‘Kürt sorunun çözümünde Abdullah Öcalan’ın rolü kabul edilmeli’ 2020-09-25 09:04:02   Hikmet Tunç   VAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın toplumsal barışın sağlanmasındaki rolüne dikkat çeken HDP'li Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Kürt sorunun çözüleceği bir meselede Sayın Öcalan’ın muhataplığını kabul etmek gerekir” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP), başlattığı 3 aylık “Demokratik Mücadele Programı”nı 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde yayınladıkları “Barış Deklarasyonu” ile sonlandırdı. Deklarasyonda öne çıkan başlıklardan biri de PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit oldu. Deklarasyonda belirlenen barış kavramının ve barışın Kürt halkı için önemini değerlendiren HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Abdullah Öcalan’ın rolüne işaret etti.   ‘Deklarasyonun amacı onurlu bir barış iklimi yaratmak’   Barış kavramının istismar edildiğini söyleyen Gülistan, bu nedenle soyut kaldığını belirtti. Gülistan, “Ülkede neredeyse tüm hükümetler iktidar olmak için ‘barış’ kavramını kullanarak Kürtlerden destek istemiştir. Yine partiler ve diğer tüm çevreler aslında sürekli Kürtlerin barış özlemini de istismar etmiştir. İçi boşaltılan barış kavramının bu yönüyle toplumsal karşılığı azaltmaya dönük olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.  Barış deklarasyonumuzun amacı hem onurlu bir barış iklimini yaratmak hem de bu barış için inisiyatif alma çağrısıdır. Yani ikili bir yanı bulunduğunu ifade etmemiz gerektiğini söylemek gerekir” dedi.   ‘İktidarın faşizminden rahatsız olan her kesim muhataptır’   Kürt halkının “oy deposu” olarak görüldüğünü ve bu anlayıştan kaynaklı barış kavramının içinin boşaltıldığını kaydeden Gülistan, şöyle devam etti: “Bu anlayışın karşısında durmak, içi boşaltılan barış kavramının içini doldurmak, gerçek zeminini oturtmak, barışın iklimini konuşmak, barış nasıl mümkün olur, nasıl bir koşulda konuşulabilir, ilk etapta ne gerekiyor bunu konuşmak gerekiyor. Hem bunun gereklerini yerine getirmek hem de yöntemine dair de bir tartışma yürütmek istedik. Bu anlamıyla aslında bu çağrı çok geniş bir çağrıdır. Türkiye’de yaşayan tüm halklar olmakla beraber, muhalifim diyen, demokratım diyen, bir şekilde iktidarın faşizminden rahatsız olan herkesin muhatap kabul edildiğini de ifade etmemiz gerekiyor.”   ‘Kürt sorunu bu ülkenin en temel sorunudur’   Kürt sorununa gerçekçi bir yaklaşımın ortaya konulması gerektiğini vurgulayan Gülistan, her iktidarın “Kürt sorunu vardır” dediğini ifade ederek, örnek olarak da AKP’yi gösterdi. AKP’nin iktidara geldikten sonra Kürtleri inkar ederek “Kürt yoktur,” “Kürdistan yoktur”, “Kürt sorunu yoktur”  dediğini dile getiren Gülistan, “Retçi, inkarcı, ezberci politikaya geri dönüyorlar.  Kürt halkının varlığı ancak Kürt sorunun bu ülkenin en temel sorunu olduğunu kabul etmekten geçer. İkincisi bu sorun kimlerle çözülür? Bu konunun muhatapları kimdir? Meselesinde de bir berraklaşmaya gitmek şarttır” diye ekledi.    ‘Sayın Abdullah Öcalan’ın muhataplığı kabul edilmeli’   Ülkede 2013-2015 yılları arasında çözüm ve müzakere sürecinin yürütüldüğünü hatırlatan Gülistan, “Bu süreç aslında Sayın Öcalan’ın inisiyatifi, çağrısı ve çabası sonucunda gerçekleşmişti. Toplumda ciddi bir karşılığının olduğunu gördük. Hem Kürt hem de Türkiye halklarının barışa dair umutları yeniden yeşerdi. Herkes yeniden barışa inanmaya ve bu ülkenin yeni bir geleceğinin olabileceğine dair söz kurmaya başladı. Ama o süreç akamete uğratıldı. Bugün Sayın Öcalan tecrit altında tutuluyor. O zaman Kürt sorununun ikinci aşamasında, Kürt sorunun çözüleceği bir meselede Sayın Öcalan’ın muhataplığını kabul etmek gerekir. Sayın Öcalan’a uygulanan tecride karşı durmak gerekiyor. ‘Kürt sorununu çözeceğiz’ deyip Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmazsa, muhataplığına dair söz kurmazsa, bu muhataplık pozisyonunun hakkını teslim etmezse, adımlar atılmazsa, bunun gerçekçi bir söz olmadığını aslında buradan da anlayabiliriz. İkinci aşamada bu muhatapların belirlenmesi, tabii ki birinci muhatap İmralı’da tecrit altında bulunan Sayın Öcalan’dır” şeklinde konuştu.   ‘Toplumsal yapının da düzeltilmesi gerekir’   AKP’nin uzun süredir kutuplaştırma politikası yürüttüğünü söyleyen Gülistan, bunun her yere sirayet ettiğinin altını çizdi. Sakarya, Afyon ve Samsun’daki ırkçı saldırılara işaret eden Gülistan, “Bu saldırıların kendisi aslında bu politikaların toplumsal yansımasıdır. O zaman bu toplumsal yapının da düzeltilmesi gerektiğini bilmek gerekiyor. Hem ülkedeki savaş koşullarına hem komşu ülkelerle geliştirilen savaş politikalarına karşı çıkmak ancak ve ancak toplumun birlikteliğini sağlamada geçer” sözlerini kullandı.   ‘Kutuplaştıran politikaların karşısında CHP’nin de durması gerekir’   Gülistan, AKP’nin varlığının toplumu tehdit eden bir boyuta ulaştığını ifade ederek, bunun görünmez kılınması için de Kürtlerle Türkleri, Alevilerle Sünnileri, Mültecilerle Türkiyelileri karşı karşıya getiren bir politika yürüttüğünü belirtti. Gülistan, “Bu politikanın daha çok toplumsal yaralamalara sebep olduğunu görüyoruz. Kamplaşmalar yarattığını ve nefret iklimini, ırkçı ikliminin aslında tırmandığını görüyoruz. Bu iklimin de değiştirilmesi gerekiyor ve sorumluluk sadece HDP’nin olamaz. Bunun karşısında CHP’nin de durması gerekiyor. Kendisine muhalifim diyen, iktidar olma iddiası taşıyan, bu ülkeyi demokratikleşme iddiası taşıyan, diğer bütün partilerin de yapıların da bu ülke için çabalaması geriyor” diye konuştu.