TSK operasyonuna tepki: AKP yönetememe krizinin üzerini savaşla örtüyor 2019-06-22 09:08:37   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik sınır ötesi operasyonu “yok etme politikasının bir parçası” olarak değerlendiren HDP’li Saliha Aydeniz, “Bakur’da Kürde düşman olan Güney’de de, Başur’da da Kürde düşmandır. Böyle okumak zorundayız. Beraber hareket etmek ve beraber mücadele etmek zorundayız” dedi.    Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Biradost alanındaki Xakurkê'ye yönelik 27 Mayıs’ta başlattığı operasyon, F-16 savaş uçakları ve helikopter bombardımanlarıyla devam ediyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Saliha Aydeniz, sınır ötesi operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    2013-2015 yılları arasında PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yürütülen müzakere sürecini hatırlatan Saliha, bu süreçte Türkiye’de bir demokratik zeminin oluştuğuna ve barış ortamının hayat bulduğuna vurgu yaptı.    ‘Toplumsallık değil tekçilik hayata geçirildi’   Saliha, bu süreci tüm kesimlerin bir arada yaşadığını kaydederek, “7 Haziran’da tek başına iktidarlığın değil, çoğulculuğun açığa çıktı bir seçim yaşadık. Ve bugün özellikle son 4 yıldır AKP-MHP’nin faşizan yaklaşımları, ötekileştirme, kutuplaştırma yaklaşımları bu umudu köreltti. Bu nedenle Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığı ile hem 2 Mayıs’ta hem de 22 Mayıs’ta tekrar 2013 Newrozu’nda yayınlanan çözüm deklarasyonuna atıfta bulunmasına tam da buradan bakmak gerekiyor. AKP, MHP ile birleşerek milliyetçi dalgayı yaydı ve toplumsallık değil, tekçilik hayata geçirildi” dedi.     ‘Ülkeyi AKP değil MHP yönetiyor’   İktidarın topluma değil kendi iktidarına ve bireysel dar grubuna hizmet ettiğini ifade eden Saliha, tekçiliğin bu ülkeye bir şey kazandırmadığını gördüklerini söyledi. Saliha, “AKP ve MHP’nin Güney Kürdistan’a faşizan saldırıları da savaştan beslenmenin göstergesidir. Türkiye iktidarında AKP görünüyor ama aslında bu ülkeyi MHP ve MHP zihniyeti yönetiyor. Türkiye iktidarı, artık yönetememektedir. Yönetemiyor olmanın acısını da topluma saldırarak bastırmaya çalışmaktadır. Türkiye’de sadece Kürtler değil sadece Türkler de değil birçok halk ve dini inançlar var. Birlikte yaşayabilmek için birbirinin kültürüne, diline, ilkelerine saygı duymak gerekiyor. 2018’de Efrîn’e saldırmaları ve bugün de Güney Kürdistan’a saldırmaları Türkiye’nin işgal politikasının bir parçasıdır. Nerede bir Kürt varsa onu yok etme politikasının bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.     ‘AKP yönetememe krizinin üzerini savaşla örtüyor’   Efrîn saldırısının 24 Haziran seçimi öncesi yapıldığını ve bugün de Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırıların 23 Haziran seçimi öncesi yapıldığını belirten Saliha, bunun bir tesadüf olmadığını dile getirdi. Türkiye’nin soykırımı ve topyekûn imhayı önüne bir politika olarak koyduğunu kaydeden Saliha, “Güney Kürdistan’a yönelik saldırılar Türkiye Hükümeti’nin yıllardır sürdürdüğü ‘Kürdü yok etme’ politikasının devamıdır. Kürt kazanımlarına tahammül edemiyorlar ve savaşla kazanımları yok etmeyi amaçlıyorlar. Kobanê’de DAİŞ’i desteklemeleri, Efrîn’e saldırıları ve Güney Kürdistan’a sınır ötesi operasyon hazırlığı yapmaları da bunu gösteriyor. Yönetemiyor olmasının üstünü bu şekilde örtüyor. Birçok katliam gerçekleştirdiler, saldırılar ve savaşlar yaşattılar ama bu halk bitmedi, bitmeyecek. Kürt halkı mücadelesine, diline, kültürüne ve tarihine daha çok bağlanıyor ve sahip çıkıyor” diye konuştu.    ‘AKP-MHP ittifakının sonuçlarına tanıklık ediyoruz’   AKP-MHP ittifakının sonuçlarına tanıklık ettiklerini söyleyen Saliha, şöyle devam etti: “Bugün hem Rojava’da hem Rojhılat’da hem Başur’da hem de Bakur’da aslında Türkiye Cumhuriyeti’nde AKP’nin MHP ile birleşmiş olmasının sonuçlarına tanıklık ediyoruz. Bu savaşların ve saldırıların ekolojik, ekonomik, politik, kültürel sancılarını çekiyoruz. 4 parça Kürdistan’da yaşayan tüm Kürtler bunu hissediyor. Çünkü 4 parça Kürdistan’ın küçük bir köyünde bir Kürdün parmağı kanasa, dünyanın öbür ucundaki Kürt bunu hisseder. Kürt halkı her ne kadar kendi içinde çatışsa, sorunlar yaşasa da asla birliğinden ödün vermemiştir. DAİŞ saldırılarında göç eden Kürt halkına yine Kürt halkı ve Kürt halkının dostları sahip çıkmış, elini uzatmıştır. Efrin’den göç ettirilen halkımıza yine halkımız sahip çıkmıştır. Efrin’de Türkiye sınırları geçildikten sonra Kürt topraklarına Türk bayrağı asıldı, Arapça tabelalar asıldı. Kürde saygıları yok, dilini tanımıyorlar.”    ‘Beraber mücadele etmek zorundayız’   Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaşayan Kürtlerin bu saldırıları iyi okuması gerektiğinin altını çizen Saliha, “Bu saldırılar topyekûn tüm Kürtlere yönelik saldırılardır. Bu nedenle buna karşı mücadele yürütürken kendini yalnız hissetmeden, birleşerek mücadele etmesi gerekmektedir. Kürtlerin birlikte bu işgalci politikalara karşı durması gerekir. Bakur’da Kürde düşman olan Güney’de de, Başur’da da Kürde düşmandır. Böyle okumak zorundayız. Beraber hareket etmek ve beraber mücadele etmek zorundayız” dedi.