‘Devletlerin yurttaşlarını barış içinde yaşatma sorumluluğu var’ 2019-10-15 13:17:42   ANKARA - “Devletin, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlama görevi Anayasa’da tanımlanmıştır. Devletlerin yurttaşlarını barış içinde yaşatma sorumluluğu vardır” diyen HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş, “barış içinde yaşama hakkına” ilişkin mevcut koşulların değerlendirilmesi ve bu hakkın tesis edilmesi için Meclis araştırması talebinde bulundu.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Türkiye’de yurttaşların “barış içinde yaşama hakkına” ilişkin mevcut koşulların değerlendirilmesi ve bu hakkın tesisi için gerekli olanakların tespiti amacıyla Meclis araştırması açılması talebinde bulundu. Meclis Başkanlığına sunduğu Meclis araştırması açılması talebinin gerekçelerini belirten Meral, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde geçen, “…her insan ırk, din, dil, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin doğuştan barış içinde yaşama hakkına sahiptir” ibaresini hatırlattı. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Nürnberg Mahkemesi’nin ilkelerine göre de barışa karşı işlenen suçlar için cezai yaptırım öngörüldüğüne dikkat çeken Meral, “İlerleyen aşamalarda ise barış içinde yaşama hakkı pek çok ülkede benimsenmiştir. Hâlihazırda 105 ülkede ‘barış hakkı’ Anayasal güvence altına alınmıştır” ifadelerini kullandı.   ‘Savaş istemeyenler baskı ile susturulmak isteniyor’   “Türkiye’de ‘barış içinde yaşama hakkı’ Anayasal güvence altına alınmamış olsa dahi devletin, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlama görevi Anayasa’da tanımlanmıştır” diyen Meral, şunları belirtti: “Hâlihazırda Suriye’ye yönelik Türkiye tarafından gerçekleştirilen sürecin bireyleri ne denli olumsuz etkilediğini toplumun her alanında tecrübe etmekteyiz. Zira ‘savaşa hayır’ biçiminde tezahür eden söylemlerin çokluğu ve bu konuya çekilen dikkat toplumun barış içinde yaşama arzusunun da ifadesidir. Ancak bu sürecin başladığı ilk günden itibaren sosyal medya aracılığı ile savaş istemediğini dile getiren yurttaşların ise yargı baskısı ile susturulmak istenmesi, İçişleri Bakanlığının bu konuda yürüttüğü çalışmalar ve yapılan açıklamalar meselenin ayrı bir boyutudur. Yasaların ve uygulayıcılarının da evrensel hukuk normlarına uyma yükümlülükleri vardır. Yaşama hakkı, yaşam hakkını savunma, barış içinde yaşama hakkı en temel insan haklarından olup uygulayıcıların bu çerçevede kararlar vermesi beklenirken, aksine tutum takınmalarının kabul edilebilir bir tarafı yoktur.   ‘Barış söylemini cezalandırmak hukuk devleti ilkesine aykırıdır’   Barış isteyen aktivistlerin, sanatçıların, aydınların, yazarların kısacası muhaliflerin gözaltına alınmaları ve gözaltı tehdidi altında tutulmaları son derece tehlikelidir. Nitekim dünyadan da savaşa yönelik aykırı açıklamaların üst perdeden eleştirilmesi ve toplumların bu nedenle tehdit edilmesi dünya barışının da tesis sürecinde halkların bir arada yaşam umuduna gölge düşürmektedir. Dünyanın her yerinde barış istemek, barışı savunmak ve hatta buna yönelik eylemlilikler gerçekleştirmek meşrudur. Savaşın suç olduğu, cezai yaptırımlara tabi tutulduğu bir hukuk sisteminde barış söylemlerinin cezalandırılması ise hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Ancak mevcut durumda iktidar eliyle barış hakkının tesisi gerekirken bu hakkın bizzat iktidar sekteye uğratılması kabul edilemezdir.   ‘Devletlerin ‘Barış’ sorumluluğu vardır’   Barış İçinde Yaşama Hakkı Uluslararası Kongresi’nin 10 Aralık 2010’da İspanya’da kabul ettikleri ‘Bildiri’de bireylerin, grupların, halkların vazgeçilmez, adil, sürdürülebilir ve kalıcı barış içinde yaşama hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Bu hakkın sağlanması ve korunması zorunluluğunun ise devletlere ait olduğu ifade edilmektedir. Yani devletlerin yurttaşlarını barış içinde yaşatma sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk gereği TBMM’nin barış hakkının tesisi için ivedilikle çalışması önemli olup bu hakkın gerçekleşmesi ve toplumun barış içinde yaşaması en temel ihtiyacımızdır.”