Pervin Buldan: Demokrasiyi, barışı hep birlikte getireceğiz 2020-01-05 17:45:04   MALATYA - Partisinin Malatya İl Kongresi’nde AKP-MHP bloğunun ülkeyi baskı ile yönettiğini söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 2020 yılına dair şu mesajı verdi: “Tüm inançlar ve kimlikler açısından yeni bir yıl olacak, yeni bir barış yılı olacak. Bizler bu ülkeye demokrasi, barış ve özgürlükleri hep birlikte getireceğiz.”   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Pervin Buldan, Malatya’da partisinin 3’üncü Olağan Kongresi’ne katıldı. Kentteki bir düğün salonunda “Umut ve cesaret ile örgütlenelim faşizmi yenelim” şiarıyla yapılan il kongresine kentteki sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.   Kongrede gündemdeki konulara dair değerlendirmelerde bulunan Pervin, şunları söyledi:   "Malatya İl Örgütümüzün 3'üncü Olağan Kongresi'nde buraya gelmek benim için büyük bir gururdur. Bugün yeni bir yönetim seçilecek. Zorlu bir dönemde yönetimdeki arkadaşlarımızın görevini layıkıyla yerine getireceğine inanıyoruz. Bugün görevi devredecek arkadaşlarımıza da emek ve çabalarından dolayı teşekkür ederim.    Partimiz büyük baskı ve engellemeler ile karşı karşıya olsa bile özellikle son bir aydır il örgütü kongrelerimizi yapıyoruz. Her bir kongremiz son derece coşkulu, moralli, kalabalık kongreler oluyor. Her türlü sindirme ve baskı karşısında bu salonu dolduran halkımıza bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.    Parti olarak yürüttüğümüz siyasal demokratik mücadeleden ve girdiğimiz tüm seçimlerden hep alnımızın akıyla çıkmasını bildik ve bu süreçleri başardık. Özellikle kaydedilmesi gereken büyük başarılar elde ederek çıktık bu süreçlerden. Çünkü halkımızın büyüyen cesareti ve kararlılığı vardı. Bu cesaret ve kararlılık partimizin büyüyüp genişlemesine vesile oldu. Bugünlere direne direne, kazana kazana geldik. Bundan sonra da direne direne kazanacağız.     ‘Direnen halk geleneğinden geliyoruz’   7 Haziran, 31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçimlerine kadar uzanan süreçte halkımız ile birlikte, halkımızın iradesini asla ezdirmeyen ve gerçekleri ortaya koyan bir mücadele yürüttük. Devlet gücünün bize neden saldırdığının farkındayız. Çünkü biz artık oyunları bozuyoruz. Çünkü biz artık Türkiye’de AKP-MHP bloğunun Türkiye haklarını aldatmasına izin vermeyen bir partiyiz. Bizler tüm devlet gücünü, yargısını, ordusunu, medyasını bize karşı yöneltenlere karşı dimdik ayakta duran, ezilmeyen ve her türlü baskı karşısında direnmesini bilen bir halk geleneğinden geliyoruz.   ‘Bu ülkeyi yönetenler barış isteyenlerden korkuyorlar’   Bu salonda oturan tüm arkadaşlarım geçmişte yaşadıklarımızı çok iyi bilir. Kürt halkının inkar edildiği, yok sayıldığı dönemleri, faili meçhullerde asit kuyularında yakıldığı günleri, yakılan yıkılan köyler nedeniyle sürgüne gittiğimiz günleri, gencecik evlatlarımızın toprağın altına konulduğu günleri… Her birimiz bugünlere gelene kadar büyük bedeller ödedik. İşte biz bu kadar yönelimlerin sonucunda biat etmeyen, diz çökmeyen bir halk olarak daha da büyüdük. Şimdi bu ülkeyi yönetenler HDP’den, Kürtlerden, barış ve demokrasi isteyenlerden, kadınlardan, gençlerden korkuyorlar. Onların oyunlarını 7 Haziran’dan sonra bozmaya başladık. Bozmaya devam edeceğiz. Onlar ilk seçimde artık gidicidir. Bunu bildikleri için her gün bir il ve ilçe binamıza siyasi bir operasyonla baskın yapıyorlar. Çalışanlarımızı gözaltına alıp tutukluyorlar.    ‘Sandıkta istedikleri sonucu elde edemiyorlar’   2019 yılında 5 bin yönetici ve üyemiz gözaltına alındı, bunlardan bini tutuklandı. Şu an itibariyle 32 belediyemize kayyım atandı. 24 belediye eşbaşkanımız tutuklandı. Onlar bizim karşımıza siyaseten çıkamıyorlar. Sandıkla da istedikleri sonucu elde edemiyorlar. Gasp etmelerin, tutuklamaların, siyasi operasyonların nedeni budur. Siyaseten yönetemedikleri için zorla, zorbalıkla, gaspla siyasi operasyonlarla sindirerek o gücü kırmak istiyorlar. Siyaseten kaybedenler zorla zorbalıkla, devletin her türlü gücünü kullanarak; yargıyı, güvenlik güçlerini, orduyu, medyayı kullanarak karşımıza çıkıyorlar.    ‘Her bir arkadaşımız bizim için bir değerdir’   Cezaevlerinde binlerce arkadaşımız var. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Çağlar Demirel, İdris Baluken, Çağlar Demirel, Selma Irmak, Abdullah Zeydan, Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak var. Her bir arkadaşımız bizim için bir değerdir. Bu değerlerimize saldıranlar, rehin alanlar onlar içeride de olsalar bizimle birlikteler, bizler de onlarla birlikteyiz. O yüzden cezaevindeki tüm arkadaşlarımıza selam gönderiyoruz.    ‘HDP dimdik ayakta durmaya devam edecek’   AKP’nin gidişinin de yakın olduğunu ifade etmek isterim. Şu an 3’e bölünmüş bir AKP dönemini yaşıyoruz. Kendi içlerinde büyük rahatsızlıklar var. Gittikçe küçülecekler ama HDP dimdik ayakta durmaya, büyümeye devam edecek. Tarih barış ve demokrasiden bahsedenleri unutmayacaktır ama bunları yok sayanları, üstünü çizenleri kara bir leke olarak yazacaktır. HDP demokrasi, hak ve hukuk mücadelesinden dolayı adını tarihe altın harflerle yazdıracak, AKP ise kara leke olarak yer alacak.    ‘Yönettikleri iki konu var: Baskı ve rant’   Onlar Türkiye’yi artık yönetemiyorlar. Yönettikleri sadece iki şey var. Birisi halka yönelik şiddet, ikincisi rant ve yolsuzluk sistemi. Bu iki konuda iyi yönetiyorlar Türkiye’yi. Hem baskıyı hem şiddeti halkın önüne koyup, halkın iradesini yok sayıp seçtiklerini cezaevine gönderip yerlerine kayyım atamayı iyi biliyorlar. Yaptıkları tek şey Türkiye halklarına yalan söylemek, rant ve yolsuzluk ile kendi iktidarlarını ve koltuklarını ayakta tutmak. Bu yüzden gençlerin ve kadınların mücadelesini bastırmayı bir yol ve yöntem olarak önlerine koymuşlar.   AKP Genel Başkanı Erdoğan Paris’te polisin halka saldırısı üzerine ‘Ülkemizde olursa bunlar kıyameti koparırlar’ dedi. İnsan bu örnekleri verirken biraz utanır, yüzü kızarır. Erdoğan’a sormak isteriz, kadınlar sokakta dövülürken, katledilirken, barış anneleri yerlerde sürüklenirken, Taybet Ana'nın cenazesi bir hafta yerde kalırken, Cemile’nin annesi, kokmasın diye cenazesini bir hafta buzdolabında saklarken, Roboski’de 34 vatandaşımız savaş uçakları ile katledilirken, Berkin Elvanlar, Ali İsmailler, Kemal Kurkutlar, Ceylanlar annelerinin gözleri önünde katledilirken bunları Fransız polisi mi yaptı? Kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacak diyen sen değil miydin Sayın Erdoğan? Bunları söylerken, güvenlik güçlerine emir yağdırırken Türkiye’deki güvenlik güçlerini bu katliamlardan sorumlu tutulmamak bir ikiyüzlülük değil de nedir?   ‘Neredeyse Kürde nefes almayı yasaklayacaklar’   Biliyoruz ki Türkiye'de Kürtlere karşı bir düşman hukuku gerçeği var. Dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım, düşman hukuku her zaman bize karşı uygulanan bir hukuk sistemi olarak Türkiye’de ne yazık ki yaygınlaşmıştır. Neredeyse Kürde nefes almayı yasaklayacak bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Kürt'sen yaşamayacaksın, nefes alamayacaksın, seçilsen bile yönetmeyeceksin, Kürt'sen hiçbir yerde yerin yok diyorlar.   İki gün önce Adalet Bakanı, “Bin yıldır konuşulan bir dil mahkemede nasıl bilinmeyen bir dil oluyor” diye mahkemelere bir mesaj verdi. Buradan Adalet Bakanı’na seslenmek istiyorum, o bilinmeyen dil sadece mahkemelerde değil, Meclis’te milletvekili arkadaşlarımız bir iki kelime ettiğinde bilinmeyen dil olarak tutanağa geçiyor. Cezaevinde mahkumlar Kürtçe konuşunca disiplin cezası veriliyor. Sadece mahkemeler olmadığını biliyoruz. Bunlar da Kürtçe ve Kürt halkıyla ilgili her gün baskı, şiddet ve inkar politikalarını ortaya koyup ondan sonra Kürtçe mahkemelerde nasıl bilinmeyen bir dil olarak tanımlanır diye itiraz ediyorlar.   ‘Adaletin olmadığı bir ülkede yaşıyoruz’   Bunların yaptıklarını buradan saymakla bitiremeyiz. Hak arayan herkese TOMA ve copla saldıran bir AKP zihniyeti var. Bir yerde bir insan hak mı arıyor, bir bakarsın, TOMA orada, polis orada saldırıya hazır. Bir yerde bir gerçek mi var, bir bakarsınız çukur medya orada üzerini kapatmak, yalan ve yanlış haber yapmak için oraya gidiyor. Bir yerde birisi katlediliyor, yargı katledeni değil katledileni cezalandırıyor. Bu ülkede ne adalet, ne huzur, ne demokrasi, ne hukuk var. Adaletin, hukukun, demokrasinin ve özgürlüğün olmadığı bir ülkede yaşıyoruz, ancak bundan sonraki dönemler böyle olmayacak.    ‘Her sorun diyalog ile çözülür’   Sadece Türkiye’de değil komşu ülkelerde de yaşananlar da bizleri yakından ilgilendiren konular. Kimsenin toprağında gözümüz yok diyorlar, Kuzey ve Doğu Suriye’ye girmişler tıpkı Efrin’de olduğu gibi Rojava’da barış ve huzur ortamını, birlikte yaşam ortamını yok etmek, Kürt halkının sesini kesmek ve statüsünü bozmak için girişimde bulunuyorlar. Komşularla hiçbir sorunumuz yok diyorlar, bir hafta önce Libya için bir tezkere çıkardılar. Türk askerini Libya’ya göndermek istiyorlar. Her sorun diyalog, müzakere, diplomasi ve barış ile mutlaka çözülür biz parti olarak buna inanıyoruz.   ‘Demokrasiyi, barışı hep birlikte getireceğiz’   2020 yılı Türkiye halkları açısından yeni bir yıl, yeni bir dönem. Büyük umutlar ve geleceğe güvenle bakabileceğimiz yeni ortamlar hazırlamamız lazım. Bunun için de Malatya İl Örgütümüzün de kendisine düşen görev ve sorumluluk ile birlikte bu döneme bu duygu, bu inanç ve bu misyonla hazırlanacağına yürekten inanıyorum. 2020 başta Kürtler olmak üzere tüm inançlar ve kimlikler inançlar açısından yeni bir yıl olacak, yeni bir barış yılı olacak. Bizler bu ülkeye demokrasi, barış ve özgürlükleri hep birlikte getireceğiz. Kürt’üyle Türk’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle Laz’ıyla, Çerkes’iyle, kadınıyla, genciyle hep birlikte mutlaka getireceğiz ve bunları da göndereceğiz. 2002'de geldiler 2020’de arkalarına bakmadan gidecekler.   Bir kez daha cezaevlerinde rehin tutulan tüm yoldaşlarımıza sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum. Bu yıl onların özgürlüklerine vesile olacak bir yıl olacak. Selahattin Demirtaşların, Figen Yüksekdağların ve cezaevindeki tüm yoldaşlarımızın özgürlüğüne kavuşacağı, bizlerle birlikte siyaset yapacağı, Selahattin Demirtaş’ın ve Sebahat Tuncel’in Malatya’ya geleceği yeni bir dönemi hep birlikte yaratacağız. Allah ve Hızır yar ve yardımcınız olsun."   Okunan mali ve idari faaliyetler raporlarından sonra gidilen seçimde, yeni il eşbaşkanları Perihan Yücekaya ve Yusuf Bozkuş oldu.