Ebru Günay: Çözüm için Meclis devreye girmeli 2020-08-14 12:19:41   ANKARA - HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, partisinin haftalık olağan basın toplasında Kürt sorununun çözümü için Meclis’e ve diyaloğa işaret ederek, önerilerini sıraladı.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin Genel Merkezinde haftalık olağan basın toplantısı gerçekleştirerek güncel gelişmeleri değerlendirdi. Akdeniz’deki gerilim, ekonomik kriz ve Kürt sorununa dair tartışmaları değerlendiren Ebru, HDP’nin “Demokratik Mücadele Programı” çerçevesinde başlayacak olan 3’üncü aşama eylemlerine ilişkin de bilgi verdi.   ‘AKP,Türkiye’yi tehlikeli bir maceraya sürüklüyor’   Türkiye tarihinin en kritik ve zorlu dönemlerinin birinden geçtiğini ifade eden Ebru, “Bir yandan içeride ciddi bir yönetim krizi, ekonomik kriz, toplumsal kriz yaşanıyor öte yandan da bu iktidar Türkiye’yi her tarafta alabildiğine bir savaş, çatışma ve gerginlik kıskancına soktu. Libya, Suriye, Irak’ta boğazına kadar ülkeyi savaş bataklığına çeken iktidar şimdi de Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi öngörülemez, son derece tehlikeli bir maceraya sürüklüyor” diye konuştu.    ‘Savaş ve rant iktidarı’   Doğu Akdeniz’de yaşananların AKP-MHP koalisyonunun, savaş ve rant iktidarı olduğunu vurgulayan Ebru, “Yürüttükleri politikalarıyla bu savaş iktidarı politikalarını her geçen gün daha da güçlendirirken, başta bu topraklarda yaşayan halklar olmak üzere Ortadoğu coğrafyasına kan ve gözyaşından başka bir şey götürmüyorlar” ifadelerini kullandı.    ‘Libya uyarılarımız dikkate alınmadı’   Libya-Türkiye anlaşmasının Meclis’e geldiğinde olası sonuçlar hakkında HDP olarak kendilerinin uyardıklarını aktaran Ebru, “Doğu Akdeniz’de meşruiyeti tartışmalı Trablus hükümeti ile ilan edilen deniz sınırı anlaşması, Mısır’ı, Yunanistan’ı ve Arap Birliği ülkelerini Türkiye’ye karşı ortak cephede konumlandırmıştır. Ancak iktidar ve ne yazık ki diğer muhalefet partileri bu uyarılarımızı dikkate almayarak Akdeniz’deki yeni gerilim hattına, savaş politikalarına el birliğiyle onay verdiler” dedi.   ‘Hazine ve Maliye Bakanı halkla dalga geçiyor’   Yürütülen savaş politikasının ülkenin ekonomik çıkmaza sürüklediğini belirten Ebru, milyonlarca insanın işsiz ve aç kaldığı bir zamanda Hazine Bakanı’nın “maaşınız dolarla mı alıyorsunuz” sözünü hatırlattı. Ebru “Dolar borcunuz mu var? Dolarla bir işiniz var mı’ diye hiç sıkılmadan evine bir ekmek dahi götüremeyen milyonlarca işsizle, açlığından dolayı intihar eden, kendisini yakan insanlarla dalga geçiyor. Zaten bunlarda biraz vicdan kalmış olsaydı ülkeyi, ekonomiyi getirdikleri durumdan dolayı istifa ederlerdi” diye konuştu.    ‘Hazine Bakanı’nın halkla bağı kalmadı’   Hazine ve Maliye Bakanı’nın benzine ve ekmeğe ücret ödemediğini için doların etkisini görmediğini ifade eden Ebru, “Bunları biliyor ama kendisi devlet hazinesini kendi kişisel hazinesi gibi kullandığı için etkisi yok diyor. Türkiye’nin dışarıdan aldığı her bir mal dolar cinsinde yükselince vatandaşın cebinden çıkıyor. Buğday ithal edecek hale getirdiler memleketi. Dolar yükselince unun, un yükselince ekmeğin fiyatı artıyor. Dolar artınca varil petrol maliyeti yükseliyor. Bu da mazota ve benzine zam demek. Saray ve bakan bilmiyor” diyerek Bakanın toplumla ve halkla bağlarının kalmadığını aktardı.     ‘Her iki kişiden biri işsiz’   Konunun yalnızca döviz kuru olmadığını ifade eden Ebru, işsizliğin de aynı oranda arttığına dikkat çekti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) istatistiklerini paylaşan Ebru, “Mayıs dönemi işsizlik oranını yüze 12,9, son bir yıldaki istihdam kaybını 2 milyon 411 bin olarak açıklarken, DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) çarpıcı bir rapor yayınladı. Koronavirüsü salgınının etkisiyle revize edilmiş geniş tanımlı işsiz sayısı ve iş kaybının Mayıs 2020'de 17,2 milyona yükseldiğini belirten DİSK-AR, revize edilmiş geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı oranı yüzde 50 olarak hesapladı. Türkiye’de her iki kişiden biri işsizdir. Saray ve yandaşları hariç herkes geçim derdinde, işsizlikle mücadele ediyor. Saray rejimi güvenlik ve savaş aygıtlarına kadro ayırırken yandaşları istihdam ediyor. Halk ise işsizlik pençesinde, iş bulmaktan umudunu dahi kesmiş” dedi.    ‘Mücadele varsa umut var’   Hiç kimsenin karamsarlığa kapılmamasını söyleyen Ebru, “Hiç kimse umudunu kaybetmesin. Mücadele varsa umut var, HDP varsa umut var. Bu zulüm düzeni yıkılacak ve bunun temsilcileri adil, demokratik ve eşit bir düzende hesap verecek. O günler uzak değil. Çünkü direnen halklarımız var, onları temsil eden bizler varız ve bu zulüm düzenin temsilcileri bizleri susturamazlar. Ne sokakta, ne de dört duvar arasında bizleri susturamayacaklardır” diyerek çözüm yolunun diyalog olduğunu belirtti. Ebru, konunun çözümüne yönelik kapsamlı proje ve önerileri olduklarını ifade etti.   Ebru, önerilerini şu şekilde sıraladı:   “* Çözüm için Meclis devreye girmeli, hak ve özgürlükleri önceleyen bir perspektifle çözümden yana tarafı olduğunu deklare etmelidir.   * Şimdiye kadar çözüm için yaşanan girişimlerden gereken sonuçları çıkaracak, aynı hataların tekrarlanmaması için yol ve yöntem gösterecek, toplumun geniş kesimlerini kapsayan bir gözlemci heyet oluşturulmalıdır.   * Çözümün önünde engel olan, çözümsüzlük dayatan güçler teşhir edilmeli ve bu konudaki engelleri aşacak bir duyarlılık gösterilmelidir.   * Demokrasiye geçiş programında ortaklaşan tüm güçler bir araya gelerek çözüm iradelerini deklere etmelidir.   * Kayyım ve irade gasplarına neden olan darbe pratiklerini ortadan kaldıracak yeni düzenlemeler için ortak hareket edilmelidir.”    Ebru, “Bu önerilerimizin ve çağrımızın muhatabı çözüm isteyen, çözüm istediğini dile getiren herkestir. Aksine yapılan açıklamaların ve ‘çözüm istiyoruz’ açıklamalarının hiçbir anlamı yoktur. Biz HDP olarak bu konuda da inisiyatif almaya hazırız” diye ekledi.    Merkezlerde insan zinciri oluşturulacak   Ebru, son olarak Demokratik Mücadele programının 3’üncü aşamasına ilişkin şunları söyledi: “HDP olarak demokrasi ve barış düşmanı olan bu iktidara karşı direnişimizi sürdürüyoruz. Bu kapsamda Demokratik Mücadele Programımızın 3'üncü aşamasını ‘Hep birlikte savaşa karşı barış, tecride karşı özgürlük” şiarıyla kayyum gasplarının yıldönümü olan 19 Ağustos’ta Mardin ve İstanbul’da başlatıyoruz. Eylem programımızın finalini ise 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde 7 merkezde Türkiye tarihinin en büyük insan zincirlerini oluşturarak tamamlayacağız. İstanbul, Amed, Urfa, Adana, Van, İzmir, Ankara ve Antalya’da Barış Zinciri Eylemleriyle ‘Savaşa karşı Barış’ savunucularını bir araya getiriyoruz. İktidarın körü körüne girdiği bu savaş politikaları hepimizin canını yakıyor ve hepimizi günden güne yoksullaştırıyor. Bu yüzden gelin hep birlikte bu iktidarı durduralım ve ülkeye demokrasi, umut, barış ve kardeşlik yayalım.”