Güneş Gümüş: Türkiye siyasetinde ciddi bir değişim için devrimci uyanışa ihtiyaç var 2019-07-02 09:05:14   Habibe Eren    ANKARA - AKP’nin toplumun daha dar kesimlerine sıkıştığını, gençlik, emekçi ve eğitimli kitlelerde çok fazla karşılığının kalmadığını belirten SEP Genel Başkanı Güneş Gümüş, “Burjuva kanatta normalleşme istiyor. Hem AKP’den kurtulmak hem de Türkiye’nin siyasi hattında ciddi bir değişime yol açmak için halkın devrimci uyanışına ihtiyaç var” dedi.    AKP’nin itirazı sonucu Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kararıyla 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayı Ekrem İmamoğlu yüzde 10’luk farkla İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı seçildi. Birçok sorunla seçime gidilirken ekonominin ve siyasetin belirleyici konumunda olan İstanbul’da, seçim sonuçları ile birlikte demokrasi umudu tekrar doğdu.    Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP) Genel Başkanı Güneş Gümüş, İstanbul seçim sonuçlarının genel siyasete etkisini ve gerçekleşen toplumsal mutabakatı değerlendirdi.    ‘Emekçilerin AKP’den kopuşu ve tepkiselliği arttı’   Seçim sonuçlarına yönelik “AKP ve Erdoğan kendi kazdığı kuyuya düştü” değerlendirmesi yapan Güneş, iktidarın 7 Haziran 2015 seçimlerini yenileyerek 1 Kasım’da sonuç elde ettiğini, aynı şeyin tekrar olabileceğini düşüncesiyle seçimleri yenilediğini ancak aynı göstergeler ve konjonktürün olmadığını vurguladı. Güneş, “Bir kere derin bir ekonomik kriz var ve bu kriz endüstri kentlerinde hissediliyor. İstanbul bunu yakıcı bir şekilde hissetti. Seçimlerde ilçe bazlı baktığımızda oranın yüzde 5 değişimle sonuçlandığını görüyoruz. Bu da aslında emekçilerin AKP’nin yarattığı tabloya karşı bir tepkisini ifade ediyor. 31 Mart’ta zaten bir zayıflama görülüyordu ancak bunun bu düzeyde artmış olması emekçilerde AKP’den kopuş ve tepkiselliğin arttığını gösteriyor. İşsizlik, gelecek kaygısı, enflasyonun artması ve yoksullaşma ile birlikte halk tepkisini gösterdi” dedi.    ‘Provokasyonlar gündeme gelir’   İstanbul seçim sonuçlarına olduğundan daha büyük anlamlar atfetmekte dikkatli olmak gerektiğine işaret eden Güneş, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin merkezi her türlü imkâna sahip olduğunu ve devlet kurumları, medya kanallarını ellerinde tuttuğunu hatırlattı. Dolayısıyla sadece İstanbul seçimlerini kaybetmesi üzerinden ciddi bir sıkışmışlık yaşamayacaklarını ifade eden Güneş, “Hatta burada elde edilen kazanımları muhalefet cephesindeki belediyeyi kontrol etme yönündeki adımları engellemek üzerine çeşitli hilelerle, yeni yöntemler bulacaklarını söylemek lazım. Mesela belediye meclisinin yetkilerini artırmaktan tutun, çeşitli kutuplaştırıcı söylemler, provokasyonlar gündeme gelir” diye konuştu.    ‘AKP’den 4- 5 puanlık bir oy kaçışı göz ardı edilmemeli’   İktidarda ciddi bir kibir olduğunu ve “Ben siyaseti istediğim gibi yönlendiririm" anlayışı ile bunun daha da arttığını belirten Güneş, şöyle konuştu: “Ekonomi tepetaklak olmuş damat hazinenin başına getiriliyor. 23 Haziran’a kadar kutuplaştırıcı bir söylem kullanılıyor, olmuyor, işe yaramıyor, başka bir şey devam ettiriliyor. Önce bekadan bahsediyorlar sonra dönüyorlar Kürt seçmenin oyunu almak için türlü hamlelere girişiyorlar. Bu kibir vatandaş çerçevesinde ters tepki ile karşılandı. Burada HDP’nin birçok semtte oylarına baktığımızda HDP’li seçmenin kararlı bir şekilde destek vermiş olmasının belirleyici olduğunu söylemek lazım. Ama AKP’den 4- 5 puanlık bir oy kaçışının da göz ardı edilmemesi lazım. AKP Kürt halkı üzerindeki baskıları uzunca süredir temel yürütücüsü konumunda ve her söylemi her politikasıyla kazanılmış hakları ellerinden almak üzere adımlar atıyor. İşte kayyımlardan milletvekillerinin tutuklanmasına kadar bunun da bir cevabının olması açısından anlamlı.”    ‘Toplumun gerilerine sıkışan AKP gücünü korumaya devam edecek’   Toplumsal ruh hali açısından bakıldığında 24 Haziran 2018 seçimlerinde ilk turda Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden dolayı bir umutsuzluk doğduğunu hatırlatan Güneş, o havanın 31 Mart başta olmak üzere 23 Haziran’da dağıldığını söyledi. Bir şeylerin değişebileceğine yönelik bir inancın yerleşmesinin genel siyaset açısından anlamlı olduğunu belirten Güneş, “Ama bunun etkisini başta da söylediğim gibi olduğundan büyük görmemek lazım. Evet AKP’nin tüm kutuplaştırıcı siyaseti gerileme yönünde. Baktığımızda toplumun daha geri kesimlerine sıkışmış durumda. Gençlikte, emekçi kitlelerde, eğitimli kesimlerinde genel olarak toplumun birçok kesimine baktığımızda tabanında zayıflama olduğunu çok net bir şekilde görebiliyoruz. Ama her türlü araca sahip olduğu için bu gücünü korumaya devam edecek. Burada İmamoğlu’nun bir siyasi figür olarak parladığı görülüyor. Ama bu parlama biraz merkez siyaset üzerinden oldu. Bir emekçi söylemi yok. Dolayısıyla ekonomik kriz ya da neo liberal politikalar olsun hem CHP’nin hem İmamoğlu’nun AKP’den çok büyük bir farkı olan bir politikaya sahip olmadığını söylemek lazım” ifadelerini kullandı.    ‘Değişim için devrimci uyanışa ihtiyaç var’    CHP’nin muhalif kanadında gösterilen Selin Sayek Böke’nin bile hem üstü açık hem de kapalı bir şekilde IMF ile anlaşma gibi söylemleri gündeme getirdiğine dikkat çeken Güneş, sözlerine şöyle devam etti: “Dolayısıyla onların da Türkiye için farklı bir panorama çizmediklerini söylemek lazım. Aslında hem AKP’den kurtulmak hem de Türkiye’nin siyasi hattında ciddi bir değişime yol açmak için halkın devrimci uyanışına ihtiyaç var. Kitlesel dönüşme ihtiyaç var. Bu iş seçimlerle olmuyor, kitlelerin kaderi seçimlerle değişmiyor. Biraz tırnaklarımızla söke söke almak bedel ödemek, bunun için çaba göstermek gerekiyor. Bütün haklar için bu böyle. Avrupa’da, dünyanın her yerinde mücadelelerle kazanıldı bütün demokratik haklar. O yüzden mücadele gerektiriyor.”   ‘İstenilen normalleşme emekçi ve ezilenlere hitap etmiyor’   İstanbul seçimlerinde TÜSİAD’ın hiç olmadığı kadar seçimlere müdahil olduğuna işaret eden Güneş,  “Yani normalde patronlar AKP ile ters düşmemeye çalışıyordu buna rağmen Koç da Sabancı da açıktan desteklerini ifade ettiler. Galatasaray divanlarında İmamoğlu’na destek açıklandı. Çünkü burjuva kanatta da bir normalleşme isteniyor. Türkiye’nin bir şekilde AKP’li ya da AKP’siz bir normalleşmesi isteniyor. Ama bu normalleşme hem ezilenlere hem de emekçi halka hitap etmiyor. Daha farklı bir çözüme ihtiyaç var. O yüzden halk uyanışının bu ülkeyi değiştirmesine ihtiyaç var” dedi.    ‘AKP’den kopuşu hızlandıran adımların atılması gerekiyor’   “AKP kitlesi AKP’yi desteklemeye her koşulda devam edecek. Hatta neredeyse ‘siyasetten anlamayan bir koyun sürüsü gibi’ birçok açıklamayla karşılaştık” diyen Güneş, bu seçimde durumun öyle olmadığını kaydetti.  Yoksul ve emekçi kitlelerin AKP’den kopabileceğinin görüldüğünü ifade eden Güneş, bunun ilerletilmesi gerektiğini kaydederek, “Ama bu ilerlemenin emekçi söylemlerle olması gerekiyor. Emekçilerin dertlerine temas eden, işsizliğe, özelleştirmelerle kamu kaynaklarının sermayeye aktarılmasına karşı, işten atmaların yasaklanmasına karşı sürekli politikalar izlenmesi gerekiyor. Emekçilere temas eden, onların AKP’den kopuşunu hızlandıran adımların atılması gerekiyor” diye belirtti.    ‘Ekonomik kriz daha da derinleşecek’         Seçim sonuçlarını değerlendirirken ekonomik krizin de ayrı değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Güneş, ekonomik göstergelere ilişkin şu bilgileri verdi: “2019’un ilk çeyreğinde ekonomide yüzde 2,6 küçülme oldu. Mesela lokomotif sektörlerden inşaat yüzde 11 küçüldü. Çeşitli küçülme çabaları olsa da enflasyon ciddi oranda yükselmiş durumda. Kamu açığını küçültmek tamamen hayâl olmuş durumda. Seçim yatırımları adına çok ciddi bir şekilde kaynak bunalımı oldu ve bunu tolere etmek için Merkez Bankası’nın çeşitli kaynakları kullanıldı. Kriz aslında etkisini ciddi bir şekilde hissettirmeye başladı hem halk hem de işverenler üzerine. İşyerleri kapanıyor, döviz sıkıntısı çıkıyor. Bunu tolere edecek ya da atlatılmasını sağlayacak kamu kaynakları da sıkıntıya girmiş durumda. Dolayısıyla krizin daha da derinleşeceğini, işten atmaların ya da işyeri kapatmalarının artacağını söylemek lazım.”   ‘S-400 geriliminin nasıl yansıyacağı bir muamma’   ABD’nin ekonomisindeki bozulmalar nedeniyle FED’in faizleri artırma noktasında adımlarını yavaşlattığını, bunun da gelişmekte olan ülkelere para girişi olarak yansıdığını aktaran Güneş, “Ama Türkiye hem siyasi iktidarın durumu hem ekonomik göstergeler nedeniyle bundan payını alamamıştı. Bu dönemde FED’in faizlere dokunmamış olması doları düşük tutuyor ama sürekli kırılganlığa, dış aktörlerin politikalarından dolayı çeşitli yansımalara gebe. Mesela S- 400’ler meselesi yazın ABD ile nasıl bir gerilimin çıkartacağı ve bunun dolara nasıl etki edebileceği şu an için herkes açısından ciddi bir muamma” ifadelerini kullandı.