HDP Kadın Meclisi: Önlemlerimizi alarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz 2020-04-27 13:43:54   ANKARA - HDP Kadın Meclisi'nin 7 bölgede online olarak gerçekleştirdiği Kadın Meclisi toplantısı ardından açıkladığı sonuç bildirgesinde, "Pandemi döneminde de gerekli önlemlerimizi alarak örgütlülüğümüzü geliştirmek ve kadınlarla yan yana olmak için sokaklarda, mahallelerde, köylerde çalışmalarımızı sürdüreceğiz” denildi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, konferans ve 4.Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdikten kısa bir süre sonra ortaya çıkan koronavirüs salgını döneminde kadın örgütlülüğünü nasıl geliştireceği ve önümüzdeki dönem perspektif ve pratik planları oluşturmak üzere 7 bölgede online olarak  Kadın Meclisi toplantılarını gerçekleştirdi.    Marmara, Ege, Diyarbakır, Serhat, Çukurova, İç Anadolu, Karadeniz bölgelerinde yapılan toplantılara HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Kadın Koordinasyonu, Kadın Meclisi ve Genç Kadın Meclisi üyeleri, kadın milletvekilleri, kadın il eşbaşkanları ve İl Kadın Meclisi sözcüleri katıldı. Toplantılarda yapılan tartışmalar ve çıkan öneriler çerçevesinde “Salgına ve AKP iktidarına karşı dayanışmamızı büyüterek birbirimize ses, nefes olacağız” başlıklı sonuç bildirgesi açıklandı.    ‘İnsan yok sayılarak sermaye esas alınıyor’   Kapitalist sistemin krizinin, koronavirüs pandemisi döneminde daha da derinleştiği ve işçi, emekçi, kadın düşmanı politikaların daha net görünür hale geldiğine dikkat çekilen bildirgede, “Kapitalist üretim biçimi, büyük bir yıkıma yol açarken; dünya halklarını her türlü hastalık ve salgına açık hale getirdi. Bugün tüm dünyada ciddi bir sağlık sorunu olan ve tüm insanlığı tehdit eden Korona pandemisine, insanı yok sayarak sermayeyi esas alan ekonomi politikaları ve kapitalizmin yarattığı ekolojik tahribat neden olmaktadır” denildi.   ‘Tüm sorumluluk halka ve kadınlara yüklenmektedir’   “AKP-MHP faşist rejimi ‘görünmeyen düşmana karşı ulusal savaş’, ‘asıl olan devlet bekasıdır’, ‘krizi fırsata çevirebiliriz’, ‘herkes devlete bağış yapsın’ söylemleriyle insanların can derdine düştüğü bir süreçte, halkın ödediği vergiler ve devletin bütün olanakları ile sermayeyi ayakta tutma çabası içindedir.” denilen bildirgede, açıklanan ekonomi paketlerinde yoksullara, işçilere, emekçilere, işsizlere ve kadınlara dair neredeyse tek bir önlem olmadığı belirtildi.   Bildirgenin devamında şu ifadelere yer verildi:      "Bir yandan işçiler, emekçiler, yoksullar salgının ve yoksulluğun pençesine terk edilirken diğer yandan başta kadınlar ve Kürtler olmak üzere tüm muhaliflere karşı bir saldırı ve tasfiye zemini oluşturulmaya çalışılmaktadır. Üst üste çıkarılan torba yasalarla, infaz düzenlemesi ile çetelere, kadın katillerine, yandaşlara özel aflarla bu faşizan politikalara yasal zemin oluşturulmaktadır. İmralı Cezaevi’nde uygulanan ağırlaştırılmış tecrit, siyasi tutsakları cezaevlerinde ölüme terk etme, Maxmur’la başlayan saldırılar, Rojava’da devam ettirilen işgal saldırıları Kürtlerin, halkların ve kadınların kazanımlarını topyekun ortadan kaldırma stratejisinin bir parçasıdır. Bir kez daha görüyoruz ki, tüm dünya koronavirüs ile savaşırken AKP rejimi Kürtlere, kadınlara, işçilere, emekçilere savaş açmıştır.   Yaşasın 1 Mayıs diye haykıracağız   Kadını erkeğin eşiti görmeyen erkek egemen anlayış kadın emeği sömürüsünde de karşımıza çıkıyor. Erkek egemen kapitalist sistem, eşdeğer işe eşit ücret uygulamayarak, ev içi emeğimizi görünmez kılarak, biz kadınları iki kez sömürüyor. Pandemi döneminde ise erkek egemen kapitalist sistemi ayakta tutmak için, emek sömürüsü daha da arttı. Sermayenin yaşaması için işçileri ölüme terk etmekten, kadınları yoksulluğa mahkum etmekten, ev içi kadın emek sömürüsünü arttırmaktan çekinmeyenlere karşı 2020 1 Mayıs’ında yine yan yana, omuz omuza olacağız. Ve biz HDP Kadın Meclisi olarak bu 1 Mayıs’ta, ‘Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz, özgürlüğümüz için Yaşasın Kadın Dayanışması, Yaşasın 1 Mayıs’ diye haykıracağız.   Kadın düşmanı politikalara izin vermeyeceğiz   AKP-MHP faşist iktidarı, kadın düşmanı politikaları ile biz kadınların yaşamını, haklarını ve kazanımlarını gasp ederek tehdit etmekte, emeğimizi, siyasal mücadelemizi, baskı ve zor kullanarak, etkisiz ve görünmez kılmak istemektedir. Cezaevlerinde halen aralarında kronik hastalıkları da olan binlerce kadın tutsak, salgına karşı korumasız bırakılırken; kadın katilleri, tacizcileri infaz yasasıyla serbest bırakıldı. Üstelik kadına yönelik suç işleyen binlerce erkek hiçbir önlem alınmadan cezaevlerinden salındı. Kadınların yaşamına yönelik büyük bir tehdit oluşturan bu düzenlemenin sonuçlarını çok kısa sürede yaşayarak gördük. Bu erkekler kadın ve çocukları öldürmeye, şiddet uygulamaya devam etti. Yetmedi bu yasaya çocuk istismarcılarını serbest bırakmayı eklemek istediler. İstismar yasasını kadınların muhalefeti sonucu şimdilik geri çekmek zorunda kaldılar. Fakat biliyoruz ki, yıllardır çocuk istismarını yasal kılıfa büründürmek istiyorlar ve bu düzenlemeyi kısa süre içerisinde yeniden gündeme getirecekler. Yine salgın bahane edilerek, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) kararıyla, şiddet uygulayan erkeği evden uzaklaştırma uygulaması rafa kaldırılarak kadınları şiddetten korumaya dönük önlem ve uygulamaları kapsayan 6284 Sayılı yasanın altı oyuldu.   Evde şiddet var hayat eve sığmıyor   ‘Hayat eve sığar’ denildi ama o evlerde kadına yönelik şiddete karşı önlem alınmayarak, kadınlar virüs sebebiyle değil, erkek şiddeti ile ölüme terk edildi. Kadınların şiddet gördüğünde başvurdukları ‘ALO 183’ hattının şiddete karşı acil yardım hattı olmadığı salgın döneminde bir kez daha ortaya çıktı. Çoğu kadının şiddet anında ikinci defa arama şansının olmadığı hat, yoğunluk gerekçesiyle açılmıyor. Üstelik bu süreçte uygulanan sokağa çıkma yasakları da evinde şiddet gören kadının, sokağa çıkmasını engelleyerek, şiddetten korunmasının önüne geçiyor. Kadınlar, kapasite dolu denilerek sığınaklara alınmıyor, sınırlı sayıdaki sığınaklar da kapatılıyor. Yine şiddet gören kadınlar yoğunluk gerekçesiyle karakollarda şikayet dilekçesi veremeden, hastanelerde darp raporu alamadan geri gönderiliyor.   Kadınlar salgın döneminde daha da yoksullaştı   Salgın öncesi zaten işsiz ve yoksul olan kadınlar salgınla birlikte derinleşen bir yoksulluk ve yoksunluğa mahkum ediliyor. Bir yandan ‘Evde kal’ çağrısı yapılırken işçi kadınlar, hiçbir önlem alınmadan, atölyelerde, fabrikalarda, hizmet sektöründe, tarlalarda çalıştırılıyor. Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı günlerde dahi kadın işçiler çalıştırılıyor. Bu dönemde aynı zamanda çok sayıda kadın işsiz kaldı, ücretsiz izne ayrılmaya zorlandı. Özellikle ev eksenli çalışan, ağırlıkla tekstil ve hizmet sektöründe güvencesiz, kayıtdışı çalışan kadınlar, devletin sunduğu sadaka şeklindeki kısa çalışma ödeneğinden dahi yararlanamadan işsiz kaldı. Kapitalizm ve pandemi süreci kadın yoksulluğunu daha da derinleştirdi.   Mülteci kadınların bu süreçte neler yaşadığı ise kamuoyundan gizleniyor. Şantaj siyasetinin bir parçası yapılan mülteciler, hiçbir hukuk gözetilmeden iktidarın keyfi politikalarıyla önce sınırlara sürüklendi, ardından hiçbir güvence ve insanca yaşam koşulları sağlanmadan, sınırlardan kent merkezlerine taşındı.   Genç kadınlar geleceğimiz   Gençlik tarih boyunca devrimin öncü gücü olmuştur. Bu nedenle tarih boyunca iktidarların hedefi yapılmıştır. Genç kadınlar ise hem genç hem kadın kimliklerinden dolayı iktidarların en birincil hedefi olmuştur. Erkek şiddetinin yanı sıra, özel savaş politikalarıyla genç kadınlar hedef alınmaktadır. Geleceğimiz ve umudumuz olan genç kadınların Genç Kadın Meclisini büyütme çabası, mücadelemizi daha da güçlendiriyor, kadın özgürlük mücadelesinin öncülüğü bakımından umut vadediyor.   Örgütlülüğümüzü ve dayanışmamızı büyüteceğiz   Koronavirüs pandemisinin Türkiye ve Kürdistan’da etkisini göstermeye başladığı andan itibaren devlet sorumluluktan kaçarak, karantinanın sorumluluğunu tek tek bireylere, en çok da kadınlara yükledi. Evde, fabrikada, atölyede, hizmet sektöründe kadın emeği sömürüsü daha da arttı. Halen zorunlu olmayan alanlarda çok sayıda kadın işçi çalışma mecburiyetinde bırakılıyor. HDP Kadın Meclisi örgütlülüğümüzle emeğimize, haklarımıza, geleceğimize sahip çıktık. Pandemi döneminde de gerekli önlemlerimizi alarak örgütlülüğümüzü geliştirmek ve kadınlarla yan yana olmak için sokaklarda, mahallelerde, köylerde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Kadın dayanışma ağlarımızı kurup; şiddet, yoksulluk karşıtı, işçi kadınların hakları eksenli mücadeleyi sokakta sürdüreceğiz.”   Kadın Meclisi’nin aldığı kararlar ve salgına karşı öneriler şöyle sıralandı:    “* Sağlık, gıda, enerji gibi zorunlu çalışma sektörleri dışında çalışan tüm kadınların ücretli izne çıkarılması, işten atmaların yasaklanması;   * İşten çıkarılan, kayıtdışı, güvencesiz, ev eksenli çalışan kadınlar başta olmak üzere tüm işçilere, işsizlik ödeneği bağlanması;   *ALO 183 hattının acil şiddet hattına dönüştürülmesi;   *İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı kanunun uygulanması;   * Salgın döneminde sığınak ve acil barınma ihtiyaçlarının karşılanabilmesi amacıyla sığınak olarak kullanılabilecek mekan ve alanların sayısı ve kapasitesinin artırılması, sığınaklarda gerekli sağlık tedbirlerinin alınması;   * Küresel salgın sona erene kadar, elektrik, su, doğalgaz, telefon, internet faturaları ve kira bedelinin devlet tarafından karşılanması, ücretsiz gıda yardımı yapılması;   * Cezaevlerinin bir an önce boşaltılması, cezaevlerinden tahliye olan ya da olacak kadına yönelik şiddet uygulayan, uygulayabilecek kişilere yönelik denetimi sağlayacak mekanizmaların oluşturularak, kadınların şiddet ve katliamlardan korunması.   * Suriye’ye yönelik işgal politikalarından, Güney Kürdistan’a yönelik saldırganlıktan vazgeçilmesi; için mücadele edeceğiz.”