Gülistan Kılıç Koçyiğit: HDP’nin bugünkü tavrı 3’üncü yol taktik ve stratejisidir 2019-06-22 10:13:46   İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mesajını iyi okuyup anlamak gerektiğini söyleyen HDP’li Gülistan Kılıç Koçyiğit, partilerinin İstanbul seçimlerinde 3’üncü yol taktik ve stratejisinde ısrarlı olduğunun altını çizdi. Gülistan, “Sayın Öcalan’ın dediği gibi HDP gerçekten bir demokratik müzakere partisi olarak ön görülmüştür. İki kutuplu Türkiye gerçekliğinden başka bir alternatif olarak kendisini örgütlemiştir. Bugünkü tavrı da 3’üncü yola dönük bir taktik bir strateji olarak görmek gerekiyor” dedi.      PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın yenilenecek olan İstanbul seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) “tarafsız olun” çağrısı yaptığını ve avukatları tarafından bunun “açıklanamadığını” iddia eden Doç. Dr. Ali Kemal Özcan’ın açıklamaları, Anadolu Ajansı (AA) başta olmak üzere ana akım medya tarafından son dakika olarak genişçe yer aldı. Hükümet kanadı da Ali Kemal Özcan’ın iddiaları ile HDP’ye “Abdullah Öcalan’ın çağrısını dikkate alın” şeklinde açıklamalar ve HDP’de kutuplaşma olduğunu öne sürerken, Asrın Hukuk Bürosu avukatları ise müvekkilleri ile 18 Haziran günü yaptıkları görüşmeyi kamuoyu ile paylaşarak tartışmalara noktayı koydu.     Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü ve HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, seçimlere bir gün kala partilerine karşı ortaya atılan iddiaları ve Abdullah Öcalan’ın mesajını değerlendirdi.    ‘Hangi sıfatla niçin adaya gitti’   Ali Kemal Özcan’ın görüşme iddiaları için “Gerçekten böyle bir görüşme sağlandın mı yada sağlanmadı mı?” sorularının sorulması gerektiğini söyleyen Gülistan,  Abdullah Öcalan’ın avukatlarının İmralı adasına gitmesiyle bu sorulara yanıt bulunacağını kaydetti. Gülistan, “Burada sorulması gereken şey; bu kadar uzun görüş yasağından sonra, uzun bir süre ailesi ile görüştürülmezken, avukatları ile görüştürülmezken, açlık grevleri eylemlerinde Sayın Öcalan ile görüşmeler sağlansın diye 8 kişi yaşamını yitirdi.  Bu gerçeklikler varken, hiçbir anlamda tanımadığımız bilmediğimiz biri hangi sıfatla niçin adaya gittiğini merak ediyoruz. Bu kişinin görevi nedir? Adaya nasıl gitti ve adayla nasıl bir bağ kurmak istiyor?  Kim göndermiştir?  Bu soruların hepsi havada yanıtsız kalıyor.  Bizlerin bu sorulara yanıt oluşturmamız mümkün değildir” dedi.     ‘Abdullah Öcalan’ın notunu sızdırmış olabilirler’   Abdullah Öcalan’ın aile görüşü ve avukat görüşlerinin sürekli gerekçelerle iptal edilirken, bir taraftan kimsenin bilmediği biriyle görüştürülmesinin ciddi bir sıkıntı olduğunu belirten Gülistan, “Sayın Öcalan’a avukatlarının ulaştırdığı ve HDP’ye ulaştırmak istediği notu kendisi bir şekilde ediniyor. Çok açık bir şekilde Sayın Öcalan’ın notu bir şekilde sızdırılmış. Asrın Hukuk Bürosu yapmadığına göre, izlenen kişiler tarafından sızdırılmış olabilir. Bilgiyi nasıl edindiğine dair bir bilgimiz yok ama kendine vazife edinmiş olması kendisi sorumlu. Sonuçta bu konunun muhatapları bellidir. Eğer HDP’ye dönük bir öneri gelmişse, HDP kurulları açıklayacaktır. Burada asıl muhatap Asrın Hukuk Bürosu’dur.  Bizde orayı esas alıyoruz.  Başkasının Sayın Öcalan ile yaptığı görüşmeler ya da Sayın Öcalan adına yapılan açıklamalar hiçbir anlamda kamuoyu tarafından da dikkate alınmamalıdır. Bu anlamda avukatların yapacağı açıklama tek gerçek bilgi kaynağıdır” diye konuştu.   ‘AKP İstanbul’u kaybedeceğini bildiği için bu tür oyunlara başvuruyor’   AKP’nin İstanbul seçimlerinden kaynaklı dengesinin alt üst olduğunu ifade eden Gülistan,  AKP’nin büyük bir hezimete doğru gittiği için bu tür taktikleri oluşturduğuna söyledi. Gülistan, “Bu taktiklerden biri AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı biraz geri planda bıraktılar. 31 Mart’ta AKP’nin kaybetmesi Erdoğan’ın sürekli sahada olması, milliyetçi söylemeleri geliştirmesi bir genel tespit olarak kamuoyuna yansımıştı. Kürtlere yönelik 31 Mart’ta yerel seçimlerde kullandıkları dil. Kürtleri ötekileştiren, Kürdistanı yok sayan,  milliyetçi oylarını milliyetçi tabanı ikna etmeye dönük söylemleri vardı. Bunun da Kürtlerde çok ciddi bir şekilde refleks oluşturduğunu, AKP’ye karşı bir defans oluşturduğunu ve Kürtlerin blok bir şekilde HDP’nin yanında ve HDP’nin tavrını destekleyecek bir şekilde yanında durduğunu gördüler.  Buradan da kendilerince bir geri adım atmaya çalıştılar” ifadelerini kullandı.      ‘AKP geliştirdiği hamleyi eline yüzüne bulaştırdı’   İstanbul’daki seçim için Kürtlerin oylarını almaya dönük AKP’nin  bir çok senaryo oluşturduğunu dile getiren  Gülistan, “Aslında amaç Kürtlerin oylarını almak.  Kürtler 23 Haziran seçimlerinde kime oy verecekse o kazanacak.  Bu kadar açıkken HDP’ninde 31 Mart’ta ortaya koyduğu tavır belli. 23 Haziran seçimlerinde ortaya koyacağı tavırda belli.  Bunun bir tavır bir tutum olarak ortaya koymanın ötesinde 7/24 saat saha da çalışmasını pratik bir şekilde yürütüyor.  Bu durumda bunların ters çevrilmesi gerekiyordu ve Kürtlerin kafalarının karıştırılması gerekiyordu. AKP,  HDP’nin ortaya koyduğu stratejiyi  boşa düşürmek ve şuanda İmamoğlu’na verilen desteği  geri çekmesini sağlamak için bir hamle yapmak istedi.  Ama bu hamleyi de elline yüzüne bulaştırdı” şeklinde konuştu.     ‘Kürtlerin oyunu değiştireceğini düşündüler’   Gülistan, AKP’nin bu hamlelerle aslında Kürt halkını ve Abdullah Öcalan’ı hiç tanımadığını gösterdiğini kaydederek, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan kendisine bir anlamda güncel bir politikada böyle tartıştırılacak bir kişidir. Kürt hareketinin bir bütün olarak aslında Kürt halkı da bu oyunları görerek,  planlarını çözecek politik bir halktır. Kürt halkının politik zekâsını hafife alan, Kürtlerin süreç değerlendirmesini hafife alan bir yaklaşımdır. Kendilerince bir yandaş, tanımadığımız bir akademisyene bir açıklama yaptırarak bir bütün Kürtlerin onu esas alarak oyunu değiştireceğini düşünüyor.  Gerçeğin böyle olmadığını hepimiz biliyoruz ki;  23 Haziran’da da bir kez daha tescillenmiş olacak.”    ‘CHP’ye değil demokrasiye oy veriyoruz’    HDP’nin seçim stratejisinin birçok kesim tarafından yanlış anlaşıldığını söyleyen Gülistan, partisinin seçim stratejisini şöyle anlattı: “Daha ortada henüz Ekrem İmamoğlu olmadan bu süreçlerin hiç birini bilmeden kurulmuş bir seçim stratejisi var.  Seçim stratejisinin içerisinde aslında Türkiye demokrasinin kazanmaya dönük bir hamle var. Güncel politik çıkarları gözetmeyen, güncel sığ yaklaşımlara düşmeyen çok daha derin Türkiye halklarının lehine bir şans yakalamaya çalışan ve bunun bir asli oyunu ve strateji olduğunu ifade etmiştir. Bu bir CHP’yi destekleme pozisyonu değil,  bunlar çok çok ötesinde olan bir durum var.  Bunlar sadece başka bir parti olsaydı muhalefet anlamında onu destekleyecekti. Bir CHP ve İmamoğlu sorun olmadığını görmemiz gerekiyor.  Bu ülkede bir eşitlik sorunu, çözümsüzlük, adaletsizlik sorunu var. Bu ülkede tekçi otorite, gittikçe kendisini kurumsallaştırıyor. Siyaset yaparken halkımızın sorunlarını cevap olmak, toplum sorunlarına çözüm gücü olmaya çalışıyoruz. Bu çözüm gücünü sadece bir parti olarak seçime girelim değil, bazen seçime girmeyerek, bazen başka bir partiyi destekleyerek anlamlıdır. Politika dediğimiz şey  stratejik bir şeydir.  Oradaki gerçekçi seçeneği  görüyorsunuz. Bu seçeneği  hayata geçirirse  halkımın yaşadığı zorluğu en aza indirgeyebilirim ve kurumsallaşan faşizmi  durdurabilirim diyorsunuz. Nefes almak için normalleşmek için bir ortam yakalayabilirim ve o ortam üzerinden de demokrasiyi de inşa edebilirim. Toplumu ayağa kaldırabiliriz. Bunun için de siyasal ortam bir politik yaklaşım gerekiyor. HDP’nin tam da yaptığı budur. Kürt halkının sorunlarını ve Türkiye halklarının sorunlarını gerçeklikle temel alan ve bu sorunları aşmak içinde gerçekçi reel stratejiyle bir yerde durmayı hedefliyor.”   ‘HDP Türkiye için sorumluluk aldı almaya devam ediyor’   HDP’nin 31 Mart yerel seçimlerinde uyguladığı yol stratejisinin birçok kesim tarafından anlamlı bulunulduğunu ve bir çok çevrenin HDP’nin stratejisini anlayarak kendileriyle yakınlaştığını dile getiren Gülistan, “Bugün gerçek HDP’yi görüyoruz. Türkiye halkı için sorumluk alan HDP’yi görüyoruz.  Diğer taraftan diğer kesime mal etmeyen bir durum var.  Çok ciddi bir strateji yaptı. AKP-MHP’nin kaybetmesini sağladı. Burada HDP’nin stratejisini HDP’ye mal etmemek, HDP yaptı dememeye yönelik ısrarla bir yaklaşım var. Buda açıkçası toplum tarafından görülüyor. Bir şekilde hakkı teslim etmemeye yönelik bir yaklaşım var. Diğer kesiminde sanki sürekli ‘cayacakmışız’ gibi bir yaklaşım var. Şuan ortada fol yok yumurta yok. 6 Mayıs görüşmelerinde de Asrın Hukuk Bürosu ve YSK’nın açıklaması aynı güne denk gelmişti. Bütün sosyal medya sürekli, ‘Kürtler AKP ile anlaştı’ diye manşet atıldı.  Sonra öyle olmadığı anlaşıldı. Bugünkü durumda ona benzer bir durum.  Merkez medya bir şekilde yaydı.  Bir şekilde bu kesimlerin emin olmama halini kendisinin incitici olduğunu görmemiz gerekiyor” dedi.     ‘HDP ilkelerinden asla taviz vermedi’   Türkiye’de sözünü yerine getiren siyasal yapılardan birinin HDP olduğunu, hiçbir zaman söylediklerinden caymadığını, ilkelerinden taviz vermediğini söyleyen Gülistan, şunları dile getirdi: “Her bir arkadaşımız bunun için bedel ödüyor. Bu tavrı takındıkları için faşizme biat etmedikleri için arkadaşlarımızın birden fazla mahkemesi oluyor. Söylemleri tarihe bir not düşüyor. Bu kadar eğmeyen siyasal iradesini kendisiyle bütünleştiren milyonlara böyle en ufak söylemlere karşı tutum değiştirecekmiş gibi yaklaşımlara karşı açıkçası bu halkı ve çizgiyi bilmemektir. İyi niyetli olmayan bir yaklaşım görüyoruz. 31 Mart sonrası HDP’nin çizgisi Türkiye’de birçok ezberi bozdu. Birileri bir şeyler yazıyor çiziyor. Eskisi gibi rağbet görmediğini görüyoruz. Türkiye’ye mal olan, Türkiye’ye seslenen daha fazla kesime seslenen bir HDP var.  Bu anlamda kurduğu Türkiye iddiasını ve 3’üncü yol iddiasını çok güzel bir şekilde ilerletiyor. Bu üçüncü yol iddiası ara bir noktadır.”   ‘HDP halklar için bir seçenek yarattı’   Abdullah Öcalan’ın HDP’nin kurulmasından mimari isimlerinden biri olduğuna dikkat çeken Gülistan, “Sayın Öcalan’ın dediği gibi HDP gerçekten bir demokratik müzakere partisi olarak ön görülmüştür. İki kutuplu Türkiye gerçekliğinden başka bir alternatif olarak kendisini örgütlemiştir. Bugünkü tavrı da 3’üncü yola dönük bir taktik bir strateji olarak görmek gerekiyor. Bu bir ara duraktır, bunun HDP’yi sıçratacağını HDP’nin demokrasi güçlerinin yan yana gelerek demokrasi ittifakını kuracağını 23 Haziran’dan sonra göreceğiz. ‘Bir ikili yapıya Türkiye gerçeğine bu halinle seçenek yaratıyorum, AKP- MHP’ faşizme kurtulmanın seçeneği yaratıyorum. Bugün İstanbul’da AKP- MHP’ye kaybettiriyorum ama 23 Haziran seçimlerinden sonra kendi öncülüğümde politik iddiamla Türkiye halklarına seslenerek yeni bir sürecin öznesi olacağım’ olaraktan okunabilir” diyerek Abdullah Öcalan’ın Türkiye siyasetindeki misyonuna işaret etti.