‘Askeri operasyonda ısrar siyasal ve ekonomik olarak kaybettirir’ 2019-07-02 09:01:33   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - Türkiye’nin sınır ötesi operasyonunun bölgedeki Kürt halkının kazanımlarını yok etmek ve demografik yapıyı değiştirmeye yönelik olduğunu belirten TJA aktivisti Zelal Bilgin, “Operasyonun Türkiye halklarına ölümle dönüşü olacaktır. Siyasal ve ekonomik olarak bizden götürecekleri vardır. Güç birliği yaparak durdurmak zorundayız” dedi.   Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), Federal Kürdistan Bölgesi’ne yönelik başlattığı sınır ötesi operasyon devam ederken, 28 Haziran’da Qendil kentine gerçekleştirilin hava saldırısında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 4 sivil yaşamını yitirdi, 2 sivil de yaralandı. Tevgere Jinên Azad (TJA) aktivisti Zelal Bilgin, Türkiye’nin sivil yaşam alanlarını hedef alan saldırılarını ve operasyonu değerlendirdi.    ‘Bir işgal hareketi söz konusu’   İktidarın iç siyasette ciddi sıkıntılar, uluslararası politikada ise bir çöküş yaşadığını belirten Zelal, “Türkiye Hükümeti savaş politikaları ile bir halkın kimliğini yok etme çabası içerisindedir. Mevcut sınır dışı operasyonlarla aslında hedeflenmeye çalışılan sınır güvenliği değildir. Başka halkların egemenliğini sağlamış olduğu topraklara herhangi bir operasyon söz konusu olamaz. Bunun tanımlaması bir işgaldir. Bir işgal hareketi söz konusudur orada ve bu işgal hareketi ile beklenen Kürtlerin yürütmüş olduğu mücadeleyle birlikte elde ettikleri kazanımları bir bütünen yok etmektir” dedi.     ‘Saldırılar Kürt halkını kimliksizleştirmeye yönelik’   Sınır ötesi operasyonlarla bir dilin ve kimliğin özünden koparılarak yok etmenin amaçlandığının altını çizen Zelal, bu operasyonlara “sınır güvenliği” denilemeyeceğini vurguladı. “Şengal’den başlayarak Kürt halkının ortaya koymuş olduğu mücadele, oradaki başta da DAİŞ olmak üzere terör örgütlerinin yok edilmesinden sonra Kürt halkını aslında Ortadoğu’nun kaderini belirleyecek bir pozisyona taşımıştır” diyen Zelal, mevcut iktidarın bu başarıya karşı hazımsızlık yaşadığını belirtti. Zelal, “Bu hazımsızlık duygusu ile coğrafyayı Kürtsüzleştirmek, demografyasını değiştirmek üzerine bir girişimdir. Kürt halkını yok etmek ve kimliksizleştirmek için yapılan saldırılardır” diye belirtti.    Demokrasi güçlerine ‘operasyonu durdurma’ çağrısı   Operasyonların ulusal birliğe ve Kürt ittifakına etkilerinin yansıyacağını ifade eden Zelal, bu noktada bütün güçlere çağrıları olduğunu dile getirdi. Zelal, şöyle devam etti: “Sınır ötesinde bulunan KDP başta olmak üzere sanatçılar, aydınlar, yazarlar ve bir bütünen demokrasiden, barıştan yana olan herkese çağrımız var. Bugün yok edilmeye çalışılan kimliğin mücadelesi, ortak bir direniş hattıyla yükseltilebilir. Bu direniş uluslararası boyuta taşınabilir. Bu noktada uluslararası birliği sağlayabilmek ve bütün olabilmek adına da farklı bir yol ve yöntemi geliştirebilmek mümkündür. Onların ortaya koyacakları politika, sınır dışı operasyonu destekleyen değil, coğrafyayı ve oradaki sivil halkı koruyabilmek üzerinden bir politika yürütmesi gerekmektedir. Ulusal birliği sağlamak, Kürt kazanımlarını koruyabilmek adına bütünlüklü bir politika izleyerek bu sınır ötesi operasyonları durdurmak zorundayız.”    ‘Savaşlara karşı kadın birliğini yükselteceğiz’   Bundan sonraki süreçte şu ana kadar yürüttükleri mücadeleyi yükselterek, bu politikalara karşı durmaya devam edeceklerini ifade eden Zelal, savaşların en dezavantajlı gruplarının kadınlar ve çocuklar olduğunu vurguladı. Bunu DAİŞ’in Ortadoğu’da kadınlara yönelik gerçekleştirdiği taciz ve tecavüzden, köle pazarlarında satmalarından bildiklerine işaret eden Zelal, “O dönemde de bu mücadele hattını örüp yükselterek bütünlüklü bir kadın mücadelesi ortaya koyduk. Bundan sonra da kadın birliğini, mücadele hattını örerek ve yükselterek operasyonların durdurulması için elimizden gelen bütün mücadeleyi ortaya koyacağız” ifadelerini kullandı.    ‘Savaş bütün halkları aynı anda etkileyen bir durum’   Zelal, iktidarların varlıklarını sürdürebilmek adına ilk başta savaşa sarıldığını dile getirerek, erkek egemen zihniyetin ortaya koymuş olduğu savaş politikalarına çok yakından tanıklık ettiklerini söyledi. “Beka” adı altında bir seçim atlatıldığını kaydeden Zelal, şöyle dedi: “Bu seçimde 3’üncü yol demokrasi ittifakı ile beraber aslında demokratikleşmenin hiç de zor olmadığı ortaya konuldu. Buradan da Türkiye halkları çok net bir şekilde şunu gördüler ki aslında bir beka sorunu yok. Ortadaki sorun, mevcut hükümetin kendi iktidarını sağlayabilme ve daha fazla yürütebilme sorunudur. Bu noktada şunu çok net olarak ortaya koyabiliriz. Demokratik mücadele hattı örülerek bu savaş politikalarına son vermek mümkün. Çünkü bu savaş politikaları sadece bir halkı etkilemiyor, tek bir halkı bağlayan bir durum değil. Bütün halkları aynı anda etkileyen ve bağlayan bir durumdur.”    ‘Türkiye halklarına maliyeti ekonomik olacaktır’   Sınır ötesi bir operasyonun Türkiye halklarına maliyeti olduğunu da sözlerine ekleyen Zelal, “Sınır ötesi bir operasyonun Türkiye halklarına ölümle dönüşü olacaktır. Bu nedenle tüm bunların yaşanmaması adına demokratik mücadele hattının güçlendirilmesi gerekiyor. Türkiye halklarına, demokratik kitle örgütlerine, aydın ve yazarlarına seslenmek gerekiyor. Sınır ötesi operasyonların bize getireceklerinden çok siyasal ve ekonomik olarak bizden götürecekleri vardır. Güç birliği yaparak durdurmak zorundayız” dedi.