AKP’nin mülteci politikası: Bombalardan kaçan Ali polis kurşunuyla öldü 2020-05-05 09:11:00   Filiz Zeyrek   ADANA - Adana’da 17 yaşındaki mülteci Ali El Hamdan’ın polis kurşunu ile katledilmesinin nedeninin polise verilen sınırsız yetki olduğunu belirten HDP'li Tülay Hatimoğulları, “Bombalardan kaçan Ali sığındığı ülkede polis kurşunuyla ölüyor” dedi.   Adana'nın Seyhan ilçesinde Sucuzade Mahallesi’nde 27 Nisan günü 17 yaşındaki Suriyeli mülteci Ali El Hemdan, polis tarafından kalbinden vurularak katledilmişti. Polis F.K., “kasten öldürme” suçundan tutuklanırken, ifadesinde “Silah yanlışlıkla ateş aldı” sözleriyle kendisini savundu. Ali polis kurşunuyla yaşamını yitiren onlarca çocuğun arasında yer alırken, ailesine taziye ziyaretine giden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘Savaştan kaçarak Türkiye’ye gelmişti’   Ali’nin ailesinin savaştan kaçarak Türkiye’ye geldiğini ve olayın en trajik yanının da bu olduğunu söyleyen Tülay, “Bombalardan kaçan Ali sığındığı ülkede polis kurşunuyla ölüyor. Ali tekstil işçisi. Koronavirüs salgını sebebiyle işsiz. Türkiye’de bu şartlarda çok sayıda Suriyeli genç var. İş bulamayan, çok düşük ücretle ve güvencesiz çalışan, kendini hiçbir anlamda güvende hissetmeyen… Üstelik bu kesim kendini şanslı hisseden kesim. Bir de sınırlardan geçemeyenler, farklı ülkelere güvenli olmayan botlarla giderken Akdeniz’in hırçın dalgaları arasında yitip giden, denizin derinliklerine gömülen insanlar var” dedi.   ‘Avrupa Birliği’ne karşı şantaj malzemesi olarak kullanılıyorlar’   Ali’nin de, yaşamını yitiren binlerce mültecinin de sorumlusunun savaşları çıkaranlar olduğunu vurgulayan Tülay, Türkiye’nin de Suriye savaşının önemli bir parçası haline geldiğine dikkat çekti. Türkiye’de milyonlarca Suriyeli göçmen olduğunu hatırlatan Tülay, “AKP iktidarının mülteci politikası çok net: Avrupa Birliği’ne karşı şantaj malzemesi olarak kullanmak. Türkiye-Suriye sınırında döneme göre adı değişen tampon bölge, uçuşa yasak bölge, güvenli bölge ya da adına ne denirse densin burada esas amaç demografik yapıyı değiştirmek. Türkiye ve Suriye’de yaşayan Kürt halkının arasında kendi denetiminde olan bölgeler oluşturmak istiyor AKP. Kürt halkı arasında Sykes-Picot Anlaşması ile çizilen sınırın içinde bir sınır daha çizmek istiyor” ifadelerini kullandı.   ‘Kendilerine polis ordusu yarattılar’   “Tek adam rejiminin kendine polis ordusu yarattığını, polisleri yetkilendirdiğini, bununla yetinmeyip bekçileri yetkilendirmek istediğini” belirten Tülay, Türkiye’de yargısız infaz geleneğinin devam ettiğini söyledi. Bu infazlara kılıf bulmaya çabalanırken, şu anda tek adam rejimine kılıf arama gereği duyulmadığını dile getiren Tülay, “Polis silahını alenen masum insanlara doğrultma cesaretini tek adam rejiminden, aşırı yetkilendirilmekten, cezasızlıktan, daha da güdümlü hale gelen yargıdan alıyor” şeklinde konuştu.   ‘Sokağın ıssız olduğu doğru değil’   Ali’nin vurulduğu sokaktaki izlenimlerini paylaşan Tülay, şunları söyledi: “Vurulduğu noktayı gördüm. Polisin basına yansıyan ifadesinde Ali’nin ıssız sokağa kaçtığı ve bu nedenle kendisinin silahını ateşlenecek hale getirdiği belirtiliyor. Sokağın ıssız olduğu doğru değil. Caddeye oldukça yakın, yoğun mesken ve bakkalın bulunduğu bir sokak. Adana İnsan Hakları Derneği (İHD), Adana Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Adana Barosu Hukuk Komisyonu’ndan oluşan heyetin tespit ve inceleme raporunda Ali’nin yakınlarıyla, görgü tanıklarıyla yapılan görüşmelerin rapora yansımalarından da anlaşılacağı üzere; Ali yasal mevzuatta tanımlanan silah kullanma yetkisini aşarak silahını ateşleyen polis tarafından katledildi.”   ‘Bazıları için dosya bile oluşturulmadı’   Diyarbakır’ın Lice ilçesinde bombardımanda katledilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol’u ve katledilen diğer çocukları hatırlatan Tülay,  “Panzerle evleri yıkılarak öldürülen çocukları hatırlayın. Ali İsmail Korkmazları, Ahmet Atakanları hatırlayın. Bunlar kamu görevlileri (polis, asker…) tarafından işlenen cinayetler. Hiç biri aydınlatılmadı. Bazıları için sembolik davalar açıldı. Bazıları için dosya bile oluşturulmadı. Çünkü baskı ve zor yöntemi kullanılarak ülke yönetiliyor. Hukuk devleti yok. Ülkenin İçişleri Bakanı önüne geleni tehdit ederse, polis de önüne geleni kurşunlar. Kanunsuzluğun kanunu inşa ediliyor” diye konuştu.   ‘Bir korku imparatorluğu yaratmak istiyorlar’   Yurttaşlara da mülteci ve göçmenlere de “Ayağınızı denk alın. Burada artık insan canı para etmez. Hukuk yok. İtaat etmeyenin sonu ölümdür, cezaevidir” mesajı verilmek istendiğini belirten Tülay, “Bir korku imparatorluğu yaratmak istiyorlar. Otoriter rejimlerin klasik yöntemleridir bunlar. AKP iktidarı, tek adam rejimi Türkiye toplumunu istediği kıvama getiremedi, istediği düzeyde korkutamadı, itaat ettiremedi. Son zamanlarda zulmünü arttırmasının nedeni de budur. İşte esas olan biat etmeyenlerin bir araya gelerek demokrasiyi inşa etmek için görev üstlenmesidir” ifadelerini kullandı.