'Kadınları yalnızlaştırma politikalarına karşı örgütleniyoruz' 2020-05-12 09:03:00   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - Salgın sürecinde yürütülen politikaları ve kadınların yaşamına etkilerini değerlendiren HDP Gençlik Meclisi Eşsözcüsü Betül Ünsal, "Kadınları her türlü tehlikenin içine atmaya çalışan ve kadınları yalnızlaştırmaya çalışan sisteme karşı genç kadınlar olarak örgütleniyoruz" dedi.   Dünyada etkisini devam ettiren ve her gün yüzlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı sosyal izolasyon ve tedbirler devam ediyor. Tüm dünyanın salgınla mücadeleye girdiği bu süreçte Türkiye'de ise hala cezaevlerinde salgına karşı tedbirlerin alınmaması, Kürt halkına yönelik baskı ve saldırılar ile kadına yönelik artan şiddet tartışılmaya devam ediliyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi Eşsözcüsü Betül Ünsal, salgın sürecinde yaşanan siyasal gündemler, özel savaş politikaları ve ulusal birliğe ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   'Kriz yoksula, emekçiye, kadınlara yansıyor'   Kapitalizm ve küresel hegemonik sistemin büyük bir kriz içerisinde olduğunu belirten Betül, salgın öncesi dünyanın bazı ülkelerinde, sistemlere karşı bazı ayaklanmaların var olduğunu hatırlattı. Salgını doğanın bir intikamı olarak da değerlendirdiklerini dile getiren Betül, “Çünkü kapitalist sistem ekosistemi yok etmeye dönük çok fazla politika yürüttü. Öte yandan saldın karşısında çaresiz kalındığını da görebiliyoruz. Toplum bu süreçte savunmasız kaldı. Ciddiyeti başından biliniyordu fakat tedbir almakta geç kalındı. Dünyada şu an ekonomik alanda da bir kriz söz konusu fakat bu krizin de göze alındığını görebiliyoruz. Bu kriz doğrudan emekçiye, yoksula, kadınlara, gençlere yansıyor. Aynı zamanda toplumu devlete bağımlı hale getirmeye çalıştıklarını da görebiliyoruz. Toplumun birbiri ile olan dayanışmasının önünü kapatıyorlar" ifadelerine yer verdi.   'Hafıza ve deneyimlere yönelik bir saldırı'   AKP ve MHP hükümetinin salgın ile ilgili halka doğru aktarımlar yapmadığını ve krizin üstünü örtmeye çalıştığını dile getiren Betül, bu sürecin toplumdan kopuk yürütüldüğünü söyledi. Betül, salgından en çok etkilenen kesimin 60 yaş üstü olmasının dikkat çekici olduğunu kaydederek, "60 yaş üstü aslında toplumun canlı hafızası, belleği dediğimiz kesimdir. Yani toplum her şeyi yaşlı insanlardan öğrenir. Onların deneyiminden faydalanırız ve bu yaş oranının toplum için bir fazlalık olarak görüldüğünü de biliyoruz. İş gücü olarak görülmüyor ve yük olarak düşünülüyor. Bu nedenle aslında bilinçli bir saldırı olarak da nitelendiriyoruz. Sadece fiziki bir saldırı değil, aynı zamanda hafıza ve deneyimlere dönük de bir saldırıdır. Diğer yandan bu süreçte salgına rağmen işçilerin çalıştırılması durumu söz konusu. AKP'nin sosyal devlet statüsüne girmediğini bu süreçte tüm toplum bir kez daha gördü. İşçiye, emekçiye, yoksula destek olmak yerine, halktan bağış toplayan bir sistemle yaşıyoruz" diye konuştu.   'Toplumun dayanışmaya ihtiyacı var'   Betül, ülkede ciddi bir siyasal ve ekonomik krizin yaşandığına işaret ederek, AKP ve MHP hükümetinin artık ülkeyi yönetemediğini vurguladı. HDP'nin "Kardeş Aile Kampanyası" ile hükümetin sağlayamadığı dayanışmayı sağladıklarını aktaran Betül, "Halkın birbiriyle dayanışmasına, destek olmasına aracı olabildik. HDP'li gençler olarak salgın sürecinde desteğe ihtiyacı olan yurttaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için elimizden geleni yapıyoruz. Toplumun birbiriyle dayanışmaya ihtiyacı var. İnsanlar yalnız olmadıklarını gördüler. Salgından ölmeyeni, çalıştırarak öldürmeye çalışan sisteme karşı bizler her koşulda halkın yanında olduğumuzu ve olacağımızı gösterdik. Hükümetin bizi engellemeye çalıştığı zamanlar da oldu. Halk ile dayanışmanın önüne geçmeye çalıştılar ama biz bunları umursamadık. Hiçbir engel bizim halk ile bir araya gelmemizi ve halkın yanında olmamızı engelleyemez" ifadelerinde bulundu.   'Yalnızlaştırma politikalarına karşı örgütleniyoruz'   "Evde kal" çağrıları ile beraber dünya genelinde kadına yönelik şiddetin arttığını dile getiren Betül,  kadınlar için en tehlikeli mekanların ev olduğuna dikkat çekti. Betül, HDP'nin bu süreç için bir ihbar ve başvuru hattı oluşturduğunu aktararak, şöyle devam etti: "Hem şiddete karşı mücadele hem de bu süreçte dayanışmayı büyütmek için oluşturulan bir hat bu. Kadınları her türlü tehlikenin içine atmaya çalışan ve kadınları yalnızlaştırmaya çalışan sisteme karşı örgütleniyoruz ve tüm kadınlarla birleşerek ve ortak mücadele hattı örerek bu saldırıları boşa çıkarmaya çalışıyor. Öte yandan özelde gençlere, genç kadınlara yönelik bir özel savaş politikasının da devrede olduğunu söyleyebiliriz. Gülistan Doku'nun kaybolması buna en büyük örnektir. Kürdistan'da bu çok derin bir şekilde hayata geçiriliyor. Bu fuhuş, asimilasyon, uyuşturucu gibi birçok yolla yaşanıyor. Biz HDP'li gençler olarak bu temelde uyuşturucu, fuhuş ve asimilasyon politikalarına karşı mücadele ediyoruz. Yani aslında özel savaş politikalarına karşı mücadele ediyoruz."   'Gençliğin Ulusal Birliği Ağı' kuruldu   Betül, özel savaş politikaları ile kadının iradesine saldırı gerçekleştiğinin altını çizdi. Kadınların bu saldırıları boşa çıkarmak için örgütlemeyi büyütmesi gerektiğini vurgulayan Betül, ulusal birlik çalışmalarına da değindi. Betül, 2019 yılının Kasım ayında Süleymaniye’de gençlik tarafından ulusal birlik gündemine ilişkin bir konferans gerçekleştirdiklerini hatırlattı. Türkiye ve bölgeden gençlerin katılımıyla toplantıyı gerçekleştirdiklerini belirten Betül, "Daha çok güneyden gençlerin katılımı fazlaydı. Öte yandan ulusal birlik çağrılarının yapıldığı bir döneme denk getirdik toplantıyı. Toplantı sonucunda 'Gençliğin Ulusal Birliği Ağı'nı ilan ettik. Gençler olarak bunun adımını attık. Çeşitli siyasi düşünceden ve farklı kurumlardan gençler yer alıyor ağ içinde. Aynı zamanda Türkiye'de de 'Birleşik Gençlik Meclisi' ilanımız olacaktı, aslında o birliği oluşturmaya dönük. Pandemi sürecinden kaynaklı biraz ertelemek zorunda kaldık ama çalışmalarını hala devam ettiriyoruz" diye konuştu.   'Tutsaklar ölüme terk edilmiş durumda'   Betül, "Bütün saldırılara karşı Kürtler birlik olmadan özgürlüğe varamayacağımız kesin" derken, AKP-MHP hükümetinin Kürtleri bölmeye yönelik politikalar yürüttüğünü kaydetti. Cezaevlerinin durumuna da dikkat çeken Betül, "Covid-19'a dair gerekli tedbirler dışarıda yeterli değilken, cezaevi koşullarında bulunan Sayın Öcalan ve diğer tutsak arkadaşlar için hiçbir tedbir alınmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Sayın Öcalan ve siyasi tutsaklar ölüme terk edilmiş durumda. Virüsü ekosistemden kaynaklı öldürücü durumunun daha doğal olduğu varsayımına gidersek hükümet gelişecek bir durumda sorumluluğu almayacaktır. Tam da bununla birlikte cezaevinde bulunan siyasi tutsaklar ve İmralı'da bulunan Sayın Öcalan için acil tedbir koşulları sağlanmalıdır" dedi.   'Özgürlük koşulları sağlanmalıdır'   Betül son olarak şunları söyledi: "Sayın Öcalan'ın yürüttüğü tüm barışçıl çağrı ve aldığı sorumluluğa rağmen kendisine mutlak tecrit dayatılmaktadır. Son yapılan 25 dakikalık telefon görüşmesinde Sayın Öcalan Kürdistan'da devam eden savaş durumuna karşı Kürt halkının birlik olması gerektiği vurgusunu yapmıştır. Birlik mücadelesinin Kürt halkının zafere ulaştıracağını belirtmiştir. Kürt halkı da bu çağrılara kulak vermelidir. Türkiye ve Ortadoğu halklarının barışa daha fazla ihtiyacı olduğu bu dönemde toplumsal barışın tesis edilmesi için özgürlük koşulları biran önce sağlanmalıdır."