Fatma Bostan Ünsal: 2010’u hatırlamak gerekiyor 2019-10-08 09:04:05   İZMİR - Türkiye’deki kutuplaşma ve Kürt sorununun çözülmesi için yeni anayasanın tartışılması gerektiğini belirten AKP kurucu üyelerinden Fatma Bostan Ünsal, “Biz tartıştığımız ‘82 Anayasasını bile uygulayamıyoruz. 2010 çok uzak değil. Anayasa tartışmalarında herkesin, her siyasi partinin eşit olarak temsil edildiği bir yerdi. Ama bizim yine de anayasa tartışmalarını yapmamız gerekiyor” dedi.   Meclis 1 Ekim günü yeni yasama yılının startını verirken, ilk gündem konusu da yeni yargı reformu oldu. Yargı paketi üzerinde tartışmalar devam ederken, AKP kurucu üyelerinden, araştırmacı, akademisyen Fatma Bostan Ünsal, AKP siyaseti ve gelinen durumu değerlendirdi. AKP içindeki bölünmelerin 2015 yılından itibaren parti içinde fark edilir düzeyde olduğunu ancak parti geleneği nedeniyle ifade edilmediğini söyleyen Fatma, 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından ortaya çıkan seçim aritmetiğinden dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun sorumlu olduğu halde Cumhurbaşkanının direktiflerine göre hareket ederek koalisyon çıkarmadığını belirtti.   ‘7 Haziran seçimleri sonrası bölünmeler başladı’   Sürecin akabinde erken seçim olduğunu hatırlatan Fatma, “Seçim sonrası bir hükümet kurulamadı. Seçim yenilendi ilk kez. Yani ileri demokrasi dediğimiz şeyle çelişen bir şey, çünkü demokrasi halkın eğilimlerini dikkate alır. O dönemki Başbakan Davutoğlu koalisyon taraftarıydı fakat kendisi parti genel başkanı olmasına rağmen kendisinden daha yetkili birinin direktifine uygun hareket etti ve koalisyon kurulmadı. O dönemden itibaren başladı açık bir şekilde” dedi.   ‘Kutuplaşma düzeyi alarm veriyor’   Türkiye’de derinleşen kutuplaşmayı değerlendiren Fatma, “Politik gelişmelerin kutuplaşmayı çok arttırdığını görüyoruz. Ben yeni yeni duyuyorum. HDP’li bir başörtülü milletvekili camiye gittiğinde AKP’li iki kadının o camiden çıkmış olması kutuplaşmanın nereye geldiğini gösteriyor. Sonuç, düşünmemiz için bize alarm veriyor” diye ekledi.    ‘Yeniden anayasa tartışmaları yapılması gerekiyor’   Siyasetin “sorunları suhuletle çözme” anlamına gelirken, kutuplaştırmaya dayanan bir yönetimin devam ettiğini belirten Fatma, şu değerlendirmelerde bulundu: “Nüfusla Kürt-Türk oranı çok dengesiz. Basının da kutuplaştırıcı etkisi dolayısıyla da bir iklim var. Bu iklimden Türkiye’nin çıkması gerekiyor. Bunun için de anayasa tartışmalarını görüyoruz. 2010 çok uzak değil. Anayasa tartışmalarında herkesin, her siyasi partinin eşit olarak temsil edildiği bir yerdi. Öyle veya böyle yüzde 75 civarında bir ittifak kazanmıştı. Bu büyük bir kazanımdı. Bunları hep çöpe attık. Yeni anayasa tartışmaları var. Şu anda ‘82 Anayasasının koruyuculuğunda bile değiliz. Birçok insan için yeni anayasa tartışmaları çok lüks gelebilir. Biz tartıştığımız ‘82 Anayasasını bile uygulayamıyoruz. Ama bizim yine de anayasa tartışmalarını yapmamız gerekiyor ve yine yapmamız gereken hukuksuz bir ortamda yaşadığımızı ifade etmemiz ve hukuka çağırmamızdır. Öncelikle de yöneticilerin yapması gerekiyor.”   ‘Bazı kurumların kendi yetki alanına dönmesi desteklenmelidir’   OHAL’in fiili olarak devam ettiğini ancak son dönemde Anayasa Mahkemesi (AYM) gibi bazı kurumlarının kendi ajandasına ve yetki alanlarına sahip çıktığını söyleyen Fatma, bu durumun iyiye evirilebilmesi nedeniyle desteklenmesi gerektiğini vurguladı. 1982 Anayasasının bile vatandaşı koruyan hükümlerine dikkat etmek gerektiğini ifade eden Fatma, “Böyle OHAL KHK’lerini önermemişti mesela. OHAL ilanından sonra ‘Hükümet ne yaparsa AYM bunu kabul etmek zorundadır’ı kabul etmemişti. OHAL KHK’larının belli kriterlere sahip olması gerektiğini söylemişti. Buna rağmen AYM o kararnameler üzerinde yetkisi olduğunu kabul etmemişti Anayasaya rağmen. AYM’nin bu kararı vermesi hukuksuz kararnamelerin yapılmasına ve yayınlanmasına yol açtı. Hem yargı denetimi hem meclis denetimi olmadan KHK’ler çıktı. OHAL’deki KHK’lere dayanarak kayyım tayin edildi. Hukukun içine dönmek için Anayasayı hatırlamamız gerekiyor” diye konuştu.    ‘Darbe döneminden kalan anayasa da tartışılmalı’   2010 tartışmalarında yeni bir anayasanın gerekli olduğunu bütün tarafların kabul ettiğini vurgulayan Fatma, şu ifadeleri kullandı: “Herkes katılımcı anayasa olması gerektiğini söylüyordu. Biz o zaman karşı geliyorduk ama Meclis’te bile o zaman bireylerden, kurumlardan STK’lerden katkı alınıyordu. Ayrıca siyasi partiler de eşit temsille katılmıştı o Anayasa Komisyonuna. Bu yüzen bunu hatırlamamız gerekiyor.”