HDK Eşsözcüsü: Kürt halkının sorunu yapısal çözümlerle aşılır 2019-09-05 09:01:08     Melike Aydın   İZMİR - CHP’nin son süreçte Kürt diline yönelik girişimleri ve belediye eşbaşkanlarını ziyaretinin Kürt halkı adına küçük ama CHP adına büyük bir adım olduğunu belirten HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Kürt halkı ve bütün halklar için yapısal çözümler üretilmelidir” dedi.    İstanbul’da yapılan Kürt Dil Çalıştayı’na, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) genel başkan düzeyinde katıldı, Kürt Dili Edebiyatı mezunlarının atanmasına dönük sorunların görüşmesine dönük toplantı yapıldı, ardından da belediyeler üzerinden Kürtçe dil kursu açabileceklerine dönük açıklamalar yapıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yerine kayyım atanan HDP’li belediye eşbaşkanları Selçuk Mızraklı ve Ahmet Türk’ü ziyaret ederek, kayyımları “gaflet ve delalet” olarak değerlendirdi.    CHP’nin bu tür girişimlerine kıymet verilmesi gerektiğini belirten Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Kürtlerin ve diğer bütün halkların temel hak ve hürriyetlerini kullanmasının karşısında devletin yapısal sorunlarının olduğunu ifade etti.    ‘Yapısal çözümler üretilmemesi Kürt sorununu kısmen öteler’   Kürt diline yönelik CHP’nin tavrının Kürtlerin temel hak ve hürriyetleri açısından iyileşme anlamına gelmediğini ve yapısal bir çözüm de üretmediğini kaydeden Gülistan, tarihsel akışı içinde mevcut CHP’nin, Kürtler açısından küçük ama CHP açısından büyük bir adım attığını ifade etti. Kürtçeye dair sorunların yapısal olduğunu, belediyelere ait kurslarla çözülemeyeceğini söyleyen Gülistan, “Kürtçenin resmi dil olması, sadece Kürtçe değil bütün ana diller açısından da eğitim imkanının sağlanması, kamusal alanda kullanılması gerekiyor. Bu şekilde bir yapısal dönüşüm ve devletin Anayasal olarak bu meseleye bakması ve Kürt sorununun çözülmesi bu sorunları giderecektir. Bunun dışındaki bütün çözümlerin sorunun özüne dokunmadığını, dönem dönem ötelenmesine de neden olduğunu söyleyebiliriz” dedi.   ‘Kürt fobisini aşmaları açısından önemli bir adım atıldı’   AKP hükümetinin TRT Şeş açtığını, Kürtçe dil kurslarını serbest bıraktığını ancak bölgenin herhangi bir yerinde Kürtçe grupların konser veremediğini dile getiren Gülistan, “Hala insanlar cezaevlerinde görüşlerde Kürtçe konuştuğu için şiddete maruz kalıyor, Kürtçe mektuplara el konuyor, KHK ile tek Kürtçe gazete olan Azadiya Welat kapatıldı. Bir televizyon kanalı açmakla, özel dil kursu açmakla ne Kürt sorunu çözülür ne de Kürtçeye dair olan sorunlar ortadan kalkar. Bununla beraber CHP’nin böyle bir adım atmasının onlardaki Kürt fobisini aşmak açısından önemli olduğunu ifade edebiliriz” diye konuştu.    ‘Mesele oy devşirmek değil kalıcı çözümler üretmek olmalı’   CHP’nin bu girişimlerinin arkasında neler olabileceğine dair de konuşan Gülistan, “Kürt seçmenin onlara verdiği desteğin küçük bir teşekkürü olabilir, kısmen bu desteği kalıcı bir desteğe çevirmek için adım atmış olabilirler ya da başka bir gerekçe ile olabilir. Biz bunun arkasındaki temel aklı bilemeyiz. Ama bizim şöyle bir beklentimiz var; bir siyasi partinin ülkedeki sorunlara karşı bir çözüm önerisi olabilir. Bu anlamda CHP’den de diğer siyasi partilerden de beklentimiz AKP-MHP’yi dışında tutuyorum çünkü sorunların kaynağı onlar, Kürt sorunu dahil tüm sorunlara dair gerçekçi çözümler üretmesi. Bu ülkede savaşın ve şiddetin son bulacağı bir atmosfer yaratmaktır. Bunun sonucunda bu barışı sağlarlarsa Kürt sorununun demokratik yollarla gelişmesi sağlanır ve eğer halkımız takdir ederse onlara da oy verebilir, onların takdiridir. Mesele kimin seçmen olduğu, kimin kime oy verdiğinden ziyade meselenin kendisidir” ifadelerini kullandı.    ‘Kürt halkı samimiyetsizliği anlayacak ferasettedir’   HDP’nin Kürt halkının temel sorunlarını başat olarak gördüğünü ve bütün sorunlar için harcadığı emeklerin sonucunda Kürt halkının HDP’ye oy verdiğini belirten Gülistan, şöyle devam etti: “CHP Kürt halkının sorunlarını demokratik şekilde çözer ve elini taşın altına koyarsa bunun sonucunda halkımızın bir kesiminin onları tercih etmesi de demokrasinin bir gereğidir. Ama oya gelene kadar başka adımların atılması gerekiyor. Bu halk oy devşirmek için yapılanı çok iyi ayırt ediyor. Örneğin Binali Yıldırım seçimlerden önce Diyarbakır’da Kürtçe ‘Newroz Bayramı'nız kutlu olsun’ demişti, hatta 1921 Parlamentosu’nda Kürdistan mebuslarının yer aldığını söylemişti ama halkımızdan hiçbir oy almadı. Çünkü oy için yapıldığını çok iyi biliyordu. Aynı Binali Yıldırım’ın başkanlık ettiği parlamentoda HDP parlamenterleri Kürtçe konuştuklarında ya mikrofonları kesiliyor ya da tutanaklara bilinmeyen dil diye geçiyordu. Gerçek samimiyet böyle bir şey. Halkımız bütün bunları tartacak, görecek yetkinlikte ve olgunluktadır.”    ‘Mesele HDP’nin verdiği desteğe indirgenmemeli’   HDP’nin 19 Ağustos’tan itibaren darbeye göğüs germekte olduğunu dile getiren Gülistan, Türkiye’yi demokratikleştirmeye çalıştığını ve diğer siyasi partilerden tavır takınmaları, tutum sergilemelerini istediğini söyledi. Gülistan, meselenin yerel seçimlerde HDP’nin verdiği desteğe indirgenmemesi gerektiğinin altını çizerek, “Seçimlerde destek vermeseydik bile en azından beklentimiz kendisine muhalifim diyen belediye başkanlarının, siyasi parti temsilcilerinin darbenin karşısında durmalarıdır. Bu anlamıyla İzmir, İstanbul belediye başkanlarının, eşbaşkanlarımızı ziyaret etmelerini bekliyoruz. Sayın İmamoğlu’nun Amed ziyaretini ‘düğün vesilesiyle geldi’ diyerek anlamsızlaştırmayı doğru bulmuyoruz. Sonuçta bir ziyaret var, halkın iradesine kayyım atanmasını ‘gaflet ve delalet’ olarak nitelendiren bir açıklama var. Bu anlamda bir dayanışmanın ötesinde karşı tutum alınması durumu var. Buna kıymet biçmek gerekiyor. Ama bunun da ilerletilmesi gerekiyor” dedi.   ‘AKP-MHP faşizmi tüm Türkiye’yi kayyımla yönetmek istiyor’   Kürt halkının başına gelen her musibette “Kürde yapıldıysa evladır” diyerek yalnızlaştırılmasının yerine “Kürde yapıldıysa bana da yapılmıştır”, “Mardin’e yapılmışsa İstanbul’a da yapılmıştır” duygusunun yaşanmasının beklendiğini söyleyen Gülistan, “Bu anlamda dayanışmanın birlikte mücadele etmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bugün bunu yapmazsak yarın daha büyük sorunlara karşılaşacağımızı, AKP-MHP faşizminin bu adımla yetinmeyeceğini ve bütün Türkiye’yi kayyım siyasetiyle yönetmek istediğini de herkesin görmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.