Gülistan Kılıç Koçyiğit: Sağlıkçılar için önlem alınması hayati önem arz ediyor 2020-03-25 09:04:03   Zeynep Durgut- Şehriban Aslan   DİYARBAKIR - HDP'li Gülistan Kılıç Koçyiğit, yayılan koronavirüs salgınına karşı önlemlerin yeterli düzeyde olmadığını kaydederek, öncelik olarak sağlıkçılara yönelik önlem alınmasının hayati önem arz ettiğine dikkat çekti.   Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVİD-19 virüs salgını dünyanın birçok ülkesine yayıldı. Türkiye dahil birçok ülkeye yayılmasıyla binlerce kişi yaşamını yitirirken binlercesi de salgın ile mücadele ediyor. Salgının ortaya çıktığı ülkelerde üst düzeyde önlem alınırken Türkiye’de ise önlemlerin kısıtlı kaldığı görülüyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit Türkiye’nin salgına olan yaklaşımını ve alması gereken önlemleri değerlendirdi.   ‘Kapitalizmin gelişme seyri yıkımı getirecektir’   Koronavirüsün toplumsal maliyetini bugün için öngörmenin çok zor olduğunu söyleyen Gülistan, genel gidişattan bazı çıkarımlar yapılabileceğini belirtti. Sorunun küresel olduğunu ve bu anlamda çözümünde küresel olması gerektiğini ifade eden Gülistan, “Kapitalizmin gelişme seyri beraberinde birçok yıkımı getiriyor. Bunların başında ekolojik yıkım, insani yıkım, sosyal ve toplumsal yıkım geliyor. Bu yıkımlara kilitlenmek bizi sistem sorgulamasından uzaklaştıracaktır. Onun için öncelikle bu salgını ve diğer bütün sorunları kapitalist düzende yaşadığımızı unutmamalıyız. Bu bizi mevcut sistemi sorgulamaya ve alternatifi için arayışımızı ve tartışmalarımızı güçlendirmeye yardımcı olacaktır” dedi.   ‘Kapitalizm canavarına karşı birleşmeliyiz’   İnsanların her gün sistem için çalıştığını belirten Gülistan, “Şu an herkes için ‘evde kal’ çağrılarının yapıldığı bir aşamada milyonlarca işçi de her gün işe gidiyor. O zaman bu sistem ‘kimin sistemi’ ve ‘kim için’ ayakta tutuluyor? Bu soruyu yüksek sesle sormalı, sorgulamalıyız. Korona salgının kendisi toplamda bir sistem sorgulamasını zorunlu kılıyor. Bu anlamda bugün için toplumsal maliyeti her yönüyle çok ağır olsa da bundan sonrası için insanlığı yönelteceği yeni toplumsal düzen arayışı açısından çok kritik bir işlev üstlenebilir. Yani hepimiz dünyanın neresinde olursak olalım; eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik ve kolektif bir anlayışa ihtiyacımız olduğu bilincine daha fazla ulaşmış olacağız. İnsanı, doğayı önemsemeyen ve ‘her zaman kâr’, ‘daha fazla kâr’ diyen bu canavara karşı birleşmenin, buluşmanın ve dayanışmanın farkına bir kez daha varıyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘AKP için birer maliyet olarak görülüyoruz’   “Kapitalizmin ve liberalizmin her gün tavsiye ettiği gibi kurtuluşun ‘bireysellikte’ değil ‘toplumsallıkta’ olduğunu acı bir deneyimle öğreniyoruz” diyen Gülistan, bu sistemi ayakta tutmak için sadece birer dişli olarak görüldüklerini ve en zor zamanlarda bile çalışmakla yaşamak arasında bir tercihe zorlandıklarını dehşetle izlediklerini söyledi. Sermaye için kurtarma paketini açıklayan AKP için insan varlığının sadece birer ‘maliyet’ olarak görüldüğünü vurgulayan Gülistan, “Bu kadar olağanüstü koşullarda bile bize güven verecek yaşamımız ve geleceğimiz için kaygılanmamızı engelleyecek bir anlayıştan uzak bir akılla yönetiliyoruz. Bütün bunlar bize gerçekle yüzleşme ve gerçeği değiştirme cesaretini vermelidir. Patronların düzeninde çalışanların adı da yeri de yok. Bundan dolayı düzeni değiştirmeye odaklanmalıyız” şeklinde konuştu.   ‘Kolektif tarzı ve bakış açısını yaygınlaştırabiliriz’   Gülistan dünyada ardından ise Türkiye’de yaşanan salgına da değinerek, “Tabi bu salgın sadece Türkiye’de değil dünyada bir ekonomik krize yol açacaktır. Bütün ülkeler salgına bağlı gelişecek ekonomik etkileri minimize etmek için paketler açıkladılar. Zamanla bu önlemlerin ne kadar işe yaradığını göreceğiz. Fakat şu an gördüğümüz kapitalist sistemde koca bir gediğin açıldığıdır. Bu gediğin açılmasının sunacağı fırsatları her yerde örgütlenerek ve alternatif yaşamı toplumun bağrında örgütleyerek değerlendirebiliriz. Aksi halde bu kapitalist sistem yeni ‘denetim toplumunu’ yaratarak çok daha otoriter bir tarzda kendini yenileyerek yol alabilir. Yani Faşizm genel bir yönetim tarzı olarak yerleşik hale gelebilir. Bu da şu anki insan (genelde insan özelde kadının) ve doğa sömürüsünün katmerleşmesi ve yeni etnik ve inançsal katliamların önünün açılması anlamına gelir. Altını çizmem gerekirse bu krizi ezilenler, kadınlar ve doğa için fırsata çevirebiliriz. Kendi demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bakışımızla milyonların buluşmasını sağlayabiliriz. Toplumsallığın yaşattığını, bireyciliğin öldürdüğünü gösterebiliriz. Bizi ‘kapatmaya’ ve ‘yalnızlaştırmaya’ çalışan sisteme rağmen kolektif tarzımız ve bakışımızı yaygınlaştırabiliriz” dedi.   ‘Mahpusların hayatı tehlikeye atılıyor’   Salgından dolayı şimdiye dek bütün çalışanlara ‘ücretli izinin’ devreye konmamasına vurgu yapan Gülistan, insanların işlerini kaybetmemek için çalışmak zorunda olduğunu ve milyonların hayatını riske koyulduğunu ifade etti. Cezaevlerinde 300 bine yakın tutsağın olduğunu belirten Gülistan, “Bu konuda sadece ziyaret yasağı gibi bir tedbirin alınmış olması; başta hasta mahpuslar olmak üzere yüzbinlerin yaşamını riske sokmaktadır. Oysaki tutukluluk bir tedbirdir ve bugün AKP bu tedbiri tutukluların yaşam riskine karşı uygulamakta ısrara ediyor. Halbuki tutuklular için diğer adli kontrol tedbirleri uygulanarak, hükümlüler içinde ‘infazın ertelenmesi’ ve ‘infaza ara verme’ gibi yöntemler ile mahpusların yaşam hakkı korunabilir” diye vurguladı.   ‘Önlem alınmadı öğrenciler yurttan çıkarıldı’   Umreden dönenler için daha önceden hazırlık yapılarak karantina önlemleri alınmadığını belirten Gülistan, apar topar öğrencilerin gece yarısı yurtlardan çıkarılıp yurt dışından gelenlerin buralara yerleştirilmelerinin de ne kadar hazırlıksız olunduğunun bir başka göstergesi olduğunu ifade etti. Hali hazırda İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı genelgenin kapatılacak yerler başlığında AVM’lerin olmamasının büyük eksiklik olduğunu aktaran Gülistan, “Ligin seyircisiz devam etmesi ve çok geç alınan tatil kararını da bu kapsamda bir eksiklik olarak görmek gerekir. Oysaki bunlar ilk elden kolayca yapılabilecek işlerken yapılmamış olması AKP’nin sınıfsal öncelikleri ile açıklanabilir. Yoksul işçiyi, emekliyi, dar gelirliyi, çiftçiyi korumak yerine patronları koruyan anlayışın pratik yansıması olarak görmek gerekiyor” diyerek devletin ihmalkarlığını gözler önüne serdi.   ‘Sağlıkçıların korunması hayati önem taşıyor’   Gülistan salgında sağlık emekçilerine yönelik yeterli önlem alınmadığını kaydederek, sahadan alınan bilgilerin kendilerini kaygılandırdığını belirtti. Gülistan, sağlıkçıların korunmasının hayati önem taşıdığına dikkat çekerek, “Sağlıkçıların hastalanmamaları ve bu hastalığı insanlarla çok fazla temas ettikleri için başkalarına bulaştırmamaları gerekir. Bunun içinde koruyucu ekipmana ihtiyaçları var. Burada sorunlar, sıkıntılar olduğuna dair bilgiler alıyoruz. Yine sağlık emekçilerinin mesai bitiminde evlerine dönmeleri aileleri içinde bir risk faktörüdür. Onun için çalıştıkları hastanelere yakın yerlerde oteller, misafirhaneler vb. kiralanarak bu İnsanların kullanımına sunulmalıdır. Birçoğu toplu taşımayla işe gidip geliyor. Buda çok büyük bir sorundur. Acilen işe gidiş gelişleri için servis hizmeti sunulmalıdır. Tabi bunların yanında 60 yaş üstü ve kronik hastalığı olanlar ile kanser hastası olan sağlık emekçilerinin de risk grubunda oldukları için idari izinli sayılmaları gerekiyor. En önemlisi de Sağlık Bakanlığı’nın meslek örgütü olan TTB ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası başta olmak üzere alanda olan ve katkı sunacak kesimler ile işbirliği yapılmalıdır” diyerek devletin bir an önce önlem alması noktasında çağrıda bulundu.