'Tabanda yakalanan ittifakı siyasetin belirleyeni haline getireceğiz' 2019-06-27 09:16:48   Habibe Eren    ANKARA - İstanbul seçiminde Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin kilit rol oynadığını ve üçüncü yolu doğru biçimde okuduğunu belirten HDP’li Tülay Hatimoğulları, “Aslolan bundan sonra yürütülecek mücadeledir. Tabanda yakalanan ittifakı siyasetin belirleyeni haline getirebilmek için çalışmalarımızı ve çabalarımızı sürdüreceğiz” dedi.   23 Haziran’da yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi sonucunda Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) adayı Ekrem İmamoğlu 806 bin 415 farkla oyunu yaklaşık 59 kat arttırdı. Verilere ve saha araştırmalarına göre, seçim boyunca kilit noktada duran Kürt seçmen tutumunu devam ettirerek AKP-MHP ittifakını geriletmek adına tercihini CHP adayından yana kullandı.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, seçim sonuçları, Kürt seçmenin rolü ve seçim sonrası nasıl bir mücadele hattının yürütülmesi gerektiğine dair konuştu.    ‘İktidarın fazlaca küçümsediği demokrasi güçleri var’   Seçimlerin tekrarlanmasının bile kabul edilemez olduğunu belirten Tülay, iktidarın ve Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) darbe yaparak seçim sonuçlarına müdahalede bulunduğunu söyledi. Bu müdahalenin İstanbul seçmeninin yanı sıra Türkiye’deki bütün seçmenlere dönük bir irade tanımama halini ortaya koyduğunu ifade eden Tülay, “İktidar seçimleri tamamen kendi lehine çevirmek için iptal etti. Fakat ben şunu açık ifade etmek isterim ki Türkiye’de bu iktidarın fazlaca küçümsediği bir demokrasi kitlesi var. Bu ülkede yine iktidarın fazlaca küçümsediği vicdan sahibi, mağduru gören bir anlayış var” dedi.    ‘Türkiye faşizmle yönetilmek istemiyor’   Seçim sonuçlarına göre ülkedeki yurttaşların faşizmle, totaliter bir rejimle ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile yönetilmek istemediğini dile getiren Tülay, “16 Nisan Referandumu’nda farklı ideolojiden insanlar nasıl yan yana gelebildiysek, ‘hayır’ cephesinde nasıl birleştiysek bu seçimlerde de aynı birlikteliği koruyarak sandığa gitme kararlılığı içindeydik” diye belirtti. Seçim boyunca Kürt seçmene yönelik çok ciddi bir manipülasyon olduğunu hatırlatan Tülay, “İktidar hangi adımı attıysa elinde patladı” ifadelerini kullandı.     ‘Kürtler ve demokrasi güçleri üçüncü yolu doğru biçimde okudu’   Seçimden bir gün önce iktidar tarafından servis edilen “İmralı mektubu” ile manipülasyon yaratılmak istendiğine dikkat çeken Tülay, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mektupta dile getirdiği üçüncü yol ve HDP’nin bu anlamdaki pozisyonuna ilişkin şunları söyledi: “Sayın Öcalan’dan gelen mektubun üzerinde de manipülasyon yaratma adımları attılar oysaki bizlerin HDP olarak bu mektuptan anladığı, mevcut olan seçim taktiğimiz ile ilgili bütün fikri değerlendirmeyi HDP’ye bıraktığı yönündedir. Sayın Öcalan’ın 3’üncü yol diye tarif ettiği yolun kendilerinin manipüle ettiği gibi bir yol olmadığını bunu hem HDP seçmeni hem Kürt halkı hem de Türkiye’deki bütün demokrasi güçleri iyi okuyabilecek ve iyi anlayabilecek düzeydedir. Nitekim doğru bir biçimde okunmuş ve anlaşılmıştır.”    ‘Mücadelenin tıkanan damarları açılmış oldu’   23 Haziran seçiminin iktidar için büyük bir hezimet olduğunun altını çizen Tülay, “Dün 13 bin oy farkı ile kazanan Ekrem İmamoğlu bugün 800 bin küsur oyla kazandı. 31 Mart ile 23 Haziran seçimi arasında dağlar kadar fark var. Yani bu biz şöyle okuyoruz;  Bu ülke Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine, tek adam rejimine karşı. Çünkü İstanbul Türkiye’nin yansımadır. 10 milyon seçmen 15-16 milyon nüfusu olan bir şehir ve Türkiye’deki tüm siyasal dokuyu yansıtan bir ilimizdir. O nedenle bu net ifadeyi iktidarın okuması, anlaması ve idrak etmesi gerekir. En nihayetinde bu durum iktidarın ağır bir yenilgi aldığı anlamına gelmektedir. Demokrasi güçleri için ise şöyle bir anlamı vardır; Bizler bugün faşizme karşı yürütmek istediğimiz ortak demokrasi mücadelesinde sadece kurumlar, siyasi partiler bağlamında ifade etmiyorum. Toplumsal kesimin bütün dinamikleri bakımından bize taptaze bir kan akışı oldu. Mücadelenin ve muhalefetin tıkanan damarları bu vesileyle açılmış oldu. Bizim açımızdan asıl olan 23 Haziran sonrasında yürüteceğimiz çalışmalar ve mücadelemizdir” dedi.    ‘HDP ve seçmeni kilit rol oynadı’   Seçim sürecinde konuşulanların sadece seçim gündeminde kalmaması gerektiğine vurgu yapan Tülay,  esas olanın seçim sonrası da bu konuşulanların hayata geçirilmesi için çaba harcamak olduğunu dile getirdi. Tülay, “Bu çok önemli ve elzemdir çünkü 31 Mart seçimlerinde belirleyip 23 Haziran seçiminde de sürdürdüğümüz stratejimiz iktidara geri adım attırmak ve kaybettirmekti ve HDP Türkiye’nin dört bir yanında özellikle büyük şehirlerde çok ciddi bir başarıya imza attı. HDP seçmeni gerçekten 31 Mart seçimlerinde de 23 Haziran seçimlerinde de kilit rol oynadı. Bize göre tarihsel anlamı olan bu rolün şuna vesile olmasını isteriz. Evet, Türkiye kötü yönetiliyor. Bu iktidarın otoriter ve totaliter baskılarına karşı bu ülkenin nefes almaya demokratikleşmeye ihtiyacı var. Bu ülkenin demokratik bir anayasaya ihtiyacı var” diye konuştu.    Bütünleştirici siyaset adına demokrasi güçlerine çağrı   Tarihsel olarak devam eden bir Kürt sorunu olduğunu ve bu sorunun iktidar döneminde çözüm ışığı yandığı halde çözülemediğini anımsatan Tülay, “Bir ışık yandığı halde masayı devirerek çözümsüzlüğü baskıyı ve şiddeti dayattılar. İşte bizler bu seçimlerde yakalanmış olan ortak duygudaşlık, iktidarın yarattığı kutuplaştırma politikasına karşı birleştirici ve bütünleştirici siyaseti geliştirirsek iktidar daha fazla geri adım atar. Biz bunu bu dönem hep beraber istemeyi başarmalıyız. Özelikle bu çağrı HDP dışındaki demokrasi güçlerinedir ve bu iktidarla ve baskıcı rejimle uyuşmayan, bu ülkenin sahiden demokratikleşmesini isteyen bütün güçleredir” ifadelerini kullandı.    ‘Ülkenin temel sorunları masaya yatırılmalı’   Halklar olarak esaslı bir biçimde bu ülkenin temel sorunlarını masaya yatırmak zorunda olduklarını belirten Tülay, ülkenin demokratikleşmesinin önündeki en temel sorundan birisi olan Kürt sorunun demokratik ve barışçıl yöntemlerle nasıl çözülebileceğini bu süreçte seçimlerin de yarattığı atmosferle tartışmak ve konuşmak gerektiğinin altını çizdi. Yine aynı biçimde bu ülkede kronik hale gelen yoksulluk ve yaşam şartlarının ağırlaşmasının da gündeme gelmesi gerektiğini kaydeden Tülay, sözlerini şöyle sürdürdü: “En önemlisi bu ülke çok ağır bir ekonomik krizden geçiyor ve bu krizin faturasını yoğun bir biçimde emekçiler ve yoksullar ödemektedir. Bu ülkede yoksullukla nasıl mücadele edilecek bütün bunların masaya yatırılması gerekiyor. Ve elbette bütün bunların sorgulanabileceği bir zeminin yaratılması gerekiyor. Tüm bunların olması için her şeyden önce Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemin tutmadığını masaya yatırmak ve bunun ortadan kaldırılması demokratik bir parlamenter sistemin inşası için hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor. Elbette bu saydığımız bütün başlıkların çözülebilmesi için bir kere demokratik Anayasa yapmamız önemlidir ve elzemdir.”   ‘Mevcut Anayasa halkları tanımıyor’   Tülay,  mevcut Anayasa’da “eşit yurttaşlık” tanımlamasının eksik olduğunu ve Anayasa’nın Kürt, Türk, Arap, Çerkez, Alevi’yi tanımadığını vurguladı. Anayasa’nın genel problemleri olduğunu ifade eden Tülay, AKP iktidarı döneminde bu mevcut halinin dahi uygulanmadığını söyledi.     ‘Ülkenin yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı var’   HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin geçen günlerde yaptığı demokratik Anayasa çağrısını yineleyen Tülay, “Sayın Eş Genel Başkanımızın ifade ettiği gibi bizim ülkede tüm bunları yapabilmemiz için toplumsal mutabakatı hedefleyen eşit vatandaşlık ilkesini öne çıkaran dili, dini, ırkı ne olursa olsun gerçekten özgür ve eşit bir biçimde yaşayabileceği, insan hakları ihlalini ortadan kaldırılmasının garantörü olacak bir Anayasa’nın yeniden yazılması elzemdir. Fakat bir Anayasa’nın yeniden yazılabilmesi için bu tartışmaların canlı tutulması, ülkenin kadim problemleri, halihazırdaki konjoktürel sorunlarının masaya yatırılıp çok ciddi bir biçimde tartışma platformların oluşturulması gerekiyor” dedi.     Toplumda karşılığı olan, yaşayan ve toplum içinde hayat bulan, kan bulan, can bulan Anayasayı hayata geçirmek için bu tartışmaların geliştirmesi ve en geniş toplumsal mutabakatın sağlanması gerektiğine dikkat çeken Tülay, “Bizim bu tartışmayı salt tepedeki belli başlı unsurlardan değil halklar nezdinde işçiler, emekçiler, kadınlar, yoksullar nezdinde, toplumun bütün dinamikleri açısından tartışılabilir, konuşulabilir bir hale getirmemiz oldukça önemlidir” diye konuştu.    Tülay, HDP olarak bu süreçte öne çıkaracakları siyasal vurguların farkında olarak üzerlerine düşen görevleri yapacaklarını ve her platformda tartışmaya açacaklarını ekleyerek, şöyle dedi: “Bu ülkede demokrasi mücadelesini en geniş toplumsal mutabakatla, seçimlerde tabanda yakalanan o ittifakı siyasetin belirleyeni haline getirebilmek için çalışmalarımızı ve çabalarımızı sürdüreceğiz.”