‘AKP’nin eşbaşkanlık korkusunu çok iyi anlıyoruz!’ 2019-08-24 09:01:33   VAN - AKP’nin savaş ve kaos olmadan iktidarını sürdüremeyecek pozisyona geldiğini ve kayyım atamalarını da bu çerçeveden değerlendirmek gerektiğini belirten HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir, “Yürüttükleri siyasetin hiçbir anayasal, hukuksal dayanağı yok” dedi. Dirayet, illegalize edilen eşbaşkanlık sistemi için de bütün kadınların mücadele vermesi gerektiğine vurgu yaptı.    Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atanması büyük bir tepkiye neden olurken, atanmalara gerekçe olarak eşbakanlık sistemi de gösterildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “devlete kafa tutmaktır” diyerek illegalize etmeye çalıştığı eşbaşkanlık ise, AKP döneminde Siyasi Partiler Kanunu’na getirilen ek maddeyle yasallık kazandı.    Kadın özgürlüğüne ve temsiliyetine, halkın iradesine yönelik gerçekleştirilen uygulamayı, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir değerlendirdi.    ‘Yalan ve iftira siyaseti yürütüyorlar’    AKP iktidarını, son 4 yıldır şiddet, baskı ve darbelerle tanımlayabileceklerini belirten Dirayet, “Bunu yaparken de algı yönetimi, yalan, iftiralarla dolu bir siyaset yürütüyorlar. Daha önce de belediyelerimize aynı argümanlarla kayyım atanmıştı. Şimdi de aynı argümanları kullanarak, bir algı operasyonuyla özellikle yandaş medyanın oluşturduğu iklimle gasp siyasetini benimsetmeye çalışıyorlar. Türkiye halkları ve Kürdistan bunu net bir şekilde görüyor” dedi.    ‘Geçmişini unuttu Ergenekon ile ittifak yaptı’    31 Mart seçimlerinde belediyeleri kayyımdan aldıktan sonra nasıl bir talanla karşılaştıklarını, paraların nerelere aktarıldığını, bütçenin nerelere harcandığını açık bir şekilde herkesin gördüğünü ifade ede Dirayet, “Sıfır bütçesi olan, borç batağında olan bir belediye var. Israrla HDP’li belediyelerin bütçelerin nerelere akıtıldığı yalanları Türkiye kamuoyunda da karşılık bulmuyor. Kayyımlarla AKP aslında, ‘sandıktan ben çıkmadıysam, sandık sonuçlarını kabul etmiyorum’ demek istiyor. Sistem AKP’nin sürekli irtica, gerici kavramlarıyla kapatılmasını istiyordu. İktidar oldular, güç oldular bu kez siyaset yapmalarına izin vermeyen mekanizmayı, ‘Ergenekon, kızıl elma’ siyasetine teslim oldular” diye konuştu.     ‘Kürtler bu politikayla zaten mücadele ediyor’    Kürtlerin bu politikalarla yeni yüzleşmediğini ve asimilasyoncu, inkarcı siyaset biçimiyle mücadele ettiğini vurgulayan Dirayet, “Aynı zamanda bu Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesidir. Türkiye’nin bir hukuk devleti haline gelme mücadelesidir. Bütün farklılıkların, sistem tarafından ötelenen, dışlanan kesimlerin siyaset alanını açma, demokrasi mücadelesidir” ifadelerini kullandı.    ‘Türkiye açısında anti demokratik bir sürece işaret ediyor’   AKP iktidarının, diğer iktidarlarla benzer “Kürt düşmanlığı” politikasını izlediğini ve diğerlerinden farlı olarak tek adam rejimini dayattığını söyleyen Dilan, “Mutlak bir rejim haline getirmeye çalışıyor.  Bugün belediyeyle sandıkları tanımamanın riskleri sadece Kürtler açısından sonuçları olacak bir durum değil. Türkiye açısında aslında ciddi bir anti demokratik sürece işaret ediyor. Türkiye’nin demokratik bütün mekanizmalarını ortadan kaldıran, seçimi, seçilme hakkını ortadan kaldıran, farklı görüşlere karşı duran bir mekanizmayla, politikayla karşılaşıyoruz” dedi.   ‘Burada başlatıp ‘rıza’ oluşturmaya çalışıyorlar’    Tüm Türkiye’nin geleceğinin risk altında olduğunun altını çizen Dirayet, Türkiye’deki anti demokratik uygulamaların Kürt halkı üzerinden hayata geçirilmeye çalışıldığını dile getirdi.  Türkiye toplumunda “rıza” oluşturacağı kabulüyle hareket ettiklerini kaydeden Dirayet, “Buradan yaptığını peyder pey bütün alanlara yaymaya çalışıyor. Bizler bunu bütün alanlarda anlatmaya çalıştık. Herkesin bu anlayış karşısında ciddi bir mücadele yürütmesi gerekiyor” diye konuştu.    ‘Eşbaşkanlık siyasi parti mevzuatında yer alıyor’   “Süleyman Soylu ve AKP, kayyım gaspına yeterince bir yalan bulmadıkları için gerekçe olarak eşbaşkanlığı gösteriyor” diyen Dirayet, eşbaşkanlığın siyasi parti mevzuatında yer aldığını hatırlattı. Dirayet, “Şu an partimiz eşbaşkanlık sistemiyle yönetiliyor. 2014 tarihinden beridir, bütün yerel mekanizmalarımızda, bütün parti organlarında, ilgili kurumlarımızda bizler bu mekanizmayı işletiyoruz” ifadelerini kullandı.     ‘AKP, eşbaşkanlık sisteminden korkuyor’   Dirayet, AKP’nin eşbaşkanlık sisteminden korktuğunu dile getirerek, şöyle devam etti:  “Çünkü ideolojik, politik olarak erkek egemen, ırkçı, tekçi bir siyaset izliyor. Eşbaşkanlık sistemi, çoğulcu, katılımcı, demokratik ve toplumsal dönüşümündeki rolü, tekçi siyasetin alternatifi olarak görülüyor. Bir diğer noktada ise AKP milliyetçi olduğu kadar, faşist olduğu kadar, ırkçı bir siyaset izlediği kadar, aynı zamanda kadın düşmanı bir siyaset yürütüyor. 17 yıldır kadınların kazanımlarını gasp eden, kurumlarını kapatan, hatta kutsal metinlerde kadınların bu bütün kazanımlarını geriye çeken bir siyaset izliyor. AKP özünde kadın özgürlüğüne karşı bir partidir. Kadınların özgürleşmesi karşısında ciddi bir kaygı ve panik yaşamaktadır. Onların kafasındaki dünyada ‘kadınlar çocuk doğurur, aile içerisinde tanımlanır, evde oturur.’ O açıdan da Süleyman Soylu’nun eşbaşkanlık sistemini kriminalize etmesinin altındaki psikolojiyi çok iyi biliyoruz. AKP’nin eşbaşkanlık sistemi karşısında yaşadığı krizi, kaosu çok iyi biliyoruz.   AKP’nin eşbaşkanlık sistemi karşısındaki kaygılarını anlıyoruz. Ancak bu kadar demokratik, çoğulcu bir sistem olan eşbaşkanlık sistemini kayyım atama gerekçesi olarak sunmaları acınacak durumda olduklarının göstergesidir. O zaman eşbaşkanlığın neyinden rahatsız olduklarını, eşbaşkanlığın nesinin hukuksuzluk olduğunu ya da topluma nasıl bir zarar verdiğini ifade etsinler. Desinler ki; ‘Biz kadınların yönetim mekanizmalarında yer almasını kabul etmiyoruz, biz kadınların siyasette yer almasını kabul etmiyoruz, biz kadınların yerelde, toplumsal dönüşümde yer almasını istemiyoruz. Kadına yönelik şiddette, istismarda, tecavüzlerle mücadele mekanizmalarında yer almasını istemiyoruz. Çünkü biz bu toplumu böyle yönetmek istiyoruz’ desinler.”    ‘Eşbaşkanlık toplumsallaşmanın, demokratikleşmenin ismidir’   Kayyım atamalarına kadınların, gençlerin ve toplumun her kesiminin büyük tepki gösterdiğini belirten Dirayet, “Toplum AKP’nin yalanlarına itimat etmiyor. Bunun manipülasyon olduğunu Türkiye halkları da dünya kamuoyu da biliyor, yakından izliyor. Bizler açısından bu politikalar karşısında daha güçlü örgütlenmek, mücadele etmek ve bunu başarıya götürmek sorumluluğu düşüyor. Eşbaşkanlık sistemi biz kadınlar açısından vazgeçilmezdir. Onlar ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar, manipüle ederlerse etsinler, eşbaşkanlık sistemi hem Türkiye toplumu hem de Kürdistan’da toplumsallaşmanın, demokratikleşmenin ismidir. Kadınlarının iradesinin görünmesinin ismidir. Bütün kadınların tam da buradan eşbaşkanlık sistemini sahiplenmesi ve savunması gerektiğini düşünüyoruz” çağrısında bulundu.   ‘Sorun yaratarak ayakta kalmaya çalışıyor’    AKP’nin yönetememe krizi yaşadığını ve Kürtleri, kadınları, emekçileri, barış isteyenleri hedef haline getirdiğini kaydeden Dirayet, “Milliyetçilik üzerinden, sanal bir düşman yaratarak, sanal sorunlar yaratarak, ayakta durmaya çalıştığını çok iyi biliyoruz” dedi.    ‘Türkiye’nin anayasasızlaşma sürecini yaşıyoruz’   AKP’nin krizinin bir diğer nedeninin de Ortadoğu’daki ve Kuzey Suriye’deki gelişmelerle çok yakından ilgili olduğunu belirten  Dirayet, “Suriye savaşı başladığında ‘biz bugün başlarız yarın gider Emevi Camii’nde namaz kılarız’ diyorlardı. Yeni Osmanlıcılık hayaliyle Ortadoğu’da öncü güç olacağını, Mısır’dan Kuzey Afrika’ya, Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar bütün alanları sömürge anlayışıyla, emperyalist hevesle politika izlendiğini çok iyi biliyoruz. Suriye savaşında dönüp bakıldığında, AKP açısından ciddi bir başarısızlık var. Burada yaşadığı bütün bu zorlukları, bu başarısızlıkları, krizi bir kez daha savaş çıkararak, kriz çıkararak önlemeye, kendi iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Kürtleri dışarıda bırakan, Kürtleri tehlike olarak adlandıran, en temel insani, kültürel hakkını, varoluşsal hakkını inkar eden, sürekli bunun krizini derinleştiren bir siyaset izlendiğini görüyoruz. Kürt inkarı üzerinden hem yaşadığı krizi aşmaya çalışıyor hem de kendisine karşı duran gurupları, yapıları, özellikle Ergenekon, ulusalcıları etrafında toparlamaya çalışıyor. Kürt inkarı üzerinden hanedanlığını yaşatmaya çalışan bir yapıyla karşı karşıyayız. AKP, savaş olmadan iktidarını sürdüremeyecek pozisyona geldi. Savaş, kriz ve şiddetle kendini ayakta tutmaya çalışan bir yapıya dönüştü. Son 4 yıldır da bunun bütün boyutlarını özelde Kürtler ve Türkiye halkları yaşadı gördü. Neredeyse yılda bir defa darbe yapan pozisyona geldi. Türkiye’nin anayasasızlaşma sürecini yaşıyoruz. Çünkü yürüttükleri siyasetin hiçbir anayasal, hukuksal bir dayanağı yok” ifadelerini kullandı.