HDP’den Covid 19’a karşı cezaevlerinde alınacak önlemlere ilişkin kanun teklifi 2020-03-16 10:18:04   ANKARA - HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfaz Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Teklifi”ni TBMM’ye sundu.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Siirt Milletvekili ve Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfaz Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Teklifi”ni Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sundu. Teklifte Covid-19 (koronavirüs) salgınına dikkat çekilerek devletin “yaşatma yükümlülüğü” hatırlatıldı. Meral, bu çerçevede cezaevinde bulunan hasta tutsaklar, 65 yaş üstü tutsaklar, hamile ve çocuğu ile birlikte kalma durumunda olan tutsaklar başta olmak üzere cezaevinde kalan bütün tutsaklar için gerekli önlemlerin ivedilikle alınması ve bu doğrultuda yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini talep etti.    ‘Tahliyelerin sağlanmaması toplu ölümleri beraberinde getireceği açıktır’   Ülke çapında yaygınlaşan ve devletin de geniş kapsamlı önlemleri yürürlüğe koyduğu Covid-19 salgının cezaevlerindeki mevcut riskleri arttığına dikkat çekilen teklifte, “Halihazırda yüzlerce ağır hasta mahpus cezaevlerinin olumsuz koşulları içerisinde zaten risk altında olup, hijyen koşullarının olmadığı, yeterli ve gerekli gıdanın verilmediği cezaevleri için acil önlemler alınmalıdır. Bu önlemlerin ise sadece ziyaret yasağından ibaret olamayacağı açıktır. Nitekim bugüne değin yapılan ziyaretler kapsamında salgının cezaevlerine sirayet edip etmediği bilinmemektedir. Bu bağlamda cezaevlerinden ilkin riskli grupların tahliyelerinin sağlanmamasının toplu ölümleri beraberinde getireceği açıktır. Bu nedenle halihazırda hasta olan tutukluların derhal salıverilmeleri ve uygun sağlık koşullarına kavuşturulmaları elzemdir” denildi.   ‘Binlerce hasta mahpus haklarından mahrum bırakılmaktadır’   Temel insan haklarının bir alt başlığı olan hasta hakları, insan haklarının sağlık hizmetine uyarlanması olarak değerlendirildiğini, hasta hakları; kaynağını uluslararası insan hakları belgeleri ve sözleşmelerinden aldığı hatırlatılan teklifte, “Anayasa Mahkemesi'nin sağlık hakkına ilişkin içtihadında yaşama ve maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme haklarıyla olan bağlantıya sık sık vurgu yapması da bu hakkın korunduğu ve birebir ‘yaşam hakkı’ çerçevesinde değerlendirildiğinin bir göstergesidir. Ancak ne var ki; cezaevlerinde binlerce hasta mahpus, hasta haklarından mahrum bırakılmaktadır. Kamuoyu ile paylaşılan raporlara göre; Türkiye cezaevlerinde 400’ün üzerinde ağır hasta olmak üzere, sayıları bin 400 civarında olduğu ifade edilen hasta mahpus bulunmaktadır. Yine İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre, Türkiye’de son 17 yılda en az 3 bin 502 hasta mahpus, ağırlaşan durumlarına rağmen tahliye edilmediklerinden cezaevlerinde yaşamlarını yitirmiştir. Adalet Bakanlığı’nın geçtiğimiz yıl kamuoyu ile paylaştığı verilere göre ise 2009 yılı itibariyle 8 yıl içerisinde hayatını kaybeden tutuklu ve hükümlü sayısı toplam 2 bin 300’dür. Cezaevlerinde yetersiz sayıda bulunan revirler, geç yapılan hastane sevkleri, kelepçeli muayene, kolluk güçlerinin hasta ile birlikte muayene alanına girmesi, hasta mahpusların sağlık ihtiyaçlarına göre beslenme düzenine erişememesi, bu sorunun büyümesine neden olmaktadır” diye belirtildi.    ‘Telafisi imkânsız zararlardan doğacak tüm sorumluluk devlete ait olacak’   Cezaevinde risk grupları arasında 65 yaş üstü tutsaklar, hamile tutsaklar ile anneleri ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan çocukların var olduğu değinilen teklifte, “ Bu nedenle cezaevlerinde alınacak acil önlemler kapsamında hasta mahpuslar ile 65 yaş üstü, hamile, çocuğu ile cezaevinde kalan mahpusların derhal tahliyesi ve kendilerine isnat edilen suçlar bağlamında denetimli serbestlik hükümleri ile seçenek yaptırımların gündeme alınması gerekmektedir. Devlet ‘yaşatma yükümlülüğü’ çerçevesinde cezaevinde bulunan hasta mahpuslar ile 65 yaş üstü mahpuslar, hamile mahpuslar ve çocuğu ile birlikte kalmak durumunda olan mahpuslar ile cezaevinde kalan tüm mahpuslar için gerekli önlemleri almalı ve doğrultuda yasal düzenlemeleri de hayata geçirmelidir. Aksi halde telafisi imkânsız zararlardan doğacak olan tüm sorumluluk devlete ait olacak ve bu ağır vebal önlemini almayan idarenin olacaktır” denildi.    Verilen kanun teklifinde şu gerekçeler belirtildi:   *Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda hükümlülerin ağır hastalığı halinde cezalarının infazının ertelenmesi düzenlenmiş iken benzer durumda olan kişilerin tutuklanması ya da tutukluluklarının devam ettirilmesini önleyecek bir kural mevzuatta bulunmamaktadır.   *5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 100. Maddesinde tutuklama tedbirinin kullanımına ilişkin ilkeler belirlenmekle birlikte ceza yargılamasında tutukluluğun istisna, tutuksuz yargılamanın esas olmasına ilişkin zaman içinde yapılan yasal düzenlemelerin mahkemeler tarafından uygulamada çoklukla tersi yönde değerlendirmelerle uygulandığı da bilinmektedir.   *Dolayısıyla, cezaevlerinde ağır hastalık koşullarında yaşamlarını sürdürmeye çalışan ve var olan hastalıkları bu koşullar nedeniyle ağırlaşan kişilerin yaşam haklarına yönelik büyük risk oluşmaktadır. Hakkında herhangi bir mahkûmiyet kararı bulunmayan bu kişilerin, tahliye edilmelerine yönelik açık bir düzenleme yapılması, tutukluların hastalık nedeniyle yaşam ve sağlık haklarının zarar görmesini önleyecek ve bir güvence getirecektir. Diğer yandan ülke gündeminde kaygı ile yaşanan ve devletin de ivedilikle en hızlı güvenlik tedbirlerini aldığı Covid 19 salgını cezaevinde bulunan hasta tutuklular açısından büyük bir risk teşkil etmektedir. Anayasa’nın 119 uncu maddesinde de salgın hastalıklar olağanüstü tedbirlerin alınması hükme bağlanmış olup bu bağlamda cezaevinde bulunan hasta tutukluların derhal salıverilmesi acil ve gereklidir.   *Yine yaşlılar, hamileler, çocuklarıyla birlikte cezaevinde kalanların durumu da riskli olup bu sınıflandırmalara tabi olan tutukluların tahliye edilmeleri de elzemdir.   *Öte yandan Covid 19 virüsünün öldürücü etkisinin yüksek olması ‘yaşam hakkı’ temelinde cezaevlerinde bulunan diğer tutukluların adli kontrol şartıyla tahliye edilmelerini gündeme getirmektedir. Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, insanlığa karşı suçlar, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, kasten insan öldürme suçu ve aynı suçtan birden fazla kere cezaevinde bulunanlar ise en ağır adli kontrol hükümlerinin uygulanması sağlanmak üzere mevcut salgın hali müddetince tutuklular tahliye edilmelidir.   * Hükümlü olan hasta mahpusların sağlık erişim hakkının tesisi ve tedavi imkânlarının sağlanması elzemdir. Aksi halde bireyin yaşam hakkına açık bir müdahale teşkil edecektir. Salgın hastalıklarda en büyük risk oluşturan mekanlar kuşkusuz cezaevleridir. Bu bağlamda hasta hükümlüler ile risk altında olan 65 yaş üstü, hamile ve çocuğu ile cezaevinde kalmakta olan hükümlülerin derhal tahliye edilmeleri yaşam hakkı ve halk sağlığının tehlikeye atılmaması bağlamında son derece elzemdir.   *Diğer hükümlüler için ise ilk etapta 3 ay süre ile pandeminin devam etmesi halinde ise 3’er aylık periyotlarla infaz ertelenmesi sağlanmalı; cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, insanlığa karşı suçlar, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, kasten insan öldürme suçu ve aynı suçtan birden fazla kere cezaevinde bulunanlar için ise adli kontrol hükümleri devreye sokulmalıdır.”