Sincan Cezaevi’nde ‘gardiyan siyasi tutsağın yüzüne tükürdü’ iddiası 2020-04-03 18:49:32   ANKARA - Salgından sonra Ankara’da bulunan açık ve kapalı cezaevlerinde artan hak ihlallerini Meclis’e taşıyan HDP’li Filiz Kerestecioğlu, “Sincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bir infaz memurunun siyasi kadın tutsaklardan birinin yüzüne tükürerek ‘Biz hastalanıyorsak siz de hastalanın’ dediği iddiasıyla ilgili idari soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz” diye sordu.   Hakların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, koronavirüs (Covid-19) salgınıyla birlikte Ankara’daki cezaevlerinde artan ihlallere ilişkin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül tarafından yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Önergede, tüm tutsakların bir an önce kademeli olarak tahliye edilmesi ve cezaların infazı için hapsetme dışı yöntemlerin bulunmasının, alınması gereken en öncelikli tedbir olduğu belirtildi.   ‘Normal kapasite 120 binken 220 bin kişi kalıyor’   Koronavirüs salgının, Türkiye’de cezaevlerinin yapısal sorunlarını bir kez daha gözler önüne serdiğine dikkat çekilen önergede, “Normal kapasite 120 binken, yeni cezaevlerinde dahi özellikle son 5 yılda fiziksel koşulların gitgide kötüleşmesi pahasına üst üste yataklar atılarak, yaşamaya uygun olmayan yerler koğuşa çevrilerek bu sayı 220 bine çıkarılmıştır. 220 bin kişi için bile son derece yetersiz ve sağlıksız bu koşullarda, Ocak 2020 itibarıyla, 294 bin tutsak tutulmaktadır. Devlet bu kişilerin başta yaşam hakkı olmak üzere tüm haklarını korunmakla yükümlüdür. Dünyada ve Türkiye’de hızla yayılmakta olan koronavirüs salgınıyla birlikte, yeterli kişisel alan, hijyen ve sağlık koşullarının sağlanamadığı kalabalık toplu yaşam alanları olan cezaevleri, buradaki insan nüfusu için yaşam haklarını ciddi şekilde tehdit eden kapalı mekanlara dönüşmüştür. Ankara’ya bağlı cezaevleri bizlere ve sivil toplum örgütlerine ulaşan iddialar da bu endişeyi artırır niteliktedir” denildi.   ‘Küçük koğuşlarda 35-40 kişi tutuyorlar’   Sincan Açık Cezaevi’nde kalan bir tutsağın aktarımlarına yer verilen önergede, şu ifadeler yer aldı: “Eski kurum binasının karantina bölgesine dönüştürüldüğünü, karantinada 105 cezaevinin kaldığını, tutsakların yerde yatmaya devam ettiğini, aralarına sosyal mesafe koyacakları alanın olmadığını, küçük koğuşlarda 35-40 kişi tutulduklarını, ateşi 38,5 çıkan hastalar olduğunu ve herhangi bir test ya da taramadan geçirilmediklerini, doktor kontrolü olmadığını yalnızca ateşlerinin ölçüldüğünü, sıvı sabun ve bir kova verildiğini ancak hijyen koşullarının iyi olmadığını, bağışıklık sistemini korumaya yönelik hiçbir ek gıda verilmediğini aktarmıştır.”   ‘Tavuk böcekleri için kullanılan ilacı mahpuslar için kullandılar’   Ankara Kalecik Açık Cezaevi’nde tutulan bir mahpusun aktarımlarına da yer verilen önergede, şöyle denildi: “Marmelat üretim bölümünde görevli bir infaz koruma memurunun salgına yakalanması sonucunda şu anda bu bölümde çalışan (aralarında yaşlıların da bulunduğu) yaklaşık 40-50 işçi tutsağının toplu bir şekilde demir atölyesinde karantinaya alındığını, tavuk üretim kümeslerindeki böcekler için kullanılan böcek ilaçlarının cezaevinde dezenfekte etmek için kullanıldığını, cezaevinin genel temizliğini tutsakların yapmasının beklendiğini, sadece mandıra bölümünde çalışan tutsaklara bulaşık süngerlerinden yapılmış, kalın ve nefes almayı çok zorlaştıran maskeler verildiğini ve bunları yıkayıp 10-15 gün kullanmalarının istendiğini, yeni maske istediklerini fakat verilmediğini, kişisel hijyen için dezenfektan ya da kolonya gibi malzemeler dağıtılmadığını, ceza evlerine girişte çalışanların ateşini ölçmek dışında bir tedbir alınmadığını bu yüzden kuluçka döneminin tespit edilemediğini belirtmiştir. Tüm bu iddialar, yeterli koruma tedbirlerinin olmadığı bu toplu yaşam alanlarındaki herkesin çok tedirgin olduğunu, korku ve kaderine terk edilmişlik duygusu içinde başlarına gelecekleri beklediklerini açıkça göstermektedir.”   ‘Memur tükürerek, biz hastalanıyorsak siz de hastalanın, dedi’   Sincan Kapalı Cezaevi’nde ise bir infaz memurunun siyasi tutsak kadınlardan birinin yüzüne tükürerek, “Biz hastalanıyorsak siz de hastalanın” dediğine dikkat çekilen önergede, “Cezaevlerin virüsün hızla yayılabileceği kapalı mekanlar olduğu ve böyle bir durum söz konusu olduğunda ortaya çıkabilecek sorunlar hali hazırda İtalya ve İran ceza evlerinde görülmektedir” denildi.   Önergede Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e şu sorular yöneltildi:   “* Ankara Kalecik Açık Cezaevi’nde bir memurun koronavirüs (Covid-19) hastalığına yakalandığı ve cezaevinde marmelat bölümündeki mahpusların demir atölyesinde toplu biçimde karantinaya alındığı iddiası doğru mudur? Buna ilişkin bakanlığınız inceleme yapmış mıdır, tutsaklar test ve taramadan geçirilmiş midir ve gerekli önlemleri almış mıdır?   * Ankara’daki cezaevlerinde kalan tutsakların, burada görevli personel, görüşçüler ve buraya son bir ay içinde ziyarette bulunan avukatlar arasında koronavirüs (Covid-19) hastalığı tespit edilmiş midir? Buna yönelik bir tespit çalışması yapılmış mıdır?   * Cezaevlerinde düzenli tarama ve test yapılmakta mıdır?   * Ankara’daki cezaevlerinde salgının bulaşma riskini azaltmak için tüm personele ve tutsaklara maske, eldiven, dezenfektan gibi kişisel koruyucu malzemeler günlük olarak tedarik edilmekte midir? Bu malzemelerin tedarikinde bir aksaklık yaşanmaması için gerekli tedbir alınmış mıdır?   * Cezaevlerinde dezenfektasyon çalışmaları nasıl ve ne sıklıkla yapılmaktadır?   * Cezaevlerinde karantina işlemleri nasıl yapılmaktadır?   * Açık cezaevine dışarıdan gelen tutsakların toplu bir biçimde karantinaya alındığı iddiası doğru mudur? Bununla ilgili tarafınızca bir inceleme başlatılmış mıdır?   * Sincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bir infaz memurunun siyasi kadın tutsaklarından birinin yüzüne tükürerek biz hastalanıyorsak siz de hastalanın dediği iddiasıyla ilgili idari soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?”