaptığını, işçilere kadınlara ise daha küçük bir dilim kaldığını görüyoruz. Dolayısıyla pandemiyi fırsata çeviren bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi.    ‘2021 yılında daha kötü bir tablo bizi bekliyor’    2021 yılında işçileri ve emekçileri daha kötü bir tablo beklediğini ve böyle giderse işsizliğin daha da artacağı uyarısında bulunan Serpil, bu durumun yaratacağı koşullara dair şöyle konuştu: “ Bu sosyal hareketlerin ve mücadelelerinde yükseleceğini gösteriyor. Aslında bugüne baktığımız zaman BİMEKS işçileri sokaktaydı. Atlas Jet işçileri, Ermenek Maden işçileri sokaktaydı. Yine Birleşik Metal İş Ankara’ya yürüyüş yaptı. Sinbo işçileri, Uzel işçileri çadır kurdular. İsmini unutmuş olabileceğim birçok işçi direnişi var… Bu işçilerin hak arayışı , gelir dağılımındaki uçurumun bir yansıması olarak sokakta devam ediyor. Tek adam rejimi ile kazanılmış hakların yok edildiği, kuralsızlaşmanın hâkim olduğu bir dönem de işçiler haklarını arıyor. Anayasada tanımlanmış olan sendikal haklar ortadan kaldırılıyor ve sendikalaşmak örgütlenmek suç gibi gösterilerek işçilere devletin ve patronun desteği ile sendikasızlaştırma süreci yaşatılıyor.”   ‘Mücadelenin baş aktörü işçiler, emekçiler ve kadınlar’   UZEL işçilerinin 11 yıldır,  Ermenek ve Soma maden işçilerinin ise 8 yıldan fazladır hak arayışı içinde olduğunu ifade eden Serpil, “Bütün bir tablo gösteriyor ki, kırıntı halindeki demokrasi de bile işçiye, kadına, emekçiye ve engelliye pay ayrılmıyor. Bugüne kadar kazanılmış hakları nasıl elde ettiysek aynen mücadele yöntemleri ile tekrar sokağa inmek ve bu hakları kazanmak bu yüzden elzem. Bunu kazanmakla kalmayıp gelir adaletsizliği ve sömürü politikalarını ters yüz edecek bir demokrasi ve toplum yaratmak gerekiyor. Bunun da baş aktörü işçiler emekçiler ve kadınlar olacak” diye belirtti.    ‘Parlamentonun otoriter sisteme teslim olması bu sönüklüğün sonucu’   2021 Bütçe görüşmelerinin sönük geçmesini , “Parlamenter sistemin daha da otoriter bir sisteme teslim olmasıyla ilişkili olarak ele alınması gerekiyor” sözleriyle değerlendiren Serpil, “Tek adam sistemi 2018 seçimlerinden sonra kurumsallaşmaya başladı ve toplumdan daha fazla bilgi kaçırmaya ve toplumun yönetim mekanizmalarına katılımın önünde engeller yaratılmaya başlandı. Bu tam da aslında tek adam rejiminin yarattığı sisteme işaret ediyor. Bir adamın iki dudağı arasındaki kararlar hayatımızı belirliyor. Parlamento bu açıdan işlevsizleştirildi ve bu işlevsizleştirmenin bir sonucu olarak bu tartışmaların Meclis’te daha az yapıldığını görüyoruz” şeklinde konuştu.    ‘Bütçeyi var eden bizleriz’   Bütçenin en önemli haklardan biri olduğunu ve toplumdan elde edilen gelirlerden oluştuğunu anımsatan Serpil, sözlerine şöyle devam etti: “Bütçe gelirlerine baktığımız zaman esas geliri, işçilerin, emekçilerin daha maaşını almadan ürettiklerine el konulan vergilerin oluşturduğunu görüyoruz. Pastanın en önemli büyük kısmını işçiler emekçiler veriyor. Ayrıca dolaylı vergiler üzerinden alınan vergiler de çok yaygın. Dünyanın hiçbir yerinde yurttaşlardan yüzde 60’ı aşkın dolaylı vergi alınmıyor. Yine bütçenin önemli bir kısmı su içtiğimiz,  ekmek aldığımız, pazarda alışveriş yaptığımız zaman her birimizin tükettiği ve her malzeme için verdiğimiz paralardan oluşuyor. Yani bu bütçeyi var eden bizleriz. Ama bu bütçenin nasıl kullanacağı konusunda hak sahibi olabilmemiz için mücadeleyi yükseltmek ve bütçe tartışmalarına müdahil olmamız gerekiyor.”   ‘Müdahil olacak mekanizmalar ‘tek adam rejimi’ ile sabote edildi’   Bütçe tartışmalarına müdahil olacak mekanizmaların  ‘tek adam rejimi’ tarafından sabote edildiğine işaret eden Serpil, iktidarın demokrasi kurumlarının tamamını tasfiye etmeye yönelik pek çok hamle gerçekleştirdiğini ve demokrasi mücadelesi verenleri kriminalize etmeye çalıştığını kaydetti. Serpil, “İktidar gözaltılar, tutuklamalar işsiz bırakma ve ‘ağaç kabuğu yemeğe’ mahkum bırakma gibi pek çok yöntemle toplumun dinamik, diri hak arayan bu mekanizmalarını kötürümleştirmeye çalıştı ve büyük bir oranda etkili olmaya başladı. Bütçe görüşmelerinin toplum içinde karşılığı olmamasının en önemli nedenlerinden biri faşizmin kurumsallaşma sürecinde toplumu ezmesi, sindirmeye çalışması, demokrasi kurumlarını tasfiye etmeye çalışması ve sokaktaki hak arayışlarını da polis gücüyle Alay Komutanlarıyla basmaya ekarte etmeye çalışmasıyla gösterilebilir.  Bütün bunlar bütçe tartışmalarının görünürlüğünü ve sürecin politikleşmesinin önündeki engelleri oluşturdu” dedi.    ‘Ana akım gündemleştirmedi, manipüle etti’   HDP olarak bu süreci öngördüklerini kaydeden Serpil, “ Otoriter ve faşizmin karanlığının arttığı dönemde toplumun ilgisini kazandıracak bir hazırlık yapmalıyız dedik ve bütçe komisyonundaki tartışmaların canlı yayınlanmasını,  talep ettik. Bu süre içinde eş başkanlarımız ve ekonomi komisyonundan oluşan heyetlerle toplumun en ezilen kesimlerine gittik. Görüşmeler yaptık ve bütçe tartışmalarına çekmeye çalıştık. Çiftçilere, emekçilere,  kadınlara, kamu emekçilerine ve pek çok kesime gittik. Ama tabi ki de ana akım medyanın tamamen bu konuyu manipüle etmesi gündemleştirmemesi ve Meclis’in yayınlarının kısıtlanması, pandemiyi bahane ederek tartışmaların daha kapalı ve sönük geçmesi, iktidarın politikasının bir sonucu olarak karşımızda duruyor” ifadelerine yer verdi.    ‘Yolsuzlukları ortaya dökeceğiz’   7 Aralık’ta Meclis Genel Kurulu’na gelecek olan bütçe teklifine karşı vekillerle birlikte Meclis’te mücadele edeceklerinin altını çizen Serpil, başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm ezilen kesimleri adına muhalefetlerini sürdüreceklerini bildirdi. “Özellikle bu bütçenin savaş bütçesi olduğunu söyleyeceğiz ve bunu ortaya koyacağız” diyen Serpil, “Pek çok Sayıştay raporunda bu yolsuzluk ve usulsüzlükler ortaya döküldü. Bütün bunları tekrar ortaya sereceğiz. Bütün bakanlıkların bütçesinde duyurulmayanların yok sayılanların sesi olacağız. İşçilerden kadınlardan çiftçilerden, esnaftan yana önergeler vereceğiz. Toplumun ihtiyaçlarını gündemleştireceğiz ve bütçenin halk düşmanı olduğunu ve söylemeye devam edeceğiz” diye ekledi.