’31 Mart’taki demokrasi ittifakının kayyımlara karşı da örgütlenmesi gerekiyor’ 2019-11-13 09:03:31   VAN - AKP iktidarının HDP’li belediyelere kayyım atamaları ile 31 Mart ve 23 Haziran’daki demokrasi ittifakının başarısına karşı intikam almak istediğini belirten HDP'li Şevin Coşkun, “Buradaki halkın iradesi gasp ediliyorsa İzmir’deki ve İstanbul’daki halkın iradesi de gasp edilmiş oluyor. Kayyımlara karşı tepkimiz ve refleksimizi daha fazla örgütleyerek demokrasi ittifakını güçlendirmemiz gerekiyor” dedi.     31 Mart yerel seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kazandığı Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediyelerine 19 Ağustos’ta kayyım atanmasının ardından farklı tarihlerde 13 belediyeye daha kayyım atandı. Görevden alınan HDP’li belediye eşbaşkanlarının çoğu tutuklandı ya da hakkında soruşturma başlatıldı. Halk ise kayyımlara “İrademizi tanımayanları biz de tanımıyoruz” diyerek tepki gösterdi. HDP Muş Milletvekili Şevin Coşkun, kayyım atamalarının hukuku alaşağı ettiğini belirterek, demokratik kesimlere tepkiyi örgütleme çağrısında bulundu.   ‘AKP kaybettiği şehirlerin intikamını almak istiyor’   HDP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinden yüzde 13 gibi başarılı bir oy oranıyla çıktığını hatırlatan Şevin, “HDP bir kadın ve gençlik partisidir, tüm inançların ve farklı kesimlerin partisidir. Kurulduğu günden bu yana da Türkiye’de tüm ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, işçilerin ve emekçilerin umudu oldu ve bu umut özellikle de 7 Haziran sonrasında daha da arttı” dedi. HDP’nin büyümesini ve başarısını  hazmedemeyen AKP’nin sürekli partilerine yönelik saldırılarda bulunduğunu ifade eden Şevin, “Önceki dönem eş genel başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, milletvekillerimiz ve binlerce yurtsever halkımız rehin alınarak cezaevine konuldu. 2016’da 104 belediyemizden 96’sına kayyım atandı. Kayyımlar ilk atandığında ilk icraatları kadın kurumlarımızı kapatmak oldu. Burada hedef halkımızın kazanımlarına dönüktü. Bununla yetinmeyen iktidar, en son İstanbul, İzmir, Antalya, Mersin ve Adana gibi illerdeki başarısızlığının intikamını belediyelerimize yönelerek almak istedi” dedi.    ‘Saldırılar iktidarı güçlendirmiyor, zayıflatıyor’    19 Ağustos’ta büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasının ardından haksız, hukuksuz, adaletsiz yaklaşımın her geçen gün arttığını ifade eden Şevin, “Bu uygulamalar bizi mücadelemizden alıkoyamayacaktır. Saldırılar olabilir ama bu saldırılar iktidarın gücünü zayıflatıyor, yükseltmiyor. Bu hukuksuzluğa karşı yaşamın her alanında direnmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz” diye vurguladı.    ‘Halkımız kayyımları kabul etmedi ve gönderdi’    Kayyım atamalarının ne anayasada ne hukukta ne de vicdanda bir karşılığı olmadığını vurgulayan Şevin, “hukukun ayaklar altına alındığını” söyledi. Şevin, kayyım atamalarıyla insanların seçme ve seçilme hakkının ortadan kaldırıldığına işaret ederken, “İktidar partisi tarafından sürekli olarak, ‘Kayyım atarız’ söylemleriyle tehditlerde bulunuluyordu. En nihayetinde 31 Mart’ta büyük bir başarı ile halkımız yine kendi iradesini seçti. Çünkü 2016 kayyım sürecine baktığımızda tamamen büyük bir yolsuzluk ve rant alanı vardı. AKP zaten bazı illerde kayyımlarını aday göstermişti, eğer halkımız bunları kabul etmiş olsaydı seçilirdi. Halkımız kabul etmedi ve kayyımları geldikleri yere geri gönderdi” dedi.   ‘Seçim olsa halk yine oyunu HDP’ye verir’   “Her geçen gün peyderpey halkımızın iradesi gasp ediliyor” diyen Şevin, halkın da buna tepkili olduğunu ve bir seçim daha olsa yine oylarını HDP’ye vereceklerini dile getirdi. Belediyelere atanan kayyımların tüm Türkiye belediyelerine atanmış olduğunu ifade eden Şevin, “Çünkü bugün buradaki halkın iradesi gasp ediliyorsa İzmir’deki ve İstanbul’daki halkın iradesi de gasp edilmiş oluyor. Bu yüzden kimse bu irade gaspına, haksızlığa ve hukuksuzluğa sessiz kalmamalarıdır” ifadelerini kullandı.   ‘Tepkimizi örgütleyerek demokrasi ittifakını güçlendirmemiz gerekiyor’   HDP’nin barışın tesisi, tüm halkların özgür ve eşitlik içinde yaşaması için mücadele ettiğinin altını çizen Şevin, şunları söyledi: “Dün olduğu gibi bugün de yarın da mücadele edeceğiz. Bugün iktidara karşı olan ne kadar muhalif varsa hepsi susturulmaya çalışılıyor. Gazetecisinden akademisyenine, çiftçisinden öğretmenine muhalif kesimin hepsi cezaevlerine atılıyor. Bizler bir demokrasi ittifakının olabileceğini 31 Mart ve yenilenen 23 Haziran seçimlerinde gördük. Gücümüzü birleştirerek iktidarın alaşağı edilebileceğini hep birlikte seçim sonuçlarında gördük ve yaşadık. Bir demokrasi ittifakı olacaksa bunun seçimlerle sınırlı kalmaması gerekiyor. Muhalif kesimlerinin bunun için mücadelelerini daha da yükseltmeleri gerekiyor. Nasıl ki hep birlikte 23 Haziran’da bir demokrasi ittifakı ortaya koymuşsak bugün 16 belediyemize atanan kayyımlara karşı da tepkimiz ve refleksimizi daha fazla örgütleyerek demokrasi ittifakını güçlendirmemiz gerekiyor.”