‘AKP ülkeyi kayyım politikasıyla yönetmek istiyor’ 2019-09-08 09:01:11   Melike Aydın   İZMİR - AKP-MHP ittifakının “kirli” yöntemlerle iktidarda kaldığını ve kayyımlara karşı batıdan daha fazla ses çıkarılması gerektiğini belirten HDK İzmir Eş Sözcüsü Ayşe Yılmaz, “Artık gençler geçmişte olduğu gibi yalan propagandaya ‘vatan, millet, Sakarya, beka’ sorununa inanmıyor” dedi.   Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir İl Eş Sözcüsü Ayşe Yılmaz, Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasını değerlendirerek, iktidarın tüm ülkeyi böyle yönetmek istediğini söyledi. Ayşe, özellikle batıda demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve kadın örgütlerinin ses çıkarması gerektiğini vurguladı.    ‘AKP kayyımlarla kendini sürdürebileceğini zannediyor’   İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropolleri yerel seçimlerde kaybettikten sonra AKP’nin vakıf gibi kuruluşlarla sağladığı usulsüz kaynakların kesilmesinden dolayı paniklediğini ifade eden Ayşe, Kürt coğrafyasında üç büyük şehre kayyım atanmasının buralardaki olanakları gasp etmek amacını da taşıdığını belirtti. Kayyımların “savaş politikası”na tekabül ettiğini dile getiren Ayşe, “Suriye’de işgalci tutumu, ABD ile Rusya arasındaki ittifaklar politikasında çıkarı doğrultusunda Ortadoğu’da tutum değiştiren Türkiye, süreci İdlib ve Efrîn’e saldırıp başka hayaller peşinde koşturarak değerlendirdi. Özellikle bu üç Kürt iline kayyım atayarak kendilerini sürdürebileceklerini sanıyorlar ama böyle olmadı. Bu üç ilde değil metropollerde de direniş sürüyor” dedi.   ‘HDK olarak direnişin saflarında yer alıyoruz’   AKP’nin kirli işlerinin gün yüzüne çıktıkça kitleler nezdinde teşhir olduğunu kaydeden Ayşe, kayyımların ilk olarak kadın kurumlarına saldırdığını hatırlattı. Ayşe, “Onların tahayyülündeki kadın evinde oturan, ses çıkarmayan, politik yaşamda olmayan kadın. Oysa tecride karşı, kayyıma karşı kadınlar hep direnişte öndeler, direnişi örüyorlar. Kayyımın atandığı ilk gün beyaz tülbentli bir anne ‘ben oyuma sahip çıkıyorum ve size zehir zıkkım olsun’ dedi. O annenin belediyenin önüne gitmiş olması en geniş kadın kitlelerini harekete geçirdi. En çok bizlere saldırıldığı için en çok bizlerin sürükleyici olması gerekiyor. HDK olarak çeşitli alanlarda direnişin saflarında yer alıyoruz” diye konuştu.    ‘Artık kimse inanmıyor’   Yerel seçimlerde de kayyımlar atanırken de propaganda aracı olarak kullanılan “beka” söyleminin tutmadığını, metropollerde AKP-MHP iktidarına oy veren işçi ve emekçilerin de “beka” sorunu olmadığını gördüğünü söyleyen Ayşe, şöyle dedi: “Bundan 10 yıl önce geniş kitlelerde iz bırakabiliyordu ama bu son iki seçimde beka sorunu olarak tanımlanan bir şey olmadığını gördü. Kitleler, HDP’siz bir Meclis’in gerçekten muhalefetsiz bir Meclis olabileceğini gördü. Hatta bunu söyleyebilen bir kesim matematikten anlayabilen CHP’liler de bunun böyle olabileceğini tanımlayabiliyorlardı. Kemalizm’in güçlü bir damar olduğunu biliriz. Son seçimlerden sonra bu damar biraz soran sorgulayan kısmen merak eden şekle dönüştü. Geçmişte olduğu gibi yalan propagandaya, vatan millet Sakarya beka sorununa artık gençler inanmıyor.”    ‘CHP devlet partisidir, kitle örgütleri tepki vermeli’   Kitlelerin çeşitli alanlarda verdiği dersin yeterli olmadığını, 3 Kürt iline atanan kayyımın metropollerde de uygulanabileceğini kaydeden Ayşe, “İki gün önce Kürtlerin oyu ile işbaşına gelen CHP’lilerin de düşünmesi gerekiyor. Kürtler demokrasi sınavını verdi. Ancak devlet partisi olan CHP’nin genel başkanının ‘dışarı çıkmayı doğru görmüyorum’ şeklindeki açıklamasını es geçmemek gerekir. Bunca saldırıya, iradenin gaspına rağmen ‘sokağa çıkmayın’ demek tam bir devlet mantığıdır. Muhalif olarak CHP değil demokratik kitle örgütleri, sendikalar, meslek örgütleri var. Bütün işçi ve emekçilerin son saldırıya yanıt olması gerekiyor. Bugün HDP’nin belediyelerdeki işçi ve emekçilerin koşulları ile diğer belediyelerdekinin aynı olamaz. Her şeyden önce kendi hakkına iradesine sahip çıkmadır” dedi.