HDK Kadın Konferansı: Özgürleştirme iradesini daha ileriye taşıyacağız 2020-01-04 12:01:02   ANKARA - HDK’nin 10’uncu Genel Kurul Kadın Konferansı’nda konuşan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bizde Türkiye’de kendi Rojavamızı yaratmak ve inşa etmek istiyoruz. Bunu bir sonraki devrime değil bugünden inşa etmek istiyoruz” derken DTK Eşbaşkanı Leyla Güven de, “Bizim hedefimiz 2020 yılını Kürt halkının özgürlük yılı yapmaktır. Bunun için de Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalkmalıdır” dedi.   Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 10’uncu Genel Kurul Kadın Konferansı Hotel Akar Internetıonal Konferans Salonu’nda gerçekleşiyor. Konferansa Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Saliha Aydeniz, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce ve Barış Annelerinin yanı sıra çok sayıda kadın katıldı.    Konferansın yapıldığı salona “Şili, Sudan, İran, Rojava kadın isyanıyla yeni yaşama”, “Tenceremiz tavamız sokakta isyanımız direnişle dansımız” ve “Tecrit politikası izolasyon ve saldırı dalgasını kıralım özgür yaşamı inşa edelim” yazılı pankartlarının yanı sıra 16 dilde “Asla yalnız yürümeyeceksin” yazılı pankartlar asıldı. Konferans divan seçimini ardından saygı duruşu ile başladı. Dünyada ve Ortadoğu’dan kadın direnişlerinin yer aldığı sinevizyon gösteriminin ardından HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit açılış konuşmasını yaptı.   ‘Seveler Sakineler erkek egemen sisteme karşı mücadele etti’   5 Ocak 2016’da Silopi’de katledilen Kürt kadın siyasetçiler Seve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ı anarak konuşmasına başlayan Gülistan, dünyanın her yerinde erkek egemen sisteme karşı mücadele ettiği için katledilen, tecavüze ve tacize karşı direnen kadınlar olduğuna dikkat çekti.  Paris’te katledilen Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ı da anan Gülistan şöyle devam etti: “Uluslararası güçlerin birliği ile katledildiler. Mücadeleleri mücadelemizdir. Kadın özgürlük mücadelesi kadim mücadelelerinden biri 5 bin yıllık patriarkal sistem var. Çok uzun yıllardır erkek aklı her birimizi sömürüyor. En büyük sömürü ulustur ve bu sömürü üzerinden yükseliyor. Bu sömürüye karşı mücadele eden kadınlar var. İşte bu gerçeği görerek mücadele ediyoruz. Bugün kadınların yeryüzünde bu tahakküme karşı mücadelesi bütün muktedirleri korkutuyor. Şili’den Lübnan’a Ortadoğu’dan bütün dünyaya kadınlar eşitlik özgürlük mücadelesi ile birlikte yaşamak ve yaşatmak istiyor. İşte ölümü savunanlar savaşı kutsayanlar kadının bu mücadelesine karşı elinden geleni ardına koymuyor.”   ‘Bize dayatılan kadınlık rolünü reddediyoruz’   Hem Türkiye’de hem Kürt illerinde yıllardır mücadele ettiklerine dikkat çeken Gülistan, Türkiye’de kadın karşıtlığının AKP ile var olmadığını ancak bunu en iyi uygulayanın AKP olduğunu kaydetti. Gülistan, “Her geçen gün kendi iktidarını kadınların özgürlüğünü karşısına koymuştur. Kadını şöyle ifade ediyor; ‘Kadın evde oturmalı mümkünse eşine çay servisi yapmalı.’ Biz bize dayatılan bu kadınlık rolünü reddediyoruz. Bu faşizmi yıkmak istiyoruz ve yıkacağız da. Kadın cinayetleri her geçen gün artarken binlerce kadın katledilirken, çoğu koruma altında yaşamını yitirirken onlar kadınların etek boyuna bir kadın ile erkek öğretmenin kucaklaşması ile ilgileniyor. Onlar kadının bedenini denetlemek tahakküm altına almak istiyor. Çünkü bizim kadın mücadelemizin onları yerle bir edeceğini biliyorlar” diye belirtti.   ‘Kadın eşbaşkanlar en büyük saldırının hedefi olmuşlardır’   AKP iktidarının kadınların en büyük kazanımlarından biri olan 6284 ve İstanbul Sözleşmesi’ne saldırdığını vurgulayan Gülistan sözlerini şöyle sürdürdü: “Dişimizle tırnağımızla kazandığımız nafaka hakkını geri almak istiyorlar. Biz kadınlar buna karşı mücadele ediyoruz. Bugün bu iktidar Las Tesis’ten korkuyor. Neden? Çünkü; öldüren sensin polis, yargı devlet diyor. Evet, biz de yıllarca bütün kadın cinayetlerini politik olduğunu ve erkek devletin, yargının güvenlik konseptinin katlettiğini binlerce defa söylemiştik. Sadece kazanımlarımız 6284, İstanbul Sözleşmesi ve Nafaka Hakkı ile sınırlı değildir. Bugün özellikle Kürt kadın hareketinin binlerin önünü açtığı ve sistemleşen eşit temsiliyet de en önemli kazanımlarımızın başlığını oluşturuyor. Bugün Kürdistan’da kayyım uygulamasının gerekçesi olarak sunulan eşbaşkanlık sisteminin kadın özgürlük mücadelesine en büyük saldırı olduğunu söylemek istiyorum. Kendi istedikleri toplumsal düzeni dinci militarist ve milliyetçi eksendeki düzenlere teslim etmek istiyorlar. HDP’li belediyeler ve kadın eşbaşkanlar en büyük saldırının ve zulmün de hedefi olmuşlardır.”   ‘Şili’deki kadınların dansı Ortadoğu’da Türkiye’de yaşam buluyor’   Tüm bu saldırılar karşısında cezaevinde kadınların direndiğini hatırlatan Gülistan, başta Gültan Kışanak olmak üzere cezaevinde olan bütün kadın siyasetçilere selam yolladı. Tüm direnenlere selam yollayan Gülistan, “AKP’nin en büyük korkusu kadınlar. Ne olursa olsun hiç birimizi teslim alamıyor. Hala bugün binlerce kadın sokağa çıkıyor dansıyla, horonuyla, zılgıtıyla bu çürümüş zihniyeti protesto ediyor. İşte AKP’nin kabusu bu dur değerli arkadaşlar. Şili’de bugün neoliberal politikaları deviren kadınlardır. Lübnan’da yolsuzluğa karşı mücadele eden kadınlardır. Yeryüzünün her yerinde biz kadınlar mücadele ediyor ve direniyoruz. Onun için Şili’deki kadınların dansı Ortadoğu’da Türkiye’de yaşam bulabiliyor” diye konuştu.   ‘Fiili bir savaşın coğrafyamıza dayandığını görüyoruz’   Hem Türkiye’de hem dünyada saldırıların yalnız kadın mücadelesine dönük olmadığının altını çizen Gülistan, konuşmasına şöyle devam etti: “Yanı başımızda milyonlarca halkın yaşadığı coğrafya uluslararası emperyal güçler tarafından kasıp kavruluyor. Libya için yeni bir tezkere çıkarıp yeni bir savaşa eşik açılıyor. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra fiili bir savaşın coğrafyamıza dayandığını görüyoruz. Tüm bunları yapanların erkek diktatörler olduğunun atını çizmemiz gerekiyor. Tayyip Erdoğan’ından Putini’ne Trump’una her biri kendi iktidarını sağlama almak için binlerce insanın katliamından bir an tereddüt etmiyor. Eşitlik özgürlük mücadelesi ile birlikte bütün yeryüzündeki savaşlara karşı da evrensel bir barış mücadelesini biz kadınların daha güçlü bir şekilde sahiplenmesi gerekiyor. Hep beraber bu erkek aklın karşısına çıkmalıyız. Bu anlamda özellikle son dönemlerde kadın özgürlüğünün en önemli kazanımı olan ve bugün kanla savaşla yoğrulan Rojava devrimini anmadan geçemeyiz. IŞID karanlığına karşı savaşan güzel kadınlar gerçekleştirdiler. Bugün yok etmeye çalışan bir akılla karşı karşıyayız. Bütün uluslararası güçler insanlığın yeniden yeşereceği bu vahayı yok etmek istiyorlar.”   ‘Özgürleştirme iradesini daha ileriye taşıyacağız’   “Bizde Türkiye’de kendi Rojavamızı yaratmak ve inşa etmek istiyoruz. Bunu bir sonraki devrime değil bugünden inşa etmek istiyoruz” diyen Gülistan, bunun için HDK Kadın Meclislerinin örgütlenmesi gerektiğini ifade etti.  Sadece HDK’nin değil tüm kadınların örgütlenmesi gerektiğine işaret eden Gülistan, “Yan yana durduğumuz zaman hiçbir muktedirin yıkamayacağı inanç var. Bunun daha fazla kadınla buluşmasını sağlamak her birimizin görevi. Sorumluluğumuzu nasıl aşabiliriz nasıl gerçekleştirebilirize odaklanmamız gerekiyor. Şu ana kadar Türkiye’deki en büyük bileşik yapıyız. Çok daha fazla kadına ulaşmamız gerekiyor. Büyük bir partimiz var ve onun kadın grubu var. Bütün kazanımlarımızı geliştirerek hem Türkiye’yi hem Ortadoğu’yu özgürleştirme iradesini daha ileriye taşıyacağız. Yarın güçlü başlangıçlar için bugünü iyi kullanmamız ve doğru temelde iyi bir özeleştiri vermemiz gerekiyor” dedi.   ‘Kürtçe için çaba sarf edelim’   DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’de salonu selamlayarak, bir özeleştiri ile konuşmasına başlayacağını belirtti. Tüm konuşmaların başında halkların kardeşliği ve halkların birlikteliğinden söz edildiğini ancak milyonlarca olan Kürt halkının dilini kimsenin öğrenmediği eleştirisinde bulunan Leyla, “Ben DTK Eşbaşkanı olarak bir coğrafya ve bir halkı temsil ediyorum. Kürtçe konuşacağım, tüm kız kardeşlerimin Kürtçe öğrenmek için bir çaba sarf etmesini istiyorum” dedi.   ‘Rojavadaki kadınlar tüm dünyaya örnek oldu’   Ortadoğu ve Kürdistan’da bir değişim olduğunu vurgulayan Leyla, “İktidarlar sistemlerinin devam etmesi, faşizmin devam etmesi için kadınları, halkları öldürüyor. Onun karşısında da kadınların direnişi var. Şili, Sudan, Mısır kadınları bugün direniyor acaba ilhamlarını nereden aldılar. 8 yıl için Rojava’da Arin Mirkan’lar, Kader Ortakkaya’ların öncülüğünde bir direniş başladı. Tüm dünyaya yayıldı ve kadınlara örnek oldu. Aslında Şilili kadınlar Rojava’daki kadınları emsal aldı. DAİŞ’e karşı kimse direnemiyordu. Rojava’daki kadınlar zılgıtları ve direnişleriyle tüm dünyaya örnek oldular” dedi.   ‘Faşizm evlerimizde yaşam buluyor’   Dünyanın yarısının kadınlardan oluştuğunu kaydeden Leyla, “HDP, SYKP, DTK’li kadınlar olarak birçok alanda temsiliyetimiz var ancak kadınlara ulaşamıyoruz. Kadınlar bizleri bekliyor, onların imkanları yok evlerinden çıkıp, kurumlara gelsinler. Bizim onların yanına gidip, evlerine gidip onlarla buluşmamız lazım. Biz kadınlar adına parti eşbaşkanları, milletvekilleri, belediye başkanları olduk ancak bu yeterli değil. Faşizm tüm imkanları ile üzerimize geliyor. Faşizm evlerimizde yaşam buluyor. Bizim onlara ulaşmamız, kadın özgürlüğü için onları mücadele alanlarına çıkarmamız gerekiyor” diye belirtti.   ‘2020 yılını Kürt halkının özgürlük yılı yapacağız’   Yüzyıllardır Kürt kimliğinin, dilinin yok sayıldığını belirten Leyla, sözlerini şöyle tamamladı: “Bizim hedefimiz 2020 yılını Kürt halkının özgürlük yılı yapacağız. Bunun için de Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalkmalıdır. Sadece Sayın Öcalan üzerinde tecrit yok bugün tüm toplum tecrit altındadır. Gelin bu tecridi kıralım. Ankara’dan sesleniyoruz. Sadece tecridi kırmak yeterli değil, İmralı’nı kapısı açılmalı ve Sayın Öcalan özgür kalmalıdır. Bir tek Ortadoğu’da barışı sağlayabilecek, paradigması olan Sayın Öcalan’dır.”   Konferans HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın konuşmasıyla devam ediyor.