Tülay Hatimoğulları: Amaç yeni savaş cepheleri açmaktır 2020-06-29 09:02:16   Filiz Zeyrek   ADANA - Türkiye’nin Ortadoğu’da yeni savaş cepheleri açmayı amaçladığına dikkat çeken HDP’li Tülay Hatimoğulları, “Bugün uygulananlar Kürt halkına dönük çöktürme planıdır. Bu planı sadece Türkiye sınırları içerisinde düşünmemek gerekiyor. Kürt halkının tüm saldırılara karşı ulusal birliğini oluşturması çok önemlidir” dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP), milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi, parti yönetici ve üyelerine dönük baskıların artması, belediyelere kayyım atamalarının sürmesine karşı başlattığı yeni hamle kapsamında “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü” şiarıyla Hakkari ve Edirne’den Ankara’ya 15 Haziran’da yürüyüş gerçekleştirmişti. Yürüyüşte birçok kentte polis HDP’lilere saldırıda bulundu. Türkiye ve bölge kentlerinde siyasi operasyonlar sürerken, sınır ötesinde de Kuzey-Doğu Suriye ile Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük de askeri saldırılar devam ediyor. Bu saldırılardan biri de 23 Haziran’da Kuzey Suriye kenti Kobanê’ye bağlı Helincê köyüne gerçekleştirildi. Silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile yapılan saldırıda 3 Kürt kadın Kongreya Star Fırat Bölgesi Koordinasyon üyesi Zehra Berkel, Kongreya Star üyesi Hebun Mele Xelil ve Emine Veysi katledildi.    HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Türkiye’nin savaşta ısrar eden politikasını ve sınır ötesi operasyonları değerlendirdi.   'AKP’nin açtığı tüm savaş cepheleri Kürtlere karşıdır’    AKP’nin Libya'da devam eden savaşa Türkiye’yi dahil ettiğini, Suriye’deki savaşa yıllardır müdahil olduğunu hatırlatan Tülay, AKP-MHP iktidarı tarafından çetelere verilen desteklerle savaşların daha da büyütüldüğünü dile getirdi. Tülay, iktidarın bunlarla da sınırlı kalmayıp Irak’ta yeni cepheler açma arayışında olduğunu belirtirken, “Bugüne kadar istihbari faaliyetlerle, MİT üzerinden Irak'ta gerçekleştirilen örgütlenme ve KDP ile kurulan ilişkiyle ne yapmaya çalıştıkları ayan beyan ortadadır. 40 yıldır Türkiye'de devam eden bir Kürt sorunu var ve bu sorunu sürekli silahla çözmeye çalışan bir devlet sistematiği var. AKP iktidarı kurduğu ittifaklarla beraber bu savaş sistematiğini sürdürmektedir. Bugün uygulananlar Kürt halkına dönük çöktürme planıdır. Özellikle de müzakere süreci provokasyonlarla bitirildikten sonra bu plan devreye sokuldu. Bu planı sadece Türkiye sınırları içerisinde düşünmemek gerekiyor. İktidarın gerek Suriye'de, gerekse Irak’ta takındığı tutumdan tutun da, İran’la ilişkilerine kadar hepsinde Kürt meselesi çok önemli bir noktadadır” dedi.     ‘Kürtleri bölmek için özel savaş konsepti devrede’    Tülay, Suriye’de bir yandan “Neo Osmanlıcı” siyasetin ürünü olan yayılmacı politikalarla hareket edilirken, bir yandan da Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldırmanın amaçlandığını kaydetti. “Aynı şekilde Irak'ta da baskı ve zor aygıtlarını kullanarak Kürt halkının varlığını ortadan kaldırmayı hedeflemektedir” diyen Tülay, bölgelerde bombardımanın sivillere yönelik olduğuna dikkat çekti. Birleşmiş Milletler (BM) denetimindeki Maxmur Kampı için BM’nin somut adımlar atması gerektiğini vurguladı. Tülay, “Aksi halde BM’nin ‘sivil kampları koruyoruz’ algısı dünya nezdinde ortadan kalkacaktır. Aynı şekilde Kürt halkının ortak iradesinin gerçekleşmesini engellemek üzere Kürt halkının içinde bir ayrıştırma yaratmak üzere bir özel savaş konseptinin devreye girdiğini biliyoruz. Bugün KDP’yi yanına alarak orada Kürtler arasında çatışmaları derinleştirmek hedeflenmektedir” diye konuştu.   ‘Halkların birliği bölgenin kurtarıcı gücüdür’   Türkiye’nin savaş politikalarına karşı Kürt halkının ulusal birliğinin önemine işaret eden Tülay, birliğin önemine şu sözlerle dikkat çekti: “Türkiye'deki ve dünyadaki birçok Kürt aydını, yazarı, düşünürü ulusal birlik çağrılarını sürekli yineliyor. Biz de HDP olarak Kürt halkıyla ilgili ulusal birlik çağrılarını sürekli tekrarlıyoruz.  AKP iktidarının Ortadoğu'da uyguladığı savaşçı, yayılmacı politikalara karşı bölgede yaşayan başta Arap halkı olmak üzere bütün halkların birliğine ihtiyaç duyulan bir dönemden geçiyoruz. Bu birlik sağlanamazsa çok büyük kayıplarla karşılaşma ihtimalimiz var. Kürtler, Araplar, Ermeniler, Ezidiler hep birlikte IŞİD çetelerine ve diğer çete gruplarına karşı ciddi mücadeleler verdi. İşte bu halklar dinamiğinin oluşması çok önemlidir ve bu dinamik bölgenin kurtarıcı gücü niteliğindedir.”   ‘Direnişin öncüsü kadınları hedef alıyorlar’   Tülay, Kobanê’de DAİŞ’e karşı verilen mücadeleyi hatırlatırken, bu direnişin öncüsünün ise kadınlar olduğunu belirtti. Kobanê’de üç kadın siyasetçinin katledilmesinin de doğrudan bu durumla ilişkili olduğuna dikkat çeken Tülay, “Kürt kadınlarının gösterdiği direnişi kırmak ve siyasette kadının oynadığı rolü ortadan kaldırmak gibi bir amacı vardır. Fakat bu çok iyi bilinmeli ki kadın iradesinin geriletemeyecekler. Bu sebeple bir kere daha diyoruz ki kadın dayanışması kadınları var eden, yaşatan bir şeydir ve biz buna yürekten inanan insanlar ve siyasi yapılar olarak sonuna kadar savunucusu olacağız” dedi.   ‘Kürt halkının bu oyunlara karşı birliğini kurması gerekiyor’    “Tablonun tamamına baktığımızda emperyalist güçler tarafından Ortadoğu'da bir savaş konseptinin hakim kılınmaya çalışıldığını görüyoruz” diyen Tülay, tüm gelişmelerin sömürgecilik planlarıyla ilgili olduğuna işaret etti. Bunun karşısında ise yoksulların, işçilerin, işsizlerin, kadınların tüm ezilenlerin güçlü bir dayanışma kurması gerektiğine vurgu yapan Tülay, “Çünkü savaş konseptlerinin temel amacı o sermayeyi, yöneticileri zenginleştirip halkı yoksullaştırmak ve sömürmektir. Buna karşı uluslararası bir barış cephesi kurulması elzemdir. HDP olarak kongremizde de bunu ilan ettik ve kongremize Ortadoğu, Afrika ve diğer ülkelerden gelen konuklarımızla istişaresini yaptık. Kürtleri kendi içinde bölüp, parçalayıp, yönetmeyi hedefleyen bir anlayış var. Tarih boyunca bu klasik oyunların benzerlerine defalarca tanıklık ettik. Bugün Kürt halkı ‘20’nci yüzyılı kaybettik, ulusal bir birlik kurarak 21’inci yüzyılı kazanabiliriz’ diyor. Bu sebeple Kürt halkının arasına nifak tohumları ekmeye çalışan anlayışlara karşı Kürtlerin güçlü bir birlikle ortaya çıkabilmesi bütün bölge halkları açısından da büyük bir moral kaynağı olacaktır” şeklinde konuştu.   'AKP kısa vadede kazanmış görünse de kaybedecek’    Uluslararası güçlerin Türkiye’nin siyaseti ve Kürtlere karşı tutumundaki rolüne dikkat çeken Tülay, “AKP, iktidarı boyunca özellikle dış siyasette bir şantaj siyaseti yürüttü. Avrasyacı hat ve NATO’cu güçler arasında sürekli bir gelgitlerden oluşan sarkaç siyaseti izledi. Emperyalist güçler Türkiye’nin Kürt sorununa yaklaşımının farkındalar ve çoğu zaman da en azından Türkiye’yi kendi yörüngelerinde tutabilmek için bu konuda tavizler vermekteler. Mesela Türkiye’nin Suriye toprakları olan İdlib’e, Cerablus'a, Efrin’e girmesine Rusya izin verdi. Ama aynı biçimde ABD ve batılı güçler de karşı çıkmadılar. AKP iktidarı, emperyalist güçler arasındaki bu dengeye oynamaya çalıştı. Fakat şunu çok iyi biliyoruz ki bir ülke böylesi bir sarkaç siyasetiyle kısa vadede kazanımmış gibi görünse de uzun vadede kaybeden olacaktır” ifadelerinde bulundu.   ‘Kendi halkıyla barışmadan diğer ülkelere barış götüremez’    Türkiye’ye düşen rolün, bölge yangın yeriyken barışçıl çizgi izlemek olduğunun, ancak AKP ile bunun mümkün olmadığının altını çizen Tülay, şunları söyledi: “Önce kendi halkıyla barışık olması gerekir. 40 senedir Kürt sorunu bu ülkede çözülemediyse, hala silahla, tankla, topla, tüfekle çözülmeye çalışılıyorsa, Kürt halkına her manada düşmanlık besleniyorsa, Kürt halkının iradesi olan belediyeleri kayyım yoluyla ellerinden alınıyorsa, böylesi bir hukuksuzluk dayatılıyorsa çıkaracağımız sonuç; kendi halkıyla barışık olamayan bir iktidarın Suriye'deki Araplarla, Êzidîlerle, Libya halkıyla dost olmasını bekleyemeyiz.”