'Kadınlar olarak tarihi sorumluluklarımızı almalıyız' 2020-05-01 09:07:00   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - HDP Hewlêr Temsilcisi Müzeyyen Güneş, bölgedeki gelişmeleri değerlendirerek, tüm parti kurumlardan katılımın olacağı bir komisyonun oluşması gerektiği çağrısında bulundu. Müzeyyen, " Ortak kazanımlarımızı korumalıyız. Özellikle kadınlar olarak bizim buna öncü olmamız ve tarihi sorumluluklarımızı almamız gerekir" dedi.   Federe Kürdistan Bölgesi'nde bulunan Maxmur Kampı'na yönelik 10 aydır ambargo devam ederken, 15 Nisan günü Türkiye'ye ait insansız savaş uçakları kampı bombaladı. Bu saldırı sonucu 3 kadın yaşamını yitirirken, ulusal birlik için en hızlı şekilde adımların atılması gerektiğine dair çağrılar devam ediyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hewlêr Temsilcisi Müzeyyen Güneş, bölgedeki gelişmeleri,  hükümetin politikalarını ve Maxmur'un güncel durumunu değerlendirdi.    'Amaçları askeri operasyon yapmak'   Saldırıdan 15 gün önce Zînî Wertê'ye askeri gücün gönderilmeye başlandığını ifade eden Müzeyyen, bu durumun basına da yansıdığını belirtti. Müzeyyen, askeri gücün oraya gönderilmesinin tek amacının operasyon yapmak olduğuna işaret eden Müzeyyen, "Çünkü o nokta Zînî Wertê' de tepeleri ve dağı almaya yönelik bir askeri sevkiyat olduğu belliydi. Oraya asker sevk etmenin başka bir gerekçesi ve nedeni olamaz. PDK'nin de YNK'nin de birbirine yakın asayişleri olduğu bir yol. Sadece oradaki köylülerin kullandığı çok da işlek olmayan bir yol. Her ne kadar Kandil'e giden bir yol olarak gösterilse de aslında köylülerin kullandığı bir yoldur. Kürt Özgürlük Hareketi yıllardır oradadır ve bu parça bu güçten hiçbir zaman  zarar görmemiştir. Aksine katkısı olmuştur. 80 kadar köy o çevrede ve şimdiye hiçbir köyden bir şikayet edildiği duyulmamıştır. PDK'nin oraya askeri operasyon yapmaktan başka bir amacı yoktur. Şöyle bir durum da var, İran sınırına sıfırdır, bu nedenle Amerika ve Türkiye için çok önemli bir yer. Tabi buradaki yönetim için de öyle" diye kaydetti.    'Amerika saldırı için ön hazırlık yapıyor'   Kuzey ve Doğu Suriye’ye daha çok kimin hakim olacağına dair bir paylaşım kavgasının içinde olunduğunun altını çizen Müzeyyen şunları dile getirdi: "Amerika orada sonraki hakimiyetin kendi elinde olması için bir ön girişimde bulundu. Mesele Türkiye'nin istemesi değil. Türkiye çok öncesinden beridir zaten oraya gitmek istiyor. Türkiye'nin hayalini gerçekleştirme gibi görünse de aslında çok büyük hesaplar var. Amerika ilerde oraya saldırı için ön hazırlığını yapıyor. Amerika ve Türkiye'nin gücü oraya geldiğinde ise buradaki yönetimin onayı ile gerçekleşmiş bir hazırlık olduğundan kuşkumuz yoktur. 2-3 gün içerisinde oraya girme ve operasyon yapma planları kesinlikle vardı. Bu operasyonu yaparsa buradaki hükümete belli başlı avantajların verileceği noktasında söylemler de vardı. Hatta devlet olacağı bile söyleniyor. Bunun gerçekliği elbette tartışılır.”   'Kürt partilerin tavrı etkileyici oldu'   Oluşacak bir Kürt devletine izin verileceğini fakat karşılığında Kürtlerin birbirlerine kırdırılacağını vurgulayan Müzeyyen, Türkiye ve Amerika'nın böyle bir siyaset ve politika izlediğini kaydetti. Müzeyyen, "Yoksa PDK'nin burada birden bire böyle bir şey yapması çok da basit ve normal bir şey değil. Bunlar yaşanırken buna ilişkin ilk yapılan açıklamalar, Kürt halkının tepkisi çok etkili oldu. Buradaki Kürt siyasi partilerin yaklaşımı, tavrı da çok etkileyici oldu. Kürt birliğinin bozulmamasına ilişkin taleplerini ve PDK'nin tavrına dair eleştirilerini anında belirttiler. Genelde burada hükümet bir şey ilan eder ve kimse sesini çıkarmazdı ama bu kez tam tersi oldu. Herkes bu operasyon karşısında tavrını ve tepkisini gösterdi. Bunun durması için taleplerini dile getirdi ve birlik çağrılarında bulundu. Öte yandan Maxmur halkının da Türkiye için tehlike anlamına geldiğini biliyoruz" diye ifade etti.   'Maxmur'dan gelen işçiler işten çıkarıldı'   Türkiye'nin Maxmur halkından çekindiğini ve korktuğunu belirten Müzeyyen, Maxmur'a yapılan saldırıların başka bir açıklamasının olamayacağını söyledi. Müzeyyen, Federe Kürdistan Yönetimi'nin tutumunu da eleştirerek, "'Maxmur'da asayiş bizde değil' diyerek sorumluluktan kaçmak doğru değildir. Böyle diyerek kimse sorumluluğu üzerinden atamaz. Ambargo neredeyse 1 yılına girecek. 1 yıla yakındır orada halk açlığa, hastalığa mahkum ediliyor ve oradan göç etmek zorunda bırakılmaya çalışılıyor. Hamile kadınlar hastaneye gidemediği için bebeğini kaybetti. Anneler eylem yaptı günlerce ama işe yaramadı. Türkiye ile yaptıkları bir anlaşma var ve Türkiye izin vermediği sürece hükümet ambargoyu kaldırmayacak. Bu çok ve net görünmektedir. Oradaki gençler çalışamıyorlar, eğitim alamıyorlar ve gelirleri yok. İş yapmak istiyorlar ama engelleniyorlar. Tüm iş yeri sahipleri tehdit edildi ve Maxmur'dan gelen işçiler işten çıkarıldı" ifadelerini kullandı.   'Ulusal birlik için ciddi çalışmalar yürütülüyor'   BM'nin birçok kararının uygulanmadığını ve mülteci haklarının çiğnendiğini söyleyen Müzeyyen, şöyle devam etti:  " Maxmur halkı kendi topraklarındadırlar ve sığınmacı değiller. Kürdistan halkıdır, Kürt halkıdır ve en az bir Erbil, Duhok halkı kadar burada yaşama hakkına sahiplerdir. Kürt birliği bunu gerektiriyor.  Orada yaşayan halk buradaki hükümetin yönetiminde olması gereken bir emanettir. BM çok sessiz kalıyor. Avrupa'daki insan hakları örgütleri sessiz kalıyor. Maxmur halkının sesini duymuyorlar. BM sorumluluğunda olmasına rağmen BM hiçbir açıklama dahi yapmıyor. Ortak kazanımları büyütmek için çalışmaların olduğunu söylemek gerekiyor. Özellikle Kuzey'de büyük bir çaba olduğunu söyleyebiliriz. DTK, HDP, DBP ellerinden geleni yapıyorlar. Özellikle DTK'nin büyük bir uğraşı söz konusu. Burada da yürütülen çalışmalar var.”   'Bir komite oluşturulmalı'   Bölgede yürütülen birlik çalışmalarının çok önemli olduğunu ve halkta da etki yarattığını aktaran Müzeyyen, özellikle kadın boyutuyla devam eden çalışmalar olduğuna işaret etti. Müzeyyen, "Kürt kadınların ulusal birlik konferansı sonrası bu çalışmalara daha da çok ağırlık verildi. Rojhılat dışında. Oradaki partiler ve oluşumlar geride kalmayı tercih ediyorlar ama onun dışında yürütülen bir çalışma olduğunu belirtmek gerekiyor. Şöyle bir çağrım ve önerim var aslında, ulusal birlik çalışmalarında yer almış ve bu çalışmaları yürütmüş kişilerden oluşan bir komisyon, komite kurularak bölgeye gelmeleri sağlanabilir. Buradaki hükümet yetkilileri ile görüşmeler yapılabilir. Bu gerginliğin ortadan kalkması ve sebeplerinin çözüme kavuşması için görüşmeler alınabilir. Bu ulusal birlik çalışmalarını da olumlu yönde etkiler diye düşünüyorum. Oluşturulacak komite aynı zamanda Maxmur kampına giderek burada yaşayan halk ile de görüşme alabilir ve rapor hazırlanabilir" diyerek bölgedeki tüm parti ve kurumlara çağrıda bulundu.   'Kadınlar öncü olmalı'   Müzeyyen son olarak, "Biz birlik olabiliriz. Ortak değerlerimize yapılan saldırılarda nasıl birlik olabildiğimizi birçok kez tüm dünyaya gösterdik. Önemli olan Kürt halkının buna inanmasıdır. Dış güçler buna inandıkları ve yapabileceğimizi bildikleri için bu kadar derin saldırılar gerçekleştiriyorlar. Bizim de bunu fark etmemiz gerekir. Kadınlar olarak bizim buna öncü olmamız ve tarihi sorumluluklarımızı almamız gerekir. Bu durumdan en çok etkilenen biz kadınlar olduğumuz için bu konuda çok daha hassas ve çıkarsız yaklaşarak önemli gelişmelere yol açabiliriz" dedi.