Pervin Buldan: Demokrasi ittifakı ile demokratik Türkiye'ye hep birlikte kapı aralayalım 2020-02-23 12:12:06   ANKARA -  Partisinin 4’üncü Büyük Olağan Kongresinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’a selam göndererek konuşmasına başlayan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan,  “Gelin bizler de siyaset kurumu olarak demokrasi ittifakıyla demokratik Türkiye’ye hep birlikte kapı aralayalım. Herkesin adına karar veren tek adam yönetimi değil, demokratik yerel yönetimler ve güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme yol açalım. Üstünlerin değil mazlumların adaletini sağlayalım. Toplumsal barışımızı kuralım" sözleri ile demokrasi ittifakı çağrısı yaptı.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) 4’üncü Büyük Olağan Kongresi büyük bir coşku ile devam ediyor. Bir çok siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katıldığı kongrede  Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, veda konuşması yaptı.    ‘Salonumuzu dolduranlara selam olsun’   “Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından barış ve özgürlük umudunu büyütmek için gelen” herkesi selamlayarak konuşmasına başlayan Sezai, “ İbo’nun, Denizin, Mazlumun, Laz Kemalin yoldaşları merhaba. 40 yıllık mücadelenin kararlığını ve yükünü omuzlarında taşıyan analarımız merhaba. Umudu ve enerjisiyle partimizi ayakta tutan, mücadelemizi büyüten gençlere selam olsun. Demokrasi mücadelesini faşizm zindanlarında sürdüren tüm tutsak yoldaşlarıma selam olsun. Evde, işte, fabrikada, sokakta direnerek, onuruna ve onurumuza sahip çıkan kadınlar, işçiler ve ezilen yoldaşlarımız merhaba. Her türlü baskıya ve engellemeye karşı salonumuzu dolduranlara selam olsun” ifadelerini kullandı.   ‘Sesiniz İmralı’ya ulaştı’   Sezai, konuşmasının devamında şunları ifade etti:    “Bu coşku bu heyecan ulaşması gereken her yere çoktan ulaşmıştır. İnanın ki sizin bu coşkunuz İmralı’ya ulaşmıştır, Öcalan’a ulaşmıştır. Yoldaşlarım arkadaşlarım, adaletsizlik eşitsizlik ve sömürü düzeni olan kapitalizm büyük bir kriz içinde. Otoriter liderler her yerde krizi aşmak için savaşı dayatıyorlar. Bu zalimler insanlığın beşiğinde insanlığı boğmak istiyorlar. Üçüncü dünya savaşını halklara ölüm acı ve yoksulluk olarak dayatıyorlar. Ama zulmün büyüğü her yerde direniş de büyüyor. Bu saldırılara karşı dünyanın her yerinde halklar direniyor. Bu direnişlerin en ön saflarında işçiler yoksullar köylüler ve kadınlar var. Rojava Kadın Devrimi var. AKP’nin yaratmak istediği tekçi asimilasyoncu politikalara karşı Türkiye’de elbette HDP var, siz varsınız. Değerli kadın yoldaşların savaşın yoksulluğun krizin yükünü ise en çok sizler hissediyorsunuz. Yani kadının özgürlüğü var olma hakkı ortadan kaldırılmak isteniyor. HDP olarak kadınların haklı taleplerini bastırmaya çalışan AKP’ye kadın yoldaşlar öncülüğünde cevap vereceğiz.   Devlet ve iktidar Kürt halkına geri adım attırmadı   11 Şubat 2018’den beri yürüttüğümüz mücadelemizde, Kürtlere karşı çöktürme hareketi başlatmış olan otoriter iktidarla mücadele etmeye çalıştık. Beraber yürüdüğümüz tüm il ve ilçe örgütlerimize teşekkür ediyorum. Vekil arkadaşlarıma, birlikte emek veren tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Vekili olmaktan gurur duyduğumu Van şehrinin değerli halkına, il ilçe yönetimlerine teşekkür ediyorum. Her zaman ve her yerde bizimle beraber çalışan Amed il yönetimimize de teşekkür ediyorum. Ve tabi mücadele ruhunu hiç yitirmeyen güneşin çocuklarına Cizre’ye de teşekkür ediyorum. Büyük bir direniş ile geçirdiğimiz bu yıllarda gördük devlet ve iktidar Kürt halkına geri adım atmadı, attıramayacak. 21. yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacak.   Dönen dönsün yolundan ben dönmeyeceğim   Ortak zenginliğimizin halkça adaletçe paylaşımı için çokluğu örgütleyen, üreten biziz, yöneten de biz olmalıyız. Demokratik Cumhuriyeti var etmek adına, mutlak demokrasi yolunda radikal demokrasi mücadelemizi güçlendirmeliyiz. Yerel demokrasi ile güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmeliyiz. Siyaseti oryantalist yaklaşımlardan kurtarmalıyız. Özgürlüklerimizi hep birlikte yaratmalıyız. Siyaseti sokakta, mahalleli ile buluşturmanın zamanıdır. Siyasetin mahalleye dönme zamanı gelmiştir. Bende öyle yapıyorum. Yolumuz uzun ve zahmetli olsa da, direnişimiz gençtir. Yolumuz engellerle dolu olsa da inancımız güçlü. Her birinizi ayrı ayrı bir kez daha selamlıyorum. Yoldaşlarım, ayrılıklar hüzünlü olsa da yeni buluşmaların coşkusunu bağrında taşır. Dönen dönsün yolundan, ben dönmeyeceğim. Hepinizin yolu açık olsun.”   ‘Öcalan’a selam ve saygılarımızı gönderiyoruz’   Ardından HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan konuştu. Kongreye gelen herkese teşekkür eden Pervin, “Bize güç verdiniz, onur verdiniz. Sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum” diyerek konuşmasına başladı.   Cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a, Sebahat Tuncel’e, Abdullah Zeydan’a, Selma Irmak’a, İdris Baluken’e, Aysel Tuğluk’a, Gülser Yıldırım’a, Çağlar Demirel’e, Gültan Kışanak’a, Nurhayat Altun’a, Selçuk Mızraklı’ya, Bekir Kaya’ya ve çok sayıda siyasetçiye selam yollayan Pervin, “Bütün yoldaşlarımıza yürek dolusu selam ve sevgilerimi gönderiyorum. HDP fikriyatının büyük emektarı Sayın Abdullah Öcalan’a buradan selam ve saygılarımızı gönderiyorum. Demokrasi mücadelesinde kaybettiğimiz tüm değerlerimizi huzurlarınızda saygıyla, minnetle anıyor ve anıları önünde saygıyla eğiliyorum” ifadelerini kullandı.    Pervin’in konuşmasının devamında şunları söyledi:    "Evet, bugün burada; Denizlerin, Mahirlerin, Mazlumların, Kemallerin, Mehmet Tunçların genç yoldaşları var. Ehmedê Xanî’nin, Saidî Kurdî’nin, Şems-i Tebrizi’nin yaydığı bilgelik ışığı var. Leyla Qasımların, Seyit Rızaların, Şeyh Saitlerin, Pir Sultanların asırlık direniş mirası var. Hrant Dink’in, Musa Anter’in, Orhan Doğan’ın barışa ve kardeşliğe hasretliği var. Sakinelerin, Sevelerin, Hevrîn Xeleflerin kadın özgürlüğüne adanmış direniş destanları var. Cumartesi Annelerinin, Beyaz Leçekli Barış Annelerinin hakikat ve adalet arayışı var. Bozlağımız var. Horonumuz var. Zeybeğimiz var. Govendimiz var. Semahlarımız var. Büyük insanlık yürüyüşümüz var. HDP’yi duymayanlar işte bu salondan yükselen barış seslerini duysun, değişimin sesini duysun. HDP’yi görmeyenler işte bu demokrasi salonuna baksın. Engellenemeyen halk iradesini görsün.   Demokratik gelecek ancak HDP’yle kurulabilir   Değerli halkımız, kıymetli misafirler, Ortadoğu’da ve Türkiye’de yaşanacak değişimin arifesinde büyük bir iddiayla ve mücadele kararlılığıyla kongremizi gerçekleştiriyoruz. Elbette bugünlere kolay gelmedik. Direne direne geldik. Binlerce arkadaşımız rehin alındı ama biz milyonlar olduk. Tasfiye ve çökertme planlarıyla HDP’yi yıkamadılar. Yıkmalarına izin vermedik. HDP, bileşenleriyle, ittifaklarıyla, içinden çıktığı Halkların Demokratik Kongresi’yle, diğer yandan Demokratik Toplum Kongresi gibi köklü toplumsal örgütlenmelerle öyle güçlü bir yapıdır ki, bu kale düşürülemedi, düşürülmesine izin vermedik. Tek seslilik istediler, bunu bozduk. Çok sesliliği var ettik. Seçimlerde önümüze türlü engeller koydular ama bizler o barajları yıka yıka geldik. Bize karşı kurdukları tüm tuzakları halkımızla birlikte birer birer boşa çıkardık. Demokratik geleceğin ancak HDP’yle kurulabileceğini herkese gösterdik. Evet, tekçi iktidarla hem sandıkta mücadele ettik, hem de meydanlarda, alanlarda direndik.   Öcalan 13 metrekarelik hücresinde yüzyılın projesini geliştirdi   İnsanlık suçu olan, ağırlaştırılmış İmralı tecridine karşı Leyla Güven arkadaşımızın gerçekleştirdiği 200 günlük açlık grevi demokrasi ve insanlık tarihine geçti. Bu süreçte cezaevlerinde yaşamını sonlandıran değerli yoldaşlarımızı saygıyla anıyorum. Tecrit hepimize, insanlığa yönelen bir tehdittir. Demokrasiye ve barış taleplerine tecrittir. AKP-MHP çözümsüzlük ittifakı Türkiye ve Ortadoğu halklarının geleceğini İmralı’da 13 metrekareye sıkıştırarak karartmak isterken, Sayın Öcalan ise 13 metrekarede tüm bu kadim toprakların kaderini değiştirecek yüzyılın barış ve demokratik çözüm projesini geliştirdi. Sayın Öcalan, ‘Sadece halklarımızı değil, bütün bölgeyi ve insanlığı demokrasi güneşi altında toplamak bizim kendi ellerimizdedir’ demişti.   Ülkeyi yönetmeye geliyoruz   İşte, bu çözüm ve barış iradesinden korktukları için iktidar masayı devirdi. Halklarla diyalog yerine Ortadoğu’nun JİTEM’i olan IŞİD’le, çetelerle, baskıcı devletlerle ittifak kurdular. Barışla yaşayabileceğimiz bu toprakları ölüm coğrafyasına dönüştürdüler. Halklarımıza ağır bedeller ödettiler. Suriye barışını, Kürtlerin demokratik Suriye’deki temsiliyetini engellemek için Kuzey Suriye’ye girdiler, Efrîn’e girdiler. Her yeri talan ettiler. Suriye topraklarına tankla topla girerken, halkımızın bin bir emekle kazandığı belediyelere de kayyımlarıyla girdiler. 38 belediyemizi gasp ettiler. Siyasi hırsızlığı yol bildiler. ‘Kürtler seçemez, Kürtler yönetemez’ dediler. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar; Kürtler seçmeye de, kendi kentlerini yönetmeye de devam edecektir. Sadece kentleri değil,  bizler, artık bu ülkeyi yöneteceğiz ve yönetmeye geliyoruz diyoruz. Halkımız darağaçlarında, katliamlarda, zindan vahşetlerinde diz çökmedi. Bundan sonra da asla diz çökmeyecektir.   Halkların iradesi AKP’den de, tek adamdan da büyüktür   Halklarımız demokrasi baharını mutlaka yaşayacaktır. İmralı’nın kapısı barışa ve demokratik çözüme mutlaka ama mutlaka açılacaktır. Demokrasi ve hukuk mücadelesiyle, tecrit mücadelesini birleştirdiğimizde bu çözümsüzlük siyaseti mutlaka aşılacaktır. Dolmabahçe mutabakatı aynı zamanda toplumsal barış mutabakatıdır. Bugün İdlip’te bataklığa gömülen Türkiye’nin tek çıkış yolu Dolmabahçe Mutabakatı’na dönüştür. Toplum olarak barış mutabakatını koruduğumuz sürece AKP-MHP çözümsüzlük ittifakı amacına ulaşamayacaktır. Çözümü de, barışı da, demokrasiyi de halkların barış mutabakatı getirecektir. Halkların iradesi AKP’den de, tek adamdan da büyüktür.   Kürt halkı statüsüzlüğü kabul etmeyecektir   İnanın ki; girdikleri Suriye topraklarından bir gece ansızın çıkacaklar. Yapılacak ilk seçimlerde de iktidardan gidecekler. Hırsız kayyımları da AKP’yle beraber teker teker gidecektir. Evet, Türkiye’de, Suriye’de, Ortadoğu’da, taşlar yerinden oynamıştır. Kürtlerin iradesi dikkate alınmadan bu taşlar yerine oturtulamayacaktır. Taşları ancak ve ancak büyük demokrasi gücü olan Kürt halkı ve birlikte yaşadığı halklar yerine oturtacaktır. Kürt halkı, kendisine dayatılan statüsüzlüğü tarih boyunca kabul etmedi, bundan sonra da kabul etmeyecektir. Ektiğiniz ret ve inkâr politikalarının tohumları bizim topraklarımızda hiçbir zaman yeşermeyecektir. Şunu iyi bilsinler ki; Biz bu topraklara başka yerlerden gelmedik. Tarih öncesi de buradaydık. Tarih sonrası da. Ve dilimizle, kültürümüzle hep burada olmaya devam edeceğiz.   Parçalı duruş değil, ulusal demokratik duruş kazanacaktır   Kürtlerin kendi içinde birlik olmasının artık zamanıdır. Parçalı duruş değil, ulusal demokratik duruş kazandıracaktır. Kürt halkının, ulus devletlerin yok edici kuşatılmışlığından, baskı ve şiddetten kurtulmasının tek yolu birliktir. Ölümsüz şairimiz Cegerxwîn’in dediği gibi, ‘Kurdino, bibin yek. Eger hun nebin yek hun ê herin yek bi yek’. Em jî dibêjin yekîtiya me hebûna me ye. Yekîtiya me azadiya me ye.   Bu yüzyılın kazanını Kürt halkı olacaktır   Bu ilkeli ve tarihi birliği sağladığımızda inanın ki, Kürt halkını daha fazla ezmeye, yok saymaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Hem Türkiye hem de Ortadoğu’nun geleceği açısından nihai büyük barışın ve demokratik çözümün önü açılacaktır. Bu yüzyılın kazanı Kürt halkı olacaktır ve aynı zamanda Türkiye halkları olacaktır. Kürt halkı, bu yüzyılda bir araya gelerek Ortadoğu halklarına barışı hediye edecektir. Rojava’dan yayılan özgürlük ışığı Mahabad’ı, Süleymaniye’yi, Amed’i, Bağdat’ı, Tahran’ı, Ankara’yı, Halep’i aydınlatacaktır.   Halka ve demokratik muhalefete darbe içinde darbe yaptılar   Demokrasiye kavuşturulmamış bu cumhuriyette egemenlik halkta değil; kendi çıkarlarından başka hiçbir şey düşünmeyen çürümüş iktidarlardadır. Bugün yaşandığı gibi. Hakikatin karşısına yalanı diktiler. Yaşamın karşısına ölümü diktiler. Emeğin, alın terinin karşısına sömürüyü diktiler. Adil bölüşümün karşısına yandaş zenginliğini, halk yoksulluğunu diktiler. Kimliklerin, inançların karşısına tekçiliği diktiler. Hukukun karşısına adaletsizliği diktiler. Geldikleri nokta; faşizmdir, hukuk dışılıktır. İnsanlar sokak ortasında kaçırılmakta, kaybedilmekte, işkenceden geçirilmekte, cezaevlerinde ölüme terk edilmekte, siyasetçiler, muhalifler her gün rehin alınmaktadır. Bunlar, Roboski’de, Suruç’ta, Ankara Gar katliamında, Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de, Gever’de, Amed’de halka karşı açıkça suç işlediler. Sorumluları koruyup kollayan iktidar bu suçların bizzat ortağı ve halk nezdinde sanığıdır. 16 Temmuz’da ilan ettikleri OHAL’le, çıkardıkları KHK fermanlarıyla, kaldırdıkları dokunulmazlıklarla halka, demokratik muhalefete karşı darbe içinde darbe yaptılar.   Gezi’yle Cizre’nin ittifakı var   Mesele Kürtler olduğunda, mesele muhalifler, demokratlar olduğunda iktidarıyla, hukuk dışı yapılarıyla bütün bu güçler bir araya gelmekte ve adeta tek devlete dönüşmektedir. Ama şunu da göremiyorlar. Karşılarında da ezilen halkların ittifakı vardır. Gezi’yle Cizre’nin ittifakı vardır. İstanbul’la Diyarbakır’ın, İzmir’le Hakkâri’nin ittifakı vardır. Rojava halklarıyla ezilen Türkiye halklarının ittifakı vardır. Kızılırmakla Dicle’nin ittifakı vardır. Munzur’la Meriç’in ittifakı vardır. İşte bundan korktukları için talan düzenlerini hukuksuzlukla, sindirmeyle ve yalanla ayakta tutmaya çalışıyorlar. Ülkeyi öyle bir karanlığın içine çektiler ki, battıkça batıyorlar. Sınırın bu tarafından insanlar açlıktan, yoksulluktan intihar ederken, sınırın diğer tarafında ise yoksul halkın çocukları savaşta birer birer can veriyor. İşte bunların halka reva gördükleri düzen budur: İşsizliktir, açlıktır, yoksulluktur, ölümdür. Herkes bu karanlıktan biran önce çıkmak istemektedir. İşte bunun için ısrarla demokrasi ittifakını savunuyoruz, örgütlüyoruz, büyütüyoruz. Demokrasi ittifakı dünden bugüne tüm ezilenlerin, ötekileştirilenlerin ittifakıdır. Değişim isteyenlerin ittifakıdır. Hakkari’yle Edirne’nin buluşmasıdır.   Anadilimiz onurumuzdur   Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, Ermenisiyle, Süryanisiyle, Êzidîsiyle, Çerkesiyle, Romanıyla, Lazıyla, Pomakıyla ve Arabıyla kadim halkların ittifakıdır. Anadillerini özgürce konuşmak isteyen, inançlarını özgürce yaşamak isteyen kimliklerin ittifakıdır. Anadilimiz onurumuzdur, tarihimizdir, geleceğimizdir. Buradan şu çağrıyı da yapıyorum: Herkes, anadilini yaşamın her alanında, kamuda, siyasette, medyada, sanatta, sporda özgürce, korkmadan, çekinmeden, cesaretle ve kararlılıkla kullanmalıdır. Çok dilli yapımız, demokrasinin çoğulculuğunun da teminatıdır.   Tüm partileri demokrasi ittifakına davet ediyoruz   Buradan; demokrasiden, adaletten, toplumsal barıştan, birlikte yaşamdan, emekten yana olan, geleceği dair sözü olan herkesi, iktidar dışındaki tüm siyasi partileri demokrasi ittifakına davet ediyoruz. Bu aynı zamanda demokrasiye bir davettir. Demokratik uzlaşıya bir davettir. Toplumsal dayanışmamız, acıda ve sevinçte birleşmemiz, ortak gelecek hedefinde bütünleşmemiz demokrasi ittifakının en güçlü zemini ve toplumsal dayanağıdır. Gelin bizler de siyaset kurumu olarak demokrasi ittifakıyla demokratik Türkiye’ye hep birlikte kapı aralayalım. Herkesin adına karar veren tek adam yönetimi değil, demokratik yerel yönetimler ve güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme yol açalım. Üstünlerin değil mazlumların adaletini sağlayalım. Toplumsal barışımızı kuralım. Yolsuzluk, hırsızlık düzenine son vererek sosyal adaleti gerçekleştirelim. Hep birlikte demokratik anayasayla yeni bir toplumsal sözleşme yapalım. Halkların, bütün kimlik ve inançların kendini güvende hissedeceği bir anayasa yapalım. Hiçbir kimliğin, inancın, diğerinden üstün olmadığı eşitler anayasasını yapalım. Doğa ve kültür talanına son veren, Hasankeyf’le Kaz Dağlarının Anayasasını yazalım. Halkın anayasası da ancak halkın iradesini temsil eden kurucu bir meclis iradesiyle sağlanabilir. 1920’de olduğu gibi kurucu bir Meclis oluşturalım ve yeni bir dönem başlatalım.   Faşizm kadınlardan korkuyor   Ülkede ve dünyada özgürlük ve demokrasi yürüyüşüne öncülük eden biz kadınlarız. Ortak mücadelemizle güçlüyüz, umutluyuz, her zaman daha kararlı daha dirençliyiz.18 yıldır siyasi iktidarı elinde bulunduranlar kadın düşmanı politikalarıyla tarihe geçtiler. Kadının şiddet görmediği, kadının ezilmediği, kadının katledilmediği bir tek gün yok. Bu iktidarın kadına dayattığı köleliktir. Kölelik rejimidir. Erkek iktidarlarını ve erkek devlet sistemini kadın kimliğinin reddi üzerine kurdular. Bu amaçla kadınları ve kadın kazanımlarını hedef haline getirdiler. Eş başkanlık sistemimizi hedef aldılar. Kadın siyasetçilerimizi gözaltılar ve tutuklamalar ile yıldırmaya, siyaseti kadınsızlaştırmaya çalıştılar. Çünkü faşizm kadınlardan korkuyor. Kadınların hakikat bilincinden, kadınların eşitlik mücadelesinden, kadınların değişim gücünden korkuyor.   Kadınlar tek başkanlık değil eşbaşkanlık diyor   ‘Bir kadın daha eksilmeyeceğiz’ diyerek sokakları, alanları terk etmedik. Terk etmeyeceğiz. Ne dışarıda, ne zindanlarda ne de demokratik siyasette bir tek adım geri durmadık. Durmayacağız. ‘Eşbaşkanlık mor çizgimizdir dedik, demeye devam edeceğiz. Tek başkanlık değil, eşbaşkanlık dedik, demeye devam edeceğiz. Biz kadınlar birleştikçe onlar bölündü. Bizim mücadelemiz büyüdükçe onlar zayıfladı. Biz kadınlar ilerledikçe onların erkek iktidarı geriledi. Biz kadınlar güçlenerek geldikçe iktidardakiler de teker teker gidecektir.   Kadınların Anayasasını yapacağız   Durmak yok. Kadınların demokratik iktidarını mutlaka gerçekleştireceğiz. Eşit temsiliyeti ve kadını koruyan güçlendiren politikaları siyasete hâkim kılacağız. Kadınların Anayasasını yapacağız. Yerel yönetimlerden, merkezi yönetime varıncaya kadar kadın yaşamın her alanında yerini alacak ve yönetecektir. Onların her türlü engeline rağmen kadın mücadelesinin onlarca yıllık birikimidir, başarısıdır HDP. Kadının sokakta, kadının belediyelerimizde, kadının parlamentoda, kadının siyasetteki sözüdür, çabasıdır HDP. Kadınlar HDP’yle bugüne kadar başardı, bundan sonra da başaracaktır. Kadınları karanlığa mahkûm etmek isteyenlere karşı verdiğimiz mücadele 21. Yüzyılı kadınların zafer yılı yapacaktır.   AKP artık siyasetin değil tarihin konusudur   Büyük değişimin eşiğindeyiz. Ülkeyi her yönüyle çökerten bu iktidardan hep birlikte kurtulacağız. Hiç kimse umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmamalıdır. Biz’ler büyüye büyüye geleceğiz. Onlar ise bölüne bölüne gidecekler. Bunların çıkar ve rant ortaklığı dağılacaktır. Gidecekleri yer ise, görkemli sarayları değil, halka hesap verecekleri Adalet Sarayları olacaktır. 18 yıllık AKP artık siyasetin ve toplumun değil tarihin konusu olacaktır.   Değişerek değiştireceğiz. Hedeflerimizi, ilkelerimizi yerellerden başlayarak en güçlü bir biçimde örgütleyeceğiz. Mevcut siyasi ve örgütsel kabuğumuzla yetinmeyeceğiz, daha yeni mücadele zeminleri ile genişleyeceğiz, ittifaklarımızı daha da büyüteceğiz. Sistemin ötekileştirdiği her kesimi HDP’de buluşturacağız. Genişleyen, büyüyen bir HDP’yi demokratik siyasetin merkezi, oradan da demokratik iktidarın kurucu öznesi yapacağız.    HDP’nin cesaretini milyonların cesaretine dönüştüreceğiz   Bizler yaşamı uğruna ölecek kadar sevenlerin açtığı yoldan yürüyenleriz. Bu bilinçle mücadele edeceğiz. Nerede bir ezilen ve ötekileştirilen varsa biz orada olacağız. Nerede bir işçinin, emekçinin hakkı gasp ediliyorsa onların yanında ve sesi olacağız. Her yere ulaşacağız. Herkesin elini tutacağız. Ege’den, Karadeniz’e, İç Anadolu’dan Akdeniz’e her yerde HDP’nin değişim rüzgârını estireceğiz. HDP’nin cesaretini milyonların cesaretine dönüştüreceğiz. ‘Genç başladık genç başaracağız’ diyen sevgili gençler. Demokrasi baharını bu ülkeye getirecek sevgili kadınlar. Özgürlük mücadelesinin emektarı sevgili halkımız. Değişimi hep birlikte başaracağız. Hiç kimsenin aç yatmadığı, işsiz kalmadığı, yoksulluktan canına kıymadığı, kadınların katledilmediği, kimsenin düşüncesinden dolayı tutuklanmadığı, annelerin mezar taşlarına sarılıp ağlamadığı, adil ve özgür bir ülkeyi, demokratik Türkiye’yi hep birlikte yaratacağız.   Hep birlikte kazanacağız     Hep birlikte kazanacağız. Demokrasi kazanacak. Barış kazanacak. Bu dilek ve temennilerle kongremizin barışa, özgürlüğe ve demokrasiye vesile olmasını diliyor, yeni yönetimimize şimdiden üstün başarılar diliyorum. Geçmiş 2 yıllık süreçte partimize sımsıkı sarılan, demokrasi için, barış için alın teri döken ve mücadele bayrağını azimle dalgalandıran merkez yöneticilerimize, bütün il ve ilçe yöneticilerimize huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum. Hızır yardımcımız olsun.”   Kongre HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu’nun konuşmasının ardından DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk’ün konuşması ile devam ediyor.