Pandeminin kadınlar üzerindeki etkisinin araştırılması için önerge 2020-11-03 11:30:02   ANKARA - HDP’li Züleyha Gülüm, pandeminin kadınlar üzerindeki sosyo-ekonomik etkilerinin araştırılması için Meclis’e önerge verdi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, koronavirüs (Covid-19) salgınının kadınlar üzerindeki sosyo-ekonomik etkilerinin araştırılması ve artan kadın yoksulluğunu Meclis gündemine taşıdı. Züleyha, konuyla ilgili Meclis Başkanlığı'na araştırma önergesi sundu.    Önergenin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:    “Pandemi ile okulların kapatılması, dışarıdan hizmet alımlarının büyük ölçüde azalması ve hanede hastalanan ve bakıma muhtaç birisinin artması kadınları doğrudan etkilemiştir. Toplumsal cinsiyet temelli iş bölümü nedeniyle kadınların omzuna yüklenen yemek yapmak, temizlik, alışveriş, çamaşır/bulaşık yıkama, ütü yapma, çocuk/hasta/yaşlı bakma gibi ev işlerin artmasıyla kadın emeğinin görünmezliği ve sömürüsü artmıştır.  Bu durum bir yandan hane içi tüm bakım işlerini zaten kadınların ‘görevi’ gibi gören erkek egemen bakış açısını güçlendirirken diğer yandan kadınların işgücüne katılımını daha da zorlaştırmıştır.  Keza erkek egemen politikalardan kaynaklı kadınların üzerine yıkılan ev içi emek onların işgücüne katılımını engelleyen en önemli nedenlerden biridir.    Kazanımlara karşı büyük bir tehdit    Çocuklara ve ihtiyaç sahibi yetişkinlere bakmak için çalışma hayatına katılmayan veya işten ayrılan kadın sayısı yıldan yıla artış gösterirken diğer ülkelerde yapılan araştırmalar, pandemi döneminde alınan tedbirlerin kadınları yok saydığı, kadınların iş yükünün en az yüzde 30 oranında arttığını ortaya koymaktadır. Bu bakımdan, salgın döneminde ev işlerinin tümüyle kadınların üzerine yıkılmasını önleyecek politika ve söylemlerin yokluğu uzun vadede kadınların ekonomik özgürleşmeleri ve kazanımlarına karşı büyük bir tehdit oluşturmaktadır.   Dört kadından biri istihdama katıldı   Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) haziran ayında yayınlandığı ‘Covid-19 Döneminde Kadın İşgücünün Görünümü Raporu’na göre Covid-19 etkisiyle revize geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45,3’tür (5 milyon 219 bin). İşsizlik oranı genel olarak yüzde 39,4 olduğu düşünüldüğünde pandemiden kadınların daha fazla etkilendiği görülmektedir. Aynı rapora göre kadın işgücü yüzde 11,1 azalırken erkek işgücü yüzde 4,9 oranında azalmış, böylece kadınlar son bir yılda erkeklere göre işgücü piyasalarından daha fazla çekilmiştir. Zaten düşük olan kadın istihdam oranı ise daha da düşerek çalışma çağındaki her dört kadından sadece biri istihdama katılmıştır.   Kayıt dışı ve güvencesiz iş anlamına geliyor   Kapitalizmin yarattığı sınıfsal eşitsizliklerin patriyarkanın yarattığı cinsiyet eşitsizliği ile iç içe geçmesi, işgücüne katılabilme olanağı bulabilmiş kadınlar içinse düşük ücret, kayıt dışı ve güvencesiz iş anlamına gelmektedir. Özellikle 2018 Ağustos’unda başlayan ekonomik kriz ile iş, gelir ve güvence açısından mevcut olan eşitsizlikler kadını Covid-19’un olumsuz ekonomik ve sosyal etkileri karşısında daha da dezavantajlı hale getirmiştir. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği’nin (CEİD) İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışmasına göre 2016-2019 yılları arasında istihdama yeni katılan kadınların (612 bin) dörtte üçü (439 bin) bu süreçte işsiz kalmıştır.   Kadınlar açlıkla karşı karşıya bırakılmış   Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Covid-19 kapsamında yapmış olduğu tahminlere göre 35 milyon çalışanın yoksullaşması ve 25 milyon çalışana tekabül eden iş gücü kaybı öngörülmektedir. ILO’nun küresel ölçekteki tespiti, güvencesiz, esnek ve geçici işlerde istihdamın norm haline geldiği Türkiye emek piyasası ve kadınlar açısından değerlendirildiğinde kadınların ekonomik alanda karşı karşıya olduğu yapısal ayrımcılıkların salgının derinleştirdiği ekonomik krizle birlikte daha da sertleşeceği şüphe götürmez.  Salgının kadınlar için daha fazla şiddet, daha fazla sömürü ve daha fazla yoksulluk getireceği bilinse de gerekli önlemler alınmamakta, ‘ev ve iş yaşamını uyumlulaştırma’ yaklaşımı çerçevesinde kadınların çoğunlukla bakım hizmetlerine veya duygusal emeğin yoğun olduğu ancak güvencenin olmadığı alanlara yönlendiren bir ‘istihdam’ politikası izlenmektedir. Üstelik salgın döneminde açıklanan ekonomik paketlerde kayıt dışı çalışma biçimleri; İşsizlik Fonu veya Kısa Çalışma Ödeneği kapsamının da dışında tutulduğundan mevsimlik tarım işçilerinden ev işçilerine dek birçok kesim neredeyse hiçbir gelir olmadan açlıkla karşı karşıya bırakılmıştır.   Bütün bu sorunlar ışığında salgının ekonomik açıdan kadınlar üzerindeki etkisinin araştırılması, ev içi emeğin kadın işi olmaktan çıkarılması, kadınlara güvenceli eşit işe eşit ücret kuralının uygulandığı çalışma alanlarının sağlanması ile artan kadın yoksulluğunun önüne geçilmesi amacıyla bir araştırma komisyonu kurulmasını arz ve talep ederim.”