Ayşe Acar Başaran: 25 Kasım startını veriyoruz 2020-11-04 12:06:55   ANKARA - HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “ Erkek devlet şiddetine karşı mücadeleyiz” sloganı ile 7 Kasım’da pilot illerde 25 Kasım startını vereceklerini belirterek,“Katledilen kadınların hesabını soracağız, kayyım rejimine karşı ses yükseltmeye devam edeceğiz” dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, partisinin Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında kadın gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.    ‘Sadece deprem öldürmüyor’   İzmir’de yaşanan deprem felaketine değinerek konuşmasına başlayan Ayşe,  deprem felaketinde 112 kişinin yaşamını yitirdiğini belirterek, “Sadece deprem öldürmüyor, yürütülen politikalar sonucunda insanların hayatını kaybettiğine hep birlikte şahitlik ettik. Hayatını kaybedenlere rahmet ailelerine başsağlığı diliyoruz” dedi.    ‘Kadınların direngen duruşu IŞİD’in karanlık zihniyetini yerle bir etti’   Geride bıraktığımız 1 Kasım Dünya Kobanê günününe değinen Ayşe,  “Kobanê’de tarih yazan başta kadınlar olmak üzere; Kobanê’den Minbic’e, Serêkaniyê’den Hesekê’ye, Reqa’dan Şeddadê’ye kadar büyük bir direniş ile Kürt, Türk, Arap, Türkmen, Süryani ve Ermeni halklarından yaşamlarını feda eden devrimcileri saygı ve özlemle anıyorum. Kobanê’yi işgal etmeyi planlayan kadın düşmanı IŞİD çetelerinin, tarihin en büyük direnişlerinden biriyle karşı karşıya kaldı. Bilinmelidir ki, Kobanê direnişi ve sonrasında gelişen devrim, bir kadın devrimi olarak dünya tarihine geçti. Kadınların kararlı ve direngen duruşu IŞİD’in karanlık zihniyetini yerle bir etti. Kadınlar, bugün Kobanê başta olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’de yeni yaşamın öncülüğünü yapmaya devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.   ‘Faşist iktidarı korkutan Kobanî’de yaşam bulan kadın paradigmasıdır’   Kuzey ve Doğu Suriye’de eşbaşkanlık sistemi başta olmak üzere, Kadın Bakanlığı, Jînwar, kadın komünleri, kadın kooperatifleriyle kadın özgürlükçü yeni bir yaşam inşa edildiğine  dikkati çeken Ayşe, “AKP-MHP erkek iktidarını da korkutan, faşist iktidarı korkutan Kobanî’de yaşam bulan kadın özgürlük paradigmasının ta kendisidir. İşte bu yüzden iktidar Kobanê’yi ve Kobanê’ye sahip çıkanları sürekli hedef alıyor. En son MYK üyelerimize yapılan siyasi soykırım operasyonu da bu iktidarın politikalarından bağımsız ele alınamaz” diye konuştu.    ‘Direnen kadınlar bizlere ilham veriyor’   Kuzey ve Suriye’deki kadınların, bugün Fransa ve Viyana’da saldırılar gerçekleştiren IŞİD karanlığına karşı direndiğini söyleyen Ayşe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir kez daha bütün dünya IŞİD’in karanlık yüzünü bir kez daha gösterdi. İşte Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar, bu karanlığa meşale oldu ve bunun için büyük bedeller ödediler. Bugün, kadın özgürlük mücadelesi verirken Türkiye’nin desteklediği IŞİD çeteleri tarafından katledilen Hevrin Xelef şahsında, Kobanê’de direnen kadınları bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum ve onların bıraktığı mücadele mirası, başta dünya kadın hareketine olmak üzere Türkiye'de de kadın özgürlüğü için mücadele eden bütün kadınlara, bizlere ilham vermeye devam edeceğini buradan ilan ediyorum.   ‘4 Kasım darbesi faşizmin kurumsallaştırması planıdır’   Bugün partimize yönelik darbenin 4’üncü yıldönümü. Partimize yönelik siyasi bir darbe gerçekleştirildi. AKP-MHP faşist bloku, 4 yıl önce bugün, eşbaşkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’n aralarında olduğu binlerce yoldaşımız bu darbe sonucu hukuksuz bir şekilde rehin aldı. 4 Kasım Darbesinin,faşizmin kurumsallaştırması, tekçi erkek rejimini ve eril tahakkümü inşa etme planı olduğunu biz çok yakından biliyoruz.    Zindanlarda verdikleri mücadele duvarları aşıyor   Bu vesileyle, buradan, Kandıra’dan, Sincan’a, Edirne’den Amed zindanındaki yoldaşlarımıza, Sebahat’e, Gülten’e, Gülser’e, Figen’e, Çağlar’a, Aysel’e, Ayla’ya ve ismini sayamadığım kadın yoldaşlarımız başta olmak üzere selam yolluyoruz. Gülser yoldaşımızın buradan bir cümlesini aktarmak istiyorum. Gülser yoldaşımız 4 duvar arasında rehinken “bizler biliyoruz ki, tutsak arkadaşlarımızın yürek gözleri beton duvarları değil, yıldızları görüyor” demişti. Çünkü onlar zindanlarda da olsa,  verdikleri direniş ve mücadele duvarları aşıyor, dışarıya taşıyor, hepimize güç veriyor.”   ‘Türkiye toplumu kara propagandayı ciddiye almadı’   İktidarın saldırılarının halklara ve demokrasiye olduğu gibi kadın partisi olma iddiası olan partilerine ve kadın mücadelesine de olduğuna işaret eden Ayşe, şöyle konuştu: Eşbaşkanlık sistemi ve eşit temsiliyet ilkesi iktidarın gözünü o kadar korkutmuş ki kendilerine bağlı bir medya aracılığıyla eşbaşkanlık sistemimizi kendi tiye almaya kriminalize etmeye çalıştılar. Ama bu ucuz propagandalarla kadınları, halkımızı kandıramazsınız. Türkiye toplumu bir kara propagandayı ciddiye almadı. Bir kere toplum, sizin tek adam rejiminizi değil, eşbaşkanlık sistemimizi benimsedi. Sizin tekçi rejiminize karşı halkçı belediyeciliği tercih etti. Bundan dolayıdır ki dünya siyasetine örnek olarak gösteriliyor. Şunu çok iyi bilin ki, biz kadınlar, kazanılmış haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz ve iktidarın insafınıza terk etmeye niyetimiz yok.”   ‘Bedenlerimiz üzerinden söz söylemek haddiniz değil’   İktidarın kadınların ovülasyon dönemlerini bile takip edecek duruma geldiğini söyleyen Ayşe, “Bedenlerimiz üzerinde söz hakkı kurma hakkınız ve haddiniz olmadığın buradan bir kez daha söylüyoruz. Haddiniz de değil bedenimiz üzerinden söz söylemek ve programlar yapmak” dedi.   ‘AKP iktidarı kadınların kaç çocuk yapacağına kafa yormasın’   “AKP erkek iktidarı, kadınların kaç çocuk yapacağına kafa yormasın, İzmir depreminde enkaz altında çıkan çocukların can güvenliğini sağlasın” diyen Ayşe, “ Yoksulluk nedeniyle eğitim alamayan çocuklara güvenli ve eşit bir yaşam sağlasın, eğitim alamayan çocukların sorunlarını çözsün, çocuk istismarını meşrulaştıracak yasalar getirme çabasından vazgeçsin! Eğer ihtiyaçsa çocukların kadınların ihtiyaçlarını buradan ifade edelim” diye ekledi.    Kadın Üniversiteleri    Bu haftanın bir diğer gündeminin de  iktidarın gündeme getirdiği kadın üniversiteleri modeli olduğunu vurgulayan Ayşe, “ Biliyoruz ki bu ülkede bahsedilen kadın üniversitelerinin amacı, pozitif ayrımcılık ya da kadına daha özgün çalışmalar yapabileceği alanlar yaratmak değil. AKP’nin yaşam alanlarında daha fazla olması değil kendi tekçi, dinci, bir yapıyı oluşturmak için bu üniversiteleri de araçsallaştırdığını çok iyi biliyoruz. Kadınları kamudan uzaklaştırarak, kadınları annelik kimliğine hapsederek eve kapatmak ve erkeğin insafında terk etmek istediklerini de biliyoruz” şeklinde konuştu.   ‘Kadınların kadın üniversiteleri talebi yok’   Kadınların kadın üniversiteleri talebi olmadığını vurgulayan Ayşe, kadınların eşit, parasız, anadilinde, bilimsel ve toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan üniversitelerde okumak istediğini belirtti. Ayşe, “Kadınlar her şeyden önce özgür bir ülkede yaşamak istiyor, haklarının gasp edilmediği, kısa etek giydiği için katledilmediği, emeğinin sömürülmediği, siyasi iradesinin yok sayılmadığı, şiddete maruz kaldığında gidebileceği mekanizmaların kapatılmadığı, yaşam hakkının korunduğu bir ülkede yaşamak istiyor” dedi.   ‘Kadınlar iktidarın erkek bütçesini istemiyor’   AKP’nin 2021 bütçesinin daha önce yapıldığı gibi yandaşa savaşa ve saraya ayrılmış bir bütçe olduğunu vurgulaya Ayşe, şöyle devam etti: “Yazarlar, gazeteciler, sendika üyeleri, araştırmacı, akademisyen kadınlar ile feministler ile milletvekillerimizin de katıldığı toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe çalıştayı düzenledik geçtiğimiz hafta. Kadınlardan nasıl bir bütçe istediklerine dair güzel öneriler aldık. Önümüzdeki günlerde de her kesimden kadınla görüşerek toplumsal cinsiyete duyarlı raporumuzu hem kamuoyuna hem de Meclis’e sunmayı amaçlıyoruz. Toplumdan gizlenen bir bütçe var karşımızda ama kadınlar iktidarın savaş bütçesini istemiyor. Ayrıntılı raporu sunacağız. Savaşa, yandaşa, ranta aktarılan cinsiyetçi bütçe değil, cinsiyet eşitlikçi bütçe önerilerimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Çünkü biliyoruz ki halk, iktidarın savaş bütçesini istemiyor, kadınlar iktidarın erkek bütçesini istemiyor.”   ‘Şule Çet, Duygu Delen şimdi de Gamze Açar…’   Türkiye’de kadınların kendi hayatları hakkında karar verdikleri için katledildiğini ve şiddete maruz kaldığını belirten Ayşe, sadece ekim ayında 21 kadının katledildiğini 8 kadının ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdiğini dile getirdi.  Ayşe, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bunları cinayet olarak kabul etse de bunların cinayet olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunların bir kaç örneğini sizlerle paylaşmak istiyorum.  Geçtiğimiz Ağustos ayında pencereden düşerek hayatını kaybettiği iddia edilen Duygu Delen’in, Mehmet Kaplan isimli fail tarafından bilinci kapanana kadar darp edilmiş daha sonra aşağı atılmıştı. Aynı günün akşamında Gamze Açar’ın, 5’inci kattan atıldığı iddia ediliyor. Şule Çet, Duygu Delen, şimdi de Gamze Açar. 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yaklaşırken Türkiye’de şiddet vakaları, cinayetler devam ediyor; ancak, buna karşı iktidar, cinayetleri önlemek yerine hala İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamıyor, İstanbul sözleşmesini tartışmaya açıyor. Erkek yargısı aracılığıyla ‘iyi hal indirimi’, ‘takdir indirimi’ bahaneleriyle fail erkekleri korumaya, erkeklerin katliamlarını meşrulaştırmaya devam ediyor” dedi.    İpek Er’i  intihara sürükleyen uzman çavuş Musa Orhan’ın, arkasına aldığı devlet ve iktidar desteği ile suçu işlediğini itiraf etmesine rağmen tutuklanmadığına dikkati çeken Ayşe, tüm delillerin Musa Orhan’ın  suçlu olduğunu göstermesine rağmen aldığı güçle elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ettiğini söyledi.    ‘Biz kadınlar erkek egemenliğine karşı 365 gün tetikteyiz’   Kadın mücadelesi yürütenlerin de iktidarın hedefi haline getirildiğini söyleyen Ayşe, bu hafta Mardin’de aralarında Tevgera Jinên Azad( TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın da bulunduğu 14 kişinin gözaltına alındığını söyledi. “Ayşe Gökkan’ı kadın mücadelesi yürüten bütün kadınlar çok iyi tanırlar” diyen Ayşe, “İktidar, kadınları koruyan sözleşmeden, kadınlara açılan alana, kadına dair her kazanıma topyekûn saldırıyor. Ama kadınlar vazgeçmeyecek biz vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar erkek egemenliğine karşı  365 gün tetikteyiz ve mücadele ediyoruz” dedi.    ‘25 Kasım’ın startını veriyoruz’   7 Kasım’da pilot illerde 25 Kasım startını vereceklerini ve  “erkek-devlet şiddetine karşı mücadeledeyiz” sloganıyla sokaklarda, alanlarda kadınlarla birlikte olacaklarını aktaran Ayşe, “Katledilen kadınların hesabını soracağız, kayyım rejimine karşı ses yükseltmeye devam edeceğiz. Kesintisiz bir şekilde ev ev, kapı kapı, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak kadınlarla bir araya geleceğiz, dayanışmamızı ve örgütlülüğümüzü büyüteceğiz” diye belirtti.    “Haklı olan her şey için mücadele etmeye devam edeceğiz”   60 yıl önce Dominik Cumhuriyeti’nde kanlı diktatöre karşı mücadele ederken katledilen Patria, Minerva ve Maria Mirabel Kardeşlerin bıraktığı mirasa sahip çıktıklarını vurgulayan Ayşe, şöyle devam etti: “Mirabel Kardeşlerden Sevgili Maria’nın dediği gibi, ‘Haklı olan her şey için mücadele etmeye devam edeceğiz’ Çünkü haklı olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Erkek egemen zihniyete karşı her zaman dimdik durmaya devam edeceğiz. Biz kazanımlarımızı kolay elde etmedik, her bir kazanımımızda yüzlerce kadının emeği, alınteri var. Biz kadınlar evlerde, sokaklarda, fabrikalarda şiddete karşı mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Buradan bir kez daha kadınlara da sesleniyoruz; gelin hep birlikte iktidarın kadın düşmanı politikalarına karşı bulunduğumuz her alanda mücadele edelim, ortaklaşalım, dayanışalım. Çünkü bizi yaşatacak olan birlikteliğimizdir, dayanışmamızdır, örgütlü mücadelemizdir.”